Havadan Sudan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

“Size Özel” İndirim

0 yorum

 


Bu gün,

O gün,

8 Mart.

Sabahları gözümü açar açmaz herkes gibi bende ilk önce telefona bakıyorum, zira alarm için kurduğum ayrıca bir saatim yok. Ve ne hikmetse güne başlamadan hemen önce gözler, yeşil kutucukların kenarında oluşan kırmızı nokta üzerindeki rakamlara takılıyor. Ve başlıyorum mesajlar, elektronik postalar, sosyal medya arasında mini bir tura. “SİZE ÖZEL” kampanyalar silsilesine dahil olduğumu görüyorum.

Yıl boyunca her ay indirim yapmaya uygun bir gün mutlaka vardır. Bayramda seyranda, yeni yılda yaptıkları gibi yıl boyu bitmeyen “ÖZEL” indirim. İndirim yapılacak özel gün kalmadıysa sorun yok “SİZE ÖZEL KAMPANYA” adı altında bir indirim mutlaka yapılır. Bizler bu ve benzeri indirimleri öyle benimsedik öyle benimsedik ki, indirim adı altındaki her “İNDİRİM”in hakkımız olduğunu sandığımız için ses çıkarmıyoruz.

Mesela biz bir yılı 365 gün “İNSANCA” yaşadığımızı sanırken, indirimsiz bir günümüz geçmiyormuş meğer.

Biri çıkıp diyor ki “Karım bana bakmıyordu ve yemeğimi yapmıyordu.”

Şak, 300 güne indirildi. “HAKSIZ TAHRİK” indirimi.

Sonra birileri daha çıkıyor diyor ki “Mini etek giymişti, salına salına dolaşıyordu.”

Şak, 220 güne indirildi. Neden mi? E, “HAKSIZ TAHRİK” indirimi var.

Sonra, bundan güç alan daha başkaları çıkıyor diyor ki, “Bana hakaret etti, tansiyon hastasıyım, kendimi kaybettim”

Şak bir indirim daha 180 gün…

Amma bitmez “HAKSIZ TAHRİK” indirimiymiş bu diyeceksiniz. Her şeyin çaresi var. Bu biterse “Çok pişmanım, anlık öfke ile oldu” deyip bir de kravatı takıp traş oldu muydu, alsana “İYİ HAL” indirimi.

Şak, 100 güne indirildi…

İşin ilginç yanı, bu indirimler, vatandaşın gözünden kaçmıştı, bir başkasının bu indirimden yararlandığını gören kıskanç vatandaşım; eline bıçağını, silahını alıp güpegündüz sokaklarda korku salmayı kendinde hak gördü. Olmadı “3-5 yatar çıkarız” dedi. Ne de olsa “İYİ HAL” ve “HAKSIZ TAHRİK” indirimleri sağ olsun.  Kaldı mı sana 25 gün…

Hazır etrafta üç maymunu oynayan sayın “Yetkili/ler” var, dışarıda, hak hukuk gibisinden çırpınan insanların sesleri kısılmış. 25 günü ne yapalım diye düşünme.

E ona da bulunur elbet bir çözüm; iş yerinde mobbing yaparsın, iş ilanına direkt yazmazsın ama iş görüşmesinde “Bu pozisyona kadın eleman düşünmüyoruz” dersin. Ev sahibiysen “dul kadına ev yok” dersin. Çocukken meslek seçimlerinde “Şu mesleği seç, kadınlara en uygunu o” dersin. Evde göz açtırmazsın, “Öyle ruj sürmek, giyinip süslenmek falan olmaz” dersin, “Aranıyor musun?” der döversin…  Kadın boşanmak istiyorum der, “sen benimsin” der yine döversin…

Geriye kaldı mı sana 1 gün…

Ve o 1 günüde, 150 yıldır insanca yaşam ve çalışma hakkı için verilen mücadeleleri bir kenara bırakıp, günün gerçek anlamını unutman, içindeki gücü fark etmemen için çaba sarf eden kapitalist sistemin mesajlarıyla sana altın tepside sunarlar.

Kozmetikten ayakkabıya, tekstilden zücaciyeye kadar her üründe %50’ye varan “KADINLAR GÜNÜNE ÖZEL” indirimler…

Kadınlar için bir yıl 1 gün, diğer 364 güne ne oldu derseniz, indirim yaptık, “İYİ HALDEN.”

İndirimsiz günler dilerim.

Sevgiyle kalın.

Hüma Oktay


Martı Dergisi'nde yayınlanmıştır. 


Devamını Oku »

BEYNİNE BİR KEZ HAVA DEĞMEYE GÖRSÜN

0 yorum





Gecenin sessizliğini yırtarak ortalığı çınlatan telefonun ziliyle uyandı, el yordamıyla önce baş ucundaki ışığı açtı sonra telefonu.

“Alo”

“İyi geceler, XXL’dan arıyorum, ekip toplandı, şu an ortaya çıkan bir vaka hakkında acil karar vermeniz geriyor, sizi bekliyoruz.”

Saate baktı, sabah 03.35…

İnsan düşünmeden edemiyor. Hangi meslek gurubu bu davranışı normalmiş gibi onaylar?

Tüm bunlar çoğu insana saçma gibi gözükebilir. Akla gelen ilk soru; Çoğunluğun katlanamayacağı çalışma koşullarına neden bazılarımız gönüllü olur?

Karantina döneminde okumaya başladığım kitaplardan biri Dr.Frank Vertosick Jr.’ın yazdığı “Beynine Bir Kez Hava Değmeye Görsün”.  Beyin ve sinir cerrahisi olma yolunda bir doktorun yaşadığı serüveni esprili bir dille anlatırken; sıradan hastalar, doktorların zor hastalıklar karşısındaki davranışları ve olağan üstü cesaretle alınan kararların çarpıcı sonuçlarını akıcı bir üslupla kaleme almış Dr.Frank Vertosick Jr.

“Bir kez beynine hava değmeye görsün, bir daha asla eskisi gibi olamazsın. Evet yüce Tanrı bu nesneyi iyice sarıp sarmalamış, herhalde boşuna değil. Kimse onunla oynamasın diye. Bak! Beyin dediğin şey, bir bakıma 66 Cadillac gibidir. Sekiz bujiyi değiştirmeye kalkarsan, motoru tamamen indirmen gerekir. Alet, performans için yapılmış; kolay servis için değil.”


İnsan vücudu olağan üstü işleyişiyle her an sürprizlerle dolu. Vücudumuzun herhangi bir bölgesindeki aksaklığın, kopmuş bir kolun bile, öyle ya da böyle onarılması sonucu yaşamımıza devam edebilirken buna karşın beynimizin ölmeden oksijensiz kalabileceği süre yalnızca 3 dakika.

Evet, kendi kendini tamir edebilen bir işletim sisteminin var olduğu olağan üstü güçlü bir makineden bahsediyoruz, aynı zamanda bir o kadar da savunmasız, kırılgan olması insanı şaşırtıyor.

Biyolojinin baş mücevheri narin ve dokunulmaz bir biçimde kemikten bir kasanın içinde öylece dururken o kasayı açma, ona dokunma veya onu yönetme yetkisi iki kişiye ait. 

Dokunmak eylemini her ne kadar cerrahlar gibi fiziki olarak yapamasak da covid-19 karantina zamanı kemik kasanın içindeki mücevherle tüm hesaplaşmalarımızı yaparak ona dokunabildik. Biraz hava değdirmiş olabiliriz…

Tüm dikenli yollar bir şey öğretirmiş ya! Kimilerinin, yeni normalleşme sürecinde, “eski normal halimize dönsek de eski olağan dışı davranışlarımızı tekrar normal karşılasak” diye bir umudu var.

Kimileri de konulan kurallara rağmen birbirinden uzak duramayıp, “bana bir şey olmaz” ya da “ne olacaksa olsun” diyerek her şeyi doğalına bırakma eylemi var.

Bu süreçte akla gelen, Darwin’in doğal seçilim yoluyla evrim teorisine göre doğa, hasta bireylerin iyileştirilmesinden, ameliyat edilmesinden değil, ölüp gömülmesinden yanaysa buna karşın uygarlık artık yalnız güçlülerin yaşamasından yana değil midir?

“Doğa bireyleri kolayca çıkarıp atar, cerrahlar atmaz. Bırakın türün sürekliliğini doğa düşünsün; bizim işimiz teker teker bireyleri yaşatmak.”

Peki bu tesadüf ya da kader ya da doğanın döngüsü, adına her ne dersek diyelim, doktorların tüm çabalarına rağmen kendi bildiğini yapıyor olabilir mi? 90 yaşındaki covid-19 geçirmiş hastanın alkışlar içinde elini kolunu sallayarak hastaneden çıkması buna karşın aynı hastalıktan muzdarip 20li, 30lu yaşlardaki gencecik hastaların yaşamlarının sona ermesi bir tesadüf mü?

Gerçek olan bir şey varsa o da hepimizin, sahip olduğumuz potansiyeli beynimize hava girse de girmese de fark edip onu işlemesi.

Doğal seçilim ya da değil hepimiz ektiğimizi biçiyoruz.

Şimdi hasat zamanı





































































Gerçi beyin cerrahları gibi fiziki dokunma şansımız olmasa da o mücevheri yönetme şansımız var.





Tüm dünyanın Covid-19 salgın günlerini yaşadığı bu dönemde, çoğumuzun aklını yitirme noktasına geldiği bir süreç yaşadık hatta azalarak da olsa yaşamaya devam ediyoruz.



3 dakika bile ara vermeden aldığımız her nefesi idrak etmeyi başarabilseydik bugün dünya üzerinde geldiğimiz nokta bambaşka olurdu.









Tüm dikenli yollar bir şey öğretirmiş ya, şimdi yeni normalleşme sürecinde bazılarımız dikenlerini temizleyip yeniye doğru adım atarken bazılarımız da eski normal halindeki kaldığı yerden devam etmek üzere yola çıktı. Her birey aynı düzeyde aynı farkındalıkla ilerlemiyor. Kalanlara geçmiş olsun, gelenlere hoş geldin.























Bu süreçte akla gelen, Darwin’in doğal seçilim yoluyla evrim teorisine göre doğa, hasta bireylerin ameliyat edilmesinden değil, ölüp gömülmesinden yanaysa buna karşın uygarlık artık yalnız güçlülerin yaşamasından yana değil midir?



“Doğa bireyleri kolayca çıkarıp atar, cerrahlar atmaz. Bırakın türün sürekliliğini doğa düşünsün; bizim işimiz teker teker bireyleri yaşatmak.”







Doktorların tüm çabalarına rağmen doğa yine kendi bildiğini yapıyor olabilir mi? 90 yaşındaki hastanın alkışlar içinde elini kolunu sallayarak hastaneden çıkması buna karşın 20li, 30lu yaşlardaki gencecik hastaların yaşamlarının sona ermesi bir tesadüf mü?



covid-19 kimi covit-19 geçirmiş 90 yaşındaki hasta iyileşti, elini kolunu sallayarak hastaneden çıktı.

Kimi 30 yaşlarında gencecik hastaların yaşamları sona erdi.



Doktorların tüm çabalarına rağmen























































Mesleğinin başında kalp cerrahı olmak isterken tesadüf eseri Beyin cerrahisinde bulmuş kendini. Bence tesadüf diye bir şey yoktur. Kitabın sonunda benimle aynı düşünceyi paylaşıyor Dr.Frank.





Sayfalar ilerledikçe doktorlarla birlikte her sağlık çalışanında 7/24 çalışma şartlarını gönüllü olarak kabul ettiği









pandemi döneminde doktor olmayı isteyenlerin daha ilk günden 7/24 şartları gönüllü olarak kabul ettiğini



Olayları ve vakaları okurken fark ediyorum ki doktor olmayı kabul edenlerin 7/24 şartları gönüllü olarak kabul ettiği bir gerçek. Covid-19 virüsünün kısa sürede tüm dünyayı sarmasıyla başlayan pandemi sürecinde bunu da tüm dünya gayet net görmüş oldu.





Bu süreçte birçok doktorun önceliği hastaları ve hastanedeki göreviydi, ailelerinden de önce.

























Akla gelen soru şu, “Nefes alıp oksijen yolluyorum ya yetmiyor mu?”

Aldığımız her nefesi idrak etmeyi başarabilseydik bugün covid-19 ‘un dünya üzerinde geldiği nokta bambaşka olurdu.





Cevap olarak kabul edilmiyor söyleyeyim.



Tüm dünyanın Covid-19 salgın günlerini yaşadığı bu dönemde, çoğumuzun aklını yitirme noktasına geldiği bir süreç yaşadık hatta azalarak da olsa yaşamaya devam ediyoruz.





Aldığımız her nefesi idrak etmeyi başarabilseydik bugün covid-19 ‘un dünya üzerinde geldiği nokta bambaşka olurdu.









Bir çiçeği her gün sulamak yetmiyor mesela, ne kadar süre güneş ışığı aldığı, hava koşullarının uygunluğu hatta toprağının mineraline kadar önemli. Bir de bu çiçeğin açması için onunla konuşan, şarkılar söyleyen birilerinin de olması önemli yani çevrede pozitif enerji olmalı.



Biz bedenimizin fiziki ihtiyaçlarını karşılıyor olabiliriz.





Tüm dünyanın Covid-19 salgın günlerini yaşadığı bu dönemde,





















Eğer doktorsanız hele bir de cerrahsanız, gece 03,35 de gelen telefonu gayet sakin karşılar ve en hızlı bir şekilde vücudunu ve beynini ayıltıp o hastaneye, ameliyathaneye gider ve bir başkası için hayati kararlar alırsınız.



Olayda sadece hasta ve doktor varmış gibi görünebilir. Arka planda koşturan hemşireler, anestezi uzmanları, tomografi gibi aletleri çalıştıran teknisyenler ve daha adlarını bilmediğimiz kocaman bir ekip günün her saati orada yatan hasta için çabalar.







Düşünüyorum da lisede fizik ya da matematikte sınav kağıtlarını verirken çözdüğümüz sorunun gidiş yoluna da puan verirlerdi. Gittiğin yol doğru ama bir sebepten sonucu bulamamışsın. Ya artı eksi yanlışı ya da virgülden sonraki sayılarda yanlış. Ama yine de birkaç puan alırdık. Sonuç doğru olmasa bile formül doğru, gidilen yol doğru.



Yaşam için bu geçerli mi? Hele ki ameliyat masasındaysanız. Formül kurulmuş, doktorlar, hemşireler ve bütün alet edevat orada hazır. Ameliyathanede doktorun ya da yardımcı ekibinin yaptığı yöntem doğru ama birinin en ufak bir ters hareketi, birkaç saniyelik gecikme ya da erken müdahale sonucu olan bir terslik hastanın hayatına sebep olabilir.



“Dünyanın bütün meslekleri belirli düzeyde bir başarının sağlanmasını öngörür. Ancak, doktora gelince, onun başarısı kusursuz olmak zorundadır ve bu kusursuzluk hemen şimdi, o anda sağlanmalıdır.”



Doktor-hasta iletişimi, başka hiçbir ilişkideki iletişime benzemiyor. Tanımadığın ya da çok az tanıdığın birine - beyaz önlüğü ile karşınıza dikilmiş sizin en mahrem ruhsal ya da bedensel yaralarınızı açtığınız, güvendiğiniz birine- tüm yetkiyi vermek. Üstelik bir kişinin becerisinin diğerinin yaşam kalitesi ile değiş tokuş edilmesi söz konusuyken.



“Birçok meslekteki insanların -banka memurları, garsonlar, makine tamircileri vb.gibi- her yıl toplumun üyeleriyle binler düzeyinde iletişim içinde olmalarına karşın, bir doktorun insanlarla olan ilişkisi bunların hiçbirine benzemez. Banka memurları müşterilerinin yaşam öykülerini dinlemez. Garsonlar insana bir yıl ömrün kaldı demez.”











Olayları ve vakaları okurken 7/24 çalışan sağlık personeline ve özellikle doktorların meslek aşkına hayran olmamak elde değil.



Covid-19 virüsünün kısa sürede tüm dünyayı sarmasıyla başlayan pandemi sürecinde birçok doktorun önceliği hastaları ve hastanedeki göreviydi, ailelerinden de önce.











Bu süreçte akla gelen, Darwin’in doğal seçilim yoluyla evrim teorisine göre doğa, hasta bireylerin ameliyat edilmesinden değil, ölüp gömülmesinden yanaysa buna karşın uygarlık artık yalnız güçlülerin yaşamasından yana değil midir?



“Doğa bireyleri kolayca çıkarıp atar, cerrahlar atmaz. Bırakın türün sürekliliğini doğa düşünsün; bizim işimiz teker teker bireyleri yaşatmak.”



covid-19 kimi covit-19 geçirmiş 90 yaşındaki hasta iyileşti, elini kolunu sallayarak hastaneden çıktı.

Kimi 30 yaşlarında gencecik hastaların yaşamları sona erdi.



Doktorların tüm çabalarına rağmen





Sağlıkla kalın

Hüma



















Bazen hastanın başında sabahlar, bazen minik bir bebeğin hayatını kurtardığı için mutlu olur, bazen de o üzücü haberi dışarıda bekleyen aileye haber verir.



Çalışma saatlerini hayatına göre değil de hayatını çalışma saatlerine göre ayarlamak gerektiğini öğrenir.







Sanırım kenardaki sorunun cevabı geldi. Bu kadar zor şartlarda çalışıyor olmak için mesleğine sonsuz aşkla bağlı olmak gerekir. Koşulsuz sevgi, koşulsuz kabul…





“Arteriyel spazm, vücudun kanamalara karşı doğal savunmasıdır. Bu savunma sayesinde, kolu harman biçme makinesi tarafından koparılan Kansaslı çiftçi yamağı, kolunu eline alarak kan kaybından ölmeden en yakın hastaneye kadar koşabilmiştir. Kol, saatlerce kansız kalıp gene de hayata dönebilir. Beynin ise ölmeden oksijensiz kalabileceği süre yalnız üç dakikadır.”





Devamını Oku »

KENDİSİ BAŞLADI...

0 yorum


CORONA GÜNLÜKLERİ 11/





01 Haziran 2020 Pazartesi

Vaka sayısı 164.769
Ölüm sayısı    4.563

Bütün dünya hep birlikte çıktığımız, beraber keşfettiğimiz tek yolculuk bu olsa gerek. Sonunda yolculuğun hazırlık safhası bitti...

Bu karantina sürecinde iki şeyi çok iyi öğrendik.
İlki ellerimizi yıkamayı; ikincisi ekmek yapmayı…

Şaka bir yana, korku, panik ve endişe ile geçen iki buçuk ayın sonunda, her birimiz yayından çıkmayı bekleyen gergin oklar gibiyiz.

Güneş sıcak yüzünü gösterdikçe içimizdeki Akdeniz ateşi bizi dışarı atmaya çalışıyor. Alınan kararlar, gevşetilen yasaklar, dağılan ekonomiye rağmen, endişelerimiz cebimizde yaşam denilen ince çizginin üzerinde iki adım ileri bir adım geri, tereddütle gidip geliyoruz.

Hepimizin aklını kurcalayan sorular zinciri dönüp duruyor beynimizin içinde.

Karantina bitiminde, hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza kaldığımız yerden devam etme şansımız var mı?

Yoğun çalışan, çalışmak zorunda kalan birçok ebeveynin olduğu bu süreçte, çocuklar doyasıya sarılabilecek mi anne ya da babalarına?

Köşedeki çiçek satan güler yüzlü ablayı tekrar görebilecek miyim mesela ya da el arabasında enginar satan tatlı dilli amcayı?

Ya mahallemizin el açma yufkaları ile meşhur gül yanaklı teyzesini…

Hayat, kimleri kim bilir nerelere sürükledi? Yoksa Korona mı demeliydim?

Restoranlar açıldığında birbirimize en uzak köşelerdeki masalara oturup, şüpheli gözlerle etrafı mı süzeceğiz? Ya da mağazalarda aynı reyonu paylaşmayalım diye kapıda sosyal mesafeli sıralar mı oluşturacağız?


2020 yılı için her birimiz kim bilir neler hayal etmiştik?

Hayaller ve gerçekler…

Karantina sürecinde; unuttuklarımızı hatırladığımız, hayata bakış açımızın değiştiği, her şeyi yeniden sorguladığımız bir zamandan geçtik. Şimdi yeni donanımlarımızla öğrendiklerimizi uygulama ve yeni yolumuzda yürüme zamanı.

Oruç Aruoba “Yürüme” adlı kitabında derki, “Yola çıkan kişi, nereye ulaşabileceğini ancak yürüyüp, yolu aşıp, vararak bilebilir. Yol yürünmeden, bilinmez.


Yolumuz açık olsun























Devamını Oku »

RAKAMLAR

0 yorum

CORONA GÜNLÜKLERİ 10 /





07 Mayıs 2020 Perşembe

Vaka sayısı 131.721
Ölüm sayısı 3.641

 



3.641… 7,25… 65… 20… 395…

Rakamlar…

Hayatımızı alt üst edende, dengeyi bulanda o rakamlar…

Hatta ne zaman eski halimize döneceğimizi, ne zaman dışarı çıkabileceğimizi bize söyleyen de hep o rakamlar…

Kimileri her sabah ekonomi, her akşam korona vaka haberleri ile bıçak sırtında gelecek planları yapıyor. Makineye bağlı, hayatla mücadele veren kimi insan ise sessiz sedasız bu dünyadan göçüp giderken geriye sadece bir rakam olarak kalıyor.

Rakamlar, yaşamımızda bu kadar önemli bir rol oynarken haliyle hayatımızın bir son kullanma tarihi olduğunu hatırlayıp, sonrasında üzerinde rakam yazmadığını fark edince panikliyoruz.

Hayatımızdaki rakamlarla dengemiz bozulduğunda, doğanın var olan döngüsü içerisindeki muhteşem dengeyi görebilmeyi umut ediyorum.

Dün yaşandı bitti, yarın var mı bilinmez, bir tek şu an var elimizde yaşanacak…

Zaman, hepimizde az çok değişiklikler yapıyor maalesef. Tüm bu yaşananlarla birlikte karantina sürecinin de bir bilançosu var elbet…


Dibe vuran ekonomi,
Değişen gelecek…


Zorunlu yeni yaşama düzeni,
Bozulan ilişkiler…


Alınan temizlik tedbirleri,
Gerilen sinirler…


Bozulan yeme düzeni,
Alınan kilolar…


Kademeli normalleşme süreci,
Hoş geldin Covit-19 bayramı…


Normalleşme süreci denilen adım adım korona’dan çıkma planı, korkuları, endişeleri bertaraf edebilir mi bilmiyorum. Ama ekonomiyi canlandırma adına bireysel çırpınışlarımızın, bütünsel olarak topluca çöküşlerimizi hızlandırmamasını dilerim.

Her gün yeni bir gün ve o yeni güne herkes gibi umutla bakmak istiyorum. Özdemir Asaf’ın da dediği gibi, “Bugün ve bugün var, yarın yok ki!”


Akşam Haberleri 

* Dolar hafta kapanışına 1 gün kala yukarı yönlü değişimini sürdürüyor. 7 Mayıs 2020 Perşembe günü Bigpara’dan alınan son dakika Dolar kuru verilerine göre yüzde 0,83'lük son artışla birlikte Dolar 7,25 TL oldu.

* Son 24 saatte 57 hasta vefat etti, 4 bin 782 hasta iyileşti. Toplam test sayısı 1 milyon 265 bin 119, vaka sayısı 133 bin 721 ve vefat sayısı 3 bin 641 oldu.

Devamını Oku »

ZAMAN BULMACASI

0 yorum


CORONA GÜNLÜKLERİ 9 /





12 Nisan 2020 Pazar

Vaka sayısı 56.956
Ölüm sayısı 1.198

       

Virüsün dünya üzerinde var olduğu ama Türkiye’ye henüz ulaşmadığı endişeli bekleyiş günlerinde başladım puzzle yapmaya. Her şeyden bihaber…

Seçtiğim 2000 parçalı puzzle, Salvador Dali’nin “Belleğin Azmi” (The Persistence of Memory) tablosu. Hani şu saatlerin eriyip aktığı gün batımı resmi. Karantina günlerini önceden bilseydim bu resmi seçer miydim? Kim bilir?

“Hayat siz planlar yaparken başına gelenlerdir” demiş John Lennon…

Tesadüf diye bir şey var mı bilmiyorum ama yaşadığımız şu günlerin ruh haliyle saatlerce bu resme bakmak çok manidar geldi bana. Bir Sanat Tarihçisi değilim, resmi hiç yorumlayamam. Ancak günlerdir bu resme bakarken hissettiğim; her gün, bir önceki güne eklenen ölü sayılarını beklediğimiz gün batımında doğanın saati tıkır tıkır işlerken, biz insanlarınkinin aynı kısır döngü içinde eriyip gittiği…

Görünen o ki bu sıkışıp kaldığımız zamanı değerlendirmek, kendi aleyhimize çevirmek kişinin kendi elinde. Bugüne kadar edindiğimiz tecrübeler, farkındalığımız, stres anında verdiğimiz tepkiler, anlık değişen ruh halimiz hepsi birer etken oluşturuyor.


Her ne kadar sosyal medya ve televizyon programlarının “Evde canınız mı sıkılıyor?” başlıklı kime uyacağı belli olmayan havada kalan mesajları, evde kaldığımız sürece yapmamız gerekenleri empoze etmeye çalışsa da nafile…

Taşıma suyla değirmen dönmezmiş derler, kimin nasıl bir psikoloji ile bu hayata tutunduğu, korkuları, endişe seviyesi ya da geçirdiği sağlık problemleriyle birlikte değişen ruh halini, verdiği yaşam kavgasını bilemeyiz.

Her birey kendinden sorumlu, kendi farkındalığı ile şu zor günlerin getirdiği olumsuzluktan kendi çıkış yolunu bulacak eminim, öyle sanılanın aksine bencilce değil, bütünlük bilinciyle bir olup…

Bense her puzzle parçasını yerleştirdiğimde yenilenen doğa ile insanın arasındaki bağın, bütünün hayrına kurulduğunu düşlemeye devam edeceğim…

Sevgiyle ve Sağlıkla kalın
Hüma


Akşam Haberleri

*İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla görevinden istifa ettiğini duyurdu. Saat 21.30 

*Cumhurbaşkanı, içişleri Bakanının istifasını kabul etmedi. Saat 23.45

*İtalya'da yeni tip corona virüs   (Covit-19) nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı son 24 saatte 619 artarak, 19 bin 468’e yükseldi. 

*ABD, yeni tip corona virüs bağlantılı 19 bin 715 can kaybı ile İtalya'yı geride bıraktı. ABD'yi 19 bin 468 can kaybıyla İtalya, 16 bin 353 ölümle İspanya takip ediyor.

*Dünyada vaka sayısı 1 milyon 777 bin 666 ile 2 milyona yaklaşırken yine dünya genelinde ölü sayısı ise 108 bin 867’ye yükseldi.













Devamını Oku »

9 NİSAN

0 yorum
TEYZELER GÜNÜ

Çocuğu anaokuluna giden tüm anne ve babalar bilirler. Anaokulunda çocuklara anneleri ve babaları için el emeği işler yaptırırlar, anneler ve babalar günü hediyesi olarak. 

Ben hep sevmişimdir bu hamurdan yapılan yaka süslerini, makarna ve boncuk karışımı kolyeleri, taraftar anahtarlıklarını, kitap ayraçlarını, üzerinde el izi bulunan bez çantaları…

Evin dışında da kullanırım, kimsenin ne diyeceğini umursamadan. Çocuklarımın benim gözlerimde ki mutluluğu görüp, onların emeklerinin değerli olduğunu hissettirmek ve onların gözlerindeki mutluluğu görmeyi hiçbir şeye değişmem.

Bundan yaklaşık 8 yıl önce bir Anneler Günü zamanıydı. Ailenin büyükleri ile birlikte yemeğe çıkıyorduk. Benim tutkal hamurundan yapılma yaka süsüm ve el izi boyamalı bez çantam var. Ablam ufak oğlumun marifetlerini çok beğendi, övgü yağdırıyor.
Teyzesi çok içten bir şekilde “Bana da yapar mısın?” dediğinde hiç düşünmeden verdiği cevap, "Sana da Teyzeler gününde yaparım" …
Doğal olarak biz şaşkın gözlerle Teyzeler gününün hangi gün olduğunu sorduğumuzda ise -bizim bunu bilmiyor olmamıza şaşırarak- tabi ki doksan dokuzuncu gün diye cevapladı.

İşte bütün hikâye böyle başladı. O günden beri, her yıl minik etkinliklerle kutladığımız 9 Nisan, bizim için Teyzeler Günü...

Şanslıyım yaratıcılıkta sınır tanımayan bir ailede büyüdüm. Anneannem, annem ve ablam sayesinde öğrendiğim; yaratmak, vermek, almak, mutlu olmak, mutlu etmek kavramlarıyla yaratıcılığın arasındaki ilişkiyi, hayat boyu kullandım.

Anaokullarında öğretilmeye çalışılan el emeği değerlidir kazanımı, yıllar geçtikçe, çocuklar büyüdükçe, anne veya babasına ya da aileden birine kendi el emeğiyle üretmenin tadına varamadan -vardırılamadan demek daha doğru- kapitalist sistemdeki dönüp duran çarkın içinde eriyip gidiyor.

Çocuklarımız evde gördüklerini uyguluyorlarmış, söylenilenleri değil! Buna da bizzat şahit oldum hatalarımdan ders alarak.

Her daim çocuk mutluluğu yaşamak için içinizdeki çocuğu beslediğiniz günler dilerim.

Her an enerjisiyle, yaratıcılığıyla çocuklarımın oyun arkadaşı, yolculuk arkadaşı, moda danışmanı, yeri geldiğinde ablaları yeri geldiğinde anneleri olan güzel yürekli kadın canım kardeşim, karındaşım, ablam, Baobap ağacım Teyzeler Günün kutlu olsun.

Sevgiyle kalın
Hüma


Devamını Oku »

ŞAKA BİTTİ!

0 yorum
CORONA GÜNLÜKLERİ 8 /





1 Nisan 2020 Çarşamba

Vaka sayısı 15.679

Ölüm sayısı 277

Şaka yapan sayısı 0

Fantastik bilim kurgu film karesi içinde birer oyuncuyuz hepimiz. Dünyada olup biten her şey birbirinin aynı, sadece ülke isimleri ve rakamlar değişiyor. İnsan hayatı, her akşam ekran başında seyrettiğimiz tablolardan ve sayılardan ibaret artık.

Bazılarımız sosyal medya üzerinden paylaştığı tekinsiz bilgilerle, etraftaki korku ve endişeyi yükseltiyor. Bazılarımız ise biraz da gülelim neşe olsun bu sıkıntılı günlere diye karikatürler ve korona virüsünü tiye alan videolar paylaşıp ortalığı sakinleştirmeye çalışıyor.

Makineye bağlı olan, hayatla mücadele veren bir sürü insan da tüm olan bitenden habersiz, sessiz sedasız bu dünyadan göçüp giderken geriye bir rakam olarak kalıyor.



Bütün dünya aynı anda tüm insanlık aynı şeyle savaşıyor. Bu sanki dünya dışı bir varlık hatta bir uzaylı. Bilim insanlarının tüm uğraşı ise onu tanımlayabilmek.


Covid-19 dünya üzerinde gezdiği her insanda, mutasyona uğrayarak farklı özellikler gösterip yaşamına devam ederken, insanlık yüzyıllar öncesine geri döndü. Sanayi durdu, ticaret durdu, barınma ve yemek bulma temel ihtiyaç haline geldi.

Elinde pasaportun varmış, bankada paran varmış... Kutular dolusu mücevherin, dolaplar dolusu giysilerin, gökdelenin tepesinde helikopterin, dünyanın birkaç yerinde havuzlu villan varmış. Şu anda hiçbiri hiçbir işe yaramıyor. Bu memleketi beğenmedim ülke değiştireceğim gibi bir seçeneğimiz yok. Tüm dünyadaki insanlar öyle ya da böyle şu anda eşit ve savaş verdikleri şey aynı. Aynı acıyı hep birlikte yaşıyoruz.

Daha önce mahvettiğimiz bu dünyadan kaçışımız yok, Venüs'e ya da Mars'a gitmek isteyen olursa o ayrı, biz mâni olmayalım...

Doğa uyanışta

Covid-19 yüzünden insanlar evlerine kapandıkça, bu yer küre üzerindeki sirkülasyon azaldıkça doğanın sesini duymaya başlıyoruz.

Ne binlerce ton ağırlıktaki trenlerin hızla akıp giderken raylar üzerinde bıraktığı metalin tiz sesini; ne de dere, tepe, orman demeden asfaltlanan yollarda vızır vızır giden araçların motor sesini duyuyoruz.

Zaman zaman kuşların göç yolları ile çakışan gökyüzündeki milyonlarca uçağın sesini ise hiç duymuyoruz.


İnsanlığın endüstriyel üretim ve beraberinde getirdiği haraketliliğin bir virüs sayesinde durması, yer kabuğunun titreşimlerinin büyük oranda azalmasına sebep oldu.

Doğa bahar uyanışı içerisinde, bu hep böyleydi ama biz duymuyorduk. Şimdi biz susunca doğanın sesini duymaya başlayacağız. Doğanın kendini nasıl yenilediğine şahit olacağız.

Bugüne kadar güldük eğlendik, artık şaka bitti!

Covit-19 bize, insanlığa mesaj yolluyor. İnsana ve doğaya daha fazla önem verin. Bilime önem verin. Doğanın sesine kulak verin, toprakla bir olun diyor.

Doğa şakayı sevmez…

Şu an çok zor günler yaşıyoruz. Umudu yitirmeden farkındalıkla, doğayla bir olma zamanı.

Nazım'ın da dediği gibi “Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak. Unutma; aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak.”

Sevgiyle, sağlıkla…

Hüma



Akşam Haberleri

*Türkiye, corona virüsten en çok etkilenen ülkeler arasında yer alan İtalya ve İspanya'ya sağlık malzemeleri gönderdi.

*Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus,corona nedeniyle meydana gelen ölüm oranının yüzde 3.4 olduğunu duyurdu. ABD Başkanı Donald Trump ise bu oranı abartılı bulduğunu ifade ederek ölüm oranının yüzde 1’lerde olduğunu iddia etmişti.

*Türkiye’de ilk corona virüs tanısını koyan ve Corona virüs tedavisi gören İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Dahiliye Profesörü Cemil Taşçıoğlu hayatını kaybetti. 





Devamını Oku »

SINIFTA KALDI!

0 yorum

CORONA GÜNLÜKLERİ 7/ 





29 Mart 2020 Pazar

Vaka sayısı 9.217
Ölüm sayısı 131
Göktaşı yağmuru bekleyenlerin sayısı dünya nüfusuyla aynı.

Bu yaşadığımız dünya bir okulsa eğer, her daim okul birincisi, kendini her fırsatta sınıf başkanı ilan eden öğrenci, Amerika sınıfta kaldı.

İspanya sınıfta kaldı,

İtalya sınıfta kaldı,

Fransa sınıfta kaldı.

Her zaman Avrupalı öğrencilere sahip çıkan öğrenci birliğinin tutunacak dalı kalmadı.

Okulun ne yapsa popülerliğe ulaşamayan öğrencisi Çin’in yarısı, zeki ve vicdanlı çıktı, öğrenci birliğine üye olmamasına rağmen İtalya’ya yardım etti. Diğer yarısı fırsatçı çıktı, İspanya’ya sahte test, Hollanda’ya yeterli standardı taşımayan malzeme sattı.

Kara gün dostu olan Türkiye ilk önce Çin’nin imdadına yetişti, sonrasında öğrenci birliğine aday olduğunda ona oy vermeyen İspanya ve İtalya’ya da yardım elini uzattı. Hem Asya hem de Avrupalı olduğunu ispatladı.

Rusya’nın sınıf geçme notu belirlenemedi en ketum öğrenci seçildi. Kol kırılır yen içinde kalır. Buna rağmen sınıf geçmenin ilacını bulduğunu açıklayarak en çalışkan öğrenci unvanını almaya aday oldu.

Hindistan okulun en zorba öğrencisi seçildi. Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.

Almanya, cesur ve en çalışkan öğrenci seçilmek için yakalanma korkusu olmadan İtalya ve Fransa’ya kopya verdi. Kendi sınıfı içinde sonradan gelen öğrencilere aynı özeni göstermedi ama.

Pandemiydi, çekirge istilasıydı, göktaşıydı derken dünya büyük bir sınav veriyor. Görünen o ki her ne olursa olsun bu sınavdan Dünya başarıyla çıkacak, kendini yenileyecek, doğa dengelenecek ama insanlık sınıfta kalacak…

Umutları yitirmeden, bütünün hayrı için birlikte ama bir bütünmüş gibi sevgiyle kalalım

Hüma


Akşam Haberleri / Haftalık Dünya haberlerinden derleme...

*Türkiye’nin, Koca Yusuf askeri kargo uçağıyla Vuhan kentine tıbbi ekipman göndermesi, ülke basınının manşetlerine yansıdı. Çinliler, “Türkiye bu olayda kara gün dostu olduğunu gösterdi” yorumunu yaptı. (2 Şubat 2020)

*Rusya, 146 milyonluk nüfusuna ve Çin ile olan geniş sınır bağlantısına rağmen ülkesinde 500'e bile yaklaşmayan sayıda corona virüs vakası barındırıyor. Rusya'nın bunu nasıl başardığı merak edilen konu olurken gerçek vaka sayılarının da saklandığı yönünde iddialar yer alıyor. (23 Mart 2020)

*Sokağa çıkma yasağını delen Hint vatandaşlarına polis sert müdahale etti… Bazı güvenlik güçleri sopalarla sokağa çıkan vatandaşı dövdü. (25 Mart 2020)

*Hollanda, yeni tip corona virüsün (covid-19) yayılmasını önlemek amacıyla Çin’den ithal ettiği 1,3 milyon maskenin 600 bininin yeterli standartları taşımadığı gerekçesiyle toplatılmasına karar verdi. (28 Mart 2020)

*Rusya Federal Biyomedikal Ajansı (FMBA), corona virüsü tedavi edecek ilacın geliştirildiğini duyurdu. FMBA, sıtmaya karşı kullanılan Meflokin bazlı yeni ilacı tanıttı. (28 Mart 2020)

*Coronavirüs salgını nedeniyle büyük sıkıntılar yaşayan Fransa’nın imdadına Almanya yetişti. Alman ordusuna ait askeri uçaklar İtalya’dan sonra Fransa’dan salgını yakalanan hastaları Almanya’ya taşıdı. (29 Mart 2020)

*Avusturalya, yeni tip corona virüs (Covid-19) hastalarının özel bir monitör sistemiyle evlerinde tedavi olmalarını öngören pilot proje için kolları sıvadı.
Yerel "The Age" gazetesinin haberine göre, "sanal hastane" olarak adlandırılan projeyle yoğun bakım servisi dışında tedavi gören covid-19 hastaları, evlerine yerleştirilecek özel bir sistemle takip edilecek. (29 Mart 2020)

 

*Türkiye, corona virüsten en çok etkilenen ülkeler arasında yer alan İtalya ve İspanya'ya sağlık malzemeleri gönderdi. (01.04.2020)

Devamını Oku »

BİLGİYİ ANLAMAK MI ANLAMAMAK MI?

0 yorum

CORONA GÜNLÜKLERİ 6 /





27 Mart 2020 Cuma

Vaka sayısı 5.698
Ölüm sayısı 92
Panik atak geçirenlerin sayısı milyonlar

“Hayatta hiçbir şey korkmak için değildir, her şey anlaşılmak içindir. Şimdi daha fazlasını anlama zamanı, böylece daha az korkabiliriz.” 
Marie Curie

İçinde bulunduğumuz durumu anlamaya çalışıyorum. Her gün araştırmalar sonucu virüs ile ilgili detaylı bilgiler televizyonlarda yayınlanıyor. Covid-19’un hangi yüzeyde kaç saat kaldığı, hava nemli ve soğuk ise havada asılı kalma süresi, bu durumlarda neler yapmamız gerektiği, korunma yöntemleri, ne yemeli ne içmeliyiz gibi yeni bir sürü bilgiyi hafızamıza kazıyoruz. Bir de sosyal medyada dönüp duran yazılı ve sesli mesajlar var.

“Arkadaşlar şimdi çok yakın doktor tanıdığımızdan aldığım bilgiye göre… “

“Lütfen yayalım…”

“Paylaşın, corona virüs hakkında çok önemli … “ gibi cümlelerle başlayan sürekli dönüp duran içerikler.

Bütün gün televizyon kanallarındaki konuk doktorları izleyip, sosyal medyada dönen mesajları okuyunca Televizyon Üniversitesinden mezun olup WhatsApp Üniversitesinde Yüksek Lisansımı tamamlamış bulunuyorum. Yakında beni İnstagram’ın canlı yayınlarına uzman konuk olarak davet edecekler.

Anlayınca daha az mı korkuyoruz? 
Neyi ne kadar anladığımızın da önemi büyük burada. Bilgi kirliliğinden sıyrılıp, gelen kaynakları kontrol ederek bilgiyi süzgeçten geçirdiğimizde aldığımız bilgiyi hayata geçirmemiz bizi ilerletir.

"Genel bir kural olarak, yaşamdaki en başarılı insan en iyi bilgiye sahip olandır."
Benjamin Disraeli

Ellerimizi mikroptan arındırdığımız kadar, zihnimizi de çarpık bilgiden arındırdığımız günler dilerim. En iyi, en temiz bilgiye sahip olmak dileğiyle...

Sevgiyle kalın
Hüma




NOT: Benjamin Disraeli ;19. yüzyıl'da birçok kez Birleşik Krallık başbakanı olmuş devlet adamı.


Akşam Haberleri; 

YÖK Başkanı Yekta Saraç, bahar döneminde yüz yüze eğitim yapılmayacağı duyurarak, ''Bu sene bahar dönemini sadece uzaktan eğitim kapsamında yapma kararı aldık'' dedi. Ayrıca Saraç, YKS'nin 25-26 Temmuz'da gerçekleşeceğini duyurdu.

New York eyaleti de ABD içinde 37 bin 738 vaka ve 385 can kaybı ile salgının en fazla etkisini gösterdiği bölge olarak başı çekiyor.

Corona viriüsü çerçevesinde alınan tedbirlerden bazıları
*Ücretli çalışanlardan esnaf ve sanatkarlara kadar her kesimi kapsayan istihdamın korunmasını merkeze alan pek çok ekonomik tedbir hayata geçirildi. Bu kapsamda ilk etapta 100 milyar liranın üzerinde bir ekonomik destek programı hazırlandı.

*Meclis’de bu programın hayata geçmesi için gereken mevzuat değişikliği yapıldı.
*En düşük emekli maaşı 1500 liraya çıkarıldı.

*Emeklilerin Ramazan Bayramı ikramiyesinin ödeme tarihi de nisan başına çekildi.

*İstihdamı korumak amacıyla kısa çalışma ödeneğinin şartları kolaylaştırıldı. Aynı amaçla telafi çalışma süresi azaltıldı. 2 milyon dar gelirli haneye 1000'er lira nakit desteği veriliyor.

*Şehirlerarası seyahatler bundan böyle valilik iznine bağlanmıştır.

*Kamuda olduğu gibi özel sektörde de minimum personelle esnek çalışma sistemine geçilecektir.

*Toplu taşıma araçlarında seyrek oturma düzeni uygulanacaktır.

*Askerlerimiz 14 gün karantina kuralına uygun şekilde kontrollü olarak celp ve terhis uygulamasına tabi tutulacaktır.

*Yurt dışı uçuşlar tamamen sona erdirilmiştir.


Devamını Oku »

ZAMAN YOK, ZAMAN ÇOK...

0 yorum
CORONA GÜNLÜKLERİ 5 /



25 Mart 2020 Çarşamba
Vaka sayısı 2.433
Ölüm sayısı 59

Okulların ve evden çalışma imkânı olanların, online çalışması evde internet sıkıntısı yaratmaya başladı. Bizde de her evde olduğu gibi zaman zaman istem dışı çakışmalar oluyor. Bağlantısı donan hemen diğerine söylenmeye başlıyor.

Tüm dersler, okul ve dershane dahil her şey internetten, görüntülü. Çoğu özel şirket ofislerini kapattı, internet üzerinden görüşmelerle evden devam ediyorlar. Tanımadığım kadınlar ve adamlar bizim evin salonunda, matematik öğretmeni dört çocukla arka odalardan birinde, yirmi iki çocukla bir Türkçe öğretmeni ise diğer odada.

Artık mazeret yok, uyanamadım servisi kaçırdım, yolda trafik vardı geç kaldım yahut taksi bulamadım, otobüs gelmedi, lastik patladı yardım bekliyorum yok...

En fazla uyuya kalmışım dersin, pijamalarla katılırsın derse ve ya toplantıya ya da internet kotamı doldurdum dersin…

Evdekilerin sorunu internetin yavaşlaması, benim sorunum kendimi yavaşlatma çabalarımın başarısızlığı.

Eylül 2019 da benim için yeniden gündeme gelen bel fıtığı ağrısını, fizik tedavi ve ilaçlarla atlattığımı sanırken yeniden sinyal vermeye başlamasını “yavaşla” mesajı olarak algılıyorum.

“Fıtığın, daha önce ameliyat olduğum yerden sekiz yıl sonra tekrar etmesi normal mi?” demiştim doktoruma. “Sizin hayatı nasıl yaşadığınızla bağlantılı” demişti.

İçim koşar benim. Yardım isterim, karşımdaki azıcık yavaş hareket etsin dayanamam hemen atlar kendim yaparım. Bu corona karantina günleri sayesinde hayatı yavaşlatmayı öğreniyorum. Yavaş yavaş acele ediyorum.

İki hafta öncesini düşünüyorum da bir şey yapmak için ne kadar çok zaman harcıyormuşuz. Okul, ev, dershane, antrenman ve iş arası kat edilen yol…

Basit bir hesapla büyük oğlumun okul ve dershane için sadece ulaşıma harcadığı zaman, bir haftada 12,5 saat. Okulda verilen matematik ders saati haftada 8 saat, İngilizce 4 saat… 

Hızla akıp giden zaman içinde, oradan oraya koşarken sıkışıp kalmışız.

Zaman çok, zaman yok…

Boş zaman dediğin nedir ki?

Ne yapmamız gerektiğine başkalarının karar verdiği zaman dışında kalan mı?

Sahi, zamanımızı biz yönetemiyor muyuz?

Duman Adamlar duysalardı hemen o “boş” zamanlarımız için Zaman Tasarruf Şirketi’nde bir tasarruf hesabı açarlardı.

“Oysa zaman yaşamın kendisiydi. Ve yaşamın yeri yürekti. İnsanlar zamandan tasarruf ettikçe, zaman azalıyordu.”  der Michael Ende, Momo adlı kitapta.

Sorun neydi? Zamanı tasarruf etmek mi yoksa zamanı iyi kullanmak mı?

Bugün artık bu pandemi ile insanlık kendi zamanının yönetimini ele alıyor. Zaman; yavaşlama, durup düşünme, fark etme ve farkındalıkla değişim, dönüşüm zamanı. Şimdi kaybettiğimizi düşündüğümüz tüm zamanları kendimiz için, toplum için farkındalıkla, sanatın ve yaratıcılığın gücüyle dönüştürme zamanı.

Sevgiyle kalın

Hüma



Akşam Haberleri;
Dünya genelinde corona virüs (Covid-19) salgınında can kaybı 21 bini geçti.
İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in oğlu 71 yaşındaki Galler Prensi Charles'ın corona virüse yakalandığı duyuruldu. 

Can kaybının bini geçtiği, vaka sayısının da 70 bine yaklaştığı ABD'de, iki eyalette daha "Büyük Felaket" ilan edildi.

İtalya’da toplam vaka sayısı 74.386
Toplam ölü sayısı 7.503

İspanya’da toplam vaka sayısı 49.515
Toplam ölü sayısı 3.434
Ülkede olağanüstü hâl 11 Nisan'a kadar uzatıldı.

Son yaşanan gelişmelerden sonra Çin, kayıtlara geçen 3 bin 287 ölümlü vakayla virüsün en çok can aldığı üçüncü ülke oldu.

İran’da vaka sayısı 27. 017
Toplam ölü sayısı 2.077

Fransa’da vaka sayısı
Toplam ölü sayısı 331

İsviçre’de toplam vaka sayısı 10.897
Toplam ölü sayısı 153

Devamını Oku »

ONLİNE EĞİTİM

0 yorum
CORONA GÜNLÜKLERİ 4 /



23 Mart 2020 Pazartesi

Vaka sayısı 1.529
Ölüm sayısı 37
Moodle sistemi çöken okulların sayısı artışta

Bugün okulların online eğitime başladığı gün. Zaten bir haftadır lise son sınıfta olan oğlumun online dersleri devam ediyordu. Şimdi sıra evin küçüğünde, 7.sınıf öğrencisinde.

Bugüne kadar yollarda harcadıkları vakitleri düşününce, dersten on dakika önce yataktan kalkıp online ders için bilgisayarın başına geçmek muhteşem bir şey.

Anlaşılan yeni rutinler kazanma vakti geldi. Eskilerinden vaz geçmek biz yetişkinler için zor olacağa benziyor ama gençler adapte oldular bile.

Birde ikinci baharını yaşayan gençler var, onları da online yaşama alıştırmaya başlamak için biraz geç kaldık ama zararın neresinden dönersek kârdır.

Sabah annemle konuştum. 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı geldiği için birtakım tedbirler almamız gerekecek zira başka şehirlerde yaşıyoruz.

Bu yılın başında annem ile babamın hesaplarının olduğu banka şubesindeki müşteri temsilcisi internet bankacılığı açmış ama onlar kullanmıyorlardı. Onu aktif hale getirerek, otomatik ödeme talimatı ile fatura ödemelerini yapmayı planladık.

Ben bilgisayar başındayım annemden müşteri numarasını istiyorum bir de şifreyi. Annem deftere yazmıştım diyor ama bana verdiği bilgilerle ben giriş yapamıyorum. Uzun uğraşlardan sonra anlıyoruz ki babamın müşteri numarası, annemin şifresi ile giriş yapmaya çalışıyormuşuz.

Öğleden sonra babamın internet hesabına girmeye çalışıyorum bu sefer hazırlıklıyım babamın müşteri numarasını biliyorum. Babamla tam işleme başlıyoruz annemin sesi duyuluyor arkadan, sabah benzer işlemler yapıldığı için kendisi tecrübeli babama yol gösteriyor.

Ben hemen devreye giriyorum “Anne senin online eğitim sabahtandı, başarıyla tamamladın, şimdi sıra babamda!”

Sonunda işlemleri bitirdim otomatik ödemeye aldım faturaları.

“Anne” dedim, “Merakımdan soruyorum, bunca zaman niye otomatik ödemeye aldırmadınız gidip elden yatırıyorsunuz?”

Cevap çok manidardı.

“Şehre inmiş oluyoruz, gitmişken dolaşıyoruz, bankamız ve fatura ödediğimiz yerler lezzetini sevdiğimiz köfteciye çok yakın. Babanla orada köfte yiyoruz, deniz kenarında çay bahçesinde oturuyoruz sonra eve dönüyoruz. Bize değişiklik oluyor.”

Bildiğin günü birlik tur düzenlemişler kendilerine “Faturaları Ödeme Turu”

Kaldı ki, annem Türk Sanat Müziği korosunda, haftada üç gün provaları var, ayda bir yerel televizyonda canlı programa çıkıyorlar. Babam oturdukları ilçenin belediyesinde Kent Konseyinde başkanlık yapıyor, yeni projeler geliştiriyorlar. Arkadaş gurupları var, baharda çevre köyleri geziyorlar.

71 ve 75 yaşındaki bu iki insanın enerjisine hayranım, hâlâ daha kendilerini oyalayacak ek bir şeyler aramalarına şaşkınım.

Haberlerde izlediğim bankları kaldıran, dikenli telle çeviren belediyeleri gördüğümde ilk önce hak vermiştim biraz da gülmüştüm.

Ama şimdi düşünüyorum da insan yaş aldıkça hayat içindeki koşturması azalıyor, temas ettiği insan sayısı azalıyor. Yıllar içinde iş ve çocuklardan başka meşgalesi olmayanlar, yaş ilerlediğinde daha çok ilgiye ihtiyaç duyuyorlar.

Andrey Tarkovski’nin bir sözü geliyor aklıma “Kendinizi, kendinizle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin.”

Ben onların yaşına geldiğimde nasıl olurum diye düşünmeden edemiyorum. Akşamüzeri çocuklarla birlikte anneanne ve dedeleriyle görüntülü konuşuyoruz. Konuşurken telefonu nasıl tutarlarsa hem ses hem de görüntü kalitesi en iyi olur bilgisiyle akşam online eğitimini de torunlardan alıyorlar.

Zor zamanlardan geçiyoruz. Hayatımızdaki insanların değerini anladığımız, sevgi ve emekle, fedakarlıkla tüm insanlık olarak bunun üstesinden geleceğimiz bir durumun içerisindeyiz. 

Hepimiz için yeni yaşam tarzlarının oluştuğu yeni ritüelleri hayatımıza sokma zamanı. Şanslıyız teknoloji elimizin altında. Belki de yeni bir çağ başlıyor zorunlu online çağı…

Bireysel eğitimler, toplumsal gelişimi sağlar. Çoluk-çocuk, genç-yaşlı online eğitime devam.

Sevgiyle, sabırla, hoşgörüyle evde kalmaya devam.

Hüma Oktay

Bu yazı Martı Dergisi'nde yayınlanmıştır.



Akşam Haberleri;

“Corona virüsün en çok görüldüğü ülke 81 bin vaka ile Çin. Çin'de yeni vaka bildirimi sayısında uzun zamandır önemli bir artış yaşanmıyor.

Çin'i, yaklaşık 64 bin vaka ile İtalya takip ediyor.

ABD, yeni vaka bildirimleri ile 46 bin 450 hastaya ulaştı.

İngiltere’de toplam coronavirüs vakası 6 bin 650’ye, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 335’e ulaştı.”


“Kolombiya Ulusal Gıda ve İlaç İzleme Enstitüsünden (İNVİMA) yapılan açıklamada, Kovid-19 tanılarının daha hızlı tespit edilmesi için Türkiye'den pazar günü 26 bin testin ülkeye ulaştığını duyurdu.”

“Dünya genelinde vaka sayısını 307 bini aştığı virüste iyileşen vaka sayısı ise 92 bini geçti. Yani virüs bulaştıktan sonra tedavisi başlatılan neredeyse üç hastadan biri iyileşmiş durumda. Ancak yeni vaka sayısının artmasıyla birlikte farklı ülkelerden peş peşe ölüm haberleri de gelmeye devam ediyor. Virüsün Avrupa’daki merkezi olan İtalya 4 bin 825 can kaybı ile dünyada en fazla ölümün yaşandığı ülke oldu.”



Devamını Oku »

AMUDA KALKAN TENCERELER

0 yorum






CORONA GÜNLÜKLERİ 3 /



22 Mart 2020 Pazar

Vaka sayısı 1.236,
Ölüm sayısı 30,
Yasağa rağmen sokağa çıkan 65 yaş üstü insan sayısı milyonları buldu.


Bu sabah salonda koltukta oturan eşime dedim ki “Serpme kahvaltıya gidelim! Çok güzel waffle yapan bir yer biliyorum.”

Düne kadar evde oturun diye onları zapt etmeye çalışan ben, bugün kalkmış hadi gidelim diyorum. Onun yüzündeki şaşkın bakışları gördükçe oyunumu keyifle sürdürdüm.

“Hadi ama çok yakın. Salon kapısını göstererek “Bak bu kapıdan çıkacağız hemen sola dönüp yandaki kapıdan içeri gireceğiz Hüma Hanımın Mutfağı” dedim. Eşimin yüzündeki şaşkın ifade yerini endişeye bıraktı. Bu kadın yavaş yavaş deliriyor olabilir miydi?

Kim bilir belki de Mine Söğüt’ün dediği gibi “Deli olmayan kadın yoktur, henüz yeteri kadar delirtilmemiş kadın vardır.”

Birlikte mutfağa girip kahvaltı hazırladık. Akşamdan çalıştırdığım bulaşık makinesindeki temizleri yerlerine yerleştirmişler. Mutfağa benden başka birilerinin de girip bir şeyler yapması oldum olası hoşuma gitmiştir. Bazen aradığımı bulamıyorum bazen de mutfak eşyaları amuda kalkmış oluyor ama olsun ben yine de mutluyum.

Günün tek öğününde de olsa çocuklarla birlikte sofraya oturabilmek bana iyi geldi. Uzun zamandan beri ilk defa dördümüz kahvaltı yaptık. Hafta sonları bile olsa dershaneler, kurslar, çocukların spor aktiviteleri derken dört kişilik çekirdek aile bir araya gelemiyorduk. Bir de şunu fark ettim. Çocuklar çok büyümüş mutfak masamızı genişletmek gerekecek yan yana oturunca sığamıyoruz. 

Bu dönem bize yeni alışkanlıklar, yeni farkındalıklar kazandıracak belli oldu.

Gün içinde online dersler devam etti. Küçük oğlanın okul bu cumartesi pazar deneme dersleri yaptı, artık pazartesiden itibaren gerçek dersler başlıyor. 

Bugün elimdekilerin kıymetini daha iyi anladım. Kendim ve ailem için şükür ederken her gün dışarıda çalışmak zorunda olan emekçiler için dua ettim. 

Hastanelerde çok yoğun çalışan sağlık personelini de düşününce hâlâ daha umursamaz bir şekilde sokakta dolaşan onca kalabalık, beni daha da endişelendiriyor.

Bireyden bütüne doğru düşününce zincirin halkaları gibiyiz. Varsın tencereler amuda kalksın,  bütünün hayrı için bireysel sorumluluklarımızı yerine getirelim.

Sevgiyle kalın
Hüma

Akşam Haberleri;

Çin’de coronavirüs (covid-19) salgınında hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bin 261’e çıktı.

İtalya'da ise ölü sayısı 4825'e ulaştı.
İran'da 1685, 
İspanya'da 1753, 
Fransa'da 562, 
İngiltere'de 243, 
Güney Kore'de ise 104 kişi hayatını kaybetti.

Dünyada toplamda 13,674 kişi virüsten hayatını kaybetti.




Devamını Oku »

CORONA HABERLER

0 yorum


CORONA GÜNLÜKLERİ 2 /

CORONA HABERLER BAŞLANGIÇTAN BUGÜNE ÖZET

A B D merkezli Johns Hopkins Üniversitesi tarafından Corona Virüsü haritası 3 Şubat 2020 

27 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Wuhan kentindeki bir hastaneye ağır pnömoni tanısıyla üç hasta yatırılmış. İlk hastalardan alınan örneklerde Yarasa SARS-CoV virüsüne yüzde 85 oranında benzerlik gösteren yeni bir Coronavirus (2019-nCoV) tanımlanmış. Virüsün damlacık ve yakın temas ile bulaştığı tespit edilmiş ve 1 Ocak 2020 tarihinde virüsün çıkış yeri olduğu düşünülen Wuhan'daki hayvan pazarı kapatılmış.

23 Ocak 2020 
Çin’in Wuhan şehrinin Hubei eyaletinde toplamda 444 vaka ve 17 ölüm gerçekleşmiş bulunuyor. Koronavirüsün yayılmasını engellemek amacıyla Wuhan kentinin karantina altına alındığı açıklandı.


10 Mart 2020 Salı 
İtalya bütün ülkeyi karantina alanı ilan etti.
İtaya Başbakanı Conte, Corona virüsü nedeniyle 463 ölümün yaşandığı İtalya’da önlemlerin bütün ülkeye yayıldığını duyurdu. Conte, 3 Nisan’a kadar ülkedeki bütün okul ve üniversitelerin kapatılacağını açıkadı.


A B D merkezli Johns Hopkins Üniversitesi tarafından Corona Virüsü haritası 24 Mart 2020






11 Mart 2020 Çarşamba
Vaka sayısı 1
Marketleri talan eden sayısı ile paranoyaklık derecesinde dünyanın sonunun geldiğini söyleyen sayısı berabere.

Akşam Haberleri;
11 Mart’ta Birleşmiş Milletler’e bağlı Dünya Sağlık Örgütü coronavirusü “pandemi” (salgın) olarak ilan etti. Dünya çapında coronavirus görülenlerin sayısı 185 bini aştı, virüsün yol açtığı Covid-19 hastalığı yüzünden ölenlerin sayısı ise 7 bin 330 olarak gerçekleşti. İyileşenlerin sayısı ise 80 binden fazla.

12 Mart 2020 Perşembe
Vaka sayısı 2
Bana bir şey olmaz diyerek dolaşan sayısı sınırsız. Bu arada dün marketleri yağmalayanlar rahatladı şimdi dışarıda geziyorlar.

Akşam Haberleri;
“Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Sururi Çorabatır, corona virüsü nedeniyle Türkiye'deki turizm bölgelerinde nisan ayı başında açılacak otellerin açılışlarını nisan sonuna ertelediğini açıkladı.”
“ABD Başkanı Donald Trump koronavirüs nedeniyle ülke olarak aldıkları tedbirler ile ilgili ulusa seslendi. Trump, AB'den ABD'ye 30 günlük süre boyunca seyahatleri yasakladığını duyururken,kararın cuma günü itibariyle yürürlüğe gireceğini ve Türkiye ile İngiltere'nin yasaktan muaf olacağını belirtti. ABD Başkanı Trump ayrıca Avrupa Birliği'nin gerekli önlemleri almada başarısız olduğunu da söyledi.”


13 Mart 2020 Cuma
Vaka sayı 5
Kolonya ve dezenfektan fiyatlarında artış 100 de 100
Her televizyon kanalında uzman görüşü için röportaj yayınlama yarışı devam ediyor.

Akşam Haberleri;
“Türkiye’de coronavirus vaka sayısı 5’e yükseldi; ek önlemler geldi. Türkiye 13 Mart’ta 9 Avrupa ülkesine yönelik uçuşlarını askıya alma kararı aldı.”


14 Mart 2020 Cumartesi
Vaka sayısı 6
Yasakları, uyarıları umursayan sayısı 0
Hava güneşli, sahillerde dolaşan balık tutan sayısı milyonlar

Akşam haberleri;
“Covid-19 önlemleri kapsamında, 9 Avrupa ülkesiyle uçuşların durdurulmasıyla Türkiye'nin kapılarını kapattığı ülke sayısı 14'e ulaştı.”

“Almanya, Fransa, İspanya, Norveç, Danimarka, Belçika, Avusturya, İsveç ve Hollanda'ya uçuşlar, bugün sabah 08.00'den itibaren 17 Nisan'a kadar durduruldu.”


15 Mart 2020 Pazar
Vaka sayısı 18
Dünkü uyarılara rağmen hâlâ daha sokakta dolaşan sayısı evde oturanların iki katı.
Halkın bir kısmı panik duygusunu yitirmemiş marketler yine talan edilmiş.

Akşam Haberleri;
“Koronavirüs: İspanya, Hollanda ve Fransa'da geniş kapsamlı kısıtlamalar

Avrupa Birliği'nin en büyük ülkelerinden ikisi olan Fransa ve İspanya, koronavirüs salgınının yayılmasını önlemek için acil önlemler açıkladı.”
“Gelen son dakika haberine göre; Umre amacıyla Suudi Arabistan'da bulunan vatandaşlar, Türkiye'ye dönmelerinin ardından 14 günlük karantina süreleri için Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne bağlı Ankara ve Konya’daki yurtlara yerleştirildi.”


16 Mart 2020 Pazartesi
Vaka sayısı 47
Sokaklardaki insan sayısı zorunlu çalışan insan sayısından daha fazla

Akşam haberleri;
Fransa da karantina ilan etti. Çekya, Lübnan ve Peru'da, yeni tip koronavirüs nedeniyle olağanüstü hâl ilan edildi.

İçişleri Bakanlığı, 81 İl Valiliğine “Coronavirüs Tedbirleri” konulu ek bir genelge daha gönderdi. Genelge ile bugün saat 24.00 itibariyle tiyatro, sinema, gösteri merkezi, konser salonu, nişan/düğün salonu, çalgılı/müzikli lokanta/kafe, gazino, birahane, taverna, kahvehane, kıraathane, kafeterya, kır bahçesi, nargile salonu, nargile kafe, internet salonu, internet kafe, her türlü oyun salonları, her türlü kapalı çocuk oyun alanları (AVM ve lokanta içindekiler dahil), çay bahçesi, dernek lokalleri, lunapark, yüzme havuzu, hamam, sauna, kaplıca, masaj salonu, SPA ve spor merkezlerinin faaliyetleri geçici bir süreliğine durdurulacak


17 Mart 2020 Salı
Vaka sayısı 98
Türkiye de corona virüsünden ilk ölüm haberi geldi.

Akşam Haberleri;
“UEFA, 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası'nın (EURO 2020) 11 Haziran-11 Temmuz 2021'e ertelendiğini duyurdu.”

“Johns Hopkins Üniversitesinin açıkladığı verilere göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde Covid-19 vakalarının sayısı 4 bin 661'e çıktı. Covid-19 kaynaklı ölümlerin 85'e ulaştığı ABD'de 17 kişi iyileşti.”

“Umreden dönen 263 yolcu ve 12 mürettebattan oluşan kafile, yeni tip Corona Virüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında gözlem altında tutulacakları Eskişehir'deki yurda yerleştirildi.”


18 Mart 2020 Çarşamba
Vaka sayısı 191
Ölüm sayısı 2

Akşam haberleri;
AB virüs nedeniyle dünyaya kapıları kapattı. Şimdilik 30 gün için geçerli olacak uygulama ile AB’ye sadece birlik vatandaşları giriş yapabilecek.

Seyahat yasağı, hava, kara ve deniz üzerinden yapılan bütün seyahatleri kapsarken, AB ülkeleri içinde devamlı ikamet hakkı bulunanların uygulama dışı tutulduğu vurgulandı.


19 Mart 2020 Perşembe
Vaka sayısı 359
Ölü sayısı 4
Virüsten korunmak için saf alkol içip ölenlerin sayısı 20

Akşam haberleri;
“Gençlik ve Spor Bakanı Kasapoğlu, corona virüs salgını nedeniyle futbol, basketbol, voleybol ve hentbolda liglerin ertelendiğini açıkladı.”

“Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, TBMM'de milletvekillerini koronavirüse ilişkin bilgilendirdi. Bakan Koca yaptığı açıklamada en rasyonel tedbirlerin alındığını vurgulayarak, "Önümüzdeki 1-2 gün içinde hızlı tanı kiti devreye girecek. Bütün illerimize vererek planlama yaptığımızı buradan müjdelemek istiyorum. 10 bini aşkın test yaptık. Önümüzdeki günlerde bu sayıyı çok artıracağız. Hedefimiz günde 15 bin kişiyi taramak" dedi

Yeni tip koronavirüse karşı alınan önlemlere ilişkin açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Soylu, Umre'den dönenler dahil 9 bin 800 kişiye karantina uygulandığını açıkladı. Soylu, "Umre dahil 9 bin 800 kişiye karantina uygulamamız var. Kıbrıs'a transfer olacak şahıs Türkiye´de karantina altında." diye konuştu.



20 Mart 2020 Cuma
Vaka sayısı 670
Ölü sayısı 9

Akşam haberleri;
“Sağlık Bakanı twitterdan bildirdi vaka sayısı 670, ölüm sayısı 9. ölenlerin tamamı 60 yaş üzeri”

“İngiltere’de koronavirüs önlemleri kapsamında bu geceden geçerli olmak üzere restoran, bar, cafe, sinema ve tiyatroların kapatılmasına karar verildi.”


21 Mart 2020 Cumartesi
Vaka sayısı 947
Ölüm sayısı 21
Sokakta dolaşan sayısı milyonlar


Akşam haberleri;
“Corona virüsü salgını ülkemizde yaygınlaşmaya devam ederken, İçişleri Bakanlığı'ndan son dakika açıklaması geldi. 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olan vatandaşların evlerinden dışarı çıkmaları, park, bahçe gibi açık alanlarda dolaşmaları sınırlandırıldı.”

“Edirne'de, dün öğle saatlerinde koronavirüse karşı alınan önlemler kapsamında 'evde kal' çağrısına uymayan yaşlı vatandaşlar için Belediye Başkan Yardımcısı doktor Ertuğrul Tanrıkulu, merkezdeki meydanı dolaşıp, uyarılarda bulundu. Vatandaşların bazıları Tanrıkulu'nun uyarılarını dinlemeyip, oturmayı sürdürünce bankların etrafına tel çekilerek, 'Evinde kal Edirne. Dışarı çıkma, şansını zorlama' yazısı asıldı.”



22 Mart 2020 Pazar
Vaka sayısı 1.236, ölüm sayısı 30
Evde kalma gün sayısı 11
Bana delirip delirmediğimi soran ev ahalisi sayısı 3

“Eşimin yüzündeki şaşkın ifade yerini endişeye bıraktı. Bu kadın yavaş yavaş deliriyor olabilir miydi? Kim bilir belki de Mine Söğüt’ün dediği gibi “Deli olmayan kadın yoktur, henüz yeteri kadar delirtilmemiş kadın vardır.”


Akşam Haberleri;
Çin’de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bin 261’e çıktı.

İtalya'da ise ölü sayısı 4825'e ulaştı.
İran'da 1685, İspanya'da 1753, Fransa'da 562, İngiltere'de 243, Güney Kore'de ise 104 kişi hayatını kaybetti. Dünyada toplamda 13,674 kişi virüsten hayatını kaybettti.


Not: Haberler gazete ve televizyonların web sayfalarından alınarak derlenmiştir.

Bu yazı Martı Dergisi'nde yayınlanmıştır. 

Devamını Oku »

SONUNDA TEMİZ TEMİZ DELİRDİM

0 yorum


CORONA GÜNLÜKLERİ 1 /

Bundan on gün önce bana, çamaşır suyu ile bu kadar haşır neşir olacağım söylense katıla katıla gülerdim.

Her şey 11 Mart sabahında "Türkiye’de corona virüsü vakasına rastlandı" haberleriyle başladı. O güne kadar uzaktan uzağa biraz endişe ile takip ettiğimiz Çin, İran, Kore, İtalya, Fransa ve ABD ‘de yaşananların bir gün gelip de bizde, bizim ülkemizde olabileceğini hesaba katmamış mıydık?

11 Mart sabahında marketlerin talan edilmesiyle başlayan panik olgusu, televizyonlarda ve sosyal medyada ellerimizi nasıl yıkayacağımızı gösteren videolar, çamaşır suyunu kaç ölçü kullanacağımızı anlatan uzmanlarla hayatımıza hızla giriş yaptı COVID-19

Çamaşır suyunu sadece tuvaletlerin temizliğinde kullanan ben, artık yerleri, kapı kollarını, ayakkabıların altını da çamaşır suyu koyduğum suyla siliyorum. Asansörde tek başıma çıkmaya, düğmelerle minimumda temas etmeye çalışıyorum. Dışardan gelince üzerimdeki mont, pantolon hatta kolumdaki çanta bile düşmanımmış gibi muamele görüyor. Onları önce silip sonra kurutma makinesinin 12 dakikalık havalandırma programında çalıştırıyorum. Diğer kıyafetlerimden ayrı olarak bir daha ki market alışverişinde giyilmek üzere kenarda bekliyorlar. Tabi bu işlemden sonra kurutma makinesinin içini sabunlu bezle siliyorum.

Kapıya gelen market çalışanı, kargo elemanı, damacana su getiren kişilere öyle etkili bir bakış atıyorum ki sanki elimde silah varmış gibi paketleri yavaşça yere koyup arkalarına bakmadan kaçıp gidiyorlar.

Ben elimde eldivenlerle, bir elimde kovam bir elimde bezim gelen ürünleri silip içeri alıyorum. En son marketten gelen alış verişin önce poşetlerini sonra içlerindeki paketli gıdaların hepsini tek tek sildim. Ama onları evdeki diğer erzakların yanına koymaya gönlüm elvermedi. Yoksa paranoyaklığım mı tuttu demeliydim?

Pakettekileri açıp kavanozlara yerleştirdim ve paketleri attım. Sonra da bir güzel 1/99 ölçüde çamaşır suyu kattığım kovayı hazırlayıp kapının önünü ve mutfağın yerlerini silmeye başladım.

Daha iki gün öncesine kadar ateşler içinde yanan influenza B teşhisi konan oğlumun şaşkın bakışlarıyla mutfak kapısında göz göze geldik.

Bir an dünya durdu benim için, aklımdan deli sorular geçiyor. Oğlumun üzerindeki, temiz kalmasını istediğim dışarıda bir yere giderken giyilecek kıyafetlerden biri var ve gözüme batıyor. Normal bir zamanda evde giymesin, leke yapmasın diye hemen çıkarmasını isterim. İki gün öncesinde yaşadıklarımız hastane, test süreci, ateş, benim eczane eczane dolanarak zar zor bulduğum antibiyotiği de düşününce yaşamımızda neyi niçin erteliyoruz sorusuyla beraber, ben ne yaşıyorum sorusu takılı kaldı aklımda. Bugün varım, yarın kim bilir neredeyim? Ölsem cenazeme kimse gelemeyecek.
Kesin olan bir şey var, en azından temiz temiz deliriyorum. Oh mis!


BÜTÜNÜ DÜŞÜNMEK…

Sabah erken vakitte ekmek almaya markete gittiğimde içeride müşteriden çok personel vardı. Boşalan reyonlara yeni ürünleri yerleştiriyorlardı. Reyondan aldığım ekmek, makarna veya herhangi bir ürün için bu markette zorunlu çalışan mağaza içi personel, depo personeli, bu mağazaya mal gönderen tedarikçiler, ana depodan mağazaya mal gönderen personel ve bu nakliyeyi sağlayan şoförler, hepsi de bizler mağazalardan alışveriş yapabilelim diye risk alıp çalışıyorlar.

Bu virüsün yayılma hızına bakılırsa yasakların daha da uzayacağını tahmin ediyorum. Günlük yevmiye ile çalışanların işlerini yapamadıklarında para alamayacaklarını, sokakta geri dönüşüm çöp toplayanları, bunları toplayamadıklarında yaşamlarını idare ettiremeyeceklerini düşündükçe üzülüyorum. Kapanan bir sürü otel ve restaurant var. Çalışan personelden tutun, onlara mal veren tedarikçiye kadar birçok insan çalışıyor. Ve birbirinden besleniyorlar. Müşteri yoksa kazanç da yok. Kazanç yoksa personele maaş yok.

Domino taşı gibi olduk, biri düştü mü hepimiz dağılırız.

Yağmurda ıslanan bir köpeğin silkelenerek üzerinden suyu atması gibi dünyada insanları teker teker üzerinden silkeliyor. Suyunu kirlettik, havasını kirlettik, üzerinde yaşayan canlılara zarar verdik. Ekolojik döngüyü mahvettik. Ülkeler arası uçuşlarla, kargolarla karbon salınımını arttırdık. Dünya SOS vermeye başladı. Anlamak istemedik, sonunda dünya isyan etti. Hem bireysel hem bütünsel aynı dertle boğuşuyoruz. Zengin fakir ya da Avrupalı Asyalı yok birbirimizden farkımız.

Hızla akan bir yaşam döngüsünün içindeydik. Dostlukları, aile bağlarını, akrabalığı unuttuğumuz bir dönemde yeniden bir olma, birlik olma bilinci bizimle. Tüm dünya aynı anda faaliyeti durdurdu. Venedik’te sular, Çin’de hava temizlendi. Bu daha başlangıç, daha nelerle karşılaşacağımızı, insanlığı neyin beklediğini bilmiyoruz.

Sadece bu günümüz var ve bugün yaptıklarımız yarınımızı şekillendiriyor.

Bizler için çalışan
sağlık ekipleri,
polis,
asker,
belediyenin sokakta çalışan ekibi,
eczaneler,
marketler için,
bizlere haber ulaştıran televizyonların haber kanalları,
kameraman,
ışıkçı,
teknisyen için,
şu zor günleri atlatabilmek için
EVDE KAL Dünya.

Kendini dinle, dünyayı dinle…


Sevgiyle Kalın
Hüma Oktay
21.03.2020  

Bu yazı Martı Dergisi'nde yayınlanmıştır.




















Devamını Oku »

Yeni bir yıl daha

0 yorum


Yine yollardayım…

Öndeki arabayla mesafemi korurken, yüzelli metre ötedeki trafik ışıklarını takip ediyorum. Yolun sağından solundan kaldırımdan yola inecek yolculara dikkat ederken, en az dört araba önümdekinin fren yaptığını fark ediyorum. Dikiz aynasıyla arkayı kontrol ederken, yan aynalardan da yanıma yaklaşan motorsikletlere dikkat ediyorum.

Bir ayağım zaman zaman debriyajda diğeri gazda ama frene basmak için tetikte... Bu arada radyoda çalan müziğe tempo tutarken, arabadaki yolcularla sohbet ediyorum fakat tek sorun bunların hepsini aynı anda saniyeler belki saliseler içerisinde fark etmem, takip etmem, görmem, dinlemem ve yönetmem gerekiyor.

Hayat işte…

İşte tamda böyle bir şey hayat yolculuğu diyorum kendime, tıpkı bir arabayı kullanır gibi…

Hedefine ulaşmak için seçtiğin araba, gittiğin yol, sana eşlik eden yolcular, dostların, ailen, yol boyunca yaşadığın maceralar hepsi ama hepsi hayat yolculuğunun bir parçası.

Yollarda, dikkatli özenli, diken üstünde ama güvenle aşkla nefesinin kesildiği anlarla, mutlulukla yol almaktır yaşamak.

Pekiiii bir günümüz diğerinden farklı değilse, bu hayat yolculuğunda otomatik pilota bağlamış gidiyorsak. her sabah uyanmak için bir nedenimiz yada yaşam amacımız yoksa, paylaşmadan, içimizdeki yetenekleri keşfedemeden sıradan yaşamlarla oradan oraya savrularak yaşıyorsak o günün diğer sıkıcı sıradan günlerden ne farkı kalır?

Eğer, hayat bir yolculuksa bu yolculuğu eğlenceli hale getirmek, insanın aşkla yaptığı hedeflediği hayat amacı ile mümkün olabilir mi?

Her sabah “İyi ki yaşıyorum!”, “İyi ki bu hayattayım!” dedirtecek cinsten bir yaşam amacı…

Bir yıl daha bitiyor...

Hedefsiz, nedensiz ve mutsuz mu?

Farkındalıkla, hedefe doğru bir adım daha umutla mı?

Seçim bizim…

Yaşam bize öyle oyunlar oynar ki her seferinde yine yeniden devam etmek için bir sebep, bir amaç buluruz kendimize…

Bulmalıyız da. Bu saatten sonra demeden, azimle, tutkuyla…
Arabayla bir taşın üstünden geçer gibi sarsılarak, her düştüğümüzde yeniden ayağa kalkarak.

Yeni bir yıl daha geliyor

Sağlıkla, neşeyle, anlam yüklü, adım adım mutlulukla …

Yeni bir yıl daha…

Her yeni yıl, yeni umutlar demek, hiç bitmeyen düşler demek. Mucizelerin gerçek olması demek, yaşadığını hissetmek demek…

Yeni yılda heyecan dolu kalbinizin hep atması, aşkla nefesinizin kesilmesi dileğiyle…

Hayat yolunuz açık olsun…

Hoşçakal 2018 
Hoşgeldin 2019

Bu yazı Martı Dergisi'nde yayınlanmıştır.



















Devamını Oku »