Gezmeyi seven ağaç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 NİSAN

0 yorum
TEYZELER GÜNÜ

Çocuğu anaokuluna giden tüm anne ve babalar bilirler. Anaokulunda çocuklara anneleri ve babaları için el emeği işler yaptırırlar, anneler ve babalar günü hediyesi olarak. 

Ben hep sevmişimdir bu hamurdan yapılan yaka süslerini, makarna ve boncuk karışımı kolyeleri, taraftar anahtarlıklarını, kitap ayraçlarını, üzerinde el izi bulunan bez çantaları…

Evin dışında da kullanırım, kimsenin ne diyeceğini umursamadan. Çocuklarımın benim gözlerimde ki mutluluğu görüp, onların emeklerinin değerli olduğunu hissettirmek ve onların gözlerindeki mutluluğu görmeyi hiçbir şeye değişmem.

Bundan yaklaşık 8 yıl önce bir Anneler Günü zamanıydı. Ailenin büyükleri ile birlikte yemeğe çıkıyorduk. Benim tutkal hamurundan yapılma yaka süsüm ve el izi boyamalı bez çantam var. Ablam ufak oğlumun marifetlerini çok beğendi, övgü yağdırıyor.
Teyzesi çok içten bir şekilde “Bana da yapar mısın?” dediğinde hiç düşünmeden verdiği cevap, "Sana da Teyzeler gününde yaparım" …
Doğal olarak biz şaşkın gözlerle Teyzeler gününün hangi gün olduğunu sorduğumuzda ise -bizim bunu bilmiyor olmamıza şaşırarak- tabi ki doksan dokuzuncu gün diye cevapladı.

İşte bütün hikâye böyle başladı. O günden beri, her yıl minik etkinliklerle kutladığımız 9 Nisan, bizim için Teyzeler Günü...

Şanslıyım yaratıcılıkta sınır tanımayan bir ailede büyüdüm. Anneannem, annem ve ablam sayesinde öğrendiğim; yaratmak, vermek, almak, mutlu olmak, mutlu etmek kavramlarıyla yaratıcılığın arasındaki ilişkiyi, hayat boyu kullandım.

Anaokullarında öğretilmeye çalışılan el emeği değerlidir kazanımı, yıllar geçtikçe, çocuklar büyüdükçe, anne veya babasına ya da aileden birine kendi el emeğiyle üretmenin tadına varamadan -vardırılamadan demek daha doğru- kapitalist sistemdeki dönüp duran çarkın içinde eriyip gidiyor.

Çocuklarımız evde gördüklerini uyguluyorlarmış, söylenilenleri değil! Buna da bizzat şahit oldum hatalarımdan ders alarak.

Her daim çocuk mutluluğu yaşamak için içinizdeki çocuğu beslediğiniz günler dilerim.

Her an enerjisiyle, yaratıcılığıyla çocuklarımın oyun arkadaşı, yolculuk arkadaşı, moda danışmanı, yeri geldiğinde ablaları yeri geldiğinde anneleri olan güzel yürekli kadın canım kardeşim, karındaşım, ablam, Baobap ağacım Teyzeler Günün kutlu olsun.

Sevgiyle kalın
Hüma


Devamını Oku »

Üç Kare Üç Anı Kamboçya

0 yorum



12.Yüzyılda inşa edilen Angkor Wat Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor.

Bu muazzam yapı tam bir mühendislik harikası … 

Bol yağışlı, kaygan, bataklık bir zeminde olmasına rağmen temelindeki çoklu havuz sistemi ile yağış mevsimine göre dengelenip yapının  yüzlerce yıldır ayakta kalmasını sağlanmış… 

Hem oraya gittiğinizde kendinizi Tomb Raider gibi hissediyorsunuz.  







Unesco Dünya Miras Listesinde olan bu tapınaklar şehri 12.yy da inşa edilmiş.

1800’lü yıllarda yoğun bitki örtüsünün  altından keşfedilen bu tapınaklardaki ağaçlar, antik yapılara hasar verdiğinden tarih bilimcilerin ağaçları kesmek istemesine karşın çevre bilimciler ağaçlara dokunulmasını istemiyorlar…

Ağaçlar Versus yapılar… Çok zor bir ikilem…







Böyle kahkahalarla güldüğüme bakmayın…
Bu anı fotoğraflandırmak istedik tek kare ve bulanık çekebildi eşim…

Sonraki karemiz şöyle devam etti. Boğayılanı bacağımdan dolanmaya başlayıp ben panik olunca…

Eşim elindeki fotoğraf makinesini fırlatıp yılanın bakıcısı kadın ile boğayılanından beni kurtarmaya çalıştılar.

Sanırım boğayılanına verilen uyuşturucunun etkisi geçmeye başlamıştı…

Devamını Oku »

Mozaik, sanat ve yeni tatlar için Barselona…

0 yorum
Güneş, müzik, tutku ile dans…


Barselona dendiğinde ilk aklıma gelenler; seramik, cam ve mozaiğin Mimar Gaudi’nin ellerinde hayat bulması, maceraperest Kristof Kolomb (Christopher Columbus), ritim, tutku ve aşkla dans için Flamenko…

Bu yazımda Barselona’nın tarihi dokusu ile birlikte sokaklardaki neşeli hayatı sizlerle paylaşmak istedim.

Barselona, İspanya'da Katalonya Özerk Topluluğu ve Barselona ilinin merkezi. Ayrıca İspanya’nın Akdeniz kıyısındaki en önemli limanı, ticaret merkezi ve ikinci büyük kenti.

Kendine özgü kültürü ve güzelliğiyle ün yapan Barselona, Mimar Gaudi'nin başını çektiği modernizm akımından etkilenmiş. Bütün caddelerin denize paralel ve onları da kesen gene birbirine paralel caddeler olması alt yapısının muhteşemliğini gösteriyor. 1800’lü yıllarda şehri yapılandırırken bütün evlerin rüzgarı ve güneşi eşit görmesi ilkesi benimsenmiş.

Şehir içi ulaşım Metro ile çok kolay ve rahat. Otelimiz merkeze 10 km uzaklıkta idi, metro ile 15 dakikada merkeze ulaşabiliyorduk. Dört gün boyunca 40 defa bindik ve heryere rahat ulaşımın tadını çıkardık.

Genelde şehir gezilerinde raylı trenleri yada otobüsleri tercih etmek istesem de Metro’nun hızına hiçbiri yetişemiyor. Her turist şehrinde olduğu gibi kırmızı otobüsler burada da var ama Barselona’da metro ile gezmek vakitten kazandırıyor.

Yeme / İçme

İspanya’nın yemeklerini yerinde tatmak ayrı bir keyif, Paella, Tapas ve Sangria muhteşem üçlü…

Özellikle merkezde Rambla de Catalunya caddesi üzerinde en ünlü ve lezzetli Tapas restaurantları var.

Biz Ca la Merce’de yedik misafirperviliği diğerlerine göre çok iyiydi çünkü sahibi bir Türktü ve katalan olan karısın ismini vermişti restoranına.

Biz Paskalya’da gittiğimiz için şanslıydık heryerde kermes veya küçük pazarlar vardı. Santa Maria del Pi Kilisesinin önünde bulunan meydana kurulan panayır bunlardan biri. Ev yapımı ilginç tatlılar, peynirler vardı ve  değişik yöresel tatları denedik, muhteşemdi.

Kristof Kolomb

Sahilde Kristof Kolomb heykelinin olduğu alanda La Rambla caddesi üzerinde dizilmiş bir çok canlı heykel vardı. Herbiri birbirinden ilginç kostümleri makyajları ile sıralanmış tam bir görsel şölen.

Şüphesis içlerinde en çok ilgi çekeni Kristof Kolomb‘du. Onunla adaları keşfetmek çok eğlenceliydi.

 

La Rambla

Gün içinde taze meyve yemek için tarihi Mercat de Boqueria’ya uğradık. Hem ekonomik hem de en tazelerini bulduk. Mercat de la Boqueria 1217 yılında bu alanda kurulmaya başlayan ilk açık pazarmış. Zaman içinde mekanın adı değişse de, ufak tefek ilaveler yapılsa da uzun yıllar açık pazar niteliğini korumaya devam etmiş.

1835’de belediye ile anlaşma sağlıyarak resmi statü kazanmış ve bu binayı inşaa etmişler. 1911’den bu yana sebze, meyve, et ve balık pazarı olarak hizmet veriyor.

La Rambla Caddesi Barselona’nın en işlek, en turistik ve en eğlenceli caddesi. Her bir köşesi ayrı güzel ve süprizlerle dolu, Plaça Reial bunlardan yalnızca biri.

Plaça Reial girişte dar bir sokak gibi gözükse de içeri doğru genişleyen kocaman bir meydan. İster havuz başında oturun ister çevredeki kafelerde yine de sizi bekleyen bir süpriz çıkabilir bu eğlenceli caddede. Pembe tütü içinde görmeye alışık olmadığımız bu balerinde sokağın neşelerinden…

Flamenko 


Barselona’nın olmazsa olmazlarından Flamenko gösterisi. 14.yy ezilen halk, acılarını, sıkıntılarını ve haksızlıklara karşı kendini ifade etmek için dansın ve ritmin uyumunu kullanmışlar.

Şehir de birçok yerde sergilenen Flamenko gösterisi var. Biz tarihi opera binası Palau de la Musica Catalana’da sergilenen Flamenko gösterisinde sanatçıların nasıl tutkuyla dans edişlerini keyifle ve hayranlıkla izledik.

Flamenko gösterisini tarihi opera binasında bir buçuk saat izlemek ruhumuza iyi geldi.


Mimar Antoni Gaudi ve Eseleri

Doğadaki objelerden esinlenerek yaptığı eserleri ile şehrin her yerinde Mimar Gaudi ‘den izlere rastlamak müthiş bir duygu…

La Sagrata Familia, Casa Mila, Casa Batllo, ve Park Güell bunlardan yalnızca bir kaçı.

Mimar Gaudi’nin 1900-1914 yılları arasında Güell ailesi adına yaptığı eşsiz bir eser Park Güell. 

Parka giden yol boyu, yokuşlara sıra sıra yürüyen merdivenler koymuşlar.


Sağlı sollu hediyelik eşya dükkanları, resimlerini sergileyen sanatçılar, kafeler... Sokak cıvıl cıvıl ve rengarenk.

Yüreyen merdivenlerin yanı başında dizilmiş vitray desenli resimler gözümüze çarptı. 
Her biri ayrı güzel bu eserlerin yaratıcısı aynı zamanda hediyelik eşya dükkanının sahibi Nadel, yüzünde kocaman gülümsemesi ile eserlerini tek tek bize tanıttı.

Poble Espanyol 

İspanyol kültürünü tanımak için eski sarayın
hemen yanında bulunan Poble Espanyol'a gittik.

Tarihi ve kültürel yapıları, yaşayan medeniyetlerden izleri barındıran mimari yapılardan örneklerle kurulmuş küçük bir İspanyol Köyü burası.

İçerisindeki her bina İspanya'nın bölgelerinde bulunan tarihi binaların küçük birer kopyası.

İki saat gibi kısa bir süre içersinde İspanya mimari kültürü hakkında  bilgi edinmek için doğru adres Poble Espanyol.

İçerideki örnek yapıların hepsi dükkan olarak kullanılıyor, el sanatları satışı hakim, yöresel yemekler mevcut.


Gümüş çatal, kaşıklardan yapılan bilezikler, el işi süslemeli İspanyol etekleri, yelpazeler, ev yapımı çikolatalar bunlardan sadece bir kaçı. 

Sanat dolu bu şehirde insanın yaratıcılığı artıyor, her an yeni fikirler doğuyor.

Biz de sanatsal fotoğraflar çektik. Sanat şehrinde sanat aşkına geldik…









La Sagrata Familia (Bitmeyen Kilise)

Mimar Antonio Gaudi tarafından 1882 yılında yapılmaya başlanan La Sagrata Familia (Kutsal Aile) bazilikası halk arasında bitmeyen kilise diye adlandırılıyor.

Mimar Gaudi’nin ölümünün ardından, onun projeleri doğrultusunda öğrencileri tarafından ve halkın maddi yardımlarıyla yarım kalan bazalikanın yapımına hala devam edililiyor.


La Sagrata Familia’nın giriş
cephesinde küçük heykellerle tasvir edilen ölüm hikayesi, binanın çıkış cephesinde yerini doğuma bırakıyor.

İçerisi en az dışarısı kadar ilgi çekici. Gaudi doğal hayatta gördüğü nesnelerden esinlenerek tasarlamış. Sütunlar ağaç dallarını, tavandaki figürler çiçekleri andırıyor. Vitray süslemeleri her kilisede görülen klişeleşmiş desenlerden çok farklı.

Kilisenin çıkışında hemen sağ tarafta Gaudi Natura adlı sergi salonu var. Burada Mimar Gaudi’nin doğal hayatta nelerden esinlendiğini ve bunların eskiz çalışmaları sergileniyor.

Kilise’nin alt katı aynı zamanda Mimar Gaudi’nin çalışma atölyesi, kilise ile ilgili eskiz çalışmaları ve minyatürler burada sergileniyor.

Girona

Merkeze yakın, gezilebilecek şehirlerden biri Girona, Barselona'nın kuzeyinde bir şehir.

Barselona’ya uzaklığı 105 km yaklaşık 1 saat. Şehir, Onyar nehri üzerinde üçgen biçiminde kurulmuş.

Nehirin üzerindeki köprüler eski ve yeni şehiri birbirine bağlıyor. Eyfel kulesini yapan kişilerce yapılan bir köprüye de eyfel köprüsü adı verilmiş.

Şehrin dar sokaklarını, neşeli vitrinler süslüyor. Fırınlardan gelen taze ekmek kokuları bizi kendine çekti. Değişik ekmeklerin tadına baktık.
Ünlü bir dondurmacısı varmış ancak biz oradayken kapalıydı.



Eski Şehrin merkezinde bulunan kale ve katedrali gezdik.

Bir rivayete göre şehri kuran Aziz’in mezarından çıkan sinekler, sıtma mikrobu yayarak kuşatma sırasında kapıya dayanan düşman askerlerini etkisiz hale getirmiş. Girona’yı gezerken her yerde sinek figürü görebilirsiniz. Vızzz Vızzzz


15.yy savaş zamanı şehri kötü niyetlilerden korumak için halk kendi içinde bir parola hazırlamış. Bu paraloya göre şehrin kapıları açılmadan önce kenarda bulunan aslan heykelinin poposunu öpen, şehri bilen zararsız biridir. Ona kapılar açılır. Şimdilerde ise bu aslan heykelinin poposunu öpen Grinoya tekrar gelecek demektir. Biz de tekrar gelmek isteriz Grinoya…


Deli Dahi Dali...

Barselona’ya 2.5 saat uzaklıkta, Salvador Dali’nin yaşadığı şehir Figueres.

Salvador Dali, bir zamanlar yaşadığı evi, henüz hayatta iken müze haline getirmiş ve öldükten sonra da evin alt bölümünde bulunan odaya kendisi için yaptığı yere gömülmüş.

Evin içi kadar en az dışıda ilgi çekici. Dış yüzünde duvarlarda ekmek figürleri var, duvarların tepesinde ise yumurtalar…

“Madde kesinlikle göründüğü gibi değildir” demiş Dali…

İçeride her odada sizi süprizler bekliyor. “Mae West Room” burundan şömine, dudaktan koltuk ve “Palace of the Wind” tavanda kendisi ve eşi Gala’nın göğe yükselişini tasvir ettiği tavan resmi.

Merdivenlerden alt kata inerken Dali’nin fırça kullanmadan eliyle ve ayakkabısı ile yaptığı Bethoven’nın resmi…

Sadece yağlı boya tabloların olduğu bir müze değil, dolayısıyla her girdiğiniz odadan şaşırarak çıkıyorsunuz. Bazı tablolarda optik ilizyon var, fotoğraf makinelerinin objektifinden baktığınızda gerçek halini görebiliyorsunuz.

Ama hiç bir zaman gözünüzün gördüğü elinizdeki makinede olmuyor. Anlatılmaz yaşanır kelimeleri tam burası için ideal…



Barselona gezimiz sırasında Kristof Kolomb ile yeni adalar keşfettik, sokakta bale yaptık, Paella ve Sangria eşliğinde keyifli anlar yaşadık.

Ayrılırken arkamızda silinmeyecek anılarımız birde ezberlediğimiz Metro haritası vardı.



2014





Devamını Oku »

NEFES

0 yorum



NEFES

Tüm canlıları çevreleyen görünmez bir enerji yayılımıdır aura. Bedenin tamamını sarmalasa da her hücrenin bir parçası olup onların yaşam enerjilerini yansıtır, tıpkı koleksiyonumda ki her parçanın kendi enerjisini yansıttığı gibi.

Anne karnından dünyaya merhaba derken ilk nefesle başladık hayatımıza, o andan itibaren auramız da ortaya çıktı. Ben de koleksiyonuma “Nefes” ile başladım, yaşam enerjisiyle dopdolu.

İnsanların ruh ve beden sağlığı iyi olduğu sürece mükemmel işler ortaya çıkarabilirler. Sağlığımızı 1 rakamı ile gösterelim. Bundan sonra kazanacağımız bütün mevkileri, şan ve şöhretleri, bütün maddi ve manevi varlıkları 1’in sağına sıfır olarak koyalım. Binler, milyonlar, trilyonlar elde edebiliriz. Peki ya sağlığımızı yitirdiğimizde, koca bir sıfır.

Bütün günler birbirine benzediği zamanda, güneş gökyüzünde hareket ettikçe, insanlar hayatlarında karşılarına çıkan iyi şeylerin farkına varmaz olurlar. İki şeyin değerini elden gitmeden takdir etmek zordur; sağlık ve gençlik.

"Nefes"in renkleri

“Nefes” için renk seçerken de bütün bunları göz önünde bulundurdum. Üretken, güven veren, doğal, şifacı, sağlığın rengi olan yeşili; saflığın, barışın, potansiyelin, aydınlanmanın rengi beyazı; sabrın, başarının, hırsın, sınırsız gücün rengi olan  altın rengini seçtim.

Estetik, sorumluluk ve esin sahibi, cömert, doğayla uyumlu, üçüncü gözün rengi İndigo “Nefes” de ki kreasyonlarımın temel simgesi oldu.

Yaşam enerjisi en yüksek renk, üretken, doğal, berrak, şeffaf, hayatın kendisi, su yeşili “Nefes” in ana rengidir.

Tüm renkler beyazdan geldiğine göre, beyaz ışığın öteki adıdır. Beyazın aydınlanma enerjisini, kreasyonlarımda yıldız şeklini andıran, çakraların simgesi lotus çiçeğiyle tanımladım.

Notaların içinde saklı yedi enerji merkezinin yer aldığı gizli bir beden vardır. Bu, ruhu aydınlığa kavuşturan müziğin ahengi, çakraların notalarla buluşması gibidir.

“Nefes” de doğum ve ölümün sonsuzluğunu beyaz renk ile mutlak potansiyeli simgeleyen, yaratıcılığın ve sanatın sonsuzluğunu ise altın rengi notalarla dile getirdim.

Öyle zamanlar vardır ki insan, hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez. Doğum ve ölüm, aslında hayatın kendisi bir seremonidir.

Yer yüzünde herkesin anladığı bir dil vardır, bu coşkunun, yaratıcılığın dilidir. Arzu edilen yada inanılan bir şeyi geçekleştirmek için sevgi ve tutkuyla yapılan girişimlerin dilidir.

İnsanlar bir şey için hazır olduğunda, evren onu gerçekleştirmek için gereken beceriyi ve enerjiyi onlara verir.


İTKİB’in düzenlediği tasarım yarışmasına gönderdiğim koleksiyonumun ana teması NEFES...

Benim için çok özel tasarım kreasyondan bazı parçaları ve metni sizlerle paylaşmak istedim.

Tuğba
23.03.2005

Devamını Oku »

7 Şubat

0 yorum
Yaratıcı, özgün, kültürlü, farklı ve farkında bir kadın...
Aysel Gürel  7 Şubat 1929 / 17 Şubat 2008 

Bazı anlar vardır ya kelimeler yetersiz kalır, işte bu anlardan biriydi benim için....  

2004 yılının Ocak ayında karşılaştık. Kısacıkta sürse de sohbetimiz, onun ne kadar  içten, farkındalığı yüksek, sorumluluk sahibi biri olduğu hemen belli oluyordu.  Çevredeki çöplerden yakınıyordu, insanların çevreyi, doğayı yeterince korumadığından  şikayetçiydi.

Sevgiyli Aysel Gürel'i içimize işleyen, bizi anlatan şarkı sözleriyle her an anıyoruz biliyorum. Onu doğum gününde birkez daha sevgiyle analım, hatırlayalım istedim. 

Aysel Gürel hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz 







Devamını Oku »

Hakuna Matata!

0 yorum
Mavinin kaç tonunu bilirsiniz? Ya yeşilin? Dünyada kaç çeşit baharat olduğunu biliyor musunuz? Ya tatlarını?




Sevgili gezginler, bir bayram sabahı rotamız bizi Tanzanya‘ya oradan da Zanzibar’a götürdü. 

İranlı göçmenler tarafından kurulan adanın adı “zencilerin sahili" anlamındaki Farsça "zangi bar"'dan geliryormuş. 1503 - 1698 yılları arasında Portekiz hakimiyetine, 1698 yılında Umman Sultanlığı denetiminde kalan ada, 1964 tarihinden günümüze dek özerk bölge olarak bir parçası olduğu Tanzanya’ya bağlanmış. 

Ekonomisi baharat üretimi ve turizme dayalı olan Zanzibar asıl ününü Queen grubunun solisti Freddie Mercury’nin doğum yeri olmasına borçlu. Zanzibar %98 i müslüman olan çok şirin ve mutlu bir ada. 

THY ile önce Uganda sonra Tanzanya’nın Dar es Salaam şehrine yaklaşık 8 yada 9 saat süren bir yolculuktan sonra vardık. 

Zanzibar adasına geçmeden önce Dar Es Salaam’ı gezme imkanımız oldu. Dar es Salaam sokakları ve caddeleri bizim ülkemizi aratmıyor. Kimse, kırmızı ışık yanmış, yolda yaya varmış, dinlemiyor, kafasına göre takılıyor. Toplu taşımacılık desen bizdekiyle aynı benzerlikleri taşıyor. Biz hiç yabancılık çekmedik. 

Limandan Coastal fast ferries ltd 'in feribota binerek Zanzibar’a doğru yola çıktık. Yolculuk deniz durumuna bağlı olarak yaklaşık 2 veya 4 saat sürüyor. Binerken herkes kendi bavulunu ve yükünü taşıyacak şekilde organize olursa çok iyi olur çünkü çok kalabalık. Ama iyi yanı turistlere özel klimalı bölüm var fakat halk yerlerde oturuyor. 

Zanzibar’da tavsiye edeceğim turlardan bazıları

City Tour ; Stone Town kalesi (old fort) ve şehrin evlerinin kapıları çok ünlü. Freddy Mercury bar,(Farrokh Bulsara gerçek ismi), souvenir dükkanından (Memories of Zanzibar) tanzanit taşı, tahta el işleri, magnet, incik boncuk, yağlıboya resim (tinga tinga), kadınların milli kıyafeti sarındıkları kumaş kanga alınabilinir. 

Değişik tatlar için zencefilli gazozları “Tangavizi”, Klimenjero birası ve Savanna dry içkisi denemeye değer olanlarından sadece bir kaçı. 

Masai gecesi; Masailer ya da Maasailer Tanzanya ve Kenya sınırları içinde bulunan 'Masai Mara' bölgesinde yarı göçebe bir hayat süren yerli halka verilen isimdir.

Hemen hemen her otelde Masai gecesi düzenleniyor. Açık büfe yemek ve yerli müziği dansları eşliğinde çok keyifli dakikalar geçirebilirsiniz biz çok beğendik. 

Spice tur; Çoğunu ilk defa gördüğüm, bir sürü bitki, ağaç, meyve ve ot yedim. Farklı damak tatları sıra dışıydı. 

Buraya köylerin içinden geçilerek gidiliyor. O bölgede yaşayan çocuklara, koca bir poşet şeker çikolata götürmüştük. Bütün tur sözleşmiş gibi aynı şeyi düşünmüş çocuklara şekerleri dağıtırken yüzlerinde ki mutluluğu görmeliydiniz. 

Jozani Forest tur; Red Colobus Monkey diye endemik maymun türü var. Bazıları otellerin yakınlarına kadar geliyorlar. Biz daha tura katılmadan birtanesi ile otel sahilinde tanıştık. 

Dolphin Trip; Yunuslarla yüzme fırsatı yakaladığınız keyifli bir tur. 

Prison island yada Changuu adası turu; Muhteşem plajı ve dev kaplumbağaları ile görülmeye değer bir yer. 

Nungwi plajı; şnorkel dalışı yapabildiğimiz muhteşem manzarassı ile etkileyiciydi. sahilde irili ufaklı adalar var ve özel mülkiyet olduğu için oralara ayak basılmıyormuş. Hatta başka turdan birileri adaya çıkmışlar ve tutuklanmışlardı, bilgilerinize sunarım. 

Havaalanından dönerken Out of Afrika diye bir marka var oradaki ürünlerde çok güzeldi...

Bizim kaldığımız otel Karafu'yu  bu adresten inceleyebilirsiniz.


Swahili dilinde bazı kelimeler 

Merhaba - Salam, habari, jambo 

Hoşçakal - Kwa kheri, kila lakheri 

Endişelenecek Bir Şey Yok - Hakuna Matata 

Nasılsın, nasılsınız - Hujambo, habari gani 

Günaydın - Habari za asubuhi 

Kardes naptın - Kavaçi, makaorito 

İyi geceler - Usiku mwema 

Teşekkürler - Shukrani, ahsante sana 

Önemli değil - Karibu sana, una karibishwa 

Hoşgeldin, hoşgeldiniz - Karibu 

Görüşürüz - Tuonane baada ya muda 

Bol şans - Kila la kheri, kheri yako, bahati njema 

Seni seviyorum - Nakupenda 


Not: Yanınıza almanız gereken en önemli şeyler 

Gece sıtma, gündüz sarıhumma sivrisineklerinden korunmak için hem kıyafete yapıştırılan hemde vücuda sürülen losyon ve bantlardan; antibiyotik, ağrı kesici böcek sokmalarına karşı merhem, yarabandı, mide bulantısı yada yanması için talsit ve size özel tüm ilaçlarınızı. 

Para olarak da USD Dolar’ın 2000 senesinden sonra basılmış olması şart. Eğer elinizde 50 ile 100 USD’lik banknotlar varsa daha yüksek bir kurdan bozdurabilirsiniz.(1 tanzanya şilini=0,00062 USD 

Kuru ve ıslak mendil hijjen takıntısı olanlara mutlaka tavsiye edilir. 




Devamını Oku »

Gel bakalım 2014

0 yorum

Tek bir gün, dünyanın her yerinde aynı amaçla kutlamaların yapıldığı tek bir gün.

Düşünsenize milyarlarca insan “Yeni Yıl”a bir umutla, sevdikleriyle birlikte giriyor. Kimi önce, kimi saatler sonra. Sanki zaman durmuşcasına…

Yeni yılda, yeni umutlar, yeni dilekler, yeni hayaller ve yeni tatlar eklemek isteyenlere özel “Yeni Yıl Menüsü”

Yemek yapmayı eğlenceye dönüştüren, MaxFm’le Türkiye’yi uyandıran adam, DJ. Özgür Aksuna ve akademisyen aynı zamanda gurme köşe yazarı Şef Ali Açıkgül ile,  Chef Akademi’de Cook&Fun Yemek workshop’ların da yeni yılda, yeni tatlar için buluştuk.



Menümüz Balkabağı Çorbası, Kestaneli Hindi Dolması ve Böğürtlenli Tart.

Arka fonda müziğimiz, hazırlıklarımız tamam, eğlenerek öğrenirken farklı tatlar damağımızda iz bırakıyor. Muskat ceviz rendesi krema eşliğinde balkabağı çorbasına imzasını atarken mutlaka anı fotoğraflıyorum.

Kestaneli hindi dolmasının püf noktası ise streç üzerinde tokmakla dövüp incelttiğimiz hindi göğsünü, önceden hazırladığımız pilavla birlikte rulo halinde sarmamızdı. Tereyağda karamelize ettiğimiz hindi dolmasının lezzetine lezzet katan ise servis ederken üzerine eklediğimiz tereyağlı soya sos.  

Etkinliğin en tatlı kısmı Böğürtlenli Tart ile final yapıyoruz. Değişik lezzetler denemeyi seviyorsanız, hazırladığınız kremaya Rom veya Burbon vanilya da katılabilirsiniz.

Yemeklerimizi afiyetle ve keyifle yerken, yeni yıl için güzel dileklerde bulunmayı da ihmal etmedik. 

Bu keyifli Workshop için Şeflerimiz Özgür Aksuna, Ali Açıkgül ve Chef Akademi’ye çok teşekkür ederim.

HOŞGELDİN 2014






Balkabağı Çorbası

BALKABAĞI ÇORBASI
250gr Balkabağı
2 Kapya Biberi
1 adet Lemon rendesi
1 tatlı kaşığı zencefil
¼ Diş sarımsak
1 adet Chili Biberi
1 Litre Et suyu
20gr Ayçiçek yağı

Hazırlanışı : Zencefili, sarımsak ve chili biberini kokuları çıkana kadar kısık ateşte kavuruyoruz.
Balkabağı ve biberler eklenir. Kısık ateşte sebzeler 5 dk. kadar kavrulur.  Pişen sebzelere et suyu ilave edilir. Sebzeler yumuşayana kadar pişirilir. Blenderdan çekilir, süzgeçten geçirilir, taharatla tatlandırılır.

Kestaneli Hindi Dolması
KESTANELİ HİNDİ DOLMASI

200 gr. Hindi göğsü
50 gr. Pirinç
20 gr. Tereyağ
5 gr. Çam fıstığı
5 gr. Kuş üzümü
½ adet ince doğranmış kuru soğan
50 gr. Kestane
tuz, karabiber
Yenibahar
Tarçın
Dereotu
Su 

Pirinci ıslatıp yıkayın, suyunu süzün. Tereyağında fıstıkları pembeleşinceye kadar kavurun. Soğan ilave edin. Sırasıyla, kuş üzümü ve pirinci ekleyip 3-4 dakika kavurun. Tuz, karabiber, baharat ve su ilave ederek 20 dakika kadar pişirin. Pilavınızı demlemeye bırakın daha sonra içine ayıklanmış kestaneleri atın.

Diğer taraftan hindi göğüsler inceltilir içine kestaneli pilav harcı konur ve streçle sarılır ardından sıcak suda 20 dakika bekletip tereyağında karamelize yapılıp kesilir.

BÖĞÜRTLENLİ TART

Böğürtlenli Tart
Hamuru

100 gr. Un
60gr. Tereyağ
1 adet yumurta
40 gr. Pudra şekeri
½ çay kaşığı kabartma tozu
Yapılışı; Tüm malzemeyi karıştırarak hamur haline getiriyoruz. Hamuru yoğurup metal kalıplara basıyoruz. 160 derecedeki fırında 15 dakika pişiriyoruz. Krema koyup üzerlerini böğütlenle süslüyoruz.

Kreması
250gr süt
80gr. Toz şeker
25gr tereyağ
1 adet yumurta
½ vanilya
25gr nişasta 

Yapılışı: Süt, şeker ve tereyağ ocakta kaynatılır. Yumurta, nişasta ve vanilya çırpma teli ile karıştırılır. Kaynayan sütten 1/3 oranında alınarak karışıma katılır. Karışımı süzerek süte yavaşça ilave ediyoruz. Kaynamaya başlayınca kısık ateşe alıp devamlı karıştırarak pişiriyoruz. Pişen kremayı çelik tepsiye aktarıp hava almayacak şekilde streçliyerek 0 derecede soğutuyoruz.




Devamını Oku »

BAOBAB

0 yorum
Baobab ağacının Dünya'da yaşayan en eski bitki türlerinden biri olduğuna inanılıyor

Çok uzun ömürlü bir ağaç olduğu için sizin ektiğiniz fidelerin ağaç nitelemesini kazanabilmesi, ne yazık ki bir ömrün sınırları içinde mümkün olmayacaktır. Hatta kimi kaynaklara göre miras bıraktığımız çocuklarımız da onun ağacına değil fidanlarına bakacaklar, belki torunlarımız bir Baobab ağacına sahip olacaktır. 

Baobab ağacının bir diğer etkileyici yönü, ağacın her bir parçasından birşeyler üretiliyor olmasıdır. 

Kabuğundan ve yapraklarından "adasonina" adı verilen ateş düşürücü madde elde ediliyor. Tohumundan, kozmetik ürünleri, banyo yağları ve losyonlarda kullanılmak üzere yağ elde ediliyor. Ağacın kabuğu kağıt, kumaş ve ip yapmak için, kullanılıyor. Meyvesinde B, C vitamini ve protein vardır.

Bir çok kaynakta Baobab ağacı sanki ters büyüyor görünümlü olarak tanımlanmaktadır. Bunun sebebi de ağacın tepesinde büyüyen çarpık dalların genellikle ağacın köklerine benzetiliyor olmasıdır.






Devamını Oku »

Venedik Karnavalı keki

0 yorum
 2012 Şubatında Kızkardeşim ile kostüm ve peruk kiralayarak Venedik karnavalına gittik.....herşeyi önceden uygun fiyatlı olması için iyice araştırdık. Otel uçak ve orada katılacağımız küçük organizasyonları internetten satın aldık.Otel (2 gece 3 gün)uçak (gidiş dönüş) feribot (gidiş dönüş)ve gün içindeki 2 mini tur olan bu organizasyon kostümler hariç kişi başı 1750 tl ye geldi.Turla gitseydik eğer bunun iki katı para ödeyecektik....

İlk gün saat 14:00 da operanın önünde grubumuz ve rehberimiz ile buluştuk, Kostüm şartı vardı ve herkes tepeden tırnağa venedikli gibi giyinmişti.... birsürü fotoğraflar çektik sanki o yüzyılda yaşıyorduk ...ambians çok güzeldi.... iki saatlik yürüyüş ile gezindiğimiz venedik sokaklarını tanıdık, kumar sanat,ticaret ve eğlence hikayelerini dinledik...sonunda bir pastahanede bize ayrılan köşede Venedik karnaval keklerimizi sıcak çikolata eşliğinde bir güzel yedik.....Akşam üstü San Marco meydanında diğer bir etkinliğimiz olan tarihi bir pastanede otantik karnaval müzikleri eşliğinde karnaval keki ve sıcak çikolata.....hala kokusu burnumda.... bu arada biz keklerimizi yerken 17.yy klasik müzik durdu aniden veee kapılardan 4 dansöz çıktı, İbrahim Tatlısesin Tabii Tabii (aşağıda sözlerini paylaşıyorum:)şarkısı eşliğinde dans ettiler....biz şoktayız ve hemen kameramıza saldırdık ve kameramıza görüntüledik, çünkü hiç kimse bize inanmazdı. Sonradan şöyle bir yorum yaptık; o yıllarda Osmanlı Venedik ticareti çok meşhurdu heralde eğlenceler için ortak kültürden herkes oluyordu!!!! (St.Marco kilisesinin duvarında Osmanlı Venedik ticaretini anlatan fresk var)

Şimdi gelelim meşhuuuur buram buram heryerde kokan Venedik Karnaval keki tarifine......
Küçük bir tencereye 1 su bardak suyu ve 125 gram margarini koyarak kaynatın. Daha sonra 1 su bardağı unu ekleyerek iyice karıştırın. 2-3 dakika karışımı sürekli karıştırarakpişirin. Ocağı kapatarak 10-15 dakika hamurun soğumasını bekleyin.Hamur biraz dinlendikten sonra 3 adet yumurtayı teker teker hamura yedirin Yumurtaları hamura iyice yedirdikten sonra hamuru 10 dakika dinlendirin.Yapışkan bir hamur elde etmiş olduk. Hamurun içine az tarçın ve bir çaybardağı kuru üzümüde ekledikten sonra , hamurun kabarması için iyice karıştırın. Yağlanmış tepsiye, kaşık yardımı ile hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alarak aralarında 2-3 cm boşluk bulunmasına dikkat ederek yerleştirin.Daha önceden 180 derecede ısıttığımız fırında üzeri kızarana kadar yaklaşık 40 dakika pişirin. Pişen hamurlarını içine krema ile doldurun. Ben 2,5 bardak süte 3 yemek kaşığı mısır nişastası 1,5 çay bardağı şeker, 1adet yumurta 1 paket vanilya ve Migrosun bu aralar çok kullandığım labne yerine geçen peynir kremasını katıyorum haaa bide rom katıyorum azıcık.....üzerine pudra şekeri serpin....yanındada sıcak çikolata iyi olur derim:)
Afiyet olsun

Seyyar Gurme 

Not: şarkının sözleri

Yanıyorum söndürelim mi
Tabi tabi
Çıktı ateşim indirelim mi
Tabi tabi
Bak bu sözlerin lafta kalırsa senin o tabini tabini yerim

Bulmadı kalbim dengine dengi
Belki sende bulur gel yakına
Eskide kalmış köle efendi
Kölelerde aldatır sen sakın ha

Devamını Oku »