Sinem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Her yol Roma'ya çıkar...

0 yorum
Bu, Romalıların Britanya adalarına hükmettiği yıllarda ağızlarından düşürmedikleri o meşhur sözdür. Ne yalan söyleyeyim benim içinde bu sözün gerçeklik payı oldukça yüksek. Hani bazı şehirler vardır, ne kadar sık ziyaret ederseniz edin sizi her seferinde şaşırtmayı başarır, içine alır, sever, aşık eder... İşte bana göre Roma’da öyle bir şehir.

Trevi Çeşmesi
M.Ö.735 yılında Romulus ve Remus efsanesi ile başladığı düşünülen Roma, dünya tarihinde derin izler bırakmış ve Roma Imparatorluğuna ev sahipliği yapmıştır. Dünyanın en köklü tarihlerinden birine sahip olan bu şehir, günümüzde ise dünyanın en önemli turistik noktalarının başında gelmektedir.

Gezilecek Yerler 

Birçok tarihi bazilika, sanat eseri, galeri ve meydanın bulunduğu Roma tam anlamıyla bir açık hava müzesi. Şehir merkezinde bulunan Antik dönem yapılarının yanında Katolik Hıristiyanların dini merkezi olan Vatikan Şehri de gezilebilecek yerlerin başında geliyor. 

Antik Dönem 
coliseum
Kolezyum: Roma'nın sembolü haline gelmiş bir amfitiyatrodur. Flavian Amfitiyatrosu diye de bilinir. M.S. 72-80 tamamlanmıştır.
O dönemde halkın eğlenebilmesi için hazırlanmış olan bu yapıda 100.000'e yakın hayvan Roma'ya getirilmiş ve kölelerle dövüştürülmüştür. Sağ kalan köleler "gladyatör" olarak hazırlanmış ve kendi aralarında dövüşler düzenlenmiştir. Hıristiyanlığın kabulünden sonra Kolezyum lanetlenmiş ve yağmalanmıştır. 

Arch of Constantine (Zafer Takı) : Kolezyum'un hemen yanında bulunan Zafer Takı, Yahudilere karşı kazanılan zafer anısına Imparator Konstantin tarafından M.S. 315'de yaptırılmıştır. 

Zafer Takı
Roma Forumu : Platine ve Capitaline tepeleri arasında yer alan Roma Forumu, Antik Roma'nın şehir merkezidir. Sahip olduğu alan içindeki tüm tapınaklar, anıtlar ve binalar dünyanın en büyük arkeolojik alanlarından biridir. 
Forum içinde Settimo Severo Takı, Titus kemeri, Satürn Tapınağı, Romulus Tapınağı, Venüs ve Roma Tapınağı, Antonius ve Faustina Tapınağı, Sezar Tapınağı gibi eserler bulunmaktadır. Forum yakınlarındaki Palatine Tepesi, Domus area, Trajan's market ve sütunu, Caracalla Hamamı görülmesi gereken yerler arasındadır. 

Circus Maximus : Roma'nın en eski ve en büyük stadyumudur. M.Ö.46'da Imparator Sezar tarafından yaptırılmıştır. 

Panteon
Panteon: Antik Roma döneminden kalan en iyi şekilde korunmuş tapınaktır. Pagan Roma tanrılarına adanan tapınak M.S. 118-125 arasında inşa edilmiştir. Panteon'u bu kadar etkileyici kılan eşsiz mimarisidir. 

Piazza Navona'nın dar sokaklarının arasından bir anda karşınıza çıktığında gördüğünüz ihtişamlı yapı soluğunuzu kesiyor emin olun. 
Meydandaki kafelerden birinde bir yorgunluk kahvesi içip bu eseri karşıdan seyretmenizi tavsiye ederim. 

Söz meydanlardan açılmışken şunu belirtmeden geçemeyeceğim, Roma tam bir meydan şehri. Dar ya da geniş farketmez, bütün yollar meydanlara açılıyor. Piazza Navona, Piazza di Spagna, Piazza Trevi, Piazza Venezia, Piazza del Popolo, Piazza del Campidoglio, Piazza Colonna bu meydanlardan bazıları. 

Roma turizm sezonunu her mevsim yoğun yaşayan bir şehir. Yaz aylarında ziyaretçi sayısında gözle görülür bir artış olsa da, bahar ayları bu şehri gezmek için en ideal zaman. Yürüyerek şehri gezmek hiç de zor değil, aksine sokaklara dokunarak şehirle bir olma hissi tarif edilemez. 

Görmeden dönmeyin 

İspanyol Merdiveni
Her şehrin kendisiyle özdeşleşen önemli alanları vardır, oraya gittiğinizde görmeden dönmek olmaz. Bunlardan biri İspanyol Merdivenleri'dir.

Fransız kilisesi Trinita' dei Monti ile ünlü İspanya Meydanı'nı birbirine bağlar. Kelebek şeklindeki dizayn edilmiştir. Turistlerin ve gençlerin buluşma noktalarından biri olan İspanyol Merdivenleri'nin karşısında Via Condotti vardır. Bu caddeyi en popüler yerlerden biri yapan unsur, ünlü tasarımcıların ürünlerinin en yoğun satıldığı yer olmasındandır. 

İspanya Meydanı'ndan 10 dakikalık yürüyüşle bir başka önemli esere Trevi Çeşmesi'ne gelebilirsiniz. Roma'daki en büyük ve en ünlü barok tarzı çeşmedir. Bir tiyatro sahnesine benzeyen Trevi Çeşmesi birçok filmin mekanı olmuştur. İnanışa göre çeşmeye sırtını dönüp para atan kişi Roma'ya tekrar gelecektir.

Piazza Navona


Piazza Navona şehrin en ünlü meydanlarından biridir. Bernini'nin 4 Nehir Çeşmesi ile Barok tarzın başyapıtı kabul edilen bu meydan aynı zamanda ressamlara, karikatüristlere, pazarlara ev sahipliği yapan, eğlencenin hiç bitmediği, çok canlı bir meydandır. 

Piazza del Popolo, Roma'daki en büyük meydandır. Yılbaşı kutlamaları, konserler, siyasi olaylar genelde bu meydanda gerçekleşir. Via del Corso, iki büyük meydanı birbirine bağlar;
Piazza del Popolo ve Piazza Venezia. Via del Corso da alışveriş yapmak, yemek yemek için keyifli mekanlar bulunur.

Vittorio Emanuele II Abidesi




Piazza Venezia şehrin en hareketli yerlerindendir. Vittorio Emanuele II Abidesi buradadır. İtalya'nın birleşmesi anısına yapılmıştır.Birkaç sene önce eklenen asansör sayesinde seyir terasından şehri 360 derece izlemek mümkündür. Özellikle Antik dönem alanlarını ve Kolezyum'u gezip buraya uğrarsanız, tepeden arkeolojik alanın görüntüsü tek kelimeyle muhteşem oluyor. 

Via Veneto Roma'daki en bilinen ve en pahalı sokaklarından biridir. Roma'nın en ünlü restoranları buradadır. Ayrıca sokağın bu denli ölümsüz olmasını sağlayan Federico Fellini'nin meşhur "La Dolce Vita"'sıdır.

Gizemli şehir Vatikan 

Tiber Nehri kıyısından yürüyerek Hadrian veya Sant'Angelo köprülerinden geçtiğinizde, 'özellikle gece'  Castel Sant'Angelo tüm ışıltısıyla sizi karşılar. Köprülerdeki ve kaledeki heykeller bir o kadar  etkileyici. Castel Sant'Angelo'dan Vatikan'a bağlanan gizli geçit de  buradadır. 

Castel Sant'Angelo'nun yanından nehir boyunca yürüdüğünüzde önünüzde tüm ihtişamıyla San Pietro Meydanı belirmeye başlar. Bu meydan 1656-1667 yılları arasında Bernini tarafından tasarlanmış olup, Hıristiyan dünyasının en büyük bazilikasına ev sahipliği yapar. 

Pieta
Katolik dünyasının en önemli eserlerinden olan San Pietro Bazilikası, Roma, Rönesans ve Barok tarzındadır. Bazilikanın kubbesi Michelangelo tarafından tasarlanmıştır. Bazilikanın içinde dünyanın en önemli eserlerinden biri de bulunmakta; Michelangelo'nun "Pieta'" heykeli. 

San Pietro Meydanı'nın köşesinden başlayan Vatikan Müzesi'nin duvarları, sizi birazdan büyülü bir dünyaya sokacağının haberlerini verircesine boylu boyunca uzanır. Vatikan Müzesi, dünyanın en büyük Roma müze kompleksidir. Müze içerisindeki eserleri 1 güne sığdırmak imkansız denebilir. Sanatseverlerin sadece Vatikan Müzesi için Roma gezisi düzenlediklerini duymuştum, haksız değiller... 

Müzede her yerden sanat bombardımanına tutuluyorsunuz ancak en çok merak edilen alanlar Raphael'in odaları ve tabii ki Sistine Şapeli. 

Sistine Şapeli : Vatikan Müzesi'ndeki sanat turunun en son durağı olup, dünyanın en önemli ve değerli sanat eserlerinin bulunduğu, ziyaretçilerin büyük heyecanla bekledikleri yerdir. 

Michelangelo'nun tek başına tasarlayıp tamamladığı bu şapel, insanı hayrete düşürmekten öte şeyler hissettiriyor. Sanat göreceli bir kavram buna inanıyorum ancak insan o eserlerle, sessizlik ve huşu içinde az bile olsa bir zaman geçirince ‘Bu sanatsa şimdikiler ne?' demekten alamıyor kendini. 

Vatikan
Şapelden çıktıktan sonra biraz dinlenmek için ki buna gerçekten ihtiyacınız oluyor, müzenin altındaki kafeden birşeyler alıp, Vatikan Bahçeleri'nde bu turu biraz daha uzatabilirsiniz. 

Parklar ve sokak pazarları 

Roma aynı zamanda çok güzel parklara ev sahipliği yapıyor. Örneğin İtalya'nın en köklü ailelerinden Borghese'lerin bahçeleri gibi... Genelde turistlerde yerli halktan öğrenmişler, önce parkta piknik, dinlenme sonrasında galerileri gezme. Gerçekten keyifli pazar tatilleri geçiriyorlar... 

Roma'daki sokak pazarlarından bahsetmeden olmaz. Benim de en sevdiğim pazarlardan biri olan Campo dei Fiori'den başlayalım. Şehrin en ünlü pazarıdır. Pazar hariç hergün öğlene kadar açıktır. Günlük taze meyve, sebze, kıyafet, çiçek ve bitki satışı vardır. Bir diğeri Piazza Testaccio'dur. Pazar hariç hergün öğlene kadar açıktır. Meyve, sebze, takı, ayakkabı gibi geniş seçenekler sunar. 

2. el eşya ya da bit pazarlarından hoşlanıyorsanız birkaç adreste oradan vermek isterim. Avrupa'nın en ünlü pazarlarından olan Porta Portese, tek kelimeyle şahanedir. Tiber Nehri kıyısında kurulan Porta Portese Roma'nın en büyük 2. el pazarıdır. Her pazar 14'e kadar açıktır. Antika severseniz Borghetto Flaminio' yu tercih edin. Antika ürünler, takılar, kitaplar, vintage kıyafetler bu pazarda bulunabilir. Girişi ücretlidir. En son 1.5 Euro ödemiştik. Sadece pazarları açıktır, bilginize... 

Yeme / İçme 

Roma’da her beğeniye ve keseye uygun gıda bulmak mümkün. Her ne kadar restoranlarda pizza ve makarnadan başka birşey yokmuş gibi gözüksede, zeytinyağlı, sebzeli, kuru gıdalı, kuzu etli birçok geleneksel lezzet bulunuyor. Hediyelik eşya olarak dahi vakumlanmış şarküteri, makarna sosları, kurutulmuş bitkiler almak mümkün. 

Alış Veriş 

İtalya denince alışverişi atlamak olmaz. Gerçi doğru adres Milano gibi gözüksede, Roma'da bu konuda hayli iddialıdır. Via del Corso ve Via Cola di Rienzo fiyat seçeneği daha uygun ve güzel tasarım ürünlerinin bulunabileceği yerler. Via Margetta sanat galerileri, antikacıları ile ünlüdür. Via Condotti ve Via Veneto'da daha iddialı ürünler bulabilirsiniz. 

Ulaşım 

Roma'ya İstanbul'dan direk uçuşlar var. Şehir merkezine tren, otobüs seçenekleri mevcut. Metro sistemi diğer Avrupa başkentlerine göre daha az etkili. Turistik alanların çoğunun etrafı trafiğe kapalı. Birçok önemli noktaya metro,tramvay ve otobüs kullanılanılarak ulaşılabilir. Trafik sorunu bizdeki gibi ciddi düzeyde, motorsikletle şehri turlamak çok daha keyifli bir seçenek olacaktır. Tabii ki yürümeden sonra... 

Hatırlatmak istediğim bir diğer konu ise tatil öncesinden, hatta birkaç ay öncesinden gezmek istediğiniz müzelerin ve gitmeyi planladığınız konserlerin biletlerini internetten almanız. Böylece hem gişede bilet kalmadı diye geri çevrilip hayalkırıklığı yaşamamış olursunuz, hem de var olan kuyrukta hiç beklemeden önden girersiniz. 

Keyifli gezmeler 
Sinem 


Devamını Oku »