Benim güzel İzmir'im

İlklerin şehri İzmir


Kurtuluş Savaşında düşmana İlk kurşunun atıldığı, Türkiyenin ilk Fuarı, Anadolunun ilk demiryolunun kurulduğu, İlk kadın tiyatrocu Afife Jale’nin ilk oyununu İzmir'de oynadığı ilklerin şehri İzmir.

Hal böyle olunca Türkiyenin ilk Kadın Müzesi‘de İzmir de açılmış, gelmesek olmaz, görmeden dönsek olmaz.

Müzede düzenlenen bir oda varki onlarla gurur duyuyoruz. Öncü Kadınlarımız …
ilk milletvekillerinden Benal Arıman, dünyadaki ilk kadın petrol mühendisi Halide Ural Türktan, dünyadaki ilk kadın askeri pilot Sabiha Gökçen, dünyanın ilk kadın yargıtay üyesi Melahat Ruacan gibi ilklere imza atan 50 kadınımız, fotoğrafları ve onların çok özel eşyaları ile sergileniyor.

Konak belediyesinin katkılarıyla kurulan Müzenin farklı konseptlerde hazırlanmış 13 odası var.
Geçici sergi salonu, video art, geçmişten günümüze kadınlar, antik dönemde Anadolu'da kadınlar, öncü kadınlar, koleksiyon eserler, kütüphane …

Müzeyi keyifle ve gururla geziyoruz ve bahçesinde Nasım Hikmet ile fotoğraf çektiriyoruz.
İzmir'e gönül vermiş ünlüler 

Gezimizin ikinci günü, Urla’da Necati Cumalı‘nın müze evini, Modern Yunan edebiyatının üstadlarından Yorgo Seferis’in artık butik otel olan evi’ni, Sığacık kale içini ve Teos park içinde Dionysos Tapınağını gezebilme şansımız oluyor.

Yorgo Seferis’in Residence, Yunan Devlet adamları, diplomatlar, yerli yabancı turist gurupları tarafından sıkça ziyaret edilmiş zira  butik otelin lobisinde  duvarlar tanıdık simaların fotoğrafları ile dolu.

Lobiden koridora, merdivenlerden odalara kadar her yerde antika eşyalar göz dolduruyor. Her birini hayranlıkla izliyoruz. Ahşap  aynalı dolaplar, pirinç karyolalar, kahve fincanları, vazolar, dantel örtüler daha neler neler…


Otelin arka bahçesinden çıkınca tam karşısındaki kazı çalışmaları devam eden Klazomenai Antik kenti içinde yer alan M.Ö. 6. yy  dan kalma Zeytinyağı  içliği ve deposunu geziyoruz. Adeta küçük bir zeytin yağı fabrikası günümüze kadar gelmiş.


Daha sonra Teos Antik kent sınırlarına doğru yola devam ediyoruz. Antik kent içindeki Dionysos
tapınağına ulaşana kadar yeşillikler arasından mis kokulu asırlık zeytin ağaçlarının serinliğinde yol alıyoruz. Yaşının 400 den fazla olduğunu tahmin ettiğimiz bir zeytin ağacını hayranlıkla incelerken duyduğumuz küçük çan sesleri az önceki sessizliğimizi bozarak yerini gülüşmelere bırakıyor. 

Çobanının peşi sıra giden koyun sürüsünü adeta bir geçit töreni gibi izliyoruz. Zorlu yollardan geçerek vardığımız antik tiyatro da okunan Nazım Hikmet şiirinin ardından İzmir'e dönüyoruz.





Şehrin güzelliklerini keşfe çıktık

Gezimizin son günü İzmir’in Müzelerini gezmeye devam ediyoruz. 1923 İktisat Kongresi  sırasında Mustafa Kemal Atatürk’ün karargah olarak kullandığı tarihi köşk yeniden revize edilerek 19 Mayıs 2015 de ziyarete açılmış.


Atatürk’ün İzmir’e gelişlerinde kaldığı  bu köşkün alt katı, adım adım Kurtuluş Savaşı hazırlıklarının  anlatıldığı odalardan oluşuyor.  Toplantı masası etrafında Mustaf Kemal Atatürk, İsmet İnönü  ve silah arkadaşlarının harita başında yaptıkları toplantı balmumu heykellerle canlandırılmış.

Köşkün üst katlarında misafir odası, bekleme ve kabul odası, berber odası  ve  yatak odaları bulunuyor.


Sonraki durağımız  iki mahalleyi birbirine yakınlaştıran tarihi asansör.  1907’de işadamı Nesim  Levi tarafından İtalya ve Fransa’dan getirilen mühendislere yaptırılmış. Daha önce 155 basamakla çıkılan iki semt arasındaki  zor ulaşım asansörden sonra çözüme ulaşmış. 

Asansöre giden sokağa adını vermiş İzmir'e aşık müzisyen Dario Moreno ve  Enrico Macias ‘ın büstleri  yolun başında bizi karşılıyor.   

Dario Moreno’nın vasiyeti,
İzmir, tatlı ve  sevgili şehrim…
Birgün şayet senden uzakta ölürsem…
Beni sana getirsinler…
Fakat mezarıma götürürken “Öldü” demesinler.
“Uyuyor” desinler koynunda…
Tatlı İzmir’im…


Dudaklarımızda  Dario Maoreno şarkıları  yeni yerler keşfetmek üzere  ayrılıyoruz. Yeni gezilecek tarihi mekan  Latife Hanımın ve ailesinin yaşadığı Uşakizade Köşkü.


Uşakizade Sadık Bey tarafından İzmir Göztepe’de 1860 yılında yaptırılmış olan bu köşk yazlık ev olarak kullanılmış. Gazi Mustafa Kemal Paşa  1922 de İzmir’e geldiğinde  köşkü “Başkomutanlık Karargâhı” olarak kullanmış,  ayrıca 1923 de Latife Hanımla bu köşkte evlenmişler. 

Şimdi Müze olarak gezilen bu tarihi köşkün  bahçesinde İzmir Özel Türk Koleji bulunuyor.

Gün boyu gezimiz sırasında, Kemeraltı çarşısı, Saat Kulesi ve Karşıyaka görme şansını yakaladığımız, İzmir’in tarihi mekanlarından sadece bir kaçı. 

Bahçesinde ezan ve çocuk sesleri eksik olmayan Zübeyde Hanımın anıt mezarını ziyaret ederek uçağımıza yetişiyoruz. Kalbimiz Ege'de kalarak...



0 yorum :

Bir hayalin peşinden


Hikayeler vardır okuyanı heyecanlandırır, meraklandırır. Hikayeler vardır, merakın ötesinde peşinden sürükler,  izinden yollara düşürür.

Bir hikaye var ki, içinde gerçekleşmiş hayaller, umutlar, başarılar ve ödüller var.

Türkiye'nin ilk edebiyat konseptli oteli Gülşah Elikbank’ın hayallerinden gerçeğe dönüşmüş. Henüz çok yeni olmasına rağmen aldığı ödüllerle rüştünü ispatlamış.

Her ay bir yazar konuk ederken, bu sefer yazar Kitap İle Sohbet’i konuk ediyor.



Gülşah Elikbank ile hem kitabı Aşkın Gölgesinde’yi konuşuyoruz hemde iç dünyamızın kapılarını araladığımız samimi bir sohbet gerçekleştiriyoruz.  Hayatından, projelerinden ve yeni kitabından konuşuyoruz.

Sıcak samimi bir sohbet sonrası duvardaki kitap dolu raflar dikkatimi çekiyor. Bir kaçını alıp incelerken anlıyorumki çok özeller. Yazarından bizzat imzalı kitaplar…

Her oda bir yazar’ın anıları ile özene bezene hazırlanmış. Koridorlar edebiyat kokuyor. Odamıza girene kadar gözümüzün gördüğü herşeyi incelemeye, okumaya çalışıyoruz.

Duvarlarda, yazarların kendi el yazılarından notları, edebiyata damgasını vuran özlü sözleri, fotoğrafları, her biri ayrı ve ince düşünülmüş detaylar…



Yazmak üzerine konuşurken Gülşah Elikbank son romanı Düşüş’ten bir bölüm okuyor bizim için.

“Düşüşün 4 hali;

Aşka düşenler,

Gözden düşenler,

Düşen kentler,

Düşen diktatörler… “





Anı biriktirmek için yola çıkılır, dostluklar yanınıza kar kalır


Kitap İle Sohbet'in Edebiyat konseptli Mini Fuar Oteldeki son günü Şair Namık Kuyumcu’nun sesinden dinlediğimiz “Suç ve Zerre” şiiri ile başlıyor. Sohbetimize araştırmacı yazar Ahmet Güner eşlik ediyor. Bu keyifli sohbet gün boyu gezdiğimiz İzmir’in tarih kokan mekanlarında Ahmet Güner’in  anlatımlarıyla sürüyor.


Kitapların ve yazarların konuşulduğu, sohbeti bol, dostluk, kahkaha, tarih ve edebiyat dolu 3 günü bitiriyoruz. Dönerken ceplerimizde kelimeler, kalbimizde dostluklar, hafızamızın torunlara anlatılacaklar köşesinde anılar var.

Bir dahaki sefere yeni roman kahramanlarının peşinden gidene dek buluşmak üzere ayrılıyoruz.



0 yorum :

Veeee Alkış!


“Burası Anadolu; şimdiye kadar hiçbir sır uzun süre saklı kalmadı bu topraklarda!”

Çorum’da Hitit dönemine ait tarihi eser kaçakçılarının izinden giden Gazeteci Uyumsuz Defne Kaman’ın soluk soluğa okuyacağınız maceralarına yenileri eklenirken, Kutadgu Bilig Beyitlerinden oluşan şifrelerle macera devam ediyor.

Buket Uzuner’in tabiat dörtlemesinin ilki “Su” romanından sonra sıra “Toprak”ta idi. Sabırsızlıkla beklenen “Toprak” nihayet mayıs ayında okuyucuyla buluştu.

Yasemin Sungurla Kitap ile Sohbet 233. buluşmasını Buket Uzuner ile paylaştı. Sohbetimiz keyifle, neşe ile devam ederken Buket Uzuner tabiat dörtlemesinin üçünkü kitabında okuyucuyu süprizlerin beklediğini söyledi. Adeta ailemizden biri gibi olan “ ‘çetin ceviz’in dişil karşılığı sayılan ‘cadının teki’ ” Umay Nine ve Kam Defne’nin yeni romanda başına neler gelecek merakla bekliyoruz.

 
Keyifli bir sohbetin ardından, yazarımız Buket Uzuner’e TEMA Vakfı ormanından ağaç hediyemiz sırasında duygu dolu anlar yaşandı.

Buluşmamızı imza ile taçlandırdık. Bir elimizde kitaplarımız bir elimizde telefon-fotoğraf makinelerimiz ile uzun kuyruklar oluşturduk, neşeyle, keyifle…

Bize ve sevdiklerimize kötülük yapan akrabalarımızı affetmek ve sevmek zorunda değiliz. Hayır, bu yalan olur. Lakin onları inkar da edemeyiz. 
Çünkü iyi ve kötü vasıflarıyla kökümüz, toprak gibi bizi geçmişten geleceğe taşır. Yüzleşmek şarttır. Fakat ancak eskinin kötülüklerinden arınarak yeniyi inşaa ederiz.


Toprak’ı okurken dikkatimi çeken şeylerden biri içeriğindeki bilgi akışı yoğunluğu. Yazar, satır aralarına saklanmış detayları sıkmadan yormadan yudum yudum okuyucu ile paylaşmış. Yararlanılan kaynaklara bakılırsa uzun soluklu bir araştırma sonucu oluştuğu belli olan bu eser hem keyif ve merakla hemde altı çizilerek tane tane okunuyor. 

Keyifli okumalar dileğiyle, 
Sevgiyle Kalın


Kitabı satın almak isteyenler  buradan ulaşabilirler. 












0 yorum :