Gel bakalım 2014


Tek bir gün, dünyanın her yerinde aynı amaçla kutlamaların yapıldığı tek bir gün.

Düşünsenize milyarlarca insan “Yeni Yıl”a bir umutla, sevdikleriyle birlikte giriyor. Kimi önce, kimi saatler sonra. Sanki zaman durmuşcasına…

Yeni yılda, yeni umutlar, yeni dilekler, yeni hayaller ve yeni tatlar eklemek isteyenlere özel “Yeni Yıl Menüsü”

Yemek yapmayı eğlenceye dönüştüren, MaxFm’le Türkiye’yi uyandıran adam, DJ. Özgür Aksuna ve akademisyen aynı zamanda gurme köşe yazarı Şef Ali Açıkgül ile,  Chef Akademi’de Cook&Fun Yemek workshop’ların da yeni yılda, yeni tatlar için buluştuk.



Menümüz Balkabağı Çorbası, Kestaneli Hindi Dolması ve Böğürtlenli Tart.

Arka fonda müziğimiz, hazırlıklarımız tamam, eğlenerek öğrenirken farklı tatlar damağımızda iz bırakıyor. Muskat ceviz rendesi krema eşliğinde balkabağı çorbasına imzasını atarken mutlaka anı fotoğraflıyorum.

Kestaneli hindi dolmasının püf noktası ise streç üzerinde tokmakla dövüp incelttiğimiz hindi göğsünü, önceden hazırladığımız pilavla birlikte rulo halinde sarmamızdı. Tereyağda karamelize ettiğimiz hindi dolmasının lezzetine lezzet katan ise servis ederken üzerine eklediğimiz tereyağlı soya sos.  

Etkinliğin en tatlı kısmı Böğürtlenli Tart ile final yapıyoruz. Değişik lezzetler denemeyi seviyorsanız, hazırladığınız kremaya Rom veya Burbon vanilya da katılabilirsiniz.

Yemeklerimizi afiyetle ve keyifle yerken, yeni yıl için güzel dileklerde bulunmayı da ihmal etmedik. 

Bu keyifli Workshop için Şeflerimiz Özgür Aksuna, Ali Açıkgül ve Chef Akademi’ye çok teşekkür ederim.

HOŞGELDİN 2014






Balkabağı Çorbası

BALKABAĞI ÇORBASI
250gr Balkabağı
2 Kapya Biberi
1 adet Lemon rendesi
1 tatlı kaşığı zencefil
¼ Diş sarımsak
1 adet Chili Biberi
1 Litre Et suyu
20gr Ayçiçek yağı

Hazırlanışı : Zencefili, sarımsak ve chili biberini kokuları çıkana kadar kısık ateşte kavuruyoruz.
Balkabağı ve biberler eklenir. Kısık ateşte sebzeler 5 dk. kadar kavrulur.  Pişen sebzelere et suyu ilave edilir. Sebzeler yumuşayana kadar pişirilir. Blenderdan çekilir, süzgeçten geçirilir, taharatla tatlandırılır.

Kestaneli Hindi Dolması
KESTANELİ HİNDİ DOLMASI

200 gr. Hindi göğsü
50 gr. Pirinç
20 gr. Tereyağ
5 gr. Çam fıstığı
5 gr. Kuş üzümü
½ adet ince doğranmış kuru soğan
50 gr. Kestane
tuz, karabiber
Yenibahar
Tarçın
Dereotu
Su 

Pirinci ıslatıp yıkayın, suyunu süzün. Tereyağında fıstıkları pembeleşinceye kadar kavurun. Soğan ilave edin. Sırasıyla, kuş üzümü ve pirinci ekleyip 3-4 dakika kavurun. Tuz, karabiber, baharat ve su ilave ederek 20 dakika kadar pişirin. Pilavınızı demlemeye bırakın daha sonra içine ayıklanmış kestaneleri atın.

Diğer taraftan hindi göğüsler inceltilir içine kestaneli pilav harcı konur ve streçle sarılır ardından sıcak suda 20 dakika bekletip tereyağında karamelize yapılıp kesilir.

BÖĞÜRTLENLİ TART

Böğürtlenli Tart
Hamuru

100 gr. Un
60gr. Tereyağ
1 adet yumurta
40 gr. Pudra şekeri
½ çay kaşığı kabartma tozu
Yapılışı; Tüm malzemeyi karıştırarak hamur haline getiriyoruz. Hamuru yoğurup metal kalıplara basıyoruz. 160 derecedeki fırında 15 dakika pişiriyoruz. Krema koyup üzerlerini böğütlenle süslüyoruz.

Kreması
250gr süt
80gr. Toz şeker
25gr tereyağ
1 adet yumurta
½ vanilya
25gr nişasta 

Yapılışı: Süt, şeker ve tereyağ ocakta kaynatılır. Yumurta, nişasta ve vanilya çırpma teli ile karıştırılır. Kaynayan sütten 1/3 oranında alınarak karışıma katılır. Karışımı süzerek süte yavaşça ilave ediyoruz. Kaynamaya başlayınca kısık ateşe alıp devamlı karıştırarak pişiriyoruz. Pişen kremayı çelik tepsiye aktarıp hava almayacak şekilde streçliyerek 0 derecede soğutuyoruz.




0 yorum :

Nihal'in Sofrası

Hani bazen içinize çektiğiniz bir koku, damağınızda ki bir lezzet, iz bırakır ya hafızalarda...

Yeniden o tadı damağınızda hissettiğinizde yada kokuyu içinize çektiğinizde, işte o an başlar zamanda yolculuğunuz.

Bu tatlardan birine “Nihal’in Sofrası”ında rastlıyorum. Mardin’e özel damağımda Ansonlu Çörek tadı, cebimde hoş sohbetlerle eve dönerken tarifini de almayı unutmuyorum.

Anasonlu Çörek

-1Kaşık terayağı,

-1Tatlı kaşığı yenibahar

-1Yemek kaşığı tarçın

-2 yemek kaşığı anason

-1Su bardağı süt

-1Su bardağı toz şeker

-1Su bardağı  ( 1/4 su, 3/4  sıvıyağ )

-1Paket kabartmatozu

-700gr un

Yapılışı

Malzemelerin hepsi birden tepsiye alınıp yoğurulur, hamurun kulak memesi kıvamında olması önemli Daha sonra saç örgüsü gibi yapılıp iki uç birleştirilir.  Tepsiye dizip üstüne yumurta sarısı sürüldükten sonra 180 derecelik fırında pişirilir. (yaklaşık 30 adet çıkıyor)

Afiyet olsun.

1 yorum :

BAOBAB

Baobab ağacının Dünya'da yaşayan en eski bitki türlerinden biri olduğuna inanılıyor

Çok uzun ömürlü bir ağaç olduğu için sizin ektiğiniz fidelerin ağaç nitelemesini kazanabilmesi, ne yazık ki bir ömrün sınırları içinde mümkün olmayacaktır. Hatta kimi kaynaklara göre miras bıraktığımız çocuklarımız da onun ağacına değil fidanlarına bakacaklar, belki torunlarımız bir Baobab ağacına sahip olacaktır. 

Baobab ağacının bir diğer etkileyici yönü, ağacın her bir parçasından birşeyler üretiliyor olmasıdır. 

Kabuğundan ve yapraklarından "adasonina" adı verilen ateş düşürücü madde elde ediliyor. Tohumundan, kozmetik ürünleri, banyo yağları ve losyonlarda kullanılmak üzere yağ elde ediliyor. Ağacın kabuğu kağıt, kumaş ve ip yapmak için, kullanılıyor. Meyvesinde B, C vitamini ve protein vardır.

Bir çok kaynakta Baobab ağacı sanki ters büyüyor görünümlü olarak tanımlanmaktadır. Bunun sebebi de ağacın tepesinde büyüyen çarpık dalların genellikle ağacın köklerine benzetiliyor olmasıdır.






0 yorum :

ALBATROS

Albatroslar açık deniz kuşları olup suda uyur ve beslenirler. Ancak yumurtlamak ve kuluçkaya yatmak için karaya çıkarlar.

Hayatlarının çoğunu açık denizlerde saatlerce avlanmakla geçirebilen Albatroslar, uzun müddet kanat çırpmadan süzülerek uçabilirler. Kanatlarını oluşturan kemiklerin yapısında, uzun süre açık tutmalarını sağlayan bir çeşit kanat sistemi vardır. Bu sistem sayesinde aylarca en az düzeyde enerji kullanarak hiç dinlenmeden uçabilirler. Ayrıca uçarken uyuyabilme özellikleri de vardır.

Dişi Albatros senede bir tek beyaz yumurta yumurtlar. Yumurtalara olan düşkünlük Albatros kuşlarında hayli dikkat çekicidir. Çünkü Albatroslar, özenle hazırlanan yuva içerisinde yumurtaların üzerinde hiç kımıldamadan yaklaşık 50 gün boyunca durabililer.

Ancak yavrulara karşı gösterilen özen sadece yumurtaların korunması ve bakımı ile sınırlı kalmaz. Nitekim Albatroslar çoğu zaman yalnızca yavrularına yiyecek bulabilmek için gerekirse bir seferde 1,5 kilometreden fazla yol katedebilirler.




0 yorum :

25 Aralık 1921

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, Bakanlar Kurulu Başkanı ve Milli Savunma Bakanı Fevzi Çakmak meclis başkanlığına bir önerge sundu: 

“Antep livası merkezi olan Antep Kasabasının namı “Gaziantep”’e tahvil olunması.”

Bu kanun teklifi, T.B.M.M’nin 6 Şubat 1921 günlü 147’inci toplantısında oy birliği ile ve alkışlarla kabul edildi, 8 Şubat 1921 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. 
20 Ekim 1921’de Ankara İtilafnamesi ile Fransızlar Antep’i terk etmeyi resmen kabul etmişlerdir. 25 Aralık 1921’de Ankara’ya bağlı kuvvetler Antep’e girmişlerdir. Her yıl 25 Aralık Antep’in kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.

25 Aralık 1937’de Gaziantep’in 16. kurtuluş yıldönümü dolayısıyla Ankara Halkevi’nde düzenlenen toplantıya katılmış, Gaziantepliler’e de bir telgraf çekmişti. Bu telgrafta:

"Eğer bir gün millet, vatan ve Cumhuriyetin yüksek çıkarları gerekirse, o çevre kahramanlarının geçmişte olduğundan daha yüksek kahramanlıklar göstermeye hazır olduklarına şüphem olmadığı bilinmelidir"
Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Gaziantep hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz

0 yorum :

"Altın Şehir" namı diğer "Masal Şehri"

Siz ne dersiniz bilemem ama Prag benim için adeta "Canlı Müze"...

Sokaklarında gezerken her yerde tarihin izlerini görebilirsiniz. ilk günkü haliyle korunmuş, kollanmış. Tarihi dokunun her santimetre karesini bilmek istiyor insan. Şehre vardığınızda Prague Post almayı ihmal etmeyin, Müze ve sanat galerileri, konserler, restaurant adres ve telefonları, 

Prag hakkında öğrenmek istediğiniz A'dan Z'ye herşey bu dergide, gerisi size kalmış... 


Nisan ve Mayıs ayı boyunca "Prazske jaro-Prag'da Bahar" eğlenceleri ve Uluslararası Prag Kitap Fuarı ve Eylül ayında Mozart festivali düzenleniyor. Prag'da kukla tiyatrosu oldukca popüler. 


Petrin Kulesi

Petrin Kulesi çok fazla tur programlarında adı geçmeyen bir yer. Füniküler ile bir tepeye çıkıyorsunuz. Orada karşınıza küçük bir Eiffel Kulesi çıkıyor. Burası Prag’ın en yüksek noktası ve inanılmaz bir şehir manzarası var… Kuleden indikten sonra da harika bir ormanın içinden yürüyerek şehre inebilirsiniz.

Kuleye çıkışta asansör seçeneği var isteyen yürüyerek de çıkabiliyor. 

Old Town Hall Tower & Astronomical Clock (Astronomik Saat Kulesi)

Şehrin eski meydanında ( Old Town city hall) bulunan saat kulesi, dünyadaki en eski üçüncü astronomik saat olma özelliğine sahip. 1410 yılında kurulan bu saat her saat başı izleyenleri büyüleyen, renkli gösterilere sahne olur.


Çevresinde ki kafelerde oturup kuleyi dıştan seyredebildiğiniz gibi saat kulesinin tepesine çıkıp manzaranın tadını da çıkarabilirsiniz.

Saat mekanizması üç ana bileşenden oluşuyor. Astronomik kadran, (Güneş, ay ve gökyüzünde çeşitli astronomik ayrıntıların gösterildiği kadran), “Havariler yürüyüşü” figürleri ile saat başı gösteri, takvim kadranı ve saat kadranı. 


Karluv Köprüsü
 (Charles) 


Vltava nehri üzerine kurulmuş, 13. yy yapımı olan bu köprü; özellikle ilkbahar ve yaz aylarında turistlerin ve yöre halkının en çok gittiği yerlerden biridir. Güneşli günlerde köprü hediyelik eşya satanlar, kukla tiyatroları, müzisyenler, ressamlar ve sanatçılarla ziyaretçilere pekçok seçenekleri sunmaktadır.

Kral IV. Karluv (Charles'in) köprüsünün yapımı 1357-1400 yılları arasında tamamlanmıştır. 516 m uzunluğunda, 10 m genişliğindeki köprü, günümüzde yaya trafiğine açıktır ve şehrin turistler tarafından en çok ilgi gören yeridir. Yapıldığı dönemde köprü kalesi olarak da kullanılan yapının iki ucunda birer kule yer alır. Köprünün üstünde 30 tane heykel vardır. Aziz John Nepomuk heykeli en ünlü olanıdır.

Günümüzde köprü üzerinde bulunan heykelleri çoğu kopyadır çünkü şehrin geçen yıllar zarfında yaşadığı kötü hava şartları heykellere oldukça büyük zararlar vermiştir. 

Mucha Müzesi 


Alfonse Mucha 'nin hayatına ve çalışmalarına adanmış müze. Mucha Vakfı tarafından Mucha'nın litografları, tabloları, çizimleri, heykelleri, fotografları, şahsi eşyaları sergilenmektedir. Giriş ücreti: 120Kc. 



Stranova Sinagogu
 

Parizska ve Cervena caddelerinin kesiştiği noktada bulunan Stranova Sinagogu bugünkü Yahudi Müzesinin bir parçasıdır. Prag'daki erken Gotik mimari özelliklerini tasiyan en eski yapıdır.

Zidovska radnice
 

Hemen yanında bulunan Zidovska Radnice karakteristik kulesi ve bunun üzerinde bulunan ibranice dilindeki saatiyle dikkat çekmektedir. 16.yy sonlarında yapılmış¸ olan bina daha sonraları Yahudi bölgesi belediye başkanı olan Mordechai Maiselin topladığı yardımlarla 1763 yılında tamir edilmiş ve bugünkü stilini elde etmistir.



Zizkov Anıtı
 

Buradaki at heykeli, dünya üzerindeki en büyük at heykeli olma özelliğini taşir. Heykeli bulundugu bölge genellikle Zizkov adıyla anılsa da gercek adı Vitkov'dur. Prag civarındaki en iyi manzaranın bu bölgede olduğu söylenebilir.



Saint Nicholas Kilisesi
 

Bu kilise 1673 yılında Barok sitilinde inşa edilmiş. Kilise içinde Barok sanatının en güzel örneklerini barındırır. Saint Nicholas (Noel Baba) yolcuların, kadınların ve çocukların koruyucusu idi. Bugün de Çek Cumhuriyeti'nde büyük bir azizdir.

Saint James Kilisesi
 

Bu kiliseyi fark etmeden geçebilirsiniz ancak iç mekan itibariyle Prag'daki en güzel kiliselerden biri. Kırmızı, yeşil ve siyah mermerler, melekler, ağaç oymalar ve resimler.... Bina eşsiz bir akustiğe sahip. 



Narodni Müzeum ( Ulusal Müze)
 

Salı hariç her gün 9-17 arası ziyaret edilen bu müzeyi salı günleri 16'ya kadar gezebilirsiniz. Giriş katında genelde sergiler yer almaktadır. Geçmişten günümüze dünya tarihini gözler önüne seren sergiler, dünyanın tüm bölgelerinden toplanmış minerallerle ile ilgili sergiler oluyor. İkinci katında paleontolojik sergilerin yanısıra, bir balina iskeletinin de bulundugu sergi yer almaktadır. 



Museum Antonia Dvoraka ( Antonin Dvorak Müzesi)
 

Pazartesi hariç her gün 10-17 arası hizmet vermektedir. Villa Amerika adıyla da bilinen, Barok Michna yazlık evi içinde yer alır. Ünlü besteci Antonin Dvorak'in hayatı ve yarattığı eserlere adanmıştır. 



Hradancy Namesti (Hradancy Meydanı)

Meydanın tam ortasında Meryem Ana ve Bohemya'nin 8 azizin heykeli bulunmaktadır. 



Televiznivysilac Praha (TV Kulesi ) 

100 metre uzunluğundaki kule, Prag'ın her yerinden görülebiliyor. 1970 yılında inşaa edilen ve modern mimarinin örneği olan bina, batıdan gelen TV sinyallerini bozmak amacıyla yapılmış. Kulede bir de restoran bulunuyor.



John Lennon Duvarı 

Beatles'in efsanevi üyesi John Lennon 1980 yılında vurulduğunda, gençler bu duvarı renkli ve sanatsal boyamalarla, şiirlerle anıtlaştırdılar. John Lennon bir barış sembolü ve sisteme karşı savaşan bir kişiydi. Polis, bu projeyi durdurmak istedi ancak sonuçta barış ve sevgi kazandı.



Müzik Dinlentisi 


Prag'a gidipte konserlere gitmeden olmaz. Klasik müziğin en güzel örneklerinden, jazz ve rock'a kadar pek çok seçeneği ile konser salonları sizleri bekliyor, Özellikle astronomik saatin bulundugu meydanda, öğle saatlerinden sonra eski kostümler içerisindeki gençler bilet satışına başlıyorlar.

Karlovy Vary
Karlovy Vary mükemmel bir doğası, pasta evler gibi görünen harika mimarisi, ucuz alışveriş yapma imkanları ile dolu, her adım başı şifalı suların fışkırdığı, içinden nehir geçen küçük bir termal kasaba… Burayı görmediyseniz, Prag’ı görmüş sayılmazsınız denildiğini duymuştum.. Haklılarmış.. Turlar genellikle kişi başı 50 euro civarında ücret alıyorlar buraya götürmek için.. Kaldığınız otelden tur programı sorabilirsiniz. Kristal alışverişi için ideal.





Meraklısına not: Prag'ı bir başka gezimde anlattığım yazıma buradan uşlaşabilirsiniz.







0 yorum :

Mustafa Kemal Atatürk'ün Okulunda, O'nun Sınıfındayım

Mustafa Kemal Atatürk'ün Sınıfında sıra arkadaşları ile oturup, kara tahtada ders dinlemek ister misiniz? 


Şimdinin Harbiye Askeri Müzesi, eskilerin Mekteb-i Harbiye adıyla andığı Mustafa Kemal Atatürk'ün Harb Okulunu okuduğu okul bugün müze olarak gezilebiliyor.

1848 yılında Osmanlı padişahı I. Abdülmecid'in  fermanı ile kurmay subay yetiştirmek amacıyla, kurulan Mekteb-i Harbiye  1921 yılına kadar eğitim vermeye devam etti.
Günümüzde müze olarak gezilen binada;  Atıcı ve kesici silahlardan ateşli silahlara; Fatih ve Yavuz Köşesinden Atatürk Dersanesine; Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı salonundan Somali-Bosna-Kosava- İç güvenlik Salonuna  kadar her biri birbirinden değerli  28 ayrı sergi salonu bulunuyor.

Şimdi sınıftayız

Müzede en çok gezilen yer, Mekteb-i Harbiye ( Harb Okulu ) olarak kullanıldığı yıllarda Mustafa Kemal ve arkadaşlarının okuduğu derslik.  Sınıf, kara tahtasından sıralarına, perdelerden pirinç sobaya kadar  aynen korunduğu için ilgi çekiyor. Kendinizi  bir anda 1899 - 1902 yılları arasında Mustafa Kemal Atatürk'ün yanında ders dinlerken buluyorsunuz.




Halka Açık Mehter Konserleri

500 kişilik modern Atatürk salonunda müzenin açık olduğu günlerde (Pazartesi-Salı dışında) her gün 15.00 ila 16.00 saatleri arasında Mehterin tarihçesini anlatan İngilizce ve Türkçe multivizyon ile 20’şer dakikalık iki seans halinde verilen konser çok ilgi çekiyor. 

Ziyaret Gün ve Saatleri: 
Dini bayramların birinci günü, yeni yılın ilk günü ile Pazartesi ve Salı günleri dışında her gün 09:00-17:00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Saat 15:00-16:00 mehter takımı gösterisi vardır.
İletişim ; Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı, Valikonağı Caddesi Harbiye Şişli İstanbul

Telefon: 0212 233 27 20 ( 4 Hat )






0 yorum :

Şişli'deki Atatürk'ün Evi

ŞİŞLİ'de bulunan  ATATÜRK'ün Evi Müze olarak geziliyor


Şişli de yürürken yüksek apartmanların arasında sıkışıp kalmış bu tarihi binayı görmemek mümkün mü?

Mustafa Kemal Paşa, Aralık 1918-16 Mayıs 1919 tarihleri arasında kaldığı bu evde asker ve sivil arkadaşlarıyla birlikte vatanın kurtuluş planlarını hazırlamış.

Çalışma arkadaşları arasında, İsmet (İnönü) Paşa, Ali Fuat (Cebesoy)Paşa, Kazım (Karabekir) Paşa ve Rauf Orbay gibi önemli isimler vardı.

Pazartesi hariç hergün gezebileceğiniz bu tarihi binada Mustafa Kemal Atatürk'e ait eşyalar sergileniyor.

10 Kasım'da ziyaret etme şansınız varsa orada yapılan törene eşlik ediyorsunuz. Yanınızda çiçek götürmeyi ihmal etmeyin.

Ev ile ilgili tarihi ayrıntıları buradan okuyabilirsiniz

Adres: Adresi: Halaskargazi Cad. No: 140 Şişli/ İSTANBUL

Telefon: 0212 233 47 23

0 yorum :

23 Aralık 1930

DEMOKRASİ VE LAİKLİK ŞEHİDİ 23/ARALIK/1930 Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ı saygı ile anıyoruz...

Menemen'de ahiren vukua gelen irtica teşebbüsü esnasında Zabit Vekili Kubilay Bey'in vazife ifa ederken duçar olduğu akıbetten Cumhuriyet ordusunu taziyet ederim.

Kubilay Bey'in şehadetinde mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen'deki ahaliden bazılarının alkışla tavripkâr bulunmaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hâdisedir.

Vatanı müdafaa için yetiştirilen; dahilî her politika ve ihtilâfın haricinde ve fevkinde muhterem bir vaziyette bulunan Türk zabitinin mürteciler karşısındaki yüksek vazifesi vatandaşlar tarafından yalnız hürmetle karşılandığına şüphe yoktur.

Menemen'de ahaliden bazılarının hataları bütün milleti müteellim etmiştir. İstilânın acılığını tatmış bir muhitte genç ve kahraman Zabit Vekilinin uğradığı tecavüzü milletin bizzat cumhuriyete karşı bir suikast telâkki ettiği ve mütecasirlerle, müşevvikleri, ona göre takip edeceği muhakkaktır.

Hepimizin dikkatimiz bu meseledeki vazifelerimizin icabatını hassasiyetle ve hakkile yerine getirmeğe matuftur.

Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkûreci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilay Bey, temiz kanı ile cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.

Reisicumhur
Gazi Mustafa Kemal
28.12.1930

0 yorum :

Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi

Her erkek çocuğunun hayalidir oyuncak arabalar, biraz büyüdüğünde de hayallerin yerini alır gerçek arabalar...


Gelin bu hafta sonu hayallerinizi ve çocuklarınızı yanınıza alarak  Ural Ataman Klasik Arabalar Müzesini ziyaret edelim.

Yılların eskitemediği arabalar, herbiri birbirinden efsane, birbirinden güzel,  zamana karşı yarışan arabalar bunlar. 60 tan fazla araba sergileniyor. Eski arabalar demek istemiyorum, öyle bakımlılar ki anahtarı çevirsen hemen şimdi trafikte bir tur atabilirsin...

Arabaların arasında gezinirken 1939 Model Mercedes Benz, 1960 Model Rolls Royce, 1947 Model Ford V8 İtfaye arabası, 1926 Model Fort yada 1947 model Harley Davidson'a rastlamak mümkün. Her biri birbirinden güzel, bakımlı ama bir o kadar da tarihi.

Sadece Cumartesileri halka açık olan müze hafta içi okullar ve toplu rezervasyonlar için randevulu açılıyor.


Keyifli geziler

Müze iletişim 0212.299.45.39
http://www.atamanmuseum.com


0 yorum :

Venedik Karnavalı keki

 2012 Şubatında Kızkardeşim ile kostüm ve peruk kiralayarak Venedik karnavalına gittik.....herşeyi önceden uygun fiyatlı olması için iyice araştırdık. Otel uçak ve orada katılacağımız küçük organizasyonları internetten satın aldık.Otel (2 gece 3 gün)uçak (gidiş dönüş) feribot (gidiş dönüş)ve gün içindeki 2 mini tur olan bu organizasyon kostümler hariç kişi başı 1750 tl ye geldi.Turla gitseydik eğer bunun iki katı para ödeyecektik....

İlk gün saat 14:00 da operanın önünde grubumuz ve rehberimiz ile buluştuk, Kostüm şartı vardı ve herkes tepeden tırnağa venedikli gibi giyinmişti.... birsürü fotoğraflar çektik sanki o yüzyılda yaşıyorduk ...ambians çok güzeldi.... iki saatlik yürüyüş ile gezindiğimiz venedik sokaklarını tanıdık, kumar sanat,ticaret ve eğlence hikayelerini dinledik...sonunda bir pastahanede bize ayrılan köşede Venedik karnaval keklerimizi sıcak çikolata eşliğinde bir güzel yedik.....Akşam üstü San Marco meydanında diğer bir etkinliğimiz olan tarihi bir pastanede otantik karnaval müzikleri eşliğinde karnaval keki ve sıcak çikolata.....hala kokusu burnumda.... bu arada biz keklerimizi yerken 17.yy klasik müzik durdu aniden veee kapılardan 4 dansöz çıktı, İbrahim Tatlısesin Tabii Tabii (aşağıda sözlerini paylaşıyorum:)şarkısı eşliğinde dans ettiler....biz şoktayız ve hemen kameramıza saldırdık ve kameramıza görüntüledik, çünkü hiç kimse bize inanmazdı. Sonradan şöyle bir yorum yaptık; o yıllarda Osmanlı Venedik ticareti çok meşhurdu heralde eğlenceler için ortak kültürden herkes oluyordu!!!! (St.Marco kilisesinin duvarında Osmanlı Venedik ticaretini anlatan fresk var)

Şimdi gelelim meşhuuuur buram buram heryerde kokan Venedik Karnaval keki tarifine......
Küçük bir tencereye 1 su bardak suyu ve 125 gram margarini koyarak kaynatın. Daha sonra 1 su bardağı unu ekleyerek iyice karıştırın. 2-3 dakika karışımı sürekli karıştırarakpişirin. Ocağı kapatarak 10-15 dakika hamurun soğumasını bekleyin.Hamur biraz dinlendikten sonra 3 adet yumurtayı teker teker hamura yedirin Yumurtaları hamura iyice yedirdikten sonra hamuru 10 dakika dinlendirin.Yapışkan bir hamur elde etmiş olduk. Hamurun içine az tarçın ve bir çaybardağı kuru üzümüde ekledikten sonra , hamurun kabarması için iyice karıştırın. Yağlanmış tepsiye, kaşık yardımı ile hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alarak aralarında 2-3 cm boşluk bulunmasına dikkat ederek yerleştirin.Daha önceden 180 derecede ısıttığımız fırında üzeri kızarana kadar yaklaşık 40 dakika pişirin. Pişen hamurlarını içine krema ile doldurun. Ben 2,5 bardak süte 3 yemek kaşığı mısır nişastası 1,5 çay bardağı şeker, 1adet yumurta 1 paket vanilya ve Migrosun bu aralar çok kullandığım labne yerine geçen peynir kremasını katıyorum haaa bide rom katıyorum azıcık.....üzerine pudra şekeri serpin....yanındada sıcak çikolata iyi olur derim:)
Afiyet olsun

Seyyar Gurme 

Not: şarkının sözleri

Yanıyorum söndürelim mi
Tabi tabi
Çıktı ateşim indirelim mi
Tabi tabi
Bak bu sözlerin lafta kalırsa senin o tabini tabini yerim

Bulmadı kalbim dengine dengi
Belki sende bulur gel yakına
Eskide kalmış köle efendi
Kölelerde aldatır sen sakın ha

0 yorum :

Yaşam Kitabı / Alışkanlıklar

Geçmişten kurtuluş olmadıkça özgürlük olamaz, çünkü zihin hiçbir zaman yeni, taze ve masum değildir.


Yalnızca taze, masum zihin özgürdür. Özgürlüğün yaş ile deneyim ile ilgisi yoktur. Ve bana öyle geliyor ki özgürlüğün ruhu, bilinç ve bilinç dışındaki alışkanlık düzenini anlamakta yatıyor. Alışkanlığı sona erdirmekten değil, alışkanlığın yapısını anlamaktan söz ediyorum. Alışkanlıkların nasıl doğduğunu, birisini reddederken veya ona direnç gösterirken nasıl diğerinin ortaya çıktığını
izlememiz gerekiyor. Önemli olan alışkanlıkların tümüyle bilincinde olmak; işte o zaman artık alışkanlık oluşmadığını göreceksiniz. Alışkanlığa direnç göstermek, onunla boğuşmak, onu reddetmek onu yalnızca yaşatır. Belirli bir alışkanlıkla savaşırsanız onu güçlendirirsiniz, bu da ayrı bir alışkanlık haline gelir. Ama alışkanlığa direnmeden basit bir şekilde onun yapısının farkında olursanız ondan kurtulduğunuzu görürsünüz ve bu özgürlükte yeni bir şey oluşur.

Yalnızca durgun ve uyuşuk bir zihin alışkanlık yaratır ve ona yapışır. Her an dikkatli olan bir zihin, ne söylediğine, ellerinin, düşüncelerinin, hislerinin devinimine dikkat eden bir zihin, alışkanlıkların artık oluşmadığını keşfeder. Bunu anlamak çok önemlidir, çünkü zihin bir alışkanlıktan vazgeçerken bu süreç içinde bir diğerine geçiyorsa hiçbir zaman özgür olamaz ve yalnızca özgür bir zihin kendi ötesinde bir şeyleri algılayabilir.

Krishnamurti (Yaşam Kitabı - Alışkanlıklar)

0 yorum :

26 KASIM

20 Aralık 1930’da Atatürk fabrikayı ziyaret etmiştir.



Alpullu Şeker Fabrikası açılışı 26 Kasım 1926


 500 bin lira sermayeyle oluşturulan “İstanbul ve Trakya Şeker Fabrikaları Türk AŞ. tarafından kurulmuştur. Türkiye’de ilk şeker üreten fabrikamızdır. Hisse dağılımı yüzde 68 T. İş Bankası T.C. Ziraat Bankası ve Trakya illerinin Özel İdareleri yüzde 10 ve Trakya köylülerinin dahil olduğu özel şahıslar ise yüzde 22 oranındadır. Fabrika, Almanya kökenli Maschinenfabrik Buckau R. Wolf Şirketi tarafından kurulmuştur. 22 Aralık 1925 yılında temeli atılmış 26 Kasım 1926 yılında işletmeye açılmıştır.

20 Aralık 1930’da Atatürk fabrikayı ziyaret etmiştir. Büyük kurtarıcı Cumhuriyetin ilk fabrikası kabul edilen Alpullu Şeker Fabrikası'nı zevk ve gururla gezdikten sonra Şeker sanayi hakkındaki düşüncelerini anı defterine şöyle yazmıştır:

“ Alpullu Şeker Fabrikası'nı gezdim. Gördüğüm vaziyetten çok memnun kaldım. Müessesenin daha tevsii etmesini ve şimdiye kadar olduğundan fazla muvaffak olmasını dilerim. Memleketimizin her müsait mıntıkasında şeker fabrikalarının çoğalması ve bu suretle memleketin şeker ihtiyacının temini mühim hedeflerimiz arasında tanınmalıdır.”

Gazi Mustafa Kemal

0 yorum :

17 ARALIK


17 Aralık 1934 Mustafa Kemal'e verilen Atatürk Soyadının sadece Mustafa Kemal'e ait olması gerektiği kanunlaştırıldı. 



Soyadı Kanunu’nun çıkmasından 5 ay sonra 24 Kasım 1934 tarihinde TBMM tarafından oybirliği ile kabul edilen 2587 sayılı kanunla Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadı verildi. 
17 Aralık 1934’te çıkarılan yasa ile bu soyadının diğer kişiler tarafından kullanılması yasaklandı. Kızkardeşi Makbule Hanım dahi Atatürk değil, “Atadan” soyadını almıştır.







"Memleketimizin her müsait mıntıkasında şeker ihtiyacının temini, mühim hedeflerimiz arasında tanınmalıdır." Gazi Mustafa Kemal Paşa


17 Aralık 1926 Uşak Şeker fabrikasının açılışı



Çek Skoda firması ile 21 Ekim 1925 tarihinde imzalanan anlaşma ile 6 Kasım 1925 tarihinde temeli atılan şeker fabrikası, 17 Aralık 1926 tarihinde hizmete girmiştir.

"Memleketimizin her müsait mıntıkasında şeker ihtiyacının temini, mühim hedeflerimiz arasında tanınmalıdır", diyen Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın yolunda ilerleyen Nuri Şeker ve arkadaşları, ilk Türk şekerini üretmenin ve Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya sunmanın onurunu yaşamışlardır.

1931 yılından itibaren devlet tarafından işletmeye başlanan Uşak Şeker Fabrikası, Türkiye'de şeker sanayinin kurulmasında öncü rol oynamış, kendisinden sonra kurulacak olan şeker fabrikaları için bir okul vazifesi görmüştür.


Nuri Şeker ve Uşak Şeker Fabrikasının Kuruluşu



Mehmet Karayaman
AKY Akademi Yayıncılık / Araştırma İnceleme Dizisi
Basım yılı 2011


http://www.idefix.com/kitap/nuri-seker-ve-usak-seker-fabrikasinin-kurulusu-mehmet-karayaman/tanim.asp?sid=LOJKTMDPS7N2C4XYIKEP














17 Aralık 1273


Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî’nin öldüğü gecedir. Mevlânâ, bu geceyi Rabb'ine, sevgiliye kavuşma gecesi olarak düşündüğünden Şeb-i Arus (Düğün Gecesi) olarak adlandırır.

Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî, İslam ve batı dünyasında tanınmış, şâir ve düşünce adamıdır.
Tasavvufta Mevlevî yolunun öncüsüdür.



Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî'nin Eserleri

Mesnevi

Divan-ı Kebir (Büyük Divan)

Fihi Ma-Fi (Ne Varsa İçindedir)

Mecalis-i Seb’a (Mevlana’nn 7 Vaazı)

Mektubat (Mektuplar)



Doğum: 30 Eylül 1207 Tacikistan
Ölüm : 17 Aralık 1273 Konya

0 yorum :

Kitap Aşkına

Okumayı çok seven Memo, bakalım hangi kitap kahramanlarıyla birlikte eğlenecek?


Devlet Opera ve Bale'sinin çocuklar için hazırladığı oyun, Ocak ve Şubat aylarında Kadıköy Süreyya Opera'sında sahnelenmektedir.

Anne ,baba ve çocuktan oluşan - günümüzün deyimiyle- bir çekirdek aile. Öykümüzün kahramanı Memo kitap okumayı çok sevmekte, zamanının çoğunu kitap okuyarak, dahası hayalinde kitap kahramanlarının arasına karışarak geçirmektedir. Kimler yoktur ki bu kahramanların arasında? Akıl küpü Çizmeli Kedi, evinden atılmış zavallı Parmak Çocuk, sahte Kont, güzel Prenses, pinti Kral, saf Dev, yaralı Silahşör, minik Kral, afacan Tomi ile Bobi, etobur Dev ve onun sinsi karısı?

Gişe iletişim: 0216. 346.15.31

0 yorum :

Bremen Mızıkacıları

Eşeğin üstünde köpek, köpeğin üstünde kedi, kedinin üstünde horoz nereye bakıyorlar dersiniz?



Salim Dörtcan'ın kaleminden ve yine onun yönetmenliğinde, Tuğrul Akay'ın müzikleri  eşliğinde dört kafadarın hikayesi bu. Sıcacık, eğlenceli müzikal çocuk oyunu.
Tiyatro Mie her hafta sonu çeşitli salonlarda oyunlarını sahneliyorlar.



0 yorum :

Bir odanın içine dört mevsimi sığdırabilir misiniz?

Bir odanın içine dört mevsimi sığdırabilir misiniz?
Bu, bir yetişkin için kolay görünmese de bir çocuk için hiç de zor değil aslında. 


Odada Dört Mevsim

Bilgisayar dışında oyun oynamayı bilmeyen bir çocuk. Kocaman kanatlarıyla konuşan bir sinek Bay Cızbız. Küçük bir odada danslarla Vivaldi'nin eserleriyle "Bir odada dört mevsimi" yaşarken eğlenmeyi, oynamayı öğrenen çocuğun hikayesi.
Neşe Türkeş'in kaleminden, Okan Yahşi'nin yönetmenliğinde her Cumartesi / Pazar BKM'de Ekim/Kasım/Aralık

BKM gişe ilietişim: 0212.236.18.18

0 yorum :

Miniatürk

Hava güzel, çocuklarla yapılabilecek bir etkinlik arıyorsunuz;  hem eğlenceli, hem eğitici olsun, kısa sürede çok yer gezelim diyorsanız tam size göre...

Miniatürk 

Kendinizi beş adımda boğaz köprüsünden geçerken, kız kulesinin tepesinden bakarken, İzmir saat kulesinin saatine dokunurken, Kapadokya peri bacalarını incelerken  bulursanız hiç şaşırmayın. Burası Türkiye de bulunan tarihi eserlerin tümünün bire bir benzeri yapılan maket eserlerden oluşan bir gezi alanı. Kısa sürede tüm Türkiye'yi gezebilirsiniz

Yerli yabancı tüm turistlerin ilgisini çeken, İstanbul'da çocuklarla yapılabilecek eğlenceli etkinliklerden bir tanesi.

Adres ve açılış saatleri için ayrıntılı bilgi ve işletişim 0212.222.28.82


0 yorum :

İstanbul Deniz Müzesi


Tarihin en eski teknesi  Venediklilerden gelmiş olabilir mi? 



1595-1603 devrinde yapıldığı düşünülen bu kadırganın  Sultan Avcı Mehmet devrinde Venedik dükü tarafından yapılarak sultana hediye edildiği bildirilmektedir.

Uzunluğu 39.64m, Genişliği 5.72 metre, her bir küreği 3 kişi tarafından çekilmekte olup 24 çifte küreklidir. 144 kürekçisi vardır.


İstanbul Deniz Müzesinde bulunan 500 yıllık kadırganın dışında, saltanat kayıkları, Atatürk'ün kullandığı kayıklar,  Kaptan-ı Derya ünvanıyla Türk tarihinin en ünlü denizcilerinin büstleri yer alıyor.


http://www.denizmuzeleri.tsk.tr/idmk/

0 yorum :

Barış Manço Müzesi

“BİR İNSANDAN EN SON NE ZAMAN BAHSEDİLMEKTEN VAZGEÇİLİRSE; O İNSAN, O ZAMAN ÖLMÜŞ SAYILIR.”
BARIŞ MANÇO 

Bir gün, bir an bile olsa hayatımızda tatlı bir gülümseme ile var olmuş bir insan. Onun şarkıları hep kulaklarımızda, dilimiz döndüğünce mırıldanarak... 

Yaptığı programlarla, şarkılarıyla, sevgi dolu yüreğiyle 7'den 77'ye herkesin gönlünde taht kurmuş bir sanatçı.  Moda'ya yolunuz düşerse, içeri gezmeden, onu sevgiyle anmadan geçmeyin. 

Bahçe kapısından girerken solda dizi dizi sıralanmış "Adam Olacak Çocuk" larla  giriyorsunuz. Hemen sağınızda dev "Domates, Biber, Patlıcan" bahçeden size bakıyor. Ana kapıda "Arkadaşım Eşşek" sizi içeri davet ediyor.

İçeri gezerken çocukluğumdan beri dinlediğim şarkılar kulağımda, sanki odaların birinden çıkacakmış gibi heyecanlıyım.




Aldığı ödüllerin olduğu vitrinin önünde daha fazla vakit harcıyorum. Bir insan kısacık ömrüne neleri sığdırabiliyor.
Uluslararası başarılarını birkez daha gururla okuyorum.

Alt katta kış bahçesi, keyifle çay içebileceğiniz bir mekan olmuş. Hele bir de hatıra fotoğrafı çektirebileceğiniz "Adam Olacak Çocuk" panosu, sizi geçmişteki tatlı anılara götürmek için hazır bekliyor.
Çocuklarla yaptığı program Adam Olacak Çocuk, evin en üst katında ki odalarda  bant kayıdından seyredebiliyor.

Barış Manço'nun dediği gibi "Eğer bir gün ölürsem, öldüğüm günü değil doğduğum günü hatırlayın"
2 Ocak 1943


http://www.barismanco.kadikoy.bel.tr/

0 yorum :

İstanbul Oyuncak Müzesi


Düşlerin, hayallerin tarihi ve çocukluğunuz sizi İstanbul Oyuncak Müzesi'nde bekliyor.


 İstanbul Oyuncak Müzesi'nden içeri adımınızı attığınız anda sizi masalsı bir dünya karşılar. Müzenin odalarında, evcilik oynarken kucağınızda taşıdığınız bebeğiniz, kurşun askerleriniz, teneke arabalarınız ve trenleriniz sizleri beklemektedir. Girdiğiniz her odada farklı bir düş görecek, geçmişi yaşayacak ve çocukluk anılarınızla kucaklaşacaksınız. Müzeye girereken bir elinizden çocuğunuz tutmaktadır. Müzeden çıkarken öbür elinizi de çocukluğunuzun tuttuğunu göreceksiniz


iletişim: 0126.359.45.50

0 yorum :

HÜRKUŞ İLE GÖKLERDE

Hürkuş İle Göklerde, Orhan Bahtiyar'ın usta kaleminden çocuklara çok özel bir armağan.

"Ülkemizde dört yüz kadar uçak ürettik ve yabancı ülkelere sattık. Türkiye, o yıllarda dünyada Fransa'dan sonra, dış ülkelere en fazla uçak satan ikinci ülkeydi."

"Şimdi neden uçak yapmıyoruz Vecihi Amca?" diye sordum. Beni iki omzumdan kavradı ve kendine doğru çevirdi.

"Çünkü artık hayal kurmuyoruz, okumuyoruz, araştırmıyoruz ve sorgulamıyoruz küçüğüm. Artık üretmiyoruz. Sadece tüketiyoruz. Okumazsak, öğrenmezsek ve sorgulamazsak kendimize diğer ülkelerin arasında asla bir yer edinemeyiz" dedi sert bir ses tonuyla.

Orhan Bahtiyar'ın yazdığı,  çizimini Burcu Yıldız'ın yaptığı "Hürkuş Göklerde" Aya Kitabevi aracılığı ile okuyucularla buluştu. Kitabı edinmek isteyenler bu adresden satın alabilirler.

Hürkuş Göklerde adlı kitabın yazarı Orhan Bahtiyar
23 Kasım 2013
Orhan Bahtiyar ile imza ve söyleşi.

Yeni bir çocuk kitabı, Hürkuş ile Göklerde... Yazarı Orhan Bahtiyar, havacılık tarihinin en önemli isimlerinden, pilot ve mühendis Vecihi Hürkuş’u tanıtmak için yola çıktığını anlatıyor: “Bu kitap, çocukları 20 yıl sonrasının ‘Vecihi Hürkuş’ları olmaları için teşvik edecek.”

21 Aralık Star Gazetesi Cumartesi Eki Röportaj Kıymet Sezer.

1896’da doğdu, 1969’da vefat etti. İlklerin cesur pilotu olarak tarihe geçen bir mühendis aynı zamanda... Türk Havacılık Tarihi’nin en önemli isimlerinden... I. Dünya Savaşı’nda bir Rus uçağını düşüren, Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve son uçuşunu yapan, 1923’te ilk Türk uçağını imal eden ve savaştan sonra birçok pilot yetiştiren Vecihi Hürkuş, bir çocuk kitabının ana kahramanı şimdi... Hürkuş ile Göklerde’nin yazarı Orhan Bahtiyar, Sunay Akın’ın bir gösterisinde Vecihi Hürkuş’u tanıdığını anlatıyor. İdeon -Tanrıların Yolu ve Elohim’in Çocukları adlı iki romanı olan Bahtiyar, böylece üçüncü romanını Vecihi Hürkuş üzerinden yazmaya karar veriyor...    röportajın devamını buradan okuyabilirsiniz.





0 yorum :

5 ARALIK

5 Aralık 1933 Eskişehir Şeker Fabrikasının açılışı.

5 Aralık 1934 Kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyan Anayasa değişikliğinin Kabul edilmesi.

“Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk Kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk Kadını, evdeki medeni mevkiini selahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu seferde milletveklili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin bir çoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk Kadınının elindedir ve onu selahiyet ve liyakatla kullanacaktır."
Mustafa Kemal  ATATÜRK 

DİP NOT: Fransa 1944, İtalya 1948 ve İsviçre 1971 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştır.

1935 Yılı Seçimlerinde TBMM’ne Seçilen İlk Kadın milletvekilleri şunlardır:


Mebrure Gönenç(Afyonkarahisar): 1900’de İstanbul’da doğdu. 1919’da Arnavutköy Amerikan Koleji’nden mezun oldu Fransızca ve İngilizce bilen Gönenç bir süre Çamlıca Kız Lisesi ve Üsküdar Amerikan Koleji’nde dil hocalığı yaptı. Adana Belediyesine seçilen ilk kadın meclis üyesidir. Seçilmeden önce CHF’dan Mersin Belediye üyesiydi. Bir dönem milletvekilliği yaptı.

Hatı Çırpan(Satı Kadın- Ankara ): 1890’da Kazan’da doğdu. Milli savaşta malûl olmuş bir askerin eşiydi. Beş çocuğu vardı. Çiftçilikle uğraşan Satı Kadın hususi eğitim gördü. Seçildiğinde Kazan Köyü muhtarıydı. Bir dönem milletvekilliği yaptı.

Türkan Örs Baştuğ (Antalya): 1900’de Üsküdar’da doğdu. İstanbul Darülfünunun Felsefe Şubesinden mezun oldu. Fransızca biliyordu. Uzmanlık alanı felsefe, sosyoloji ve eğitimdi. Üsküdar Kız Sanat Mektebinde müdürlük yaptı. Seçimden önce Feyziâti Lisesi Kız kısmı müdürlüğündeydi. İki dönem milletvekilliği yaptı.

Sabiha Gökçül Erbay (Balıkesir ): 1900’da Bergama’da doğdu. İstanbul Kız Muallim Mektebinde ve Yüksek Kız Muallimin İhzari (hazırlık) kısmında okumuştur. İzmir Kız Muallim Mektebinde edebiyat öğretmenliği ve müdürlük yapmıştır. Adana Lisesi ve İstanbul Erenköy Kız Lisesinde de öğretmenlik yapan Gökçül V. Dönemde Balıkesir, VI. ve VII. Dönemde ise Samsun milletvekili olmuştur. TBMM Başkanlık Divanı Katip üyeliğinde de bulunmuştur.

Şekibe İnsel (Bursa): 1886’da İstanbul’da doğdu. Ortaokul mezunuydu. Almanca biliyordu. Seçilmeden önce çiftçilikle uğraşıyordu. V. Dönemde milletvekiliydi.

Hatice Özgener (Çankırı): 1865’te Selanik’te doğdu. Rüşdiye ve hususi öğrenim gördü. Rumca bilen Özgener milletvekili olmadan önce Darüleytam Müdürlüğünden emekli bir maarifçiydi. 1936 ara seçiminde parlamentoya girdi.

Huriye Öniz Baha (Diyarbakır): 1887’de İstanbul’da doğdu. Tahsilini Londra Üniversitesi kadın kısmında Betford Kolej’de pedagoji eğitimi görerek tamamladı. İngilizce bilen Öniz İstanbul Kız Muallim Mektebi ile eski İnas İdadisinde pedagoji ve uygulama dersi ile ev idaresi derslerini okuttu. Balkan Harbinden sonra muhacirlere açılan kurslarda ders vermiş ve türlü hayır işlerinde çalışmış, Hilal-i Ahmer’in açtığı kursa giderek gönüllü hastabakıcı olmuştur. Milletvekili seçilmeden önce Türkçe öğretmenliği yapmaktaydı. Yeniköy Rum Mektebinde de öğretmenlik yapan Öniz, 1950’de vefat etti.

Fatma Memik (Edirne): 1903’te Safranbolu’da doğdu. İlköğrenimine Safranbolu’da başlayan Memik sekiz yaşında İstanbul’a geldi. Burada Beyazıt İnas numune Mektebi ile Bezm-iâlem Valide Sultan Mektebinde okuduktan sonra Tıbbiye’ye girdi. Tıbbiye’den 1929’da birincilikle mezun oldu ve Gureba Hastanesinde çalıştı. Dahiliye uzmanı olan Memik seçilmeden önce Gureba Hastanesi Poliklinik Şefi idi. V., VI., VII., Dönem Edirne Milletvekilliği yapan Memik 1991’de vefat etti.

Nakiye Elgün(Erzurum ):1882’de İstanbul’da doğdu.Kız Muallim Mektebi mezunu olan Elgün ,ülkemizin en eski eğitimcilerinden biri olarak biliniyor.İstanbul Kız Lisesi müdürü iken,1930’da İstanbul Şehir Meclisine ilk kadın üye olarak seçildi.Daimî Encümende üye olarak kaldı.3 dönem Erzurum milletvekilliği yaptı.

Fakihe Öymen (İstanbul): 1900’de İşkodra’da doğdu. Darülfünunun Coğrafya bölümünden mezun oldu. Fransızca bilen Öymen, Maarif ve Coğrafya uzmanıydı. Bursa Kız Muallim Mektebinde tarih ve coğrafya öğretmenliği ve Bursa Kız Lisesi Müdürlüğü yaptı. V., VI., VII. Dönem İstanbul, VIII. Dönem Ankara Milletvekilliği yapan Öymen, 1983’te vefat etti.

Ferruh Güpgüp (Kayseri ): 1891’de Kayseri’de doğdu. Öğrenimi hususi olan Güpgüp Arapça biliyordu. Biçki dikişle de ilgilendi ve Kayseri CHF Vilâyet İdare Heyeti ile Belediye Meclisi üyeliğinde bulundu.

Bahire Bediş Morova Aydilek(Konya): 1897’de Bosna’da doğdu. Bolu orta mektebinden mezun oldu. Bolu Kız Sanat Okulu’nda resim öğretmenliği yaptı. Seçimden önce Bolu Belediye Meclisi üyesiydi. V. Dönemde milletvekilliği yaptı.

Mihri Bektaş (Malatya): 1895’de Bursa’da doğdu. Amerikan Kız Koleji Mezunuydu. Fransızca ve İngilizce biliyordu. Robert Kolej’de İngilizce öğretmenliği yaptı ve CHF Kütüphane Encümenine seçildi. V., VI., VII. Dönemlerde Malatya Milletvekilliği yaptı.

Meliha Ulaş (Samsun): 1901de Sinop’ta doğdu. Darülfünun’un Edebiyat Şubesinden mezun oldu. Fransızca ve İngilizce biliyordu. İstanbul Kandilli Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği ile beş yıl Erzurum Kız Muallim Mektebinde başmuallimlik ve edebiyat öğretmenliği yaptı. Seçilmeden önce Samsun Lisesi’nde edebiyat öğretmeniydi. V. ve VI. Dönem Samsun Milletvekilliği yapan Ulaş 1942’de vefat etti.

Esma Nayman (Seyhan): 1899’da İstanbul’da doğdu. Lise mezunuydu. Fransızca, İngilizce ve Rumca biliyordu. Belediyecilik alanında uzmandı. Adana Belediye Meclisi üyeliğinde bulundu. Bir dönem milletvekilliği yapan Nayman 1967’de vefat etti.

Sabiha Görkey (Sivas ): 1888’de Üsküdar’da doğdu. Üsküdar Kız Sanayi Mektebinden sonra Darülmuallimat’ı bitirdi. 1917’de Darülfünun’un Riyaziye Şubesinden mezun oldu. Fransızca bilen Görkey Kız Muallim Mektebi Müdür ve Muallimliklerinde bulundu. Seçilmeden önce Tokat orta mektebinde Riyaziye öğretmeniydi.

Seniha Hızal(Trabzon ): 1897’de Adapazarı’nda doğdu. İlk öğrenimini İstanbul Fatih Rüşdiyesi’nde, orta öğrenimini Kız Sanat Mektebi’nde yüksek öğrenimini ise Darülfünun Fen Fakültesi’nde tamamladı. (1918) Fransızca bilen Hızal, Darülmuallimat ve Erenköy Kız Lisesi Müdürlüğü’nde bulunduktan sonra Maarif Umum Müfettişliği’ne tayin edildi. Kendisi Türkiye’de ilk kadın müfettiş olarak bilinmektedir. İstanbul Kız Muallim Mektebi Müdürlüğü ile Fevziye Lisesi Müdürlüğünde bulundu. Selçuk Kız Sanat Okulu’nda da öğretmenlik yaptı. Şişli’de açtığı ilk ve orta tahsilli Yeni Türkiye Özel Mektebi’nde müdürlük ve öğretmenlik yaptı.

Benal Nevzad İstar Arıman (İzmir ): 1903’te İzmir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de yaptı. 1921’de Paris Sorbonne Üniversitesi’nin Edebiyat bölümünden mezun oldu. Döndükten sonra Hilâliahmer ve Himaye-ietfal gibi yerlerde sosyal faaliyetlerde bulundu. CHF vilayet heyeti üyeliği de yapan Arıman, Fransızca ve Rumca biliyordu. Uzmanlık alanı belediyecilik, sosyoloji ve edebiyattı. İzmir Belediye üyeliği de yapan Arıman, V, VI.,VII., ve VIII. Dönemde İzmir Milletvekilliği yaptı. 1990’da vefat etti.

Kaynaklar:   Kadın Hakları

Dr. Ayten Sezer'in "TÜRKİYE’DEKİ İLK KADIN MİLLETVEKİLLERİ VE MECLİS’TEKİ ÇALIŞMALARI" makalesini okumak için buraya tıklayın

0 yorum :