Altın Madalyalar...

Dün gece ayrı güzeldi hayatımda...


Hani insan gurur duyar ya başarısıyla, çocuklarının başarısıyla, vatanıyla, vatandaşıyla onur duyar. Kendinden başka insanların başarısı ama içinde yine ben var, biz var, bütünlük var… işte öyle bir duyguydu benimki. Konser boyunca ağzım kulaklarımda zaman zaman göz yaşlarım mendilimde, avuçlarım acıyana kadar alkışladım.

Henüz 20'li yaşlarda gencecik, ama bu kısacık yaşamlarına bir çok başarıları sığdırmış ve bunu gururla, onurla taşıyan güzel insanlar topluluğu, Boğaziçi Caz Korosu. Dünya Şampiyonluğunu aldıklarında Türk bayrağını onurla taşımış ve İstiklal marşımızı gururla söylemiş güzel insanlar.

Onları en çok Gezi olaylarında söyledikleri “Çapulcu musun vay vay “ şarkıları ile duymuş olabilirsiniz. Ben ilk, Metro da söyledikleri jaz ile tanımıştım onları. Temmuz 2011 de  katıldıkları Avusturya'nın Graz kentinde düzenlenen Dünya Koro Şampiyonası'nda, aldıkları ödüllerle gurur kaynağı oldular.

Çağdaş Müzik ve Folklor kategorilerinde 'DÜNYA ŞAMPİYONU'
Karma Korolar kategorisinde ise 'DÜNYA İKİNCİSİ'
Şampiyonların yarıştığı 'GRAND PRİX'de ise 2 altın madalya kazandılar. Oradan dönerken getirdikleri ödüller kadar kocaman yürekleri.

2012 de Amerika  Dünya Koro Olimpiyatları'nda 3 Altın Madalya ile döndüler. Işıl Gerek'in Koro Şefi Masis Aram Gözbek ile keyifli söyleşisine buradan ulaşabilirsiniz.

Onların bu başarılarını bilmek ayrı birşeydi, onları canlı performansta seyretmek bambaşka bir duyguydu.

Ençokta konserin son şarkısını seyircilerin arasında söyleyerek bitirmeleri benim kadar oğlumuda etkilemiş. Daha konserden çıkmadan büyük oğlum “biz tekrar gelelim olur mu anne?” dedi.

İlk okula bu yıl başlayan küçük oğlum son iki parçada uyuya kaldı. Uyandırdım konser bitti gidiyoruz diye. Uykulu gözlerle bana “benim uykumun olmadığı bir zaman tekrar gelebilirmiyiz, ben eğleniyordum ama uykum geldi” dedi.

Anladım ki 7’den 77’ye herkese hitap eden bir konsermiş.  Sabah ilk iş , youtube’dan onların mini konserlerini tekrar tekrar izlemek, sizlerle paylaşmak istedim.

Metroda birden başlayan şarkı ile insanların garip bakışları ama sonunda çılgın alkışları arasında biten şarkı "Joshua Fit The Battle Of Jericho" ya buradan ulaşabilirsiniz

Gezi parkında söyledikleri Çapulcumusun vay vay adlı videoya buradan ulaşabilirsiniz.

Avusturya Dünya Koro Sampiyanosundan görüntülerin olduğu, İstiklal marşımızı ve bayrağımızın göndere çekildiği o duygusal anın video’suna buradan ulaşabilirsiniz.

Boğaziçi Caz Koro’sunun diğer etkinliklerini takip etmek isterseniz resmi siteleri http://www.bogazicicazkorosu.com

Yolunuz açık olsun,
Sevgiyle Kalın

Hüma
23.01.2014


0 yorum :

Sarı Çizmeli Mehmetağa

Bir Çift Ayakkabı... 

Bir çift ayakkabı deyip geçmeyin, kırmızısı var, mavisi var. Palyaço ayakkabısı var, dama atılanı var, Sarı çizmesi var, astronot ayakkabısı var.

Her biri birbirinden ilginç, bir o kadarda gerçek hikayeler. Sunay Akın’ın anlatımıyla hayat bulmuş 37 çift ayakkabı. 
Bu ayakkabılardan sizin için seçtiklerim;

Sarı Çizmeli Mehmet Ağa

İstanbul’da, 1839 yılına kadar, ayağa giyilen ayakkabıların renkleriyle , evlerin dış görünümü arasında bir bağ olduğunu bilen kaç kişi vardır?

Abdülmecit dönemine kadar sarı ayakkabı giymek yalnızca Müslümanlara tanınmış bir hak iken , 1839 da Mustafa Reşid Paşa’nın hazırladığı Tanzimat Fermanı’ndan sonra, ayakkabılardaki bu ayrıcalık kaldırılır. “çizme yada sarı pabuç giyme hakkı yalnız Türklerindi, Ermeniler kırmızı, Rumlar mavi,Yahudiler siyah pabuç giyerlerdi. Evler bile bu ayrıma tabi tutulurdu , çok canlı renklere boyanan Türk evleri diğerlerinden hemen ayrılırdı.

Sultan III. Selim’in tahtta olduğu 1786 yılında, İstanbul’da gayrimüslimlere siyah ve kırmızı renk ayakkabı yapan 60 adet gayrimüslim ayakkabı ustası vardı. Bunlar , Müsliman ayakkabı ustalarıyla yaptıkları anlaşma gereği, birbirlerinin müşterilerine hitap edecek renklerde ayakkabı yapamazlardı ve bu kurala uymayan cezalandırılırdı.

Kapıkulu Ocağı’ndaki yüksek rütbeli subaylar, imtiyaz simgesi olarak sarı çizme giyebiliyorlardı. 1839 fermanıyla bu ayrıcalık sona ermiştir ermesine ama. “sarı çizmeli Mehmet Ağa” sözü, verdiğimiz bu bilgi unutulmuş olsa da, o dönemden miras olarak günümüze kadar gelmiştir.

Pabucu Dama Atılmak

Osmanlı devrinde esnaflar, Ahilik geleneğinden gelen bir düzen içerisinde çalışırlardı. Her meslek grubunun başında bir kethüda vardı ve çalışma düzeninden, dürüstlükten, kaliteden o sorumlu olurdu. Kethüdanın yardımcısı konumundaki yiğitbaşı denilen görevli denetleme işini yaparak, hile yapanları tespit ederdi.

Yiğitbaşı, bir ustanın yaptığ ayakkabıda hile olduğuna kanaat getirirse, o usta bu mesleğin ve öteki mesleklerin ileri gelenlerinin önünde kethüda tarafından uyarılır ve aldığı paranın müşteriye iadesi sağlanırdı. Hatalı olan ayakkabı da bird aha kullanılmaması için dama atılırdı. Böylesi bir durum ayakkabı yapımcıllarının en korkulu rüyasıydı. Çünkü meslekteki tüm itibarını kaybettiği gibi müşterisi de azalırdı. Bu uygulama günümüzde yapılmasa da, “pabucu dama atılmak” deyimi Türkçede yaşamaya devam etmektedir!

Kitabı satınalmak isteyenler buradan ulaşabilirler.

0 yorum :

Her yol Roma'ya çıkar...

Bu, Romalıların Britanya adalarına hükmettiği yıllarda ağızlarından düşürmedikleri o meşhur sözdür. Ne yalan söyleyeyim benim içinde bu sözün gerçeklik payı oldukça yüksek. Hani bazı şehirler vardır, ne kadar sık ziyaret ederseniz edin sizi her seferinde şaşırtmayı başarır, içine alır, sever, aşık eder... İşte bana göre Roma’da öyle bir şehir.

Trevi Çeşmesi
M.Ö.735 yılında Romulus ve Remus efsanesi ile başladığı düşünülen Roma, dünya tarihinde derin izler bırakmış ve Roma Imparatorluğuna ev sahipliği yapmıştır. Dünyanın en köklü tarihlerinden birine sahip olan bu şehir, günümüzde ise dünyanın en önemli turistik noktalarının başında gelmektedir.

Gezilecek Yerler 

Birçok tarihi bazilika, sanat eseri, galeri ve meydanın bulunduğu Roma tam anlamıyla bir açık hava müzesi. Şehir merkezinde bulunan Antik dönem yapılarının yanında Katolik Hıristiyanların dini merkezi olan Vatikan Şehri de gezilebilecek yerlerin başında geliyor. 

Antik Dönem 
coliseum
Kolezyum: Roma'nın sembolü haline gelmiş bir amfitiyatrodur. Flavian Amfitiyatrosu diye de bilinir. M.S. 72-80 tamamlanmıştır.
O dönemde halkın eğlenebilmesi için hazırlanmış olan bu yapıda 100.000'e yakın hayvan Roma'ya getirilmiş ve kölelerle dövüştürülmüştür. Sağ kalan köleler "gladyatör" olarak hazırlanmış ve kendi aralarında dövüşler düzenlenmiştir. Hıristiyanlığın kabulünden sonra Kolezyum lanetlenmiş ve yağmalanmıştır. 

Arch of Constantine (Zafer Takı) : Kolezyum'un hemen yanında bulunan Zafer Takı, Yahudilere karşı kazanılan zafer anısına Imparator Konstantin tarafından M.S. 315'de yaptırılmıştır. 

Zafer Takı
Roma Forumu : Platine ve Capitaline tepeleri arasında yer alan Roma Forumu, Antik Roma'nın şehir merkezidir. Sahip olduğu alan içindeki tüm tapınaklar, anıtlar ve binalar dünyanın en büyük arkeolojik alanlarından biridir. 
Forum içinde Settimo Severo Takı, Titus kemeri, Satürn Tapınağı, Romulus Tapınağı, Venüs ve Roma Tapınağı, Antonius ve Faustina Tapınağı, Sezar Tapınağı gibi eserler bulunmaktadır. Forum yakınlarındaki Palatine Tepesi, Domus area, Trajan's market ve sütunu, Caracalla Hamamı görülmesi gereken yerler arasındadır. 

Circus Maximus : Roma'nın en eski ve en büyük stadyumudur. M.Ö.46'da Imparator Sezar tarafından yaptırılmıştır. 

Panteon
Panteon: Antik Roma döneminden kalan en iyi şekilde korunmuş tapınaktır. Pagan Roma tanrılarına adanan tapınak M.S. 118-125 arasında inşa edilmiştir. Panteon'u bu kadar etkileyici kılan eşsiz mimarisidir. 

Piazza Navona'nın dar sokaklarının arasından bir anda karşınıza çıktığında gördüğünüz ihtişamlı yapı soluğunuzu kesiyor emin olun. 
Meydandaki kafelerden birinde bir yorgunluk kahvesi içip bu eseri karşıdan seyretmenizi tavsiye ederim. 

Söz meydanlardan açılmışken şunu belirtmeden geçemeyeceğim, Roma tam bir meydan şehri. Dar ya da geniş farketmez, bütün yollar meydanlara açılıyor. Piazza Navona, Piazza di Spagna, Piazza Trevi, Piazza Venezia, Piazza del Popolo, Piazza del Campidoglio, Piazza Colonna bu meydanlardan bazıları. 

Roma turizm sezonunu her mevsim yoğun yaşayan bir şehir. Yaz aylarında ziyaretçi sayısında gözle görülür bir artış olsa da, bahar ayları bu şehri gezmek için en ideal zaman. Yürüyerek şehri gezmek hiç de zor değil, aksine sokaklara dokunarak şehirle bir olma hissi tarif edilemez. 

Görmeden dönmeyin 

İspanyol Merdiveni
Her şehrin kendisiyle özdeşleşen önemli alanları vardır, oraya gittiğinizde görmeden dönmek olmaz. Bunlardan biri İspanyol Merdivenleri'dir.

Fransız kilisesi Trinita' dei Monti ile ünlü İspanya Meydanı'nı birbirine bağlar. Kelebek şeklindeki dizayn edilmiştir. Turistlerin ve gençlerin buluşma noktalarından biri olan İspanyol Merdivenleri'nin karşısında Via Condotti vardır. Bu caddeyi en popüler yerlerden biri yapan unsur, ünlü tasarımcıların ürünlerinin en yoğun satıldığı yer olmasındandır. 

İspanya Meydanı'ndan 10 dakikalık yürüyüşle bir başka önemli esere Trevi Çeşmesi'ne gelebilirsiniz. Roma'daki en büyük ve en ünlü barok tarzı çeşmedir. Bir tiyatro sahnesine benzeyen Trevi Çeşmesi birçok filmin mekanı olmuştur. İnanışa göre çeşmeye sırtını dönüp para atan kişi Roma'ya tekrar gelecektir.

Piazza Navona


Piazza Navona şehrin en ünlü meydanlarından biridir. Bernini'nin 4 Nehir Çeşmesi ile Barok tarzın başyapıtı kabul edilen bu meydan aynı zamanda ressamlara, karikatüristlere, pazarlara ev sahipliği yapan, eğlencenin hiç bitmediği, çok canlı bir meydandır. 

Piazza del Popolo, Roma'daki en büyük meydandır. Yılbaşı kutlamaları, konserler, siyasi olaylar genelde bu meydanda gerçekleşir. Via del Corso, iki büyük meydanı birbirine bağlar;
Piazza del Popolo ve Piazza Venezia. Via del Corso da alışveriş yapmak, yemek yemek için keyifli mekanlar bulunur.

Vittorio Emanuele II Abidesi




Piazza Venezia şehrin en hareketli yerlerindendir. Vittorio Emanuele II Abidesi buradadır. İtalya'nın birleşmesi anısına yapılmıştır.Birkaç sene önce eklenen asansör sayesinde seyir terasından şehri 360 derece izlemek mümkündür. Özellikle Antik dönem alanlarını ve Kolezyum'u gezip buraya uğrarsanız, tepeden arkeolojik alanın görüntüsü tek kelimeyle muhteşem oluyor. 

Via Veneto Roma'daki en bilinen ve en pahalı sokaklarından biridir. Roma'nın en ünlü restoranları buradadır. Ayrıca sokağın bu denli ölümsüz olmasını sağlayan Federico Fellini'nin meşhur "La Dolce Vita"'sıdır.

Gizemli şehir Vatikan 

Tiber Nehri kıyısından yürüyerek Hadrian veya Sant'Angelo köprülerinden geçtiğinizde, 'özellikle gece'  Castel Sant'Angelo tüm ışıltısıyla sizi karşılar. Köprülerdeki ve kaledeki heykeller bir o kadar  etkileyici. Castel Sant'Angelo'dan Vatikan'a bağlanan gizli geçit de  buradadır. 

Castel Sant'Angelo'nun yanından nehir boyunca yürüdüğünüzde önünüzde tüm ihtişamıyla San Pietro Meydanı belirmeye başlar. Bu meydan 1656-1667 yılları arasında Bernini tarafından tasarlanmış olup, Hıristiyan dünyasının en büyük bazilikasına ev sahipliği yapar. 

Pieta
Katolik dünyasının en önemli eserlerinden olan San Pietro Bazilikası, Roma, Rönesans ve Barok tarzındadır. Bazilikanın kubbesi Michelangelo tarafından tasarlanmıştır. Bazilikanın içinde dünyanın en önemli eserlerinden biri de bulunmakta; Michelangelo'nun "Pieta'" heykeli. 

San Pietro Meydanı'nın köşesinden başlayan Vatikan Müzesi'nin duvarları, sizi birazdan büyülü bir dünyaya sokacağının haberlerini verircesine boylu boyunca uzanır. Vatikan Müzesi, dünyanın en büyük Roma müze kompleksidir. Müze içerisindeki eserleri 1 güne sığdırmak imkansız denebilir. Sanatseverlerin sadece Vatikan Müzesi için Roma gezisi düzenlediklerini duymuştum, haksız değiller... 

Müzede her yerden sanat bombardımanına tutuluyorsunuz ancak en çok merak edilen alanlar Raphael'in odaları ve tabii ki Sistine Şapeli. 

Sistine Şapeli : Vatikan Müzesi'ndeki sanat turunun en son durağı olup, dünyanın en önemli ve değerli sanat eserlerinin bulunduğu, ziyaretçilerin büyük heyecanla bekledikleri yerdir. 

Michelangelo'nun tek başına tasarlayıp tamamladığı bu şapel, insanı hayrete düşürmekten öte şeyler hissettiriyor. Sanat göreceli bir kavram buna inanıyorum ancak insan o eserlerle, sessizlik ve huşu içinde az bile olsa bir zaman geçirince ‘Bu sanatsa şimdikiler ne?' demekten alamıyor kendini. 

Vatikan
Şapelden çıktıktan sonra biraz dinlenmek için ki buna gerçekten ihtiyacınız oluyor, müzenin altındaki kafeden birşeyler alıp, Vatikan Bahçeleri'nde bu turu biraz daha uzatabilirsiniz. 

Parklar ve sokak pazarları 

Roma aynı zamanda çok güzel parklara ev sahipliği yapıyor. Örneğin İtalya'nın en köklü ailelerinden Borghese'lerin bahçeleri gibi... Genelde turistlerde yerli halktan öğrenmişler, önce parkta piknik, dinlenme sonrasında galerileri gezme. Gerçekten keyifli pazar tatilleri geçiriyorlar... 

Roma'daki sokak pazarlarından bahsetmeden olmaz. Benim de en sevdiğim pazarlardan biri olan Campo dei Fiori'den başlayalım. Şehrin en ünlü pazarıdır. Pazar hariç hergün öğlene kadar açıktır. Günlük taze meyve, sebze, kıyafet, çiçek ve bitki satışı vardır. Bir diğeri Piazza Testaccio'dur. Pazar hariç hergün öğlene kadar açıktır. Meyve, sebze, takı, ayakkabı gibi geniş seçenekler sunar. 

2. el eşya ya da bit pazarlarından hoşlanıyorsanız birkaç adreste oradan vermek isterim. Avrupa'nın en ünlü pazarlarından olan Porta Portese, tek kelimeyle şahanedir. Tiber Nehri kıyısında kurulan Porta Portese Roma'nın en büyük 2. el pazarıdır. Her pazar 14'e kadar açıktır. Antika severseniz Borghetto Flaminio' yu tercih edin. Antika ürünler, takılar, kitaplar, vintage kıyafetler bu pazarda bulunabilir. Girişi ücretlidir. En son 1.5 Euro ödemiştik. Sadece pazarları açıktır, bilginize... 

Yeme / İçme 

Roma’da her beğeniye ve keseye uygun gıda bulmak mümkün. Her ne kadar restoranlarda pizza ve makarnadan başka birşey yokmuş gibi gözüksede, zeytinyağlı, sebzeli, kuru gıdalı, kuzu etli birçok geleneksel lezzet bulunuyor. Hediyelik eşya olarak dahi vakumlanmış şarküteri, makarna sosları, kurutulmuş bitkiler almak mümkün. 

Alış Veriş 

İtalya denince alışverişi atlamak olmaz. Gerçi doğru adres Milano gibi gözüksede, Roma'da bu konuda hayli iddialıdır. Via del Corso ve Via Cola di Rienzo fiyat seçeneği daha uygun ve güzel tasarım ürünlerinin bulunabileceği yerler. Via Margetta sanat galerileri, antikacıları ile ünlüdür. Via Condotti ve Via Veneto'da daha iddialı ürünler bulabilirsiniz. 

Ulaşım 

Roma'ya İstanbul'dan direk uçuşlar var. Şehir merkezine tren, otobüs seçenekleri mevcut. Metro sistemi diğer Avrupa başkentlerine göre daha az etkili. Turistik alanların çoğunun etrafı trafiğe kapalı. Birçok önemli noktaya metro,tramvay ve otobüs kullanılanılarak ulaşılabilir. Trafik sorunu bizdeki gibi ciddi düzeyde, motorsikletle şehri turlamak çok daha keyifli bir seçenek olacaktır. Tabii ki yürümeden sonra... 

Hatırlatmak istediğim bir diğer konu ise tatil öncesinden, hatta birkaç ay öncesinden gezmek istediğiniz müzelerin ve gitmeyi planladığınız konserlerin biletlerini internetten almanız. Böylece hem gişede bilet kalmadı diye geri çevrilip hayalkırıklığı yaşamamış olursunuz, hem de var olan kuyrukta hiç beklemeden önden girersiniz. 

Keyifli gezmeler 
Sinem 


0 yorum :

Akra'da Bulunan Elyazması

Neden endişe içinde yaşıyoruz?

"Aşırı tedbir, hem ruhu mahveder hem de yüreği, çünkü yaşamak cesaret gerektirir. Cesaret ise içinde daima sevgi taşır."

Böylece endişeyi kendinden uzak tutabilirsin. Endişe asla tamamen ortadan kaybolmayacaktır. Ama yaşamın bize öğrettiği en önemli şey, bizleri kendine köle etmeyi amaçlayan şeylerin efendisi olabileceğimizi idrak etmemizdir.

1945 yılının Aralık ayında kendilerine dinlenecek yer arayan iki kardeş, Yukarı Mısır'da, Hamra Dom bölgesindeki bir mağarada papirüslerle dolu bir testi bulurlar. Kanun gereği yetkilileri uyarmak yerine papirüsleri birer birer antika pazarında satmaya başlarlar.  Anneleri ise kötü güçlerden korkarak bir kısmını yakar, bir kısmınıda papaza verir. Papazda Kahire'deki Kıpti Müzesi'ne satar.
Diğer elyazmaları çeşitli yollarla el değiştirerek sonunda Müzede toplanır. Fakat 1974 yılında İngiliz arkeolog, Nec Hemmadi yakınlarında diğer bir elyazması bulur. Eser Kahire Müzesi'nde incelenir ve kısa sürede anlaşılırki bu elyazmasının Dünyada 155 nüshası dolaşmaktatır. Bu metinde Mısır topraklarının dışında Akra şehrinde yazılmıştır. Arkeolog Sir Walter Wilkinson'un elyazmalarını İngiletere'ye getirir. Arkeoloğun oğlu aracılığıyla yazarın bu elyazmalarından haberi olur.
Paulo Coelho akıcı anlatımıyla bu elyazmalarını bizlerle paylaştı. "Akra'da Bulunan Elyazmaları"

Yazan: Paulo Coelho
Çeviri: Emrah İmre
Yayınevi: Can Yayınları
Kitabı satınalmak isteyenler buradan ulaşabilirler.



0 yorum :

Nükte Yergi ve Fıkralarıyla Atatürk


Anılar, hayatımızın yaşanmaya değer olduğunu hatırlatırlar bize. Hele birde dünyaya meydan okuyan bir liderin anıları sizin anılarınıza karışmışsa...


Niyazi Ahmet Banoğlu'nun yazdığı Nükte Yergi ve Fıkralarıyla Atatürk adlı kitap Atatürk ile birlikte mesai yapmış bir çok insanın anısını barındırıyor. İçlerinden birini, Cevat Abbas Gürer'in şahit olduğu  bir anıyı paylaşmak istiyorum.


Atatürk Ve Annesi

Atatürk, her ziyaretinde annesinin elini  büyük bir saygıyla öperdi. O büyük adam, anasının karşısında adeta küçülür, Mustafa olurdu.

Çankaya'da Atatürk yine her zamanki gibi annesinin elini öptü. Zübeyde Hanım elini uzatırken, gözlerinde toplanan sevgiyle onu kucaklayarak bağrına bastı. Türk Milletine eşsiz bir kurtarıcı, büyük bir kahraman vermiş olmanın gururuyla mağrur bir tavır alması beklenirdi. Ama öyle olmadı, kolları arasından sıyrılıp uzaklaşmaya çalışan oğlunun ellerine sarıldı.

Atatürk:
- Ne yapıyorsun anne? diyerek elini öptürmek istemedi.
Zübeyde Hanım, sakin ve ciddi bir sesle:
- Ben senin ananım, benim elimi öpmekle, bana karşı olan görevini yapıyorsun. Fakat sen vatanı ve milleti kurtaran bir devlet başkanısın. Ben de bu aziz milletin bir ferdiyim ve tebasıyım. Elini öpebilirim. Yanıtını verdi.

Zübeyde Hanım, bu hareketiyle, oğlunun mevkiinin sonsuz bir saygıya layık olduğunu, çevresindekilere göstermek istemişti.

Büyük Türk anası Zübeyde Hanım'ı ne zaman hatırlasam, gözlerim yaşarır. Onun buna benzer davranışlarını hatırlar ve derin bir saygı duyarım.

Niyazi Ahmet Banoğlu /  Nükte Yergi ve Fıkralarıyla Atatürk / sayfa 56
Kitabın satış noktalarına buradan ulaşabilirsiniz


0 yorum :

14 OCAK


14 Ocak Zübeyde Hanım 'ın ölüm yıldönümü... Bizlere Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lider dünyaya getirdiği için, kendisine sonsuz şükranlarımızı borç biliriz. 

Bazı insanlar vardır, bir insanın hayatına değer katarlar bazıları vardır, bir ulusun geleceğine yön vererek hayatları yaşanmaya değer kılarlar.

Niyazi Ahmet Banoğlu'nun yazdığı Nükte Yergi ve Fıkralarıyla Atatürk adlı kitabından, Cevat Abbas Gürer'in şahit olduğu  bir anıyı paylaşmak istiyorum.

Atatürk Ve Annesi

Atatürk, her ziyaretinde annesinin elini  büyük bir saygıyla öperdi. O büyük adam, anasının karşısında adeta küçülür, Mustafa olurdu.

Çankaya'da Atatürk yine her zamanki gibi annesinin elini öptü. Zübeyde Hanım elini uzatırken, gözlerinde toplanan sevgiyle onu kucaklayarak bağrına bastı. Türk Milletine eşsiz bir kurtarıcı, büyük bir kahraman vermiş olmanın gururuyla mağrur bir tavır alması beklenirdi. Ama öyle olmadı, kolları arasından sıyrılıp uzaklaşmaya çalışan oğlunun ellerine sarıldı.

Atatürk:
- Ne yapıyorsun anne? diyerek elini öptürmek istemedi.
Zübeyde Hanım, sakin ve ciddi bir sesle:
- Ben senin ananım, benim elimi öpmekle, bana karşı olan görevini yapıyorsun. Fakat sen vatanı ve milleti kurtaran bir devlet başkanısın. Ben de bu aziz milletin bir ferdiyim ve tebasıyım. Elini öpebilirim. Yanıtını verdi.

Zübeyde Hanım, bu hareketiyle, oğlunun mevkiinin sonsuz bir saygıya layık olduğunu, çevresindekilere göstermek istemişti.

Büyük Türk anası Zübeyde Hanım'ı ne zaman hatırlasam, gözlerim yaşarır. Onun buna benzer davranışlarını hatırlar ve derin bir saygı duyarım.

Niyazi Ahmet Banoğlu /  Nükte Yergi ve Fıkralarıyla Atatürk / sayfa 56




0 yorum :

Çılgın Bilim!

EĞLEN BİLİM  İTÜ BİLİM MERKEZİ "ÇILGIN BİLİM" KIŞ OKULLARI İÇİN KAYITLAR BAŞLADI!

Eğlen Bilim olarak çocukların bulunduğu her yerde onları bilimin eğlenceli yüzüyle tanıştırmak ve buradan aldıkları keyif yardımıyla bilime daha çok ilgi duymalarını sağlamak için, birbirinden ilginç ve eğlenceli, görsel düzeyi yüksek etkinlikler dört yıldan beri tasarlıyor ve sunuyor.


27 Ocak 2014 – 7 Şubat 2014 sömestr tatili süresince hafta içi her gün sabah 10:00-16:00 saatleri arasında Eğlen-Bilim ekibi ile İTÜ Bilim Merkezi’nin birlikte gerçekleştireceği 4-6 yaş ve 7-11 yaş arası katılımcılara yönelik olarak iki ayrı kategoride düzenlenecek olan, sertifikalı “Çılgın Bilim Atölyesi” yeni dönemde de konusunda uzman eğitmenleri ile atölyelerine devam etmektedir.

Bu atölyelerde hayal gücü pratik ile, eğlenmek öğrenmekle birleşiyor! Fizik ve kimyanın en ilginç deneylerinden, fırlayan ve patlayan roketlere, ilk robotumun yapımından, mutfak bilimine kadar birçok ilgi çekici konuda deneyler yapmak isteyen herkes için!
Ayrıntılı bilgi için burayı tıklayınız 

0 yorum :

Maddenin halleri içinde zarafetle dans eden cam


Bu gün “Bir nefeste cama hayat vermeye” gidiyorum. 

Günü koşarak yaşamaktan yorulduğum bir gündü. Arkama baktıkça peşimden koşan dev Akrep ve Yelkovanı görür gibi oluyordum. Derin bir nefes aldım, “bu gün hiç yapmadığım birşey yapacağım” diye içimden geçirdim. 

Hep sağda solda duydukça not alırdım vaktim olursa bunu da bir gün yaparım diye. İşte o gün geldi. Daha doğrusu ben yarattım o günü. Bu gün “Bir nefeste cama hayat vermeye” gidiyordum. 

Beykoz Cam ocağındaki atölye çalışmalarına katılmak için yola çıktık. İnternet sitesindeki krokide üç ayrı yoldan detaylı tarif edilmesine rağmen ben hala bocalıyordum ki babam sağolsun! Yol boyunca bana mihmandarlık yaptı. Annem küçük oğlumu arkada oyaladı. 

Uzun süre yeşillikler arasında yol aldıktan sonra ulaştığımızda girişte bizi köpekler karşıladı. Ama çok dost canlısıydılar. Arabadan inerken huzur ortamına geldim diye düşündüm. Hindistan’a meditasyona gitmeye gerek yok. Bu bahçedede saatlerce oturabilirim ben.

İçeride her yaş gurubuna göre atölye çalışmaları var, Hepsini ayrı ayrı gezdik. 

Sıcak Cam Üfleme Atölyesi. Bana göre en zor olanı buydu, ciddi nefes istiyor. Ama çocuklara yönelik yapılanında eğitmenler yardım ediyorlar. Borunun ucunda ki sıcak camı yere düşürmeden üflemeyi belli ararlıklarla sürdürmen gerekiyor. 

Dilerseniz atölyede çalışanları rahatsız etmeden seyredebileceğiniz bir platform var. Sıcak camın fırından çıkışını, üfleyerek şekil alışını, camın soğuk suda sabitlendiğini, tekrar fırına, üflemeye, suya daldı çıktı derken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Hele birde atölyede aynı anda çalışan 3 kişi varsa seyretmek daha da keyifli hale geliyor. 



Daha sonra Füzyon Atölyesi’ne geçtik. Dümdüz, kare şeklinde bir camı alıyorsunuz, rengarenk cam parçalarını önünüze konuyorlar. Kendi tabağının desenini kendin yap. Küçük yaş gurubu için en eğlenceli atölye burası. Renkli camlarla hayal gücü birleşirse ne olur? 

Bu atölyede yaptığımız etkinliği orada bırakıyoruz. Cam tapak ile cam parçaların birbirlerine kaynaşmaları için fırınlanması gerekiyor. Bu işlemi daha sonraya bırakıp, etkinliğinizi adresinize gönderiyorlar. 

Boncuk Yapım Atölyesi, günübirlik misafirde kabul ediyor ama genelde haftalık ve aylık atölye çalışmalarının yapıldığı bir mekan. 

Çıkışta yapılan çalışmaların sergilendiği satış mağazası var. Büyük küçük tüm cam objeler çok etkileyiciydi. Tekrar tekrar incelemek istedim. Her baktığımda farklı bir detay görüyordum. Bir köşede sergilenen yassı şişeleri görünce aklıma arabanın bagajındaki soda şişeleri geldi. 

Camın geri dönüşüm özelliğinden dolayı onları normal çöpe atmam hep biriktiririm. Marketlerin yanında bulunan Cam için geridönüşüm kumbaralarına atarım. Ama uzun zamandaır fırsat olmamıştı ve hazır cam ocağına gelirken onlara kullanılabilir cam götüreyim diye arabanın bagajına atmıştım. Şişeleri verirken içlerinde rengini çok sevdiğim mavi şişeri göstererek onlarıda yassı hale getirip getiremiyeceklerini sordum. 

Yetkili bayan bunun riski olduğunu ayrıntılı anlattı. Yüksek ısılı fırına giren cam şişelerin genleşerek bazıları patlıyabiliyormuş. “Olsun dedim yeteri kadar şişe var. Ben 3 tane yassı şişe istiyorum gerisi sizin olsun” Etkinlik eserlerimizi ve yassı şişelerimizi daha sonra almak için vedalaştık. 

Çok keyifli bir gündü benim içinde oğlum içinde. Gün boyu camın dönüşümünü, adeta sanatkar ellerde hayat bulmasını seyrettik. Bizde kendi sanat eserlerimizi yaratma şansı yakaladık. 

Yemyeşil bahçesi, cıvıl cıvıl kuş sesleri insana huzur veriyor. Atölyelerin camları yere kadar. Bence atölyede çalışan sanatkarlar, eserlerini yaratırken doğadan ilham alıyorlar. 

Hangi yaşta olursanız olun, duygularınızı açığa çıkarmak ve hayal dünyanızda gezinmek için mutlaka uğranması gereken bir mekan, Beykoz Cam Ocağı.  

Atölyeler hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.


0 yorum :

Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları SU

Şaman, Dünyanın ilk çevrecisi ve organik şifacısıdır.

Buket Uzuner'in, Anadoluda yaşayan her kültürü derinden etkilemiş kadim Kamanlık (Şamanizm) geleneğinin dört unsuru olan SU, TOPRAK, HAVA, ATEŞ'ten ilham alarak yazdığı yeni romanı Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları dörtlemesinin ilk kitabı SU ...

Gazeteci Defne Kaman'nın bir yaz akşamı arkasında hiç iz bırakmadan kaybolması ve onu arayan Komiser Ümit ile arkadaşı Sahaf Semahat'ın tuhaf olaylar ve esrarengiz sembollerle başlayan nefes nefese yaşanan macerasını konu alıyor.

Hani bir yudumda bir bardak suyu içeriz ya, kana kana... İşte bu romanıda öyle okudum, su gibi...

Komser Ümit ve Umay Nine ile birlikte aradım Defne'yi. Kendimi farklılıkların hoş görüsünde, bağışlayıcı olma, doğallık içinde bulurken. Kadın cinayetlerine, ayrımcılığa, töre, örf-adet, gelenek-görenek arasında sıkışmış  insanların çaresizliğine şahit oldum.
Kah Kadıköy Rıhtım da gezdim. Kah vapurda oturdum. Kutadgu Bilig (Mutluluğun Kitabı) 'ından şifreler çözdüm. Kamanlık'tan evrensel olmayı, hoşgörüyü, affedici olmayı öğrendim. Yunusları sevdim.
Soluk soluğa okuyacağınız bu romandan öğreneceğimiz çok şeyler olduğunu gördüm. Şimdi dört gözle ikinci kitabı bekliyorum...

Yazar : Buket Uzuner
Yayınevi : Everest 
Kitap satış adresine buradan ulaşabilirsiniz

0 yorum :

Kayıp Gül

Kendini özel hissetmek için ihtiyacın olan tek şey, kendinsin.


"Efsaneye göre... Bir gün Artemis, bambaşka bir ikizi olduğunu öğrenir annesinden. Onu aramak için evini terk eder, bir okyanus aşar ve bir gül bahçesine girer. Bahçede kendisine tatlı bir ölüm sunması istenir ondan. Yine efsaneye göre, ikizini bulabilmesi için önce gülleri duyması gerekmektedir."  

"Daha iyiye, iyiyi terk etme cesaretine sahip olanlar ulaşır yalnızca."

Kayıp bir ikizin izinden, San Francisco'dan İstanbul'a, güllerin ve düşlerin dünyasına uzanan gizemli bir yolculuk...

Yazan: Serdar Özkan
Yayınevi: Timaş

Kitap satış adresine buradan ulaşabilirsiniz

0 yorum :

Bahçeşehir Koleji Bilim Müzesi

Eğlenceli Bilim Atölyeleri

Bahçeşehir Koleji  Bahçeşehir ve Ümraniye Kampüsündeki  Bilim Müzesi Atölye Çalışmaları yeni öğrencilerini ağırlamaya abaşladı.

Bilimin temel prensiplerini, teknolojik gelişmeleri, bilim ve teknolojinin günlük yaşam üzerindeki etkilerini anlatmayı amaçlayan Bahçeşehir Koleji Bilim Müzesi, birbirinden farklı ve eğlenceli atölye çalışmalarıyla 4 - 12 yaş arasındaki çocuk ve gençleri bir araya getiriyor. 

Müzede her yaşa uygun öğrenme istasyonları, gök evi ve gözlemevi bulunuyor. Yaş grubuna göre öğrenciler, fen ve matematik derslerinde gördükleri konuları, Bilim Müzesi’ndeki öğrenme istasyonlarında ve aktif deney laboratuvarlarında uygulayarak kalıcı bir şekilde öğreniyorlar.  Müzede her ay öğrencilerin bilime olan merakını sürekli kılmak için çeşitli atölyeler, deney gösterileri ve sahnede bilim aktiviteleri gerçekleştiriliyor.

11 Ocak - 29 Mart tarihleri arasında yapılacak atölye çalışmaları çocuklara eğlenceli bilimin kapılarını açıyor.

Bahçeşehir Koleji  Bahçeşehir  Kampüsündeki  Bilim Müzesi Atölye Çalışmaları biletleri burada
Bahçeşehir Koleji  Ümraniye  Kampüsündeki  Bilim Müzesi Atölye Çalışmaları biletleri burada
 

0 yorum :

Yarı yıl tatilinde sinemalar

Karlar Ülkesi 

Vizyon tarihi 17 Ocak 2014
Krallık, Karlar Kraliçesi (Snow Queen)'nin laneti sonrasında ebediyen sürecek bir kış mevsimine mahkum edilmiştir. Bu krallıkta yaşamakta olan maceracı ve iyi kalpli Anna, Karlar Kraliçesi'ni bulup laneti sona erdirmesini sağlayarak, şehrinde yaşayan insanları eski güzel günlerine döndürmeye karar verir. Masalsı bir yolculuğu çıkan Anna'nın yol arkadaşı ise usta bir dağcı olan Kristoff'tur. Başarıya ulaşmaları için Karlar Kraliçesi'ni görüp tanıyabilmeleri gerekmektedir. Görünürde basit olan bu plan, izbe dağdaki yolculuk ilerledikçe zorlaşmaya başlar. Mitolojik yaratıklar ve ürkütücü büyüler eşliğinde süren yolculuğun her dönemecinde ayrı bir tehlike ortaya çıkar. Yolculuğun asıl zor yanı ise zamanla yarışıyor oldukları gerçeğidir.

Disney yapımı animasyon filmin yönetmenliğini Chris Buck ve Jennifer Lee yürütürken, başkarakterleri seslendiren isimler Kristen Bell ve Jonathan Groff.

Film Fragmanı ve seanslar hakkında bilgiye buradan ulaşabilirsiniz 

Köfte Yağmuru 2
Vizyon tarihi 24 Ocak 2014
Flint Lockwood, suyu yiyeceğe dönüştüren bir makine icat etmişti. Flint’in amacı insanları mutlu etmekti ancak işler kontrolden çıkınca filmin sonunda Flint makinesini imha etmek zorunda kalmıştı. Cody Cameron ve Kris Pearn ikilisinin yönettiği KÖFTE YAĞMURU 2’deyse Flint, durdurduğunu sandığı icadının evrimsel bir işlev bozukluna neden olarak halen çalışmakta olduğunu öğrenir. Flint ve arkadaşlarının bu sefer dünyayı, makinesinin yarattığı hayvan-yiyecek karışımı mutant yaratıklardan kurtarması gerekmektedir.

Film Fragmanı ve seanslar hakkında bilgiye buradan ulaşabilirsiniz


Lego Filim 
Vizyon tarihi 7 Şubat 2014

3D formatında ve bilgisayar animasyonu olarak hazırlanacak macerada; sıradan, kurallara her zaman uyan, ortalama bir LEGO minifigürü olan Emmet adlı karakterin, yanlışlıkla dünyayı kurtaracak en sıra dışı kişi olarak tanınması konu ediliyor.
Film Fragmanı ve seanslar hakkında bilgiye buradan ulaşabilirsiniz

0 yorum :

Nihal’in Sofrası'nda ki Kısır

Maharetli eller deriz, kimyası tutar insanın sanki. 

Herkesin özel yaptığı özendiği yemekler vardır. Artık kişinin adıyla özdeşleşir. Maharetli eller deriz, kimyası tutar insanın sanki.
Nihal’in yaptığı Mardin usulu kısır da onlardan biri. Biraz acıyla aranız iyiyse, tadı damağınızda kalacağına eminim

Kısır’ın tarifini okurken bilinenden çok farklı bulabilirsiniz. Nihal’in Sofrası’nı da çok özel kılan bu farklı tarifler.
Malzemeler

-1 Büyük kuru soğan

-2 su bardağı bulgur

-2 kaşık biber salçası

-3 kaşık domates salçası

-2 diş sarmısak

-2 veya 3 kaşık pul biber

-1 limon suyu

-3 kaşık nar ekşisi

-1 çaybardağına yakın zeytinyağı

-1 demet maydanoz (ince doğranmış)

Yapılışı:

Bulguru tepsinin bir yanına alıp 1 çay bardağı soğuk suyla nemlendiriyoruz. 5 dakika kadar dinlendiriyoruz. Daha sonra soğan, salça, sarımsak, pulbiberide ilave ederek elimizle birleştirip yoğuruyoruz. Yoğurma sırasında ara ara su alıp sıkı hale gelene kadar yoğurmaya devam ediyoruz. (Yaklaşık 10-15 dakika kadar) 
Ince doğranmış maydanozları, limon suyunu, 1 çaybardağı kadar zeytinyağı ve 3 kaşık nar ekşisinide ilave ederek karıştırıyoruz. Kısırımız artık servise hazır. 

Afyet olsun.

1 yorum :

Kırmızı Pazartesi

Gabriel Garcia Marquez'in 1982 Nobel Edebiyat Ödülü alan Romanı "Kırmızı Pazartesi"

Sorgulama / mülakat tekniği ile yazılmış bu kısa romanda, işleneceğini herkesin bildiği ancak engel olmak için kimsenin birşeyler yapmadığı bir cinayetin öyküsü anlatılmaktadır.

Usta yazar çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını kendi sözcükleriyle ve eşsiz anlatımıyla aktarıyor.

Roman'ın ilk cümlesi ile yazar kimin ne zaman öldürüleceğini açıklasada sonun baştan belli olması, kitabın sürükleyiciliğinden birşey kaybettirmiyor.

Yazan: Gabriel Garcia Marquez
Çevirmen: Faik Baysal

0 yorum :

Therese Raquin



Natüralizm'in öncülerinden olan Emile Zola’nın romanı olan Therese Raquin de natüralizm örneğidir. 

Hastalıklı kuzeniyle evlenmek zorunda kalan, yaşamının renksiz ve tekdüze akışına boyun eğmişken acımasızca bir tutkuya kapılarak gözü kapalı atıldığı serüvenin acı sonuçlarına da katlanan bir kadının romanı. 

Romanın baş karakteri olan Therese fizyolojik özellikleriyle ele alınmıştır. Yaşadığı çevre gibi ezilmiş bir yapıya sahiptir. 

Romanda Therese çevresinden aldığı baskılar nedeniyle bütün duygularını içine atmıştır. Fakat bir süre sonra içgüdüsel dürtülerine dayanamayarak bütün duygularını açığa vurmuştur. Romanda Therese’in duygularını açığa vurması zorla beraber olduğu Camille'yi aldatıp Laurent’le beraber olmasıyla anlatılmaktadır. 

Kitabı okurken, yasak aşkla başlayan Therese ve Laurent'da tutkuların gizli işleyişini, içgüdünün itişlerini, bir sinir krizi sonunda meydana çıkan zihin bozukluklarını adım adım takip edebiliyorsunuz.


Ünlü Fransız yazarı Emile Zola, 1867'de yazdığı Therese Raquin ile adını duyurmuştur.  "Bu romanda amacım her şeyden önce bilimseldi" der Emile Zola.





0 yorum :

Yarı Yıl Etkinlikleri 2014


Yaz bitti okullar başladı derken bir de bakmışsınızki yarı yıl tatili yaklaşmış. Çocuklarını eğleniyorken görmek ebeveynler için ayrı bir mutluluk. "Yarı Yıl Şenliği" kapsamında o kadar çok etkinlik var ki, dans, piyano resitali, bale, tiyatro, müzikal daha neler neler,  müzelerde yapılan etkinliklerde cabası.    Yarı Yıl Şenliği içindeki etkinliklerden sizin için seçtiklerim.
Dilerim sağlıklı ve keyifli bir tatil olsun.

Caddebostan Kültür Merkezi Yarı yıl etkinlikleri ve biletler burada 

27 Ocak Pazartesi 13.00 de Şevki Karayel ile Piyano Atölyesi

Eylül sonunda İstanbul’da açtığı Şevki Karayel Piyano Akademisi, bu atölye çalışmasıyla öğrencilere klasik müziği farklı bir bakış açısıyla tanıtarak, onların bu müzik türüne karşı ilgi duymalatını amaçlıyor. 
+4 yaş için planlanan Piyano Atölyesi ücretsizdir.





31 Ocak Cuma 13.00 de Bale Atölyesi


Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi,  Devlet Konservatuarı Bale Ana Sanat Dalı. 
Çeşitli balelerden sololar, düetler ve okulumuzun öğrencileriyle vücut kondisyon dersi yapılacaktır. 

Sonrasında da seyirci katılımıyla interaktif bir program sergilenecektir. 5+ yaş , etkinlik ücretsizdir.

31. Ocak Cuma 15.00 de Dans Atölyesi 

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi,  Devlet Konservatuarı Bale Ana Sanat Dalı. 
Katılımcıların oluşturacağı gruplara bedenin dansa hazır hale getirilmesi çalışmaları yapılacaktır. (Eşofmanla gelinmesi gerekmektedir.)
7-11 yaş etkinlik ücretsizdir.

26 Ocak Pazar 13.00 Mehmet Erbil ile Kukla Atölyesi

Kukla tasarımcısı Nemo ile çocukların el becerilerini geliştirecekleri ve hayallerindeki kuklayı tasarlamanın yollarını öğrenecekleri eğlenceli bir atölye.
Hayalbaz Oyun Atölyesi- Yaratıcı Eller,  6+ yaş etkinlik ücretsizdir.

27 Ocak Pazartesi 15.00 de Küçük Kara Balık

Küçük kara balık biliyordu dünyanın sadece yaşadığı gölden ibaret olmadığını. Denizlerin, okyonusların olduğunu biliyordu ve görmek istiyordu yeni balıklar ve yeni yerler.

Yazan : Samet Bahrengi 
Seslendiren : Levent Üzümcü
4+ yaş etkinlik ücretsiz

Kozz AVM'de ki Ocak ayı etkinliklerine ve biletlere buradan ulaşabilirsiniz  


12 Ocak 12.00
25 Ocak 12.00  ve 14.00 de
Not: Balerin Prenses biletleri Kozzy AVM gişeden satılıyor


Balerin Prenses gerçek balerinlerin dans ettiği, çocukların büyüleneceği  keyifli bir çocuk müzikali

Konu: Dileklerin gerçeğe dönüştüğü şaşırtıcı ve sihirli bir dünyanın kapılarını açacak gizemi keşfeden sarayın uşağı papyon ve balerin prensesler, büyük bir süpriz ile karşılaşırlar.

Yazan ve Yöneten: Murat Altınok



18 Ocak 12.00 ve 14.00 de Mucizeler Sirki Sisler Ülkesinde 

Yemyeşil doğası ve masmavi gökyüzü ile ünlü olan Misler Ülkesi, çiçeklerin solduğu, gökyüzünün kirletildiği, her tarafında çöpler olan, temiz suyu olmayan bir yer haline dönüşmektedir. 

Kahramanlarımız bu durumun altından nasıl kalkacaklar. Misler Ülkesi eski güzel günlerine kavuşabilecekmi?

Yazan :  Gökhan Eraslan
Yöneten : Kerem Alışık

19 Ocak  12.00 de  Oturan Boğa

Şiddet Karşıtı-Müzikli, Danslı Çocuk Oyunu +4 yaş grubu
Yazan ve Yöneten : Kemal Kocatürk
Tiyatro Kumpanyası
çocuk tiyatrosu ayrıntılar burada


26 Ocak  14.00 de Ağustos Böceği ve Karınca

Oyun, bugüne kadar yanlış anlaşılmış olan Ağustos Böceğini gerçek kimliğiyle yani sanatçı kimliği ile anlatır. Ağustos böceği aslında bir müzisyen ve gerçek bir sanatçıdır. Karınca ise hiç durmaksızın çalıştığı için biraz dinlenmeli ve sosyalleşmelidir.

Oyunda Ağustos Böceği ve Karınca nın tatlı çekişmesi komik bir dil ile anlatılmaktadır.
Yazan : La Fontaine
Uyarlayan ve Yöneten : Tevfik Tunga



27 Ocak 15.00 de  Şokolo Prenses
Oynadıkları video oyununu tamamlayarak Prenses Şokola'nın Abur Cubur Ülkesi'ne girme hakkı kazanan Çilek ve Çino'nun macera dolu hikayesi. Abur cuburun yasak olmadığı bu ülkede kahramanlarımızın başına neler gelecek dersiniz?
Yazan ve yöneten : Sanem Gençalp 
çocuk tiyatrosu ayrıntılar ve bilet satış  burada
28 Ocak  13.00 ve 15.00 de Küçük Prens ve Çiçek

Küçük Prens gezegeninde tek başına yaşamaktadır. Biri sönmüş ikisi hala lavlar püskürten üç tane yanardağı, ayrıca hiçbir gezegende bulunmayan eşsiz güzellikte bir tek çiçeği vardır. Çiçeğine küsen Küçük Prens gezegeninden ayrılıp farklı gezegenlere yolculuk yapar. Birbirinden ilginç, eğlenceli kahramanlarla karşılaşır. 

Ama aklı hep gezegeninde ve çok sevdiği çiçeğindedir. Dünya’da karşılaştığı Tilki ona çiçeğinin “Biricik”Olduğunu sevgiyi değerli kılan şeyin emek vermek olduğunu öğretir.

Yazan : Saint Exupery  Uyarlayan ve yöneten: Dersu Yavuz Altun
çocuk tiyatrosu ayrıntılar ve bilet satış burada

29 Ocak  15.00 de  Pinokyo

Oyuncakçı Gebetto nun eline güzel ve büyük bir dal geçer, bu dal diğerlerinden farklıdır. Hiç çocuğu olmayan Gebetto bu daldan bir ipi kukla yapmaya karar verir. Kukla insana benzeyen çok güzel bir çocuk kukla olmuştur. Adını Pinokyo koyar. O gece uyurken keşke gerçek bir çocuk olsaydın, bana baba diyebilseydin diye bir dilek tutar.

Yazan : Oktay Şenol
Tiyatro Alkış'ın çocuk tiyatrosu ayrıntılar ve bilet  burada

31 Ocak Zaman Makinesi(Alexander Graham Bell)

Okul proje ödevleri için “Zaman Makinesi” tasarlayan iki kafadara, babaannenin bilmeden yardım etmesiyle kendilerini tam da telefonu icat ettiği sırada Graham Bell’in laboratuvarında bulurlar.
Yazan-Yöneten:  Altan Tezel

çocuk tiyatrosu ayrıntılar  ve bilet burada

31 Ocak Keloğlan (Gizemli Ev)

Ünlü masal kahramanımız Keloğlan bu oyunda tembelliği yüzünden okula gitmek istemiyor. Annesi ise Keloğlan a iyi bir hayat dersi vermek için onu bir işe sokuyor. Mahalledeki çocukların gizemli dedikleri evin esrarını çözmek ise yine Keloğlan a düşüyor. Keloğlan her zamanki gibi keskin zekasını kullanarak, seyircilerin sevgisini ve hayranlığını kazanıyor. Oyun çocuklara çalışmanın ve okul hayatının aslında düşündükleri kadar zor olmadığını da anlatıyor.

Yazan: Öney Olcaytu   Yöneten: Altan Tezel
Tiyatro 34 çocuk tiyatrosu ayrıntılar ve bilet burada

Kadıköy Belediyesi Çocuk Sanat Merkezi Etkinliklerine buradan ulaşabilirsiniz 

28 ve 29 Ocak saat 10.00 ve 12.00 de  Hayalim Bale 
Bir balerin gibi zarif dönüşler yapmaya, en güzel bale müzikleri eşliğinde dans etmeye ne dersiniz? Kendini müziğin ritmine bırak, içindeki balerin can bulsun
1. Kat -1. Bale sınıfı 6-10 yaş için atölye 20 kişi ile sınırlı, 60 dakikadır. Etkinlik ücretsizdir.

28 ve 29 Ocak saat 10.00 ve 12.00  Haydi Dans Edelim 
Anadolu'nun dans adımlarını ve koreografilerini modern dansla bir arada görmek ve öğrenmek isteyen herkese tek söz! Tatilde hayatına ve ayaklarına neşe kat!

1. Kat -2. Bale sınıfı 10-14 yaş için atölye 20 kişi ile sınırlı, 60 dakikadır. Etkinlik ücretsizdir.

28 ve 29 Ocak Saat 10.00  Oyunlarla Çalgılar 
Gitar, bağlama, flüt, piyano, klarnet, keman, çello... Amacımız oyunlar oynayıp, beden perküsyonu yaparak enstrümanları tanımak...  7-8-9 yaş arası çocuklar için tölye 10 kişi ile sınırlı, 60 dakikadır. Etkinlik ücretsizdir. 5. Kat Performans salonu.

28 ve 29 Ocak saat 11.00 Vur Patlasın
Haydi hep birlikte davul çalalım!!! Bütün davulları eğlenceli bir şekilde öğrenip çalacağımız bu etkinlikte istediğimiz kadar gürültü yapabileceğiz.
5. Kat - Performans salonu, 10-14 yaş için atölye 10 kişi ile sınırlı, 60 dakikadır. Etkinlik ücretsizdir.

Diğer salonlarda ki etkinlikler

26 Ocak 13.00 Odada Dört Mevsim
Küçük bir odada danslarla Vivaldi'nin eserleriyle "Bir odada dört mevsimi" yaşarken eğlenmeyi, oynamayı öğrenen çocuğun hikayesi. Neşe Türkeş'in kaleminden, Okan Yahşi'nin yönetmenliğinde her Cumartesi / Pazar BKM'de biletler ve ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz
25 Ocak 13.00 Sindirella
Bir ayakkabı sıradan birini prenses yapabilir mi? Üvey annesi ve üvey kız kardeşleri tarafından kötü davranılan bir genç kızın (Külkedisi), umutlarının azaldığı anda ona yardım eden bir iyilik perisi ve sevgili dostları fareler ve kuşlar sayesinde hayatı değişebilecek midir?
Çocuk müzikali Tim Fettah Aytaç Salonunda  ayrıntılar ve bilet satışa buradan ulaşabilirsiniz

Akbank Sanat Çocuk atölyeleri
Sarkis/Su İçinde Suluboya Atölyesi Çağdaş Sanat Atölyesi'nde 6-12 yaş arası çocuklar, eğitmen gözetiminde Sarkis'in su içinde suluboya tekniğini öğrenip, çalışacaklardır. Ayrıntılı bilgi 

Akbank Çocuk Tiyatrosu İçerisi Dışarısı
İçerisi dışarısı olmuş, dışarısı da içerisi. O zaman nerede başlayıp nerede bitiyor bu hikaye? 
Ayrıntılı bilgi

Müze Etkinlikleri için buradan bilgi alabilirsiniz

Koç Müzesi  etkinlik duyuruları  ve ayrıntılı bilgi buradan ulaşabilirsiniz
İstanbul Oyuncak Müzesi  etkinlikleri ve ayrıntılı bilgi buradan ulaşabilirsiniz

Sinemalar  hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz

0 yorum :

Halfeti'nin Siyah Gülü



Dışarıdaki karanlık bir telve gibi çökmüştü şehrin üstüne. Taze pişmiş kahve gibi. Yoğun ve nemliydi. Aslında kıpır kıpırdı karanlığın içi, gecenin binlerce görünmeyen gözü, bilinmeyen kulağı vardı. Şimdi aşkın, tutkunun ve cinayetlerin saatiydi.

Aşk bir rüya mı? İnsanın yüreğini titreten, içine girmek için heyecanla, bir uçak körüğünde bekler gibi beklediği, sonra koşarak içeriye girdiği bir başka dünya mı? Sanki ana karnına yeniden dönüş, orada dünyadaki ruh eşini bulmak mı?

Yazan: Nazlı Eray
Yayınevi: Doğan Kitap

Kitap satış adresine buradan ulaşabilirsiniz

0 yorum :

Balerin Prensesler

Dileklerin gerçeğe dönüştüğü şaşırtıcı ve sihirli bir dünyanın kapılarını açacak gizemi keşfeden sarayın uşağı papyon ve balerin prensesler, büyük bir süpriz ile karşılaşırlar. 

12 ve 25 Ocak 2014 Kozzy AVM'de oyun biletleri gişeden
19 ve 26 Ocak  2014 TİM Fettah Aytaç salonunda ki oyun biletleri biletix'de


Yazan ve Yöneten:  Murat Altınok
Kostüm & Dekor: Maskara by Altınok
Koreograf: Mutlu Cankup
Oyuncular: Murat Altınok, Anıl Karaersal, Ozan Erdönmez, Nurgül Açık, Nilüfer Akçanbaş, Hazal Meral, Hazal Çoruk, Ege Timoçin, Hatice Çağla, Erkan Baylav



0 yorum :

Meis Adası

Meis adası (Kastelorizo)

Eğer vizeniz varsa Kaş‘tan bir gün önceden herhangi bir acentaya pasaportlarınızı ve feribot bilet ücretinizi bırakmanız yeterli. Ertesi sabah feribot saatinden 15 dakika once gidebilirsiniz. 

20 dakikalık bir mesafede. Şirin bir sahil kasabası. Adada bir cami, bir kilise ve bir adet de müze bulunuyor. Sahilde deniz taksiler var, sizi Mavi mağaraya götürüyorlar. Gidiş dönüş 45 dakika sürüyor. Kişi başı 10 Euro, Tekne 6 kişilik mağara girişinde herkes kaptan dahil teknede yere yatıyor, giriş çok alçak. Fakat içeri girdiğinizde müthiş bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. 

12 m yükseklik (sudan yukarı) ve 15m derinlik güneşin sudan yansıyan ışınları mağarayı mavi ışıkla aydınlatmış. Muhteşem büyüleyici bir görüntü. 

Meis
Adada ayrıca yüzmek isterseniz feribottan inince solda camii’nin yakınında denize giriliyor. Yada deniz taksilerle Island Beach‘e gitmek mümkün. Eğer günübirlik gittiyseniz plajlarda duş imkanı kısıtlı. Sahilde kilise den sonra kafeler ve pansiyonlar var. “Remezzo Cafe” yi tavsiye ederim. 

Kaş’tan akşam yemeği için Meis‘e 18.00 de kalkıp 23.00 de dönen bir feribot var. Avea ve Turkcell adanın heryerinden çekiyor rahat rahat çektiğiniz fotoğrafları anında internete yükleyebilirsiniz.




0 yorum :