AYŞE SIDIKA

“Bir ülkenin uygarlığının ölçüsünün en doğru kıstası kadınların eğitimlerinin düzeyidir”

Adım adım Beyoğlu gezimiz sırasında birçok okul hakkında bilgi aldık, hepsi de 1800 yıllarda Osmanlı İmparatorluğu döneminde Gayrimüslimler (Osmanlı Türkçesinde, Osmanlı vatandaşı olup müslüman olmayan demektir) için yapılan hala daha varlığını sürdüren okullardı. Osmanlı İmparatorluğun da sübyan mektebinden sonra (mahalle mektebi- ilk okul) kız çocuklarının gidebileceği okul yokmuş. Paşalar, saray eşrafından kişiler ve hali vakti yerinde olan müslüman ailelerinin kız çocukları bu okullara ücret karşılığı alınmaya başlanmış. (ilk defa Özel okul kavramı ortaya çıkıyor)
Zapyon Lisesi

İçlerinde en çok ilgimi çeken Okul Zapyon Kız Lisesiydi. Bu okulda okuyan Ayşe Sıdıka Hanım Türk eğitim tarihinin temellerini atmış kısacık yaşamına büyük başarılar sığdırmış bir kişiydi.. Onun “Bir ülkenin uygarlığının ölçüsünün en doğru kıstası kadınların eğitimlerinin düzeyidir” sözleri ve kitabında anlatığı “eğitimin ezberden çok teorik ve pratiğin bileşiminden oluşması gerektiği” bugün dahi yerine getirememiş olmanın sıkıntısıyla vicdanlarımızı sızlatıyor.

İlk Modern Eğitim Bilimi Kitabının Yazarı


Onun kısacık yaşamının öyküsünü, eğitime yaptığı katkıyı birkaç cümle ile sizlerle paylaşmak istedim.
Ayşe Sıdıka Hanım (1872-1903) Eğitimci, ilk modern eğitim bilimi kitabının yazarı. Babası Enderun mektebinden Mustafa Numan Efendi'dir. 1820 Bulgaristan doğumlu Mustafa Numan Efendi, İstanbul'a gelerek Arapça, Farsça dillerinde ve dini konularda uzmanlaşmış, bir Osmanlıca sözlük hazırlamış, 1893 te Sultan 2. Abdülhamit'ten bir ilmiye rütbesi olan Haremeyn-i Muhteremeyn payesini almıştı.

Ayşe Sıdıka Hanım, İslam terbiyesiyle batı kültürünü birleştiren bir yaşam felsefesine sahip babasının etkisi altında yetişmiş ve onun izinde yürümüştür. Küçük yaşta annelerini kaybetmeleri üzerine, dil öğrenmelerini ve batı kültürünü tanımalarını istediği için kızlarını çevrenin tepkisine rağmen Rum Zapyon Lisesine yatılı olarak gönderen babaları, evde de dini eğitim vermeye devam etmiştir.

II.Abdülhamit'in Takdirini Kazanan Öğrenci 

Zapyon Lisesi'nde Rumca ve Fransızca öğrenen Ayşe Sıdıka, babasının isteği üzerine evde özel ders alarak Bulgarca da öğrenmişti. Kendi işlediği ve saraya hediye ettiği bir örtü ile II.Abdülhamit’in takdirini kazanan Ayşe Sıdıka, padişahın iradesiyle Darülmuallimat’a coğrafya, ahlâk, elişi öğretmeni olarak atandı. Padişah, iradesinde onun için, “öğrendiğini ölünceye kadar vatandaşlarına öğretsin” demiştir. 1890'da Darülmuallimat’a Müdür Muavini ve Güzel Sanatlar Başöğretmeni olarak, genç yaşında büyük başarı elde eden Ayşe Sıdıka Hanım Rıza Tevfik Bey (Bölükbaşı) ile tanışır. Kısa süre sonra evlenir ve üç çocuk sahibi olur (Suat, Selma, Munise).

İkinci Rütbeden Şefkat Nişanı

Ayşe Sıdıka Hanım, öğretmen yetiştiren Darülmuallimat’ta pedagoji dersinin olmayışını büyük eksiklik olarak görmüş ve eğitim bakanlığına bu dersin konması için öneride bulunmuştur. Önerinin dikkate alınması üzerine programa Usûl-i Tedris (Öğretim Yöntemi) dersi konmuş ve öğretmenliği de Ayşe Sıdıka Hanım'a verilmiştir. Ayşe Sıdıka Hanım, bu dersi beş yıl okuttuktan sonra Usûl-i Talim ve Terbiye Dersleri (Eğitim ve Öğretim Yöntemi Dersleri) adında bir kitap yazdı. Derslerde okuttuğu bilgileri ve Batılı kitaplardan yaptığı alıntıları biraraya getiren bu kitap, II.Abdülhamit’in desteği ile basılmış ve kendisine padişah tarafından ikinci rütbeden şefkat nişanı verilmişti.

Ayşe Sıdıka Hanım, kitabının ilk cümlesinde “Bir ülkenin uygarlığının ölçüsünün en doğru kıstası kadınların eğitimlerinin düzeyidir” der. Kitapta, kadınların eğitimini, eğitimin ezberden çok teorik ve pratiğin bileşiminden oluşması gerektiğini, beden eğitiminin gerekliliğini savunmuştur. Ayşe Sıdıka Hanım, 1903 yılında henüz 31 yaşında tüberkülozdan ölmüştür.


0 yorum :