Mağara içerisnde sarkıtlar, dikitler, sütunlar, org desenli duvarlar, çeşit çeşit damlataş şekilleri seyretmeye doyamıyorsunuz. Mağara içerisinde akarsu bulunmamasına rağmen tavandaki çatlaklardan sızan suların oluşturduğu çeşitli şekillerinin oluşumuna tanıklık ediyoruz.
Rehberin anlattıklarını dinlerken bu damlataşların 1cm’sinin 10-12 yıl arasında oluştuğunu öğrenince dokunmaya kıyamadım. Bu arada taşın yaşı 145 milyon yılmış. Mağaranın toplam iç alanı ise 1500m2
Karaca mağarası çıkışında çeşitli pestillerin tadına baktık. Ve yarı değerli taşlardan yapılan tespihlerden seçtik kendimize.
Daha sonra Kaçkar Sıradağları’nın birleşim yerinde bulunan Uzungöl’e doğru yola çıktık.
Uzungöl
Türkiye'nin yağmur ormanlarının bulunduğu, Soğanlı ve Kaçkar Sıradağları'nın birleşim yerinde bulunan Uzungöl, Doğal Sit Alanı, Özel Koruma Çevresi ve Tabiat Parkı gibi koruma statülerine sahipmiş. Rağmen tam koruma sağlanamamış olduğu gözlenebiliyor.
Uzungöl çevresinde yapılan çevre tahribatı, çarpık yapılaşma, özellikle gölün çevresine yapılan stabilize yolun, gölün kaynaklanan su taşkınlarından etkilenmemesi amacıyla yapılan beton istinat duvarı, tam anlamıyla Uzungöl de ekolojik bir felaketin yaşanmasına neden olmuş.
Gölün çevresini mangal kokuları eşliğinde geziyoruz. Rağmen yeşilin her tonu var çevremizde, doğa inatla kendini yeniliyor.
Bu bölgede bol yağış ve nisbi ılıman iklimi sayesinde yılın her mevsimide yeşil olduğunu öğrendik, birden yağan yağmurun ardından toprağın kokusunu içimize çekerek…
Yeme İçme
Konu gezme olunca ben yemek yemeği unuturum. Neyseki yanımda benimle beraber olanlar güzel yemeklerin yapıldığı yerleri biliyorlar da ben de acıktığımı hatırlıyorum.
Bölge Karadeniz, yer Trabzon olunca haliyle Pide yedik. Araştırıp soruşturdular. En lezzetli pideler Trabzon Sanayi bölgesinde Emre Pide deymiş. Gerçekten de teryağından mı, hamurundan mı yoksa suyundan mıdır nedir? En lezzetli pideyi yemekle kalmayıp yeni dostlar edindik. Emre Piden’in sahibi Suat Bey sohbeti, güleryüzü ve espirileri ile bizi ağırladı.
Meraklısı için :
Kazaziye: M.Ö 2800 yılının ikinci yarısında hüküm sürmüş olan Lidyalılardan Anadolu insanına miras kalmış Kazazlık Sanatı. Osmanlı İmparatorluğu zamanında anadolunun önemli yerlerinde yaşatılmış ancak Cumhuriyet kurulduktan sonra bu sanat sadece Trabzon da devam ettirilmiş
Kazazi Sanatı 0,08 mikron inceliğinde, 24 ayar Altın veya 1000 ayar Gümüş Telin ipek tel üzerine özel bir yöntemle sarılması ile biraz daha kalın ve sağlam tel haline getiriliyor. Sonrasında bu tel dikiş iğnesine takılarak çeşitli örgülü model takılar yapılıyor.
Kazaziye Sanatı da tamamen el emeği ürünüdür.Bu ürünlerin örgü şekilleri ören kişilerin kendi özel isteklerine göre farklı model ve tasarımlarda şekillendirilebilir.Çok zarif görünümünün yanında bu ürünler aynı zamanda da sağlamdırlar.
Telkari : Telkari Sanatı Osmanlı döneminden buyana Trabzon’da icra edilir.İlk zamanlarda gelinlerin hamam takunyalarında kullanılmış ve zamanla bu sanat takı ve sus eşyası olarak insanların kullanımına sunulmuştur.Trabzon Telkari Telkari Sanatı'nın üretim tekniğinin genel özelliklerini taşımakla beraber örgü dokusu Trabzon yöresine has özelleşmiştir.
Trabzon Telkari 0.25 mm kalınlıklarındaki iki telin burulup silindirde yassılaştırıldıktan sonra oluşan yassı telin dantel gibi örülmesiyle meydana gelir. Çok hassas işlemlerden geçen Trabzon Telkari ustaların becerisi derecesinde estetik değerini oluşturur. Ustaların zevkine sanata bakışına göre farklı farklı modellerle pazara sunulur.