Kılıçları kuşanın cuma’ya gidicez




Yağmurlu bir hafta sonunda Amasra’nın Kale içindeki dar sokaklarında geziniyoruz. Küçük bir camii gözümüze ilişiyor, öyle avlusu falan yok, minaresi de ana binadan bağımsız ve farklı taşlarla örülmüş. Ön cephesinde sundurmanın altına yağmurdan kaçan insan kalabalığı pür dikkat tur rehberini dinliyorlar.

Ben her zamanki gibi fotoğraf çekmeye çalışıyorum yağmura rağmen... O sırada gözüm binanın yanındaki tabelaya takıldı. “9.yy kalma Bizans Kilisesi 1460 da Fatih Sultan Mehmted’in Amasra’yı fethi ile camiye çevrilmiştir”

Hemen soluğu rehberin yakınında alıyorum ve kulak kabartıyorum. Rehberin söylediğine göre “Amasra’nın fethi için Fatih, karadan ordularıyla Veziriazam Mahmud Paşa denizden donanmalarıyla geliyor ve Cenova Senyörü kale anahtarını direnmeden teslim ediyor.”

Buraya kadar ki kısmı biliyordum ama asıl sonra duyduklarım beni şaşkına çevirdi. 
“Amasra savaşsız teslim alındığı için her cuma hutbeye çıkan imam, hutbeyi elinde kılıçla okuyor”  

-Ey ahali Kılıçları kuşanın Cuma’ya gidiyoruz. 
Ve bu gelenek 555 yıldır devam ediyor, düşünsenize elinde kılıç cuma hutbesini okuyan imam …

Kale içi dar sokaklarda yolumuza devam ederken küçük kilise dedikleri Bizanslılardan kalma Şapel dikkat çekiyor. İçerideki freksler silinmek üzere, 1963 de onarılarak Amasra Müzesinin Kültürevi olarak kullanılmaya başlanmış.

Kraliçe Amastris

Kale içi ince uzun sokaklardan geçerken bulduğumuz dar merdivenden aşağıya inip sahile ulaşıyoruz. Eski liman  ve balıkçılar var. Sahil boyunca yürürken heykeller dikkatimi çekiyor, her biri Amasra tarihinde bir iz bırakmış, kentin simgesi haline gelmiş anıtlar.

Bunlardan biri  M.Ö. 300'lü  yıllarda Pers İmparatorluğu döneminde şehrin kraliçesi  Amastris’in elinde lotus çiçeği ile yapılmış heykeli.  Bronz paralardaki betimlemenin aynısını yapmışlar. Bunun yanı sıra, 
Barış Akarsu (Amasra’nın Hırçın Dalgası), Congar Mehmet (Amasralı Balıkçıların Anısına), Fatih Sultan Mehmed ve Veziriazam Mahmud Paşa  ikilisi (Amasra fethi sırasında)  gibi daha bir çok anıt var şehrin sokaklarında.

Ayrıca Türkiye’nin en iyi 10 küçük müzesinden biri Amasra Müzesi de görülmeye değer yerlerden biri.

Yağmurun verdiği bir gizem vardı bu şehirde. Buğulu bir güzel ama her an parlayacak gibi de tetikte. Sakinliğin ardında gizli bir güç sanki. 

Kalenin tepesinden şehre bakarken Fatih II Mehmed'in heykelinin altında yazan yazı aklıma geliyor.  1460 yılında şehre tepeden bakarken buraya “ÇEŞM-İ CİHAN” adını vermiş. 
Evet  bende aynı fikirdeyim "Dünyanın Gözbebeği" ...



0 yorum :