Gözü Boynuz İle İzi Yaldız

Çok şaşırmış küçük köpek. Korkarak çevirmiş patisiyle kavkıyı. Altına üstüne bakmış ama bir türlü yine de bulamamış annemi...

Masalın kahramanları Salyangoz - ana ile onun sevimli iki yavrusu Gümüş'le Üşengeç'tir.
Baharla başlayan öykü bir sonraki bahara kadar devam eder. Aradan geçen sonbaharın ve kışın yaşananların öyküsüdür.

Yazan     : Yalvaç Ural
Yayınevi : Milliyet Yayınları

0 yorum :

Konstantiniye Ve Ayasofya Efsaneleri

Türkler "Konstantiniye"yi 1453'te fethettiler ve şehrin kuruluşuna ve o vakte kadar sembolik merkezi kabul edilen Ayasofya'ya ilişkin bir efsane geliştirdiler. Bu efsane, Bizans, Arap hatta Helen yazılı metinlerindeki temalardan örülüydü.

Osmanlı padişahları, Bizans başşehrinin temel sembolü Ayasofya'yı yeniden değerlendirerek, hatta anlamlandırarark, Bizans imparatorlarının projelerini sürdürme zorunluluğunu mu hissetmişlerdi? Yoksa lanetli Konstantiniye ebediyen yok mu edilmeliydi?
Araştırma literatürünün yıllardır tanıdığımız isimlerinden Stefanos Yerasimos, efsanenin oluşumunu ve gelişme aşamalarını inceleyerek, metinleri tahlil ederek ve tarihi bağlamla çelişkilerini araştırarak, bu efsaneyi yeniden ayakları üstüne oturtuyor. Yazar aynı zamanda, çeşitli Osmanlı yapılarının mimari özellikleri ile görünümlerinin ancak bir imparatorluk projesi ile ilişkili olarak anlaşılabileceğini ileri sürüyor. "Ayasofya'nın aşılması" , Osmanlılar üzerinde, bir dizi mimari çalışma sırasında hep etkisini göstermiş bir güdü. Stefanos Yerasimos'un başarılı araştırması, bu "sembolik boyut"'un yerli yerine oturtmamızı sağlıyor.

Yazan      : Stefanos Yerasimos
Yayınevi  : İletişim

Kitap satış adreslerine buradan ulaşabilirsiniz.


0 yorum :

"Çünkü Bir Erkek Bir kadının Nefesi Kadar"

Yoksa hep böyle şapşal ve kavruk kalacağız...Bize kadınları nasıl seveceğimizi anlatan bir kitap lazım.

Düğümlere Üfleyen Kadınlar

Bize kadınların nefesini genişletecek, o nefesin rüzgarına yelken açmamızı öğretecek bir kitap lazım. Yoksa biz ne kadar sevilsek tamir olmayız.

Bir kadının kalbini fena kırmış bir adam... O adamı öldürmek için çölü geçmeyi göze almış dört kadın... Düğümlere Üfleyen Kadınşar bu yolculuğun romanı. Ne kadar sevilse de tamir olmayan o yaralı coğrafyada, Ortadoğu'da geçiyor. Saraylar devrilip meydanlar dolarken sorular kalıyor geriye. Her yola en az bir soruyla çıkılır çünkü: Bir kadın ya da bir ülke nasıl sevilir sahiden?

Yazan     : Ece Temelkuran
Yayınevi : Everest

Kitabı satın almak isteyenler bu adresten ulaşabilirler



0 yorum :

ANA - BABA OKULU

ANA - BABA Eğitimi ve Aile içi İletişim Becerileri


Editörlüğünü Haluk Yavuzer'in  yaptığı, konularında uzman 20 psikolog ve pedagog ile birlikte hazırlanan bu kitap, Bebeklikten Ergenliğe kadar  çocuğunuzu yetiştirirken ihtiyacınız olan her türlü ip ucuna rastlayacağınız bir rehber niteliğindedir.

Editör      : Haluk Yavuzer

Yazanlar : Acar Baltaş, Zuhal Baltaş, Ümit Davaslıgil, İlkay Demir,  Hatice Ergin, Tamer Ergin, Esra İşmen Gazioğlu, Emine Zinnur Kılıç, Emre Konuk, Özcan Köknel, Çare Sertelin, Mercan, Ayla Oktay, Timuçin Oral, Oya Güngörmüş Özkardeş, Nilgün Peker, Norma Razon,Yeşim Kesgül Sercan, Haluk Yavuzer, Nurgül Yavuzer, Armağan Yıldız
Yayınevi  : Remzi Kitabevi

Kitabı satın almak isteyenler bu adresten ulaşabilirler


Konular ; 

* Bebeklik Dönemi ( 0-2 yaş)
* Okul öncesi dönem ( 3-6 yaş)
* Temek İhtiyaçların Kazanılmasında Ailenin Rölü
* Arkadaşlık İlişkileri
* Çocuk ve Ergenlerde Cinsel Gelişim ve Eğitim
* Çocuk Yetiştirmede Farklı Ebeveyn Tutumları
* Baba olmak
* Çalışan Anne ve Çocuğu
* Ailede Disiplin Anlayışı
* Ergenlik Dönemi, Problemleri ve Anne- Babalar
* Çocuk ve Ergenlerde Sosyal Kaygı
* Kimlik Bocalamasından, Şizofreniye: Neden Herşey Ergenlikte Ortaya Çıkar?
* Çocuk ve Ergenlerde Ruhsal Sorunlar
* Eğitim Başarısını Yükseltmede, Sağlıklı ve Mutlu İnsanlar Yetiştirmede Ailenin Rolü
* Bilişsel İşlemlerin Akademik Becerilere Dönüşmesinde Ebeveyn Rolü
* Sınava Hazırlanan "Kaygılı" çocuğunuza Yardımcı Olabilirsiniz
* Okul Başarısını Etkileyen Önemli Sorunlardan Biri:  Özel Öğrenme Güçlükleri
* Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda  Anne-Babanın yapabilecekleri
* Saldırganlık ve Aile
* Kişisel Gelişimde Bir Güç Olarak Güven ve Öz- Saygı Kavramı
* Eşlerde Problem Çözme




0 yorum :

Eskiden çok çalışarak para kazanılır derdim.

"İş Hayatında Melekler mi? Daha Neler!"

... demeden önce, şirket sahiplerinden tıp doktorlarına kadar bir çok iş adamının yaşadıklarına bir göz atın: "Senelerdir işte hep aynı döngüyü yaşadım. Meleklerle tanıştıktan sonra, hayal ettiğim zirvedeyim."

"Eskiden çok çalışarak para kazanılır derdim. Artık herkes şaşırıyor. Yorulmadan iş çıkarıyoruz."
Meleklerin yardımıyla kolay ve mutlu çalışmanın yolunu keşfedin:

* İş hayatında meleklerin mucizelerini yaşamak
* İş'te iç sesimizi duymak
* "Neden hep aynı şeyleri yaşıyorum?"un cevabını bulmak
* Satışları bereketi ve iş'te tatmini arttırmak
* Yaşam amacı...

Yazan     : Beki İkala Erikli
Yayınevi : GOA

Kitabı satın almak isteyenler bu adresten ulaşabilirler.

Melekler ve Beki İkala Erikli hakkında daha fazla bilgiye adresinden ulaşabilirsiniz



0 yorum :

"Bilgi Avcıları" ile maceraya var mısın?

Bilgi Avcıları Gizli Görevde ; BEYOĞLU MACERASI

Yılın en iyi çocuk kitabı tasarımı dalında "Yılın Çocuk Kitabı" seçildi.

Bir bilgi avcısı olan Sinan'ın köpeği Gezgin'le birlikte yaptığı heyecanlı bir Beyoğlu yolculuğu...
Arkasında Şifre Korsanları olduğu halde gizli görevini başarıyla tamamlayan Sinan'la adım adım Beyoğlu'nu gezecek, ünlü tarihi yerleri hakkında ilginç bilgiler edineceksiniz.

Yazan         : Sara Şahinkanat
Resimleyen : Ayşe İnan Alican
Yayınevi     :  Yapı Kredi Yayınları

Kitabı satın almak isteyenler bu adresten ulaşabilirler


0 yorum :

Zaman tünelinde İstanbul, İstanbul içinde 5 Çocuk

İstanbul'un 300 bin yıllık kültür tarihini bir solukta anlatan ve her yaştan okur tarafından beğenilen 5 ÇOCUK 5 İSTANBUL 

Elinizdeki bu kitap, dünyanın en büyük kentlerinden biri olan İstanbul'u küçük çocuklarımızın da algılayaıp tanıması amacıyla hazırlandı. Kitapta yer alan 5 bölüm, bugün İstanbul dediğimiz çok geniş kentsel alanda, günümüzden geriye doğru 5 farklı tarihsel dönemde yaşayan 5 çocuğun öyküsünü anlatıyor. Böylece çocuklarımız, Türkiye'ye yön veren bu büyük kentin geçirdiği birbirinden değişik dönemleri, kısa ve ilginç birer öykü yardımıyla gözlerinde daha kolay canlandırabilecekler.

Günümüzün büyüyk kenti İstanbul'da yaşayan TURUNCU SAÇLI MERT 150 yıl önce, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'da yaşayan KIRMIZI FESLİ HAMDİ 1300 yıl önce, Bizans İmparatorluğu'nun başkenti Konstantiopolis'te yaşayan MOR AYNALI HELEN 2300 yıl önce, büyük liman kenti Bizantion'da yaşayan MAVİ PARA KESELİ MİLYA Onbinlerce yıl önce, İstanbul çevresindeki bir mağarada yaşayan KEMİK TOKALI KIZ 

Yazan ve Resimleyen  : Betül Sayın
Yayın evi                      :  Günışığı Kitaplığı

Kitabı satınalmak isteyenler bu adresten ulaşabilirler


0 yorum :

Yaratıcı, biri yarattı. Bu bir, iki oldu.

Yaratıcı, biri yarattı. Bu bir, iki oldu. İki üçü üretti. Bu üçten insanlığın tamamı meydana geldi...


Yeryüzünün tüm bölgelerinde bulunmuş çok eski çağlara ait insan kalıntıları ile sembolik yazı, resim, tablet ve eski belgeler şeklinde karşımıza çıkan bölük pörçük tarihsel kayıtlardan yararlanarak, anakaradan ayrılan kolonicilerin izlediği güzegahı ya da hatları belirlemeyi başardım. Bu kalıntılar, ana hatlardan ayrılan çok sayıda dalla birlikte kolonileşmenin iki ana güzergahı izlediğini açıkça göstermektedir...


Meksika taş tabletleri  12 bin seneden daha eski...

Ne var ki ilk kolonilerin nerede ortaya çıktığını kesin olarak biliyoruz. Doğu yönünde ilk yerleşimler, bugün Kuzey ya da Orta Amerika'nın Batı sahilleri olarak bilinen yerlerde gerçekleşmiştir. Batı kolonileri ise ilk kez Asya'nın doğu kıyılarında ortaya çıkmıştır.

Bir koloni, anakaranın egemenlik çatısı altında kendini yönetecek kadar geliştiği zaman koloni imparatorluğuna dönüşüyor ve buraya bir hükümdar atanıyordu. Sembolü ise ufuktan yükselen ve ışınları da bulunan güneşti.

Yazan : James Churchward
Yayınevi : Omega Yayınları

Kitabı satın almak isteyenler bu adresten ulaşabilirler.


0 yorum :

Sevmek gibi bir şey öldürmek...

Hayatta gerçekleştirilen bütün hayati eylemlerin sebepleri sonradan bulunur. Sevmek gibi bir şey öldürmek... Başlangıçta sebepsiz... Olup bittikten sonra anlaşılması olanaksız, açıklaması yapay...

Gerçekliği belirleyen sözcükler midir her zaman? Ağzımızdan çıkan ya da kulağımıza ulaşan bir sözcük müdür var olmamızı sağlayan, herhangi bir eylemi mümkün kılan?

Sözcükler öylesine güçlü olabilir ki bazen, herhangi bir insanın aklına cinayet fikrini sokup onu bir katile bile dönüştürebilir. Peki bir romanda kurgu nerede biter, gerçek nerede başlar?

Yazar     : Pınar Kür
Yayınevi : Everest

Kitabı satın almak isteyenler bu  adresten  ulaşabilirler



0 yorum :

Şikayetim var!

Ben Bilirim - Şikayetim Var - Dost musun, Düşman mı? 

Bilim insanları bunca farklılık içinde insanı anlayabilmek, tanıyabilmek, hastalıklara tedavi yöntemleri geliştirmek için guruplandırıyorlar. Doktorlar ayrı, sosyologlar ayrı, antropologlar, psikologlar hepsi ayrı sınıflandırmalarla insanı tanımaya yönelik çalışmalar yapıyor. Literatüre baktığımızda davranış bilimcilerinin yaptığı guruplamalar içinde "zor insanlar" diye tanımlanan bir gurup hemen dikkat çekiyor.

Zor insanlar yaşamın bir parçası, hatta tuzu biberi. İş yaşamında veya özel yaşamda onlarla karşılaşabiliriz. Bu bizi korkutmasın. Doğru yaklaşır ve iyi ilişkiler kurmayı başarırsak onlarla baş edebiliriz. Böylece hem kendimiz, hem de onlar için mutlu bir ortam yaratabiliriz.

Yazan : Özden Aslan
Yayınevi : Elma Yayınevi
Kitabı satın almak isteyenler bu adresten ulaşabilirler


Özden Aslan, Zor İnsanlarla Zorlanmadan Baş Etmekadlı kitabında olduğu gibi, yine üç farklı zor insan tipiyle baş etmenin yollarını anlatıyor. Yazar, yaşamın içinden örneklerle zenginleştirdiği anlatımı ile okuyucuya eğlenceli bir rehber sunuyor. Zor insanları yönetmeyi öğrenmenin yolu bu kitabı okumaktan geçiyor.

İşte Zor İnsanlar, yarattığı beklentiyi tamamen karşılıyor. Çevremizde mutlaka bir Demir, Engin Bilgin, Dr. Hüsnü veya Nurcan vardır. Böyle kişilerle baş etmenin akıl oyunlarıyla dolu yolları bu kitapta. Zaman zaman güldüren, güldürürken de öğreten harika bir kitap.
Dinçer Maden
Harikaydı, bir solukta okudum. Öyküler, eğitici ve etkileyici; kendinizden bir parça buluyorsunuz. “Bu kişiye böyle davranırsam baş edebilirim” diyorsunuz ve ders çıkarıyorsunuz. Kitap, insanın ufkunu genişletiyor, bakış açısını yeniliyor.

Kitap gerçekten çok güzel ve sürükleyici. Hizmet sektöründe çalışan biri olarak bu kitabı ısrarla tavsiye ederim. Şirketler, tüm personellerine okutmalı. Böylece çalışanlar zor durumda kaldıklarında ne yapacaklarını öğrenir.

0 yorum :

BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE

Türk askerleri ülkelerinde ki "yaşamı yenilemek" için mutlaka bu kitabı okumalıydılar. 

Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi.  Atatürk Kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelime ile hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretti. Türk askerleri ülkelerinde ki "yaşamı yenilemek" için mutlaka bu kitabı okumalıydılar.

Bir Milletin Uyanışı 

Bu kitap tüm yoksulluğu, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslakten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya'yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak bir şekilde gözler önüne sermektedir. Halkların destansı özverisiyle yoksulluktan kurtularak, ekonomik, politik ve kültürel olarak nasıl mükemmel bir ülke yaratabileceğinizi gösteren, okurlara dudak ısırtan ölümsüz bir eser.

Yazan     : Grigoriy Petrov
Yayınevi : Koridor

Kitabı satın almak isteyenler bu adresten ulaşabilirler
Daha ayrınltılı bilgi için Wikipedia


0 yorum :

Yer ve Gök Tanrı Parçacığı

"İnsanların elinde bu kadar çok şey anlatan bir kitap vardı fakat onca yıldır anlaşılamadı, öyle mi?"

Farklı uzay-zaman gerçekliklerinden iki gezgin... Kuran'a ait sırları çözmeye çalışan bir profesör... Karanlık madde ve tanrı parçacığının peşinde genç bir fizikçi...

Bu roman sizi klasik fizik, kuantum fiziği ve uzay fiziğiyle, Kur'an, İslam öğretisi ve doğu inanç felsefeleri aralarında bulunan bağları keşfedeceğiniz bir yolculuğa sürükleyecek.

Yazan     : Mustafa Acunbay
Yayınevi : Ganj yayınevi

Kitabı satın almak isteyenler bu adresten ulaşabilirler.







0 yorum :

Cehennemin Kapıları İstanbul'a açılıyor.

Cehennemin en karanlık yerleri, buhran zamanlarında tarafsız kalanlara ayrılmıştır.

Mitolojiye göre, inkar halindeki bir kahraman kibir ile gururun varabileceği en üst noktadadır. En kibirli kişi, dünyadaki tehlikelerin kendisine dokunamayacağına inanan kişidir.

Cehennemin Kapıları İstanbul'a açılıyor.

Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı mouseion'unda
ve kulağını yere daya, dinle suyun şırıltısını.

Batık sarayın derinliklerine in,
orada, karanlığın içinde bekler khthonik canavar
kan kırmızısı sularına gömülmüştür lagünün
ki yansıtmaz yıldızları...

Yazan     : Dan Brown
Yayınevi : Altın kitaplar

Kitabı edinmek isteyenler bu adresten satın alabilirler.

0 yorum :

Savaş bir talih oyunudur general!

20. Yüzyılın En Büyük Lideri  MUSTAFA KEMAL...

Mustafa Kemal'in 1881'den 1923'e kadar olan yaşamının tarihi bir akış içerisinde araştırılarak, incelenerek onun liderlik niteliklerini ortaya çıkaran bir araştırma / inceleme kitabıdır.

Yazan     : İlker Başbuğ
Yayınevi : Remzi Kitabevi

Kitabı satın almak isteyenler bu adresten ulaşabilirler

Eşi olmayan bir liderle tanışmış olduğumu idrak ettim

"Mustafa Kemal Paşa,  13 Temmuz 1923 'te Amerikalı gazeteci İsaac F. Marcosson'a bir mülakat gerçekleştirdi. Marcosson'un son cümlesi "Durgun havada borazan sesleri yansırken, güçlü ve hakim bir şahsiyetle insanlar arasında eşi olmayan bir liderle tanışmış olduğumu idrak ettim"

Mustafa Kemal Paşa ile görüşen yerli ve yabancı basın mensuplarından; onun bilgisi, güveni, kararlılığı, karizması karşısında kalıp da etkilenmeyen hiç kimse olmadı."

Savaş bir talih oyunudur general! Bazen en yetenekliside yenilir. Siz görevinizi yaptınız.

Yunan Başkomutanlık Vekaletine getirilmiş olan General Trikupis yanında bulunan 2'nci Kolordu Komutanı Digenis ve Tümen Komutanı Albay Vandalis Uşak'a bağlı Karlı Köyü'ünde esir alınmıştı.

Mustafa Kemal Paşa, Yunanlıların yaptıkları tahribat ve zulme karşın onları büyük bir hoşgörü ile karşıladı. Düşman Başkonutanının elini sıkıp kendisine sigara ve kahve ikram etmiş ve "Oturun general, yorulmuş olacaksınız. Napoleon da bir savaş kaybetti. Savaş bir talih oyunudur general! Bazen en yetenekliside yenilir. Siz görevinizi yaptınız, sorumluluk tarihten geliyor. Üzüntü duymayınız" diye onu teselli etmişti.
Mustafa Kemal Paşa'nın  General Trikupis'e karşı davranışını tek kelime ile tanımlamak gerekirse, bunun cevabı: Asil davranıştır. Bu düşmanına bile saygılı davranılmasını bilen, elde ettiği büyük zafer ile asla şımarmayan, alçak gönüllülüğü öne çıkaran bir davranış şeklidir.

0 yorum :

40' ının da Kulpu Kırık 40 Türk

Kırk ünlü yabancı karakter Türk olsaydı, ne olurdu? 

Brad Pitt "sarı", Lost dizisinde ki Charlie, Charlie Dayı olarak karşımıza çıkardı. Obama zenci açılımı yapar, E.T. camiye müezzin olur. Kedi kız mahalle baskısıyla büyürdü. Jaws, Adana'dan çıkan delikanlı bir balık muamelesi görürken, Avatarlar kurban edilmekten zor kurtulurdu.

Okurken gülümseyeceğimiz, gündelik hayatımızda gördüğümüz manzaralara farklı bir gözle bakarak kendimizi eleştirmeden geçemeyeceğimiz bir mizah kitabı...

"Süpermen, Türk olsaydı... Uçamazdı. Niye mi? Bizde çocuğa karşı sevgi, feci bir korumacılığa dönmüş durumda. Anne babanın çocuğuna bakışı, çocuk beş yaşındayken de, velet kırkına geldiğinde de aynı.  Süperman Türk olsaydı, onun pelerinini annesi bağlardı."

Yazan     : Ahmet Şerif İzgören
Yayınevi : İzgören yayınları
Kitabı satın almak isteyenler bu adresten ulaşabilirler



0 yorum :

“Anne biliyor musun? Kızların penisi yokmuş”


ÇOCUKLARIMIZLA CİNSELLİK HAKKINDA NASIL KONUŞALIM?

Küçük oğlum 4 yaşında ana okuluna başladığında her gün yeni birşeyler öğrenerek geliyordu. Birgün “anne bak buğdaydan un yapılıyor, undan da ekmek yapıyoruz.” Bir başka gün “sucuk hayvansal gıdadır anne biliyor musun?” daha başka bir gün “anne biliyor musun kızların penisi yokmuş.” O zaman anladım ben cinsel eğitimi ne zaman vereceğim diye beklerken aslında o arkadaşlarından ve okuldan zaten öğrenmeye başlamıştı. Daha önce okuduğum bir kitabı yeniden okudum ve uygulamaya başladım. Herkese tavsiye edebileceğim bu kitap Prof. Dr. Z. Bengi Semerci’ye ait. Adı “ÇOCUKLARIMIZLA CİNSELLİK HAKKINDA NASIL KONUŞALIM?” Bebeklikten gençliğe kadar cinselliği anlatan her adımda anne babalara destek veren bir kitap. Bir kaç satırda kitaptan notlar aktaracağım.

Cinsel organların isimlerini değiştirmeden, biyolojik isimleriyle kullanın;

“Cinsel organların isimlerini değiştirmeden, biyolojik isimleriyle kullanmak, başta biraz fazla profesyonelmiş gibi gelebilir. Ama çocuk, söyleyebildikten sonra, cinsel organlara başka isim takmak anlamsızdır. Bu nedenle 3 yaşından itibaren, ebeveynler doğru anatomik isimleri kullanmalıdır. Böylece çocuk en doğru şekilde, utanmadan, bu isimleri kullanmayı öğrenir. Kiki, pipi gibi sevimli ama anlamsız kelimeler icat etmek yerine, doğru kelimeleri kullanın. Erkek çocukların cinsel organı için penis, kız çocuklarının cinsel organı için vajina doğru kelimelerdir.”

Tek kaynak siz değilsiniz;  Çocuğunuzun cinsellik öğrendiği tek kaynak siz değilsiniz. Sizin aktardıklarınızdan daha fazlasını, yanlış kaynaklardan öğrenebilir. Saçma sapan şeyler öğrenmesini istemiyorsanız, siz doğrusunu anlatın.

Cinsellikle ilgili konuşmaktan rahatsızsanız, bunu çocuğunuza dürüstçe söyleyin: “Ben seks söz konusu olunca rahat konuşamıyorum, çünkü annem-babam benimle bu konuda konuşmazdı. Ama ben seninle, her konuyu konuşabilmek istiyorum. O yüzden ne merak ediyorsan sor. Cevabını bilmiyorsam, araştırıp öğrenir sana anlatırım.” Bu, onun için rahatlatıcı olur.

Sakin olun; Çocuğunuz en tuhaf soruyu bile sorsa, merakına saygı duyun, yargılamayın. Siz onu “Saçmalama!” diye susturursanız, yanıtı etrafındakilerin yargılarından öğrenecek, onları benimseyecek.

Ne sorduğunu tam anlayın; “Bebekler nasıl olur?” mu dedi. Şöyle deyin: “Nasıl dünyaya gelir mi demek istiyorsun, yoksa bebekler nasıl oluşur, onu mu öğrenmek istiyorsun?”

Sakın yargılamayın; Gerçeği ararken, kafası karışık olacaktır. Yargılarsanız, “Aaa ne ayıp!” derseniz ya da “Çek elini oradan!”, bu konuyu tabu haline getirmiş olursunuz.

Mahremiyeti öğretin; Kapınız kapalıysa, girmeden önce kapıyı vurması gerektiğini. Ama siz de onun kapısı kapalıyken aynısı yapın.

Konuşma fırsatlarını kullanın; Tuvalet eğitimi veriyorsanız, bu mesela cinsel organların ismini doğru öğretmek için bir şanstır. Kızınızın bezini mi değiştiriyorsunuz, oğlunuz bunu görürse, kardeşinin neden penisi olmadığını sorabilir, anlatmak için bir fırsattır.

Sakinliğinizi Koruyun; Okul öncesi dönemden itibaren cinsellik oyunları, mastürbasyon davranışları başlayacaktır. Şaşırmayın, büyük olay haline getirmeyin. Çocukken cinsellik hakkında konuşun ki onlar da sizinle ergen olduklarında konuşabilsinler. Yoksa kapalı kutu olarak kalırlar.

Onlarla gizliliği konuşun; Sınırlarını bilmeye ihtiyaç duyarlar. Nerede çıplak olabileceklerini, nerede giyinik olmaları gerektiğini bilmeliler. Küvette çıplak, sokakta, mağazada, okulda giyinik.

Önündeki dönemi açıklayın; Vücutları değişirken kaygılanabilirler. O yüzden bir sonraki dönemde başlarına gelecek şeyleri anlatın. 9 yaşındaki bir kız çocuğu âdet kanamasını bilmelidir.

Ergen olduğunu fark edin; Cinsel olarak sizin zannettiğinizden önce aktif olabilirler, o yüzden cinsel yolla bulaşacak hastalıklar ve doğum kontrolü konusunda bilgilendirin.

Bedenine bir yabancının dokunmaması gerektiğini öğretin; Bu özellikle önemli. Çocuğunuz, kendisine istemediği ve izin vermediği tarzda dokunuşları fark edebilmeli Bunun, kendisi için bir tehlike yarattığını öğrenmeli.

Yazan : Prof. Dr. Z. Bengi Semerci
Yayınevi : Alfa
Kitabı satın almak isteyenler bu adresten ulaşabilirler




0 yorum :

Sultanı Öldürmek

Babalarını öldürmeyen çocuklar hiçbir zaman büyüyemezler. 

"Baba geçmiş kültürü temsil ediyordu, eskinin ağırlığından kurtulmak için, ebeveynlerin ağıtlığından kurtulmak mı gerekir demek istiyordu ünlü psikanalist? Babalarını öldürmeyen çocuklar hiçbir zaman büyüyemezler. Elbette mecazi anlamda. Bu toprakların kültürüne ne kadar uzak bir önerme... Biz, hakiki anlamda babamızı öldürsek bile mecazi anlamda öldüremeyiz. Hep bir baba figürüne ihtiyacımız var."

Sapında Fatih Sultan Mehmed'in tuğrası bulunan mektup açacağıyla öldürülmüş bir tarih profesörü... Bir aşk cinayeti mi? Yoksa kökleri "Ulu Hakan"ın şüpheli ölümüne uzanan bir entrika mı?
Yıllardır aynı kadını bekleyen bir adam. Serhazinlerin son temsilcisi Müştak  Serhazin. Şahane bir aşk için harcanmış bir hayat. Ve hayatını Osmanlı tarihine adamış hırslı bir kadın... Başarılarla dolu bir kariyer ...

Osmanlı devletinin, bir imparatorluğa dönüştüğü zaferler ve ihanetlerle dolu günlerine yapılan sıradışı bir yolculuk. Ve bu heyecan verici yolculuk boyunca kulaklarımızdan eksik olmayan o kadim soru: Tarih geçmişte yaşananlar mıdır, yoksa tarihçilerin anlattıkları mı?

Yazan     :  Ahmet Ümit
Yayınevi :  Everest
Kitabı satın almak isteyenler bu adresten ulaşabilirler.






0 yorum :

Elohim'in Çocukları

"Daha önce hiç Tevrat'ı okudun mu?" diye sordu Uriel.

"Ezbere bilmesem de evet..." yanıtını alınca sözlerine devam etti.

"Tevrat iki Adem'den bahseder. Bunlardan biri Elohim'lerin yani benim ve yardımcılarımın meydana getirdiği galaktik insandır. Yani Mu halkı... Yani Adem-1...  Diğeri de Yahve ırkının yani Hospitalarius ve ona bağlı Naakal'lerin meydana getirdiği yeryüzü insanı. Adem-2..."

Bilgelik, felsefe, güzel ahlak, dürüstlük, sadelik, saflık ve düşünmenin baş köşede yeraldığı bir dünyada yaşıyorsunuz. Hayal edin, edebilir misiniz? Zor gibi duruyor, öyle değil mi?
Kim bilir belki de binlerce yıl önce insanlar bu şekilde yaşıyordu?

Orhan Bahtiyar, "Elohim'in Çocukları" romanında tarihle kurguyu  iç içe geçirerek zor olanı başarmış ve yeni bir gerçeklik çıkarmış ortaya. Tarihte yer alan bilgilerle kendi kurgu dünyasını harmanlayarak alternatif bir dünya tarihi sunmuş.

Bu kitap düşünceleri hallaç pamuğuna çevirip bilgilerinizi sorgulatacak, farklı fikirlere karşı olan  açlığınıza çare olurken bir yandan da sizi 21 Aralık 2012 tarihinde gerçekte neler olduğu konusunda aydınlatacak. "Elohim'in Çocukları" insanlık tarihini sorgulayan ve açık kapılardan ustaca süzülebilen bir kitap.

Yazan: Orhan Bahtiyar
Yayınevi: Aya Kitap



0 yorum :

Amstel Irmağının kıyısında bir balıkçı köyü...

Her mevsim kendine aşık eden, özgür ruhlu şehir… Amsterdam

12. yüzyılda Amstel ırmağının kıyısında bir balıkçı köyü olarak kurulan Amsterdam, bugün Hollanda 'nın kişi sayısı bakımından en büyük, kültürel ve parasal yönden de en önemli kentidir.

Amsterdam, çoğunlukla 17. yüzyıldan kalma yapılarıyla, Avrupa 'daki en köklü kent dokularından birini barındırır. Kentin eski bölümü iç içe geçmiş ay biçimindeki kanallardan oluşur. Bu kanalların iki yakasında tarihî binalarla doludur.
Şehir içinde bulunan kanallar arasında yapılan kanal turları, her mevsim ayrı bir güzelliği yansıtır. Bazı kanalların üzerinde tekne evler bulunur. Bunlar genellikle eski tekneler ya da baştan ev olarak tasarlanmış teknelerdir. İlk olarak 60'lı 70'li yıllardaki konut sıkıntısının sonucu olarak ortaya çıkan tekne evler, bugünlerde yalnızca zorunluluktan değil, daha çok bir yaşam tarzı yeğlemesi olarak öne çıkmaktadır.

Amsterdam sahip olduğu doğal güzelliğin yanında, özgür ruhlu eğlence ve kültür anlayışı ile de ön plandadır. Özellikle, Amsterdam'da bulunan Dam Meydanı çok ünlüdür ve dünyanın birçok yerinden ziyaretçi akınına uğramaktadır.

Amsterdam ‘a 2 gün gibi kısa bir zaman dilimi ayırabilirseniz gezebileceğiniz başlıca yerler;

Van Gogh Museum ; Malesef resimlerinde kendi bunalımını yansıtmış ama en ünlü resimleri "Sunflowers", "The Bedroom", "Almond blossom" bu resimlerin üzerinde olduğu hediyelik eşyalardan alabilirsiniz.

Heineken Museum ;
Eski bir bira fabrikası, biranın nasıl yapıldığını hangi maddelerin katıldığı anlatılıyor, atlar var içeride. Bira yapımı sırasındaki arpa artığı hayvanlara veriliyor. Birde 5 boyutlu bir film izletiyorlar, sanki sen birasın, kazanlarda kaynayıp, sulansırılıp, şişelenip ve en sonunda da paketlenip kasalara konuyorsun. Dağıtıma çıkıyor biri açıp içene kadar gittiği yolu sende gidiyorsun hem görsel olarak hemde fiziksel olarak. (ayaktasınız rampada sallanıyorsunuz) En sonunda film bitince biranın tadına bakıyorsunuz.

Madame Tussauds Museum ;

Giriş ücreti diğer müzelere göre pahalı,  şehrin içinde "tours-tickets" masaları var oralardan bilet
alırsanız daha uygun fiyatlı, içeri girdiğinizde eğer korkmak istemiyorsanız; soldan yukarı çıkan (dikkat yazılı, çocuk ve hamilelerin gittiği) merdivenden çıkın, eğer diğer taraftan karanlık yerden girerseniz insanlar kostüm giymiş ve üzerinize dokunarak sizi korkutuyorlar.

Madam Tussauds Museum dan çıkınca sola Kalverstraat caddesinin sonunda kanal yanında Kalvertoren de Lale pazarı var. (Flower Market) Her zaman taze çiçekler mevcut.

Red Light District : Burası gecesiyle ve gündüzüyle ayrı ayrı gezilebilecek bir mekan. Cadde boyunca bolca Coffe shop ve sex shop var.

Sex Museum : Nieuwendijk caddesi üzerinde Tren istasyonu yakınlarında bulunan bu müze iki katlı eski çağlardan bu güne kadar gelen filmler, fotoğraflar konu ediliyor.

Meraklısı için not: Amsterdam Hava alanından merkeze gitmek için biz trene binmeyi tercih ettik. Hem fiyatı uygun hemde kısa zamanda merkezde oluyorsunuz. Tren istasyonundan dışarıya çıkar çıkmaz yolun karşısında Tourist İnformation Office var. Bir harita alıp birde otele ulaşmak için hangi tramvaya bineceğimizi öğrendik.

Amsterdam düz bir mekan ve heryerde bisiklet kiralama yerleri mevcut. Çok efor sarfetmeden istediğiniz yere gitme özgürlüğüne sahipsiniz. Trafik de yok. Hava güzelse neden olmasın?

Amsterdam‘ı bir baharda birde karlar altındayken görmeli. Her ikisinde de kanal turu sonunda şehir kendine aşık ediyor.

Kışın meydanlara buz pisti kuruluyor yan tarafındaki minik dükkanlarda da sıcak şarap ve sosisli sandviç satışı yapılıyor.








0 yorum :

Buzlar ülkesindeki aşıklar diyarı...

Güneş ışıklarının geceyi sarıp sarmaladığı, aşıkların gezmeye doyamadığı şehir...

Gecenin gündüze karıştığı, yazın yıldızların gözükmediği bu şehirde, gezerken zamanı unutacağınız büyülü anlar sizi bekliyor.

St. Petersburg'da gezilecek yerler

Kent merkezi; Kenti ikiye bölen Neva Nehri'nin güney kıyısı Petersburg'un merkezini oluşturuyor. Oktyabrski yakası olarak bilinen bu bölüm kentin zengin tarihi ve kültür mirasını barındırıyor. Büyük ve Küçük Neva kolları arasında kalan Vasilyevski Adası, yine bu ikili kolun çevreleldiği adaları kapsayan Viborg yakası kentin diğer bölgeleri. Şehirde 50'den fazla müze bulunuyor.

Hermitage
Dünyanın en eski ve en zengin müzelerinden. Çariçe 2. Katerina'nın koleksiyonundaki sanat yapıtlarını koruması için 1764'te Kışlık Saray'ın bitişiğine inşa ettirildi. Batıdan doğuya Kışlık Saray, Küçük Hermitage, Büyük Hermitage ve Hermitage Tiyatrosu ile beş binadan oluşan müzede 3 milyon eser sergileniyor. Burada dünyanın en ünlü ressamlarının (Vinci, Michelangelo gibi) tabloları ile birlikte Hint, Çin, Eski Mısır, Mezopotamya, Eski Yunan ve Roma sanatlarından da örnekler görebilirsiniz. 1057 oda ve 400 salondan oluşan Kışlık Saray da dahil Hermitage'ın girişindeki dev heykeller heykeltaş Terebenev'in eseri. Müzenin tamamını bir günde gezmek imkansız. Bu nedenle bir plan edinip, önceliklerinizi belirlemeniz gerekiyor. Pazartesi hariç her gün 10.30-17.00 arası açık. Adres: 34 Dvortsovaya nab. Tel: 110 96 25 Metro: Nevski Prospekt

Aziz İsaak Katedrali
(St. Isaac's Catedral): Finlandiya'dan getirilen taşlarla inşa edilen katedralin yapımı 40 yıl sürdü (1818-1858). Yaklaşık 250 merdivenle tırmanılan kubbesinden kenti kuşbakışı seyredebilirsiniz. Ancak bunun için ayrıca bilet almanız gerekmiyor. Kubbe 100 kilogram saf altınla kaplı. Çarşamba hariç her gün 11.00-18.00 arası açık.

Adres: 1 Isaakievskaya pl. Tel: 315 97 32
Metro: Gostinnr Dvor, Nevskiy Prospekt


Kazan Katedrali

(Kazansky Sobor): Karalya granitlerinden I. Aleksandr tarafından yaptırılan pembe sütunlu kilise sosyalist yönetim zamanında "Din ve Ateizm Tarihi Müzesi" olarak kullanıldı. Roma’daki San Pietro Bazilikası’ndan esinlenerek inşa edilen kilisenin tamamlanması 10 yıl sürmüştür.  (1801- 1811)
Katedralin adı, mucizeler getiren Kazan Madonnası ikonundan gelmektedir.
Pembe Fin granitinden yapılma sütunları ve 80 metrelik kubbesiyle şehrin en gösterişli kiliselerinden biridir. Sovyet döneminde Ateizm Müzesi’ne ev sahipliği yapan kilise, 1999 yılında tekrar kilise olarak açılmıştır ve ziyaretler ücretsizdir

Rusya Devlet Müzesi
(Gosudarstvenny Russky Muzey): 1898'de Mikhaylovsy Sarayı'nda açıldı. Saray 1819-1829 yılları arasında Büyük Dük Mikhaylovsy için yaptırılmıştı. 400 binden fazla sergiye ev sahipliği yapan müzede Rusya'nın hemen hemen her yerinden 12 ile 16. yüzyıldan kalma ikonlar, portreler ve tablolar bulunuyor. Salı hariç her gün 10.00-17.00 arası açık.
Adres: 2 Inzhenernaya ul. Tel: 314 34 48
Metro: Gostinyy Dvor, Nevski Prospekt

Donanma Binası

Çar Petro, Rus Donanması İsveç'i yenilgiye uğratıp, Baltık sahillerini geri alınca, zaferinin anısına bu devasa binayı yaptırmış. Klasik Rus İmparatorluğu mimari tarzını yansıtan bina 1806-1823 yılları arasında inşa edildi. Günümüzde denizcilik okulu olarak hizmet veriyor. Yapının altın kubbesi 2. Dünya Savaşı'nda Alman bombardıman uçaklarından korumak için siyaha boyanmış. Uzunluğu 500 metreyi bulan binanın önünde üç büyük bulvar (Gorokhovaya, Vosnesensky ve Nevsky) buluşur.

Yeniden Diriliş Katedrali

(Khram Voskresenia Khristova): Griboedova Kanalı üzerinde yer alan yapı 1887-1907 yılları arasında kuruldu. Yapımında Moskova Kızıl Meydan'daki St. Basil Katedrali örnek alındı.

Antartika ve Arktika Müzesi

Kuzey ve güney kutuplarına yapılan ekspedisyon ve çalışmalar sergileniyor. Kutupların doğasını tanıtan müze dünyada tek olma özelliğine sahip.
Adres: 24 Marata ul. Tel: 311 25 49
Metro: Mayakovskaya, Vladimirskaya

Nevski Bulvarı

Altı metre genişliğindeki bulvarın iki kıyısında barok ve neoklasik tarzda yapılar sıralanıyor. Yolun solunda Yeliseyev's Çarşısı 20. yüzyılın hemen başlarında yaptırılmış. Caddenin karşısında Gostiniydvar Çarşısı bulunuyor.

Dostoyevski Müzesi

Ünlü yazarın Karamazov Kardeşler'i yazdığı ve öldüğü daire müze haline dönüştürülmüş.
Adres: Kuznechny per 5. Tel: 311 40 31
Metro: Vladimirskaya, Dostoevskaya

Puşkin Müzesi

Bir düelloda 1837'de hayatını kaybeden, ünlü Rus yazarı Puşkin'in kaldığı son apartman dairesi müze olarak kullanılıyor. Salı hariç 11.00-17.00 arası açık.
Adres: 12 Moyki Reki nab. Tel: 314 00 06
Metro: Gostinyy Dvor, Nevskiy Prospekt

Köprüler

Petersburg kanallar, doğal boğazlar ve köprülerle süslü bir kent. Kentteki köprüler arasında; Aniçkov, Volodarskiy, Aleksandra Nevskogo, Troitsky, Dvortsovyy, Leytenanta Shmidta, Bol'sheokhtinskiy, Leytenanta Shmidta, Tuchkov, Sampsoniyevskiy, Grenaderskiy sayılabilir.

Aurora Kruvazörü

Ekim Devrimi'nin simgesi olan gemi Neva Irmağı'nda demirli. Pazartesi ve salı hariç her gün 10.30-16.45 arası açık.
Adres: 4 Birzhevaya pl. Tel: 328 25 01
Metro: Vasileostrovskaya

Yazlık Saray

St. Petersburg’un en eski taş binası olan Yazlık Saray, Büyük Petro için inşa edilmiştir. Rus donanmasının Büyük Petro yönetiminde kazandığı zaferlerin göstergesi olarak sarayın mimarisinde denizcilik temalı rölyefler yer almaktadır.

Büyük Petro’nun şehirdeki ikinci sarayı olan Yazlık Saray’ın, diğer çarların yaptırdığı saraylarlarla kıyaslandığında oldukça mütevazı olduğu görülmektedir. Çarın yatak odasındaki yatağın ve yatağın üzerindeki ipek örtünün günümüze kadar orijinali bozulmadan saklanmış olması buranın ne kadar özenle korunduğunun işaretidir.

Sarayın mutfağında bulunan şehirdeki ilk su tesisatı sistemi ile mutfaktaki orijinal mermer lavabo, o yıllarda oldukça lüks sayıldığı için dikkat çekmektedir.

Tel: +7 (812) 314 0456
Adres: Naberejnaya Kutuzova. Hrt 2, St. Petersburg
Ziyaret saatleri:
10 Mayıs – 1 Ekim Çarşamba - Pazar: 10:00 – 18:00 Pazartesi: 10:00 – 17:00

Peterhof Sarayı

Büyük Petro’nun İsveçlilere karşı kazandığı zaferden sonra yaptırmaya karar verdiği Peterhof Sarayı, Versailles’dan esinlenerek inşa edilmiştir. İngiliz ve Fransız bahçelerinden oluşan bir parkın ortasında eşsiz bir Baltık manzarasına sahiptir.

Petro-Pavel Kalesi
St. Petersburg tarihinin en büyük hazinelerinden biri sayılabilecek bu kale, Neva Nehri kıyısında küçük bir ada olarak kurulmuştur.

Kalenin Neva Nehri’ne bakan kapısı “Ölüm Kapısı” adıyla da anılır. Bunun nedeni buradan ulaşılan Komutan İskelesi’nin suçluların idama gönderildikleri yer olmasıdır.

Nehrin kenarında muhteşem bir şehir manzarası eşliğinde yürüyüş yaparak gezebileceğiniz Petro-Pavel Kalesi’nde şehrin eşsiz güzellikteki fotoğrafları sergilendiği için de burası fotoğraf severlerin tercih ettikleri yerlerden biridir.

Tarihi bölüm

Kışlık Saray ile Dekabristov arasında; Saray Meydanı, Donanma Binası, bronzdan yapılmış Büyük Petro Heykeli, Aziz İsak Katedrali, Tarih Müzesi, Hermitaj Müzesi, mağaza ve kafelerin yer aldığı Nevsky Prospekt Caddesi, Kazan Kadetrali, sokak sanatçılarının bulunduğu Ostrovskogo Meydanı, Aleksandr Nevski Manastırı bulunuyor.


0 yorum :

Şimdi karnaval zamanı...

Maskelerin ardında ki gizemi keşfedin...

Kanallar  şehri....
Renkli kostümleri, çeşit çeşit maskeleri ile dolaşan insanların, maskelerin ardında ki gizemli yüzlerin saklandığı kanallar diyarı...

Gezilecek yerler
Piazza San Marco (San Marco meydanı)
Rialto köprüsü
Canal Grande (büyük kanal)

Karnaval zamanı Venedik kadar ihtişamlı ve gizemli bir şehir yoktur heralde...  Herkes kostümlü veya maskeli. Sokakta genelde günlük kıyafetlerinizle dolaştığınızda yadırgandığınızı hissedersiniz.  Festival boyunca dünyanın en lezzetli pizzalarını yer, İtalyan şarapları ile çakır keyif olursunuz… Sabahlara kadar tüm Venedik halkı ve karnavala katılan milyonlarca ziyaretçi ile sokaklarda  dans ve müzik eşliğinde vakit geçirirsiniz.
Venedik Karnavalı’na giderken yanınıza almayı unutmamanız  gereken  iki şey Karnavala katılmak için bir maske, bir de hayatınız boyunca unutamayacağınız bu ortamı fotoğraflamak için bir fotoğraf makinesi…

1268′den itibaren kutlanan Venedik Karnavalı’nın temeli aslında Pagan kültüründe baharı karşılamaya dayanıyor. Zaman içerisinde yasaklanan karnaval, 1979′dan beri her yıl kutlanıyor. İlk kutlanmaya başlandığı zaman sosyal sınıf ayrımlarını ortadan kaldırmak için kullanılan maskeler, şimdi karnavalın vazgeçilmezi haline gelmiş durumda…

Karnaval boyunca en başarılı kostümü seçmek için San Marco Meydanı’nın ortasına kurulan büyük sahnede yarışma düzenleniyor. Çevredeki tüm kostümlü insanlar burada sıraya giriyor, podyumda yürüyor ve jüri tarafından oylanıyorlar. Bu yarışma biletlerini karnavalın internet sayfasından almak mümkün. Biz en iyileri fotoğraflayabilmek amacıyla San Marco Meydan'ında yerimizi aldık… Tek kelimeyle muhteşemdi!

Detaylı bilgi için:  adresini ziyaret edebilirsiniz.

MERAKLISI İÇİN İP UÇLARI
Ulaşım ; San Marco havaalanından çıkınca solda ki  iskeleden deniz otobüsüne bindik. Biletleri internetten yada havaalanının içinden alabilirsiniz.  

Kostüm kiralama için garderoba adresinden ulaşabilirsiniz.

Otelimiz Best Westtern Hotel Ala

10-12 Şubat 2012

Konserler;

A. Vivaldi 'nin 4 mevsim operası vardı. gideceğiniz tarihlerde yakalamak istediğiniz konserler varsa buradan bakabilirsiniz.




0 yorum :