Kendinize Hata Yapma İzni Verin

0 yorum

"Hayatta hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yaşamayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır." Yunus Emre 

Dünyada en çok ve en büyük hataları kimler yapar biliyor musunuz? Bilim insanları, liderler, kahramanlar, sanatçılar... Hatalar, kişisel gelişimin, büyümenin, öğrenme sürecinin ön şartıdır. Sıfır hata, sıfır gelişim.

...

Şimdi bu hata dediğiniz şeye başka bir çerçeveden bakalım. Öğrenme, ders alma, gelişme... 

...

Kitaptan sizlerle paylaştığım bir bölüm ve bölüme ait bir kaç satır. 
Kitabı ilk okumaya başladığımda, yazarın benimle beraber aynı oda da olduğunu düşünmeye başladım. Sanki kitabı ben değilde o bana okuyordu. Anlatım dili o kadar yalın, sıcak ve içtenki kitabı elinizden bırakamıyorsunuz.

Kitabın en arkasında "Değişim yemini ile başlayan özdeğer, özgüven egzersizleri ve kendine hata yapma izni ver bölümü, istemek ve yapmak, beden ve iletişim, affetmenin beden üzerindeki etkisi" gibi bir çok konuda egzersizler yer alıyor. Ve gelecekten mektup ile okumamızı bitiriyoruz. 

Eeee artık sihirli değnek bizim elimizde, aslında hep elimizdeydi de biz fark etmemiştik. Arzu Bıyıklıoğlu bu kitabıyla,  içimizdeki  gücü keşfetmemizi sağlıyor. 

Meraklısı için Arzu Bıyıklıoğlu hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz

Devamını Oku »

BACH Sihirli Müzik Kutusu

0 yorum

Buna, Bach etkisi deniyor...

Eski bir oyuncak dükkanı el değiştirmiş ve yeni dükkan sahibi, oyuncakları değiştirerek dükkanı yenilemeye karar verimiştir. Eski oyuncaklar arasında olan bir müzik kutusu çocuklar için sihirli bir kutudur. Çocuklara göre kutu açıldığında oyuncaklar canlanır.

Oyuncakcı dükkanını sık sık ziyaret eden çocuklar eski oyuncakların ortadan kaybolduğunu fark ettiklerinde onları aramaya başlarlar. Eski ve yeni oyuncaklar arasındaki rekabeti Bach müziğinin etkisiyle dostluğa dönüşebilecek mi? 

Müziklerle, şarkılarla ve danslarla çocuklara keyifli daikalar sunan bir müzikal. Çocuk oyuncuların başarısı takdire değer.  Seyretmek gerçekten çok keyifliydi.  Bilet almak isteyenler buradan ulaşabilirler.

Şarkı sözlerinden aklımda kalanlar, 

Buna Bach etkisi deniyor,
Dostluğun ve sevginin müziği.
250 yıldır barışın yolunda ilerliyor.


Devamını Oku »

FARK ET, UYGULA, DEĞİŞ

0 yorum
Kararlarınızı sürekli erteliyor musunuz ?
Hayır demekten mi korkuyorsunuz?
Özgüven sorunu mu yaşıyorsunuz? 
Herşey için çok geç olduğunu mu düşünüyorsunuz? 

Peki, tüm bu sorunların nedenlerini öğrenmenizi, blinçaltınıza doğru mesajı iletmenizi sağlayacak ve tüm teknikleri uzman gözetiminde uygulayabileceğiniz bir kitap olsaydı sonuç ne olurdu?
Yazıları, seminerleri ve seanslarıyla bir çok insanı hedefine ulaştıran NLP Eğitmeni ve Yaşam Koçu Arzu Bıyıklıoğlu, ilk kitabında, değişmenizi ve hedefinize ulaşmanızı sağlayacak sihirli değneğin elinizde olduğunu ve nasıl kullanacağınızı gösteriyor!

Yazan : Arzu Bıyıklıoğlu
Yayınevi: Esen Kitap
Kitap satış adreslerine buradan ulaşabilirsiniz.





Devamını Oku »

Likya Yollarında...

0 yorum
Kısacık bir zamanda yüzyılları aşıp, tarihin kokusunu içimize sindirme mutluğunu yaşadık. 

Bayram tatilini de fırsat bilerek Ekim ayında Fethiye’den yola çıkıp, altı gün gibi kısacık bir zamanda yüzyılları aşıp, tarihin kokusunu içimize sindirme mutluğunu yaşadık.  Çocuklarla gezeceğimiz için gelecek sorulara karşı tedbirliyim, dersimi önceden çalıştım. Çocuklarla keyifli bir geziydi ve Müze Kart'ımızı doya doya kullandık. 

Kayaköy (Müze kart ile giriş ücretsiz)

Aşağı Kilise            
Bugün hayalet köy diye anılan Kayaköy çok geniş bir alana yayılmış. Bir ucu ölü denize kadar uzanıyor. Içeride iki adet kilise var Yukarı kilise, yerleşimin ortasına yakın hakim bir tepenin üzerine kurulmuş. Yüksek duvarlarla çevrili atrium, siyah-beyaz çakıl taşlarının oluşturduğu geometrik desenli mozaik döşeme ile kaplıdır. 

Yerleşimin batı sınırında bulunan orijinal adı Panayia Pirgiotissa olan Aşağı Kilise, günümüze daha iyi korunarak ulaşmıştır. Korunmasında ki en önemli etken, yapının 1960'lı yıllara kadar camii olarak kullanılmasında saklı.

Kayaköyde kaldığımız pansiyon “Kayamisafirevi” taş binalardan oluşuyor. Dolayısı ile içerisi serin, dekorasyonu ile bir o kadar sıcak , samimi.

Ölüdeniz 

Ölüdeniz, adı gibi durgun bir göl niteliğinde. En fırtınalı günlerde bile diğer sahiller dalgalarla boğuşurken Ölüdeniz'de sadece çırpıntılar meydana geliyor.

Ancak durgun gibi gözüken Ölüdeniz, gözle görünmeyen üç nedenle kendini hemen her gün yenilemektedir. Bunlardan ilki, Ölüdeniz'de mevcut yoğun kaynak suyu çıkışları, dipte içeriden açıkdenize doğru bir akıntı yaratmaktadır. İkincisi, bu kaynak sularının yarattığı tuz farkından dolayı açıkdenizden içeriye ve dışarıya devamlı bir sirkülasyon oluşmasıdır. Üçüncüsü ise gel-git etkisi ile iki-üç günde bir deniz ortalama yarım metre yükselir ve alçalır. Bu da büyük miktarda deniz suyu giriş ve çıkışı sağlamaktadır. Sahilin çakıltaşlı olması denize gişiri zorlaştırsa da ölüdenize girmek ve deniz bisikleti kiralamak çok zevkli.

Letoon Antik Kent (Müze kart ile giriş ücretsiz)


1988 yılında Unesco'nun, dünya mirası listesine aldığı antik kentlerden biri. Kentte en eski yerleşim izleri M.Ö. 7. Yüzyıla kadar gider. Kalıntılar ve ele geçen kitabeler buranın dinsel ve politik bir alan olduğunu göstermektedir Kentte üç ayrı tapınak bulunuyor. Bunlardan en kuzeydeki Leton, ortadaki Artemis güneyindeki Apollon'a adanmış. Tapınakların güneybatısında bir çeşme, hemen doğusunda kilise yer almaktadır.

Kentin kuzeyinde Stoa ile arkasını kısmen doğal yamaca dayamış  Helenistik Döneme  ait tiyatro bulunmaktadır. Sahnesi olmayan oldukça büyük grek planlı bu tiyatro girişte sizi karşılıyor.

Yeraltı su seviyesinin yüksek olması kazıları zorlaştırdığı gibi kazılan bölgelerin bir sure sonra takrar su altında kalmasına engel olunmamaktadır.

Patara Antik Kenti (Müze kart ile giriş ücretsiz )
Patara Zafer Takı

Patara antik kentinde yer alan en görkemli yapılardan olan Roma Zafer Takı (Metius Modestus) girişte sizi karşılayacaktır. Zafer takının M.S. 1. Yüzyıl sonlarına doğru yapıldığı bilinmektedir. Antik kente tepeye doğru kutsal alanlar, tiyatro, Bizans bazilikası yer almakta olup Tiyatro tepenin eteklerinde ve arkası tepeye yaslanmış konumdadır.

Patara, Likya Birliğinin başkentliğini yapmıştır. Likya birliğinin üç oy hakkına sahip altı kentinden biri ve belki de en önemlisidir.

Antik kenti gezdikten sonra caretta caretta’ların yumurtalarını bıraktığı o eşsiz sahile varıyoruz. Dalgaların dövdüğü, İncecik kumlardan oluşan sahilin tadını çıkarmak çok keyifli. Sahilde yiyecek, içecek için bir büfe ve ayrıca duş ve tuvalet mevcut. Eğer müze kartınız varsa  sahil girişi içinde ücret ödemiyorsunuz.

Antiphellos Antik Tiyatro (Kaş)

4000 kişilik kapasitesi olan ve 26 basamaktan oluşan tiyatro, M.S. 2. yy da onarım görmüştür. Sahnesi olmayan tiyatronun en önemli özelliği denize cephesi açık olan bir tiyatro olmasıdır.

Bu gün şehrin içine sıkışıp kalmış olan bu tiyatronun en üst basamağından görülen gün batımı manzarası çok ünlü. Hele bir de sahnede arya söyleyen birine rastlarsanız keyfini çıkarın derim. arya görüntülerini buradan izleyebilirsiniz

Arkeolojik çalışmalar, M.Ö. 6 bin yıllarında da burada yerleşim olduğunu göstermekte.

Kral Mezarı

Halk arasında Kral Mezarı olarak bilinen Uzun Çarşı’daki Likya yazıtlı Anıt Mezar ( M.Ö 4.yy) günümüze ulaşan en güzel ve görkemli lahitlerden biridir.

Kekova

Kaş’a 35 dakika mesafede Üçağız Köyü, Kekova (batıkkent) için teknelerin kalkış noktası. Buradan kalkan tekneler ilk once Kaleköy (symena) koyuna uğrarlar. denizden ulaşımın olduğu bir köy. Tekne bir saatlik bir mola ile bizim kaleye tırmanmamıza fırsat tanıdı. Kale M.S. 2yy yapılmış. Manzara muhteşem kalenin sağında ve solunda bir çok lahit mezar mevcut. Sahilde yarısı suya gömülü lahitin çevresinde rengarenk kanoları seyretmek çok zevkliydi.

KaleKöy (Üçağız/ Kekova)
Turkuaz rengi denizde ilerlemeye devam ediyoruz ikinci durağımız Burç Koyu, Osmanlılardan kalma kale ve top var. 

Üçüncü durağımız Gökkaya koyu , denize girmek için ideal. Biz ekim ayında gittiğimiz için şanslıydık yazın bu koyda yer bulmak çok zormuş. 

Tersanekoyu / Kekova



Sonraki durağımız Korsan Mağarası bu koyda yüzülebilecek güzel yerlerden biri. Mağara önceleri Fok balıkların ve yarasaların uğrak yeriymiş. Şimdilerde sadece yarasalar kalmış.

Bir sonra ki durağımız Kekova adası, ada M.Ö. 3yy'daki depremler sonucu ana karadan ayrılmış ve üzerindeki şehirle birlikte sular altına gömülmüş. Gezi teknelerinin çoğunun altında penvcereler var. Adaya yaklaşarak dolaşırken altta ki pencerelreden batık şehrin anforalarını seyredebilirsiniz. 
Kekova’nın denize girilebilen tek koyu Tersane koyu. Sahilinde bir kilise kalıntısı var. Tekne gezimizin son durağı akvaryum koyu 

Üçağız köyü ve Kekova bölgesi görülmeye değer doğal güzellikleri ve tekneleri ile ziyaretçilerini bekler. 

Meis adası (Kastelorizo)
 
Eğer vizeniz varsa Kaş‘tan bir gün önceden herhangi bir acentaya pasaportlarınızı ve feribot bilet ücretinizi bırakmanız yeterli. Ertesi sabah feribot saatinden 15 dakika önce gidebilirsiniz. 

20 dakikalık bir mesafede, şirin bir sahil kasabası. Adada bir cami, bir kilise ve bir adet de müze bulunuyor. Sahilde deniz taksiler var, sizi Mavi mağaraya götürüyorlar. Gidiş dönüş 45 dakika sürüyor. Kişi başı 10 Euro, Tekne 6 kişilik mağara girişinde herkes kaptan dahil teknede yere yatıyor, giriş çok alçak. Fakat içeri girdiğinizde müthiş bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. 

12 m yükseklik (sudan yukarı) ve 15m derinlik güneşin sudan yansıyan ışınları mağarayı mavi ışıkla aydınlatmış. Muhteşem büyüleyici bir görüntü. 

Meis
Adada ayrıca yüzmek isterseniz feribottan inince solda camii’nin yakınında denize giriliyor. Yada deniz taksilerle Island Beach‘e gitmek mümkün. Eğer günübirlik gittiyseniz plajlarda duş imkanı kısıtlı. Sahilde kilise den sonra kafeler ve pansiyonlar var. “Remezzo Cafe” yi tavsiye ederim. 

Kaş’tan akşam yemeği için Meis‘e 18.00 de kalkıp 23.00 de dönen bir feribot var. Avea ve Turkcell adanın heryerinden çekiyor rahat rahat çektiğiniz fotoğrafları anında internete yükleyebilirsiniz.

Myra Antik kenti (Demre) (Müze kart ile giriş ücretsiz)

Myra Kaya mezarları
Kaya mezarları, Likya yazılı kitabeler ve sikkeler, Myra’nın en azından M.Ö. 5. yy’dan itibaren varlığını sürdürdüğünü gösteriyor.

Likya Birliği’nin metropolisi olan şehirde, Likyalı zengin kişilerin yardımları ile birçok yapı inşa edilmiş ve onarılmış.
 

Bizans döneminde ise Myra, dini yönden olduğu kadar idari yönden de önde gelen şehirlerden biri olup günümüze dek ününü Aziz Nicholas’ın M.S. 4. yy.’da şehrin piskoposu olmasına ve ölümünden sonra aziz mertebesine ulaşıp adına kilise yapılmasına borçlu. 
Myra Antik Tiyatro


Myra, 7. yy.’dan itibaren gerek deprem, su baskını ve Myros çayının getirdiği alüvyonlar, gerekse Arap akınları sebebiyle önemini yitirip 12. yy.’da köy hüviyetine dönüşmüştür.

Günümüz kalıntılarını, akropolün güney eteğinde yer alan tiyatro ile her iki yanında yer alan kaya mezarları oluşturur. 

Snt Nicholas

Olympos Antik Kenti

Doğudan Akdeniz’e açılan Olympos Antik Kenti, ortasından geçen Akçay (Olympos Çayı) ile ikiye bölünüyor. Bu konumuyla tarih boyunca liman kenti olma özelliği taşıyan Olympos, günümüze gelen antik kentler arasında farklı bir yapı sergiliyor. 

Kentin kesin kuruluş tarihi bilinmemekle beraber, tarih sahnesinde Likya Birliği için bastığı sikkelerle MÖ 168-78 yıllarında ilk kez görülür. 



Olympos Antik kente Çıralı sahilden de giriş mevcut. Kente girerken iki anıt mezar ve Kaptan Eudemos’un lahiti size selamlıyor.

Çıralı sahilinde kaldığımız pansiyon, Yıldız Pansiyon.
Pansiyon bahçesi, Portakal, nar, avakado ağaçları ile dolu. Bu ağaçlar arasında serpiştirilmiş ahşap evler var. Çok huzurlu, rahat ve keyifliydi. 

Ağaçların arasında odamıza giderken tavuklar bize eşlik ediyordu. Küçük oğlumun “Anne ilk defa canlı tavuk görüyorum“ demesi aklımızdan çıkmayan güzel anılardan sadece biriydi. 

Denize yürüme mesafesinde olan bu pansiyonun tek dez avantajı sıcak suyu güneş enerjisiyle sağlamaları. Tabi bizim gibi Ekim ayında gidip bir de yağmura yakalanınca güneşi dört gözle bekliyorsunuz. Neyseki Güneş ertesi gün yüzünü gösterdi, denize de girebildik duş da aldık. 

Chimaira (Yanartaş ) 


Çıralı sahilden yola devam ediyoruz. Tabelalar bizi doğruca Yanartaşa çıkarıyor. Arabadan inip zorlu tırmanışa başlıyoruz. Ekim ayında gittiğimiz için yukarı tırmanışı gündüz rahatlıkla yapabiliyoruz. 

Yaz aylarında neden gece ziyaretçisinin çok olduğunu yukarı çıkınca anladım. Kayaların aralarından çıkan alevler muhteşem bir görüntü oluşturuyorlardı. 

Sağda solda bulduğumuz dal parçalarını yanan ateşte tutuşturduk ve her hangi iki kayanın arasına uzattık, parlayan ateşle yandığını izlemek çok keyifliydi. Burada en çok eğlenenler çocuklardı. Keyifle ateş yaktılar. 




Devamını Oku »

Hakuna Matata!

0 yorum
Mavinin kaç tonunu bilirsiniz? Ya yeşilin? Dünyada kaç çeşit baharat olduğunu biliyor musunuz? Ya tatlarını?




Sevgili gezginler, bir bayram sabahı rotamız bizi Tanzanya‘ya oradan da Zanzibar’a götürdü. 

İranlı göçmenler tarafından kurulan adanın adı “zencilerin sahili" anlamındaki Farsça "zangi bar"'dan geliryormuş. 1503 - 1698 yılları arasında Portekiz hakimiyetine, 1698 yılında Umman Sultanlığı denetiminde kalan ada, 1964 tarihinden günümüze dek özerk bölge olarak bir parçası olduğu Tanzanya’ya bağlanmış. 

Ekonomisi baharat üretimi ve turizme dayalı olan Zanzibar asıl ününü Queen grubunun solisti Freddie Mercury’nin doğum yeri olmasına borçlu. Zanzibar %98 i müslüman olan çok şirin ve mutlu bir ada. 

THY ile önce Uganda sonra Tanzanya’nın Dar es Salaam şehrine yaklaşık 8 yada 9 saat süren bir yolculuktan sonra vardık. 

Zanzibar adasına geçmeden önce Dar Es Salaam’ı gezme imkanımız oldu. Dar es Salaam sokakları ve caddeleri bizim ülkemizi aratmıyor. Kimse, kırmızı ışık yanmış, yolda yaya varmış, dinlemiyor, kafasına göre takılıyor. Toplu taşımacılık desen bizdekiyle aynı benzerlikleri taşıyor. Biz hiç yabancılık çekmedik. 

Limandan Coastal fast ferries ltd 'in feribota binerek Zanzibar’a doğru yola çıktık. Yolculuk deniz durumuna bağlı olarak yaklaşık 2 veya 4 saat sürüyor. Binerken herkes kendi bavulunu ve yükünü taşıyacak şekilde organize olursa çok iyi olur çünkü çok kalabalık. Ama iyi yanı turistlere özel klimalı bölüm var fakat halk yerlerde oturuyor. 

Zanzibar’da tavsiye edeceğim turlardan bazıları

City Tour ; Stone Town kalesi (old fort) ve şehrin evlerinin kapıları çok ünlü. Freddy Mercury bar,(Farrokh Bulsara gerçek ismi), souvenir dükkanından (Memories of Zanzibar) tanzanit taşı, tahta el işleri, magnet, incik boncuk, yağlıboya resim (tinga tinga), kadınların milli kıyafeti sarındıkları kumaş kanga alınabilinir. 

Değişik tatlar için zencefilli gazozları “Tangavizi”, Klimenjero birası ve Savanna dry içkisi denemeye değer olanlarından sadece bir kaçı. 

Masai gecesi; Masailer ya da Maasailer Tanzanya ve Kenya sınırları içinde bulunan 'Masai Mara' bölgesinde yarı göçebe bir hayat süren yerli halka verilen isimdir.

Hemen hemen her otelde Masai gecesi düzenleniyor. Açık büfe yemek ve yerli müziği dansları eşliğinde çok keyifli dakikalar geçirebilirsiniz biz çok beğendik. 

Spice tur; Çoğunu ilk defa gördüğüm, bir sürü bitki, ağaç, meyve ve ot yedim. Farklı damak tatları sıra dışıydı. 

Buraya köylerin içinden geçilerek gidiliyor. O bölgede yaşayan çocuklara, koca bir poşet şeker çikolata götürmüştük. Bütün tur sözleşmiş gibi aynı şeyi düşünmüş çocuklara şekerleri dağıtırken yüzlerinde ki mutluluğu görmeliydiniz. 

Jozani Forest tur; Red Colobus Monkey diye endemik maymun türü var. Bazıları otellerin yakınlarına kadar geliyorlar. Biz daha tura katılmadan birtanesi ile otel sahilinde tanıştık. 

Dolphin Trip; Yunuslarla yüzme fırsatı yakaladığınız keyifli bir tur. 

Prison island yada Changuu adası turu; Muhteşem plajı ve dev kaplumbağaları ile görülmeye değer bir yer. 

Nungwi plajı; şnorkel dalışı yapabildiğimiz muhteşem manzarassı ile etkileyiciydi. sahilde irili ufaklı adalar var ve özel mülkiyet olduğu için oralara ayak basılmıyormuş. Hatta başka turdan birileri adaya çıkmışlar ve tutuklanmışlardı, bilgilerinize sunarım. 

Havaalanından dönerken Out of Afrika diye bir marka var oradaki ürünlerde çok güzeldi...

Bizim kaldığımız otel Karafu'yu  bu adresten inceleyebilirsiniz.


Swahili dilinde bazı kelimeler 

Merhaba - Salam, habari, jambo 

Hoşçakal - Kwa kheri, kila lakheri 

Endişelenecek Bir Şey Yok - Hakuna Matata 

Nasılsın, nasılsınız - Hujambo, habari gani 

Günaydın - Habari za asubuhi 

Kardes naptın - Kavaçi, makaorito 

İyi geceler - Usiku mwema 

Teşekkürler - Shukrani, ahsante sana 

Önemli değil - Karibu sana, una karibishwa 

Hoşgeldin, hoşgeldiniz - Karibu 

Görüşürüz - Tuonane baada ya muda 

Bol şans - Kila la kheri, kheri yako, bahati njema 

Seni seviyorum - Nakupenda 


Not: Yanınıza almanız gereken en önemli şeyler 

Gece sıtma, gündüz sarıhumma sivrisineklerinden korunmak için hem kıyafete yapıştırılan hemde vücuda sürülen losyon ve bantlardan; antibiyotik, ağrı kesici böcek sokmalarına karşı merhem, yarabandı, mide bulantısı yada yanması için talsit ve size özel tüm ilaçlarınızı. 

Para olarak da USD Dolar’ın 2000 senesinden sonra basılmış olması şart. Eğer elinizde 50 ile 100 USD’lik banknotlar varsa daha yüksek bir kurdan bozdurabilirsiniz.(1 tanzanya şilini=0,00062 USD 

Kuru ve ıslak mendil hijjen takıntısı olanlara mutlaka tavsiye edilir. 




Devamını Oku »

Rahmi Koç Müzesi

0 yorum

Bugün bir iyilik yapın kendinize, içinizdeki çocuğu şımartın...

Renkli Matematik Dünyası
Herbiri birbirinden özel klasik arabalar, Saltanat treni ile nostaljik dakikalar, Fenerbahçe Vapur'unda çay molası, Uluçalireis  Denizaltı'ında bir gezinti ve Haliç turu buharlı bir vapur ile...  daha neler neler.

Gezmeye doyamayacağınız bir mekan, hava güneşli ise keyifli bir hafta sonu sizi bekliyor demektir. Biz Şubat tatilini seçmiştik. Bütün günümüzü müzede geçirdik diyebilirim.  Çalışan bulaşık makinesinin cam yüzeyinden içeriyi izlemek çocukların en çok ilgisini çeken şeyler arasındaydı. Klasik arabalar, eski itfaye arabaları, uçaklar ve nostaljik dükkanlar.

Yaz aylarında buharlı vapur ile Haliç'te gezinti yapma imkanınız var. Keşif küresinde hafta sonları film izleniliyor. Bizim gittiğimiz dönemdeki film "Dinazorların Gizemli Dünyası" idi. Film bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.

Beşiktaş-Karaköy Atlı Tranvay
Müze içindeki tren raylarında korkusuzca yürümek ve vagonların arasında dolaşmak çocukların çok hoşuna gitti. Saltanat vagonunu ve  ilk atlı tranvayı gezdik.
Fenerbahçe vapurunu gezerken bir çok gemi maketini ve ilk defa bir uçağın cockpit bölümünü inceleme fırsatı bulduk. 

Haliç kıyısına döşenen dar hat demiryolu üzerinde işleyen Nostaljik bir tren ile  Haliç boyunca kısa bir yolculuğuna ne dersiniz?
Buda mı var? dediğinizi duyar gibiyim. Evet, ücretsiz olarak binilen bu trenin seferlerini gişeden biletinizi alırken sormayı ihmal etmeyin.

Keyifli geziler dilerim.

Not: Her hafta sonu çocuklar için eğlenceli atölyeler mevcut.  Müze gençleri de unutmamış, Renkli Matematik Dünyası, Fen ve Teknoloji Atölyesi ve Bakım -Onarım Atölyeleri etkinliklere devam ediyor.

Müze iletişim bilgilerine buradan ulaşabiliriniz.

Devamını Oku »

Gel bakalım 2014

0 yorum

Tek bir gün, dünyanın her yerinde aynı amaçla kutlamaların yapıldığı tek bir gün.

Düşünsenize milyarlarca insan “Yeni Yıl”a bir umutla, sevdikleriyle birlikte giriyor. Kimi önce, kimi saatler sonra. Sanki zaman durmuşcasına…

Yeni yılda, yeni umutlar, yeni dilekler, yeni hayaller ve yeni tatlar eklemek isteyenlere özel “Yeni Yıl Menüsü”

Yemek yapmayı eğlenceye dönüştüren, MaxFm’le Türkiye’yi uyandıran adam, DJ. Özgür Aksuna ve akademisyen aynı zamanda gurme köşe yazarı Şef Ali Açıkgül ile,  Chef Akademi’de Cook&Fun Yemek workshop’ların da yeni yılda, yeni tatlar için buluştuk.



Menümüz Balkabağı Çorbası, Kestaneli Hindi Dolması ve Böğürtlenli Tart.

Arka fonda müziğimiz, hazırlıklarımız tamam, eğlenerek öğrenirken farklı tatlar damağımızda iz bırakıyor. Muskat ceviz rendesi krema eşliğinde balkabağı çorbasına imzasını atarken mutlaka anı fotoğraflıyorum.

Kestaneli hindi dolmasının püf noktası ise streç üzerinde tokmakla dövüp incelttiğimiz hindi göğsünü, önceden hazırladığımız pilavla birlikte rulo halinde sarmamızdı. Tereyağda karamelize ettiğimiz hindi dolmasının lezzetine lezzet katan ise servis ederken üzerine eklediğimiz tereyağlı soya sos.  

Etkinliğin en tatlı kısmı Böğürtlenli Tart ile final yapıyoruz. Değişik lezzetler denemeyi seviyorsanız, hazırladığınız kremaya Rom veya Burbon vanilya da katılabilirsiniz.

Yemeklerimizi afiyetle ve keyifle yerken, yeni yıl için güzel dileklerde bulunmayı da ihmal etmedik. 

Bu keyifli Workshop için Şeflerimiz Özgür Aksuna, Ali Açıkgül ve Chef Akademi’ye çok teşekkür ederim.

HOŞGELDİN 2014






Balkabağı Çorbası

BALKABAĞI ÇORBASI
250gr Balkabağı
2 Kapya Biberi
1 adet Lemon rendesi
1 tatlı kaşığı zencefil
¼ Diş sarımsak
1 adet Chili Biberi
1 Litre Et suyu
20gr Ayçiçek yağı

Hazırlanışı : Zencefili, sarımsak ve chili biberini kokuları çıkana kadar kısık ateşte kavuruyoruz.
Balkabağı ve biberler eklenir. Kısık ateşte sebzeler 5 dk. kadar kavrulur.  Pişen sebzelere et suyu ilave edilir. Sebzeler yumuşayana kadar pişirilir. Blenderdan çekilir, süzgeçten geçirilir, taharatla tatlandırılır.

Kestaneli Hindi Dolması
KESTANELİ HİNDİ DOLMASI

200 gr. Hindi göğsü
50 gr. Pirinç
20 gr. Tereyağ
5 gr. Çam fıstığı
5 gr. Kuş üzümü
½ adet ince doğranmış kuru soğan
50 gr. Kestane
tuz, karabiber
Yenibahar
Tarçın
Dereotu
Su 

Pirinci ıslatıp yıkayın, suyunu süzün. Tereyağında fıstıkları pembeleşinceye kadar kavurun. Soğan ilave edin. Sırasıyla, kuş üzümü ve pirinci ekleyip 3-4 dakika kavurun. Tuz, karabiber, baharat ve su ilave ederek 20 dakika kadar pişirin. Pilavınızı demlemeye bırakın daha sonra içine ayıklanmış kestaneleri atın.

Diğer taraftan hindi göğüsler inceltilir içine kestaneli pilav harcı konur ve streçle sarılır ardından sıcak suda 20 dakika bekletip tereyağında karamelize yapılıp kesilir.

BÖĞÜRTLENLİ TART

Böğürtlenli Tart
Hamuru

100 gr. Un
60gr. Tereyağ
1 adet yumurta
40 gr. Pudra şekeri
½ çay kaşığı kabartma tozu
Yapılışı; Tüm malzemeyi karıştırarak hamur haline getiriyoruz. Hamuru yoğurup metal kalıplara basıyoruz. 160 derecedeki fırında 15 dakika pişiriyoruz. Krema koyup üzerlerini böğütlenle süslüyoruz.

Kreması
250gr süt
80gr. Toz şeker
25gr tereyağ
1 adet yumurta
½ vanilya
25gr nişasta 

Yapılışı: Süt, şeker ve tereyağ ocakta kaynatılır. Yumurta, nişasta ve vanilya çırpma teli ile karıştırılır. Kaynayan sütten 1/3 oranında alınarak karışıma katılır. Karışımı süzerek süte yavaşça ilave ediyoruz. Kaynamaya başlayınca kısık ateşe alıp devamlı karıştırarak pişiriyoruz. Pişen kremayı çelik tepsiye aktarıp hava almayacak şekilde streçliyerek 0 derecede soğutuyoruz.




Devamını Oku »

Nihal'in Sofrası

1 yorum
Hani bazen içinize çektiğiniz bir koku, damağınızda ki bir lezzet, iz bırakır ya hafızalarda...

Yeniden o tadı damağınızda hissettiğinizde yada kokuyu içinize çektiğinizde, işte o an başlar zamanda yolculuğunuz.

Bu tatlardan birine “Nihal’in Sofrası”ında rastlıyorum. Mardin’e özel damağımda Ansonlu Çörek tadı, cebimde hoş sohbetlerle eve dönerken tarifini de almayı unutmuyorum.

Anasonlu Çörek

-1Kaşık terayağı,

-1Tatlı kaşığı yenibahar

-1Yemek kaşığı tarçın

-2 yemek kaşığı anason

-1Su bardağı süt

-1Su bardağı toz şeker

-1Su bardağı  ( 1/4 su, 3/4  sıvıyağ )

-1Paket kabartmatozu

-700gr un

Yapılışı

Malzemelerin hepsi birden tepsiye alınıp yoğurulur, hamurun kulak memesi kıvamında olması önemli Daha sonra saç örgüsü gibi yapılıp iki uç birleştirilir.  Tepsiye dizip üstüne yumurta sarısı sürüldükten sonra 180 derecelik fırında pişirilir. (yaklaşık 30 adet çıkıyor)

Afiyet olsun.

Devamını Oku »

BAOBAB

0 yorum
Baobab ağacının Dünya'da yaşayan en eski bitki türlerinden biri olduğuna inanılıyor

Çok uzun ömürlü bir ağaç olduğu için sizin ektiğiniz fidelerin ağaç nitelemesini kazanabilmesi, ne yazık ki bir ömrün sınırları içinde mümkün olmayacaktır. Hatta kimi kaynaklara göre miras bıraktığımız çocuklarımız da onun ağacına değil fidanlarına bakacaklar, belki torunlarımız bir Baobab ağacına sahip olacaktır. 

Baobab ağacının bir diğer etkileyici yönü, ağacın her bir parçasından birşeyler üretiliyor olmasıdır. 

Kabuğundan ve yapraklarından "adasonina" adı verilen ateş düşürücü madde elde ediliyor. Tohumundan, kozmetik ürünleri, banyo yağları ve losyonlarda kullanılmak üzere yağ elde ediliyor. Ağacın kabuğu kağıt, kumaş ve ip yapmak için, kullanılıyor. Meyvesinde B, C vitamini ve protein vardır.

Bir çok kaynakta Baobab ağacı sanki ters büyüyor görünümlü olarak tanımlanmaktadır. Bunun sebebi de ağacın tepesinde büyüyen çarpık dalların genellikle ağacın köklerine benzetiliyor olmasıdır.






Devamını Oku »

ALBATROS

0 yorum
Albatroslar açık deniz kuşları olup suda uyur ve beslenirler. Ancak yumurtlamak ve kuluçkaya yatmak için karaya çıkarlar.

Hayatlarının çoğunu açık denizlerde saatlerce avlanmakla geçirebilen Albatroslar, uzun müddet kanat çırpmadan süzülerek uçabilirler. Kanatlarını oluşturan kemiklerin yapısında, uzun süre açık tutmalarını sağlayan bir çeşit kanat sistemi vardır. Bu sistem sayesinde aylarca en az düzeyde enerji kullanarak hiç dinlenmeden uçabilirler. Ayrıca uçarken uyuyabilme özellikleri de vardır.

Dişi Albatros senede bir tek beyaz yumurta yumurtlar. Yumurtalara olan düşkünlük Albatros kuşlarında hayli dikkat çekicidir. Çünkü Albatroslar, özenle hazırlanan yuva içerisinde yumurtaların üzerinde hiç kımıldamadan yaklaşık 50 gün boyunca durabililer.

Ancak yavrulara karşı gösterilen özen sadece yumurtaların korunması ve bakımı ile sınırlı kalmaz. Nitekim Albatroslar çoğu zaman yalnızca yavrularına yiyecek bulabilmek için gerekirse bir seferde 1,5 kilometreden fazla yol katedebilirler.




Devamını Oku »

25 Aralık 1921

0 yorum
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, Bakanlar Kurulu Başkanı ve Milli Savunma Bakanı Fevzi Çakmak meclis başkanlığına bir önerge sundu: 

“Antep livası merkezi olan Antep Kasabasının namı “Gaziantep”’e tahvil olunması.”

Bu kanun teklifi, T.B.M.M’nin 6 Şubat 1921 günlü 147’inci toplantısında oy birliği ile ve alkışlarla kabul edildi, 8 Şubat 1921 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. 
20 Ekim 1921’de Ankara İtilafnamesi ile Fransızlar Antep’i terk etmeyi resmen kabul etmişlerdir. 25 Aralık 1921’de Ankara’ya bağlı kuvvetler Antep’e girmişlerdir. Her yıl 25 Aralık Antep’in kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.

25 Aralık 1937’de Gaziantep’in 16. kurtuluş yıldönümü dolayısıyla Ankara Halkevi’nde düzenlenen toplantıya katılmış, Gaziantepliler’e de bir telgraf çekmişti. Bu telgrafta:

"Eğer bir gün millet, vatan ve Cumhuriyetin yüksek çıkarları gerekirse, o çevre kahramanlarının geçmişte olduğundan daha yüksek kahramanlıklar göstermeye hazır olduklarına şüphem olmadığı bilinmelidir"
Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Gaziantep hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz

Devamını Oku »