Rotterdam



İlginç, sıra dışı görünümlü objeleri severim, özellikle mimari alanda olanları daha heyecan verici gözükürler. Devasa boyutta yer çekimine aykırı gibi görünen bir çok bina gördüm Rotterdam’da.

Bayram rotamız toplamda 1500 km sürdü ve bazen aynı günde iki ayrı şehre uğradığımız oldu.   (Bayram rotamız ; Amsterdam- Brüksel- Lüksenburg-  Brugge – Rotterdam – Den Haag – Zaanse Schans)  
Bu gezi sırasında Rotterdam ve Den Haag için aynı günü planlamıştım ve akşamına Zaanse  Schans da otelimize varacaktık. Zamanı iyi kullanmak açısından ve gece yollarda süprizlerle karşılaşmayalım diye Rotterdam‘da gezilecek iki nokta seçip sonra yola devam etmeye karar vermiştik. Ama planlananın ötesinde çok daha fazla görülmeye değer yer olduğunu görmek beni heyecanlandırdı.

Rotterdam da Kruisplein meydanında bulunan Küp Evler (Kijk-Kubus) en çok ilgimizi çekenleri idi.

Mimar Piet Blom’un yaptığı bu 45 derece eğik duran küplerin içindeki yaşamı çok merak ediyorum doğrusu. Apartman dairesi olan bu yaşam alanlarının içini gezmemiz mümkün olmadı malesef.

Dairelerden birinin camına yapıştırılan kiralık yazısı birden bende yeşil ışık yaktıysa da, önceden randevu almayışımız ve 2 saat içinde şehirden ayrılacak olmamız küp dairelerin sadece dışını görmekle yetinmemiz gerektiğinin habercisiydi.

Rotterdam şehri II Dünya savaşı sırasında bonbalanmış. Harabe haldeki bu şehri 1950’den 1970’e kadar yeniden inşaa etmişler.

Rotterdam’da bir diğer görmeyi istediğim yer Erasmus köprüsüydü. Ben van Berkel tarafından tasarlanmış bu köprü şehrin kuzey ve güney yakalarını birbirine bağlıyor. Kübik evlerden çıkarak Erasmus köprüsünün üstünden nehrin karşı tarafına geçtik. Bir çok yüksek ama bir o kadar da ilginç şekilli binaların bulunduğu bir yer. Köprüden geri dönerken sanki çölün ortasında bulunan vaha gibi parlayan Noordereiland adasını gördük.

Nieuwe Maas Nehri üzerinde bulunan Noordereiland yeşil alanları, sıra sıra kırmızı kiremitli evleri ile tarihi dokusunu korumaya devam ediyor. II Dünya savaşı sırasında bombalanan binaların yerine benzerlerini yaparak bu adanın tarihi dokusunu korumayı başarmışlar.


Rotterdam’a gelmişken birde şehri tepeden görelim derseniz Euromast kulesi tam da size göre. 

Hugh Maskant tarafından tasarlanan Euromast kulesi 1960 yılında Rotterdam’ın en yüksek binası olarak inşaa edilmiş. Rotterdam da giderek artan yüksek binalar 1970 yılına kuleye ilave seyir terası konmasına sebep olmuş. Halen Roterdam’ın en yüksek binası konumunda.

Hollanda’nın Amsterdam’dan sonraki en büyük şehri (nüfus olarak) Rotterdam benim için görsel bir şölen gibiydi. Bu kadar çabuk gitmek zorunda olmasak  heralde oradan günlerce ayrılmazdım.












0 yorum :