Yakın çevrede olduğu kadar Kale içi de adeta bir açık hava müzesi. Kale içi yürüyerek gezilebilecek kadar küçük olmasına rağmen burada adım başı hayranlık uyandıracak yapılara rastlamak mümkün.
Gezilecek, görülecek, hakkında bilgi toplanacak, fotoğraflanacak ne çok yer var burada…
Günümüzde Lala Mustafa Paşa Camii olarak kullanılan St.Nicholas Katedrali, Venedik Saray kalıntıları, Greklerin St. George Kilisesi, Namık Kemal zindanı, Osmanlı dönemi Magosa Medresesi, günümüzde Sinan Paşa Camii olarak bilinen St. Peter ve St. Paul Katedrali, Doğu Akdeniz Üniversitesinin Kültür Merkezi olarak kullandığı Nestorian kilisesi, Cafer Paşa Hamamı, St. Francis Kilisesi… Bunlar bir çırpıda saydıklarım ama bir gün boyunca anca gezebildiklerim.
Namık Kemal |
Yakın tarihimize tanıklık eden Namık Kemal’in sürgündeki zindan’ı veya evi, müze olarak ziyaretçilere açık. Venedik Sarayı avlusunda bulunan iki katlı evin avluya açılan tekgözlü odası Namık Kemal’in sürgün odası. Namık Kemal, "Vatan yahut Silistre" oyununun 5 Nisan 1873 tarihinde İstanbul Gedik Paşa tiyatrosunda oynanmasından sonra 9 Nisan 1873 tarihinde Kıbrıs'a sürülmüş. Önceleri alt kattaki zindana kapatılan şair, bir süre sonra Kıbrıs Mutasarrıfı Veys Paşa'nın izni ile üst kata çıkarılmış. Şimdi müze olan üst katta Namık Kemal’e ait eşyalar ve belgeler sergileniyor.
St. Nicholas Katedrali / Lala Mustafa Paşa Camii |
Lüzinyan dönemi, Mağusa’nın zenginliği, ihtişamı, lüksü en fazla yaşadığı altın dönem olarak adlandırılıyormuş. Bu dönemde tüccarlar Kadetral yaptırmak konusunda sanki bir yarışa girmişler.
St.Peter ve St.Paul Katedrali / Sinan Paşa Camii |
1360 yılında yapılan St. Peter ve St. Paul Katedrali, 1571 yılındaki Osmanlı bombardımanına rağmen sağlam yapısı ile ayakta kalabilmiş. Osmanlı döneminde Sinan Paşa Camii olarak kullanılmış.
Kale içine deniz tarafından Porta Del Mare kapısından girdiğinizde ilk gözünüze çarpan heybetli yapı St. George of the Latins kilise kalıntıları.
Greklerin St. George Kilisesi |
1360 yıllarında inşa edildiği sanılan, Lüzinyan döneminden beri Ortodoks Grek (Rum) Kilisesi olarak bilinen bu kilisede Bazı söylentilere göre Salamis Başpiskoposu St. Epiphanios'un (M.S 310- 406) tüm mücevherleri kilise temelinde saklıymış.
Osmanlının Kıbrıs fethi sırasında (1570 - 1571) top bombardımanı sonucunda harabeye dönüşsede hala tüm ihtişamını yansıtabiliyor.
St. George kilisesinin biraz çaprazında denizden gelen saldırılar için korunma, savunma amaçlı yapılmış Küçük bir Kale var.
Nestorian Kilisesi |
Bu kilisenin Zengin bir İtalyan Tüccar olan Francis Lakhas tarafından 1359 yılında inşa edildiği söyleniyor.
Yakın yerler
St. Barnabas İkon ve Arkeoloji Müzesi
St. Barnabas Manastırı |
Cesedin yeri bilinmediği içinde incil uzun yıllar gizli kalmış. 432 yıl sonra piskopos Anthemios, mezarı rüyasında gördüğünü söyleyerek, açılmasını istemiş. Mezar açıldığında St. Mathews incili dolayısıyla, St. Barnabas teşhis edilmiş.
Sonrasında buraya tahmini 491 yılında inşaa edilen Manastır M.S. 7. yüzyılda başlayan Arap Akınları sırasında yakılıp yıkılmış. Bu kiliseden günümüze sadece taş döşemeli bir yola ait kalıntılar ve birkaç mermer sütun gelebilmiş.
Bu gün gezdiğimiz Manastır 1756 yılında yapılmış. Kilisenin çan kulesi ise burada görevli olan üç kardeş papazın mali katkılarıyla 1958 yılında inşa edilmiş.
St. Barnabas Mezarı |
Kilisede ikonlar, Manastır odalarında ise, Neolitik Devir’den başlayarak Bizans döneminin sonuna kadar tarihlenen arkeolojik eski eserler sergileniyor.
Manastırın yaklaşık 100 metre doğusunda Aziz Barnabas’ın cesedinin bulunduğu yer altındaki antik mezarın üzerine ise küçük bir kilise inşa edilmiş.
Mağusa’nın 6 km kadar kuzeyinde yer alan Salamis antik kentini gezerken İzmir ilinin Selçuk ilçesi sınırları içinde kalan Efes Antik kenti gözlerimin önünde canlandı. Orayı gezerkende bir merak vardı içimde. Binlerce yıl önce yaşanılan bir kentin üzerinde geçmişin izlerini aramak…
Antik kentteki en eski buluntular bize M.Ö. 11. yüzyıla ait olduğunu söylüyor. Bunu arkeologların bulduğu sikkeler söylüyor. Bu sikkelere göre kent önce Asurlar, Mısırlar ve Persler’in hakimiyetine geçmiş. Daha sonra Büyük İskender ve Roma dönemi başlamış. Salamis Kenti MS 332 ve 342 yıları arasında meydana gelen Büyük depremlerle yıkılmış.
Salamis Kenti 19. yüzyılın sonlarında keşfedilmiş. 1952-1974 yılları arasında yapılan kazılarla büyük bölümü ortaya çıkarmışlar. Malum 1974 yılında kesilen kazı çalışmalarına 1998 yılında tekrar başlanmışlar ve kent bugünkü halini almış.
Kentteki yapılar
Çok geniş bir bölgeye yayılan kentin içinde gezip görülecek bir çok yapı var.
Kenti çevreleyen Surlar ve limanlar;
Etraflarında heykeller, havuzlar ve hamam bulunan Gymnasium;
Zemininde mozaik döşemesi bulunan Roma Villası;
Avlusunda bir su kuyusu bulunan tabanında mozaiklerin olduğu Kampanopetra Bazilikası,
Yapıldığı dönemde Kıbrıs’ın en büyük bazilikası olduğu sanılan, vaftiz odasının döşeme seviyesinin altında ısıtma sistemi bulunan St. Epiphanos Bazilikası;
Şehre su dağıtımı yapan su kemerleri ve Bizans sarnıcı;
Salamis'in hem toplantı hem de alışveriş merkezi olan Agora (pazaryeri) ve Zeus Tapınağı… hepsi görülmeye değer
Devamını Oku »