TEŞEKKÜR EDERİZ ATAM … DEDİM SESSİZCE

0 yorum

“Bugünlerimiz, yarınlarımız için teşekkür ederiz Atam”




O sabah kıyafetlerimi özenle seçtiğimi hatırlıyorum, annemin elini sımsıkı tuttuğum ve beni tören alanına götürünceye kadar bırakmadığım doğrudur.

Birazdan okulları temsilen çocuklar geçecek ellerinde bayraklarla, rengarenk elbiselerle danslarla, şiirlerle süsleyecekler töreni. Kendimi onların yanında hayal ediyorum, bir sonraki yıl okula başladığımda ben de o törende yerimi alacağım.

Çocukluğuma döndüm, Melike Funda Kaynak’ın çocuklar için yazdığı “Teşekkür ederiz ATAM … dedim sessizce” kitabını okurken.

Kitabın kahramanları, her durumda serüven dolu hikayeler uydurabilen Berke, okuduğu tarih kitaplarından edindiği bilgiyle her daim sorulan sorulara doğru cevap veren Egemen, Şafak ve inatçı kardeşi İlke ve onları bu serüvene sürükleyen Aslı’nın zamanda yolculuğuna heyecanla eşlik ettim.

Kahramanlarımız, Himayei Etfal’in içinde ailelerini savaşta kaybetmiş çocuklardan yeni şeyler öğrenirken, geçmişte yaşamanın zorluklarını hep duysalar da tarih kitaplarının dışında olayları yaşayarak görmek onlara bir kez daha ne kadar şanslı Cumhuriyet çocukları olduklarını hatırlatıyor.

“Egemen içtenlikle, “Bizi Himayei Etfal’e kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz,” dedi.

Onun bu davranışı kadını da duygulandırmıştı. Nemlenen gözlerini kırpıştırdı. “Aman çocuğum bana değil, kurtarıcımız Mustafa Kemal Paşa’ya teşekkür edin. O himayesine aldığı çocukların dışında sizleri de düşünerek bu cemiyeti kurdu. Bakın diğer arkadaşlarınız da sizin gibi.”


Beş kafadar yaptıkları zaman yolculuğunda ilk önceleri hangi yılda olduklarını ve nasıl geri geleceklerini bilmeseler de Ankara sokaklarında dolaşırken yakaladıkları ip uçlarını kullanarak birçok şeyin başlangıcına şahitlik ediyorlar.


Heyecanla satır aralarında kaybolurken bir yanda da sorular aklımda dolanıp duruyor. Sakarya Savaşında şehit olmuş Tahsin Çavuş’un peşine düşen bu beş kafadar,

Hangi yılda olduklarını bulabilecekler mi?

Cumhuriyet’in hangi yeniliklerine şahit olacaklar?

23 Nisan da Ata’yı görebilecekler mi?

Nasıl gittiklerini bilemedikleri bu yolculuğun sonunda evlerine dönebilecekler mi?

Tüm soruların cevapları, akıcı anlatımı ile Melike Funda Kaynak’ın kaleminden “Teşekkür ederiz ATAM … dedim sessizce” de…





Devamını Oku »

YÜZYILIN ÇOCUKLARINA…

0 yorum

Atamız’dan yüzyılın çocuklarına ve daha nice yüzlerce yıl çocuklara armağan…



Cıvıl cıvıl sesler yankılanıyor dört bir yanda. Her biri çiçek, her biri yıldız gibi parlayan çocuklar dizilmişler tören alanında, ellerinde Türk bayrakları. Şarkılarla, marşlarla geçiyorlar önümüzden. Şiir okuyacaklar yavaşça yerlerini alıyor, tam ortada. Davul, zurna çalanlar ise arkalarına dizilmiş folklor ekibiyle birlikte sıralarının gelmesini bekliyorlar, yanda sessizce…

UNESCO’nun 1979 yılını Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından başlayan TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği, benim hatırlayabildiğim çocukluğumun neşeli anıları arasındadır.

İlk defa o yıldan sonra Çocuk bayramını tüm dünya çocukları ile birlikte kutlamaya başladık. Ve ben her yıl okuldaki törenden sonra televizyonda dünya çocukları ile birlikte kutlanan şenliği izlerdim büyük bir merakla.

23 Nisan, biz Cumhuriyet çocuklarına armağan edilmiş dünya çocuklarıyla paylaştığımız ayrıcalığımızdı. Zor süreçlerden geçip, büyük mücadeleler verilen zaferin başlangıcı. Aynı zamanda bir sonuçtu.

Ya süreç?...

İnanıyorum ki zamanda yolculuk şansımız olsaydı eğer, yine yeniden bir bütün, tek yürek, tek yumruk olurduk bu süreçte yer alırdık hep birlikte.

Tıpkı,

1915’de Çanakkale’de,

1919’da Amasya’da-Erzurum’da-Sivas’ta

1920’de Ankara’da

1921’de Sakarya’da

1922’de Dumlupınar’da olduğu gibi…

Bizim atalarımız, birlik olma gücünü kullandılar, kenetlenerek bizlere Cumhuriyeti armağan ettiler.

Bizler bütünün birer parçalarıyız.

Neden, sıkışıp kaldığımızı sandığımız şu karantina günleri, nelere sahip olduğumuzu hatırladığımız günler olmasın?

Bugün 23 Nisan 2020 Egemenliğin millet iradesine bırakıldığı, Türk tarihinin önemli dönüm noktalarından birinin 100.yılı. Dışarıda el ele olamasak da, gönülden gönüle kurduğumuz zincirin birer halkalarıyız. Yaşadığımız bu topraklarda, bastığımız her karışta emeği olanlara gönülden teşekkürler.

Teşekkürler Koca Seyit,


Teşekkürler Kınalı Ali

Teşekkürler Nene Hatun,

Teşekkürler Onbaşı Nezahat,

Teşekkürler Kubilay,

Teşekkürler Mareşal Fevzi Çakmak,

Teşekkürler Mustafa Kemal Paşa…

Tek tek az, bir bütünken çok olduğumuzu hatırlama zamanı.


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun.

Teşekkürler Atam…





Bu yazı Martı Dergisi'nde yayınlanmıştır.






Devamını Oku »

ZAMAN BULMACASI

0 yorum


CORONA GÜNLÜKLERİ 9 /





12 Nisan 2020 Pazar

Vaka sayısı 56.956
Ölüm sayısı 1.198

       

Virüsün dünya üzerinde var olduğu ama Türkiye’ye henüz ulaşmadığı endişeli bekleyiş günlerinde başladım puzzle yapmaya. Her şeyden bihaber…

Seçtiğim 2000 parçalı puzzle, Salvador Dali’nin “Belleğin Azmi” (The Persistence of Memory) tablosu. Hani şu saatlerin eriyip aktığı gün batımı resmi. Karantina günlerini önceden bilseydim bu resmi seçer miydim? Kim bilir?

“Hayat siz planlar yaparken başına gelenlerdir” demiş John Lennon…

Tesadüf diye bir şey var mı bilmiyorum ama yaşadığımız şu günlerin ruh haliyle saatlerce bu resme bakmak çok manidar geldi bana. Bir Sanat Tarihçisi değilim, resmi hiç yorumlayamam. Ancak günlerdir bu resme bakarken hissettiğim; her gün, bir önceki güne eklenen ölü sayılarını beklediğimiz gün batımında doğanın saati tıkır tıkır işlerken, biz insanlarınkinin aynı kısır döngü içinde eriyip gittiği…

Görünen o ki bu sıkışıp kaldığımız zamanı değerlendirmek, kendi aleyhimize çevirmek kişinin kendi elinde. Bugüne kadar edindiğimiz tecrübeler, farkındalığımız, stres anında verdiğimiz tepkiler, anlık değişen ruh halimiz hepsi birer etken oluşturuyor.


Her ne kadar sosyal medya ve televizyon programlarının “Evde canınız mı sıkılıyor?” başlıklı kime uyacağı belli olmayan havada kalan mesajları, evde kaldığımız sürece yapmamız gerekenleri empoze etmeye çalışsa da nafile…

Taşıma suyla değirmen dönmezmiş derler, kimin nasıl bir psikoloji ile bu hayata tutunduğu, korkuları, endişe seviyesi ya da geçirdiği sağlık problemleriyle birlikte değişen ruh halini, verdiği yaşam kavgasını bilemeyiz.

Her birey kendinden sorumlu, kendi farkındalığı ile şu zor günlerin getirdiği olumsuzluktan kendi çıkış yolunu bulacak eminim, öyle sanılanın aksine bencilce değil, bütünlük bilinciyle bir olup…

Bense her puzzle parçasını yerleştirdiğimde yenilenen doğa ile insanın arasındaki bağın, bütünün hayrına kurulduğunu düşlemeye devam edeceğim…

Sevgiyle ve Sağlıkla kalın
Hüma


Akşam Haberleri

*İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla görevinden istifa ettiğini duyurdu. Saat 21.30 

*Cumhurbaşkanı, içişleri Bakanının istifasını kabul etmedi. Saat 23.45

*İtalya'da yeni tip corona virüs   (Covit-19) nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı son 24 saatte 619 artarak, 19 bin 468’e yükseldi. 

*ABD, yeni tip corona virüs bağlantılı 19 bin 715 can kaybı ile İtalya'yı geride bıraktı. ABD'yi 19 bin 468 can kaybıyla İtalya, 16 bin 353 ölümle İspanya takip ediyor.

*Dünyada vaka sayısı 1 milyon 777 bin 666 ile 2 milyona yaklaşırken yine dünya genelinde ölü sayısı ise 108 bin 867’ye yükseldi.













Devamını Oku »

ALTI BARDAKTA DÜNYA TARİHİ

0 yorum

Sohbet bahane, kahve şahane!



Taze kavrulmuş kahvenin sıcacık kokusuyla beyin hücrelerimi harekete geçiren, sinir uçlarıma kadar yayılan enerji ve ruhumu kaplayan mutluluk hissi ile gülümseyerek güne başlıyorum.

Sabah ayılmak için, yemekten sonra keyif için, gün içerisinde dedikodu eşliğinde, iş, dost, eş ve arkadaşlarla kahve içmeyi kim istemez ki?

Sohbet bahane, kahve şahane!

Gün geçtikçe sosyal medyada yayılan kitap ile kahve fotoğrafları yavaş yavaş yerini kitap kafelerde çekilen fotoğraflara bıraktı. Tarihte kahvenin yollarının kitaplarla buluşması on yedinci yüzyıl ortalarına kadar gidiyormuş meğer yeni öğrendim.

Benim asıl merak ettiğim küçücük kahve çekirdeğinden oluşan bu lezzetin tüm dünyayı nasıl sardığı?


Son zamanlarda keyifle okuduğum Tom Standage’nin yazdığı “Altı Bardakta Dünya Tarihi” ;
Mezopotamya ve Mısır’da keşfedilen “Bira” ile başlayıp, Yunanistan ve Roma’dan tüm ülkelere ticareti yapılan statü simgesi ve asillerin en popüler içkisi “Şarap” ile devam ederken, Arap dünyasından bir kimyacının buluşu olan “Damıtık içkiler” in  ekonomik mala dönüşmesi, tüm dünyaya yayılması sonucu vergilendirme, siyasi güç ve yasakların gelmesiyle gücünü Avrupalıların peşine düştüğü, entelektüellerin içeceği “Kahve”ye bırakanve ardından Çin’den sonra tüm dünyayı fetheden “Çay” ve kapitalizmin simgesi haline gelen “Cola”yı anlatıyor.

Sonuçta başladığımız yere geri döndürüyor bizi. Her şeyin temeli, ana maddesi “Su”…

Bir fincan kahvenin kokusunu içime çekerken tarihte bir kahve çekirdeği için nasıl bir savaş verildiğini okuyorum.

Dünyanın kahve macerası ilk olarak 1470 yılında Yemen’de başlamış. Mekke’den sonra Mısır ve Filistin’e kadar yayılan kahve sevdası keşifler çağının başlamasıyla on yedinci yüzyılın başında Avrupalı gezginler aracılığıyla ve Papa VIII Clenmens’in onayıyla başta Hollanda, Fransa ve İngiltere olmak üzere tüm Avrupa’ya yayılıyor. Çok popüler olan kahve ve beraberinde açılan kahvehaneler sayesinde Avrupalı kahve çekirdeğini yetiştirmenin peşine düşüyor.

Kim istemez ki dünyaya egemen olan bir kahve tedarikçisi olmayı?



Veee savaş başlıyor. Yüz yıla yakın bir süre gemilere yüklemeden önce kahve çekirdeklerini kavurarak ve yabancıları kahve üretim merkezlerinden uzak tutarak önlem almaya çalışan Arap’ların bu yasaklarını ilk delen Hollandalı Denizciler olmuş. Arap kahve ağaçlarından gizlice kopardıkları bir dal ile başlayan Hollanda’nın kahve macerası kendine uygun toprak bulana kadar sömürü devletlerde dolaşmış.

Veee mutlu son, on sekizinci yüzyılın ikinci yarısında Brezilya, dünyaya egemen kahve tedarikçisi oluyor.

Her şeyin bir ilki vardır



1650 yılında Batı Avrupa’da ilk kahvehane’nin bir üniversite kenti olan Oxford’da açılması ve kahvehanelerin çoğalıp popülerleşmesiyle ilk tepkiler de tabi ki üniversite yetkililerinden gelmiş.

“Öğrencilerimiz kahvehanelere kaçtı, derslere gelmiyorlar.”

Sadece öğrenciler mi?

Kısa sürede kahvehaneler benimsenip kitap, şiir, felsefe, bilim hatta akademik tartışma alanlarına dönüşünce, bir fincan kahve fiyatına (1-2 peni) içeri girip birçok şey öğrenmeye yardımcı olduğu için “Peni Üniversiteleri” bile denmiş.

İç mekanın ev gibi dekore edilmesi, rahat koltuklar, kitaplarla dolu raflar, devamlı müşterilerin varlığı ve sıcak kahve sayesinde ev rahatlığı sağlayan kahvehanelerin girişinde sosyal farklılıklar da kapıda bırakılırmış.

“On yedinci yüzyılda Avrupalı bir iş adamı en son ticari haberleri duymak, mal fiyatlarını izlemek, siyasal dedikodulara yetişmek, başka insanların yeni bir kitap hakkında ne düşündüklerini öğrenmek ya da en son bilimsel gelişmelerden haberdar olmak istediğinde, yapması gereken tek şey bir kahvehaneye uğramaktı.

Avrupa’nın kahvehaneleri bilim insanları, iş adamları, yazarlar ve politikacılar için bilgi borsası işlevi görüyordu.” 

Kahvehanelerin siyasi dedikoduların yapıldığı, devrimci heyecanların merkezi haline geldiği zamanlarda olmuş. Ancak tüm yasaklamalar ve baskılar ne kahveden vaz geçirmiş ne de kahvehanelerdeki bilgi akışını bozmuş.

Londra’daki bazı kahvehanelerin denizcilik, matematik ve astronomi derslerinin verildiği yerler olması girişimciler ve bilim insanlarının sanayi devrimini başlatmasına vesile olması şaşırtmıyor beni. Bu kahvehanelerin iyi yanı, bir de ayrımcılığa sahip olması gibi kötü bir yanı var. O dönemde Londra’da ki kahvehanelere kadınların girmesi yasak.

Yirmi birinci yüzyıla gelindiğinde sanat, bilim ve iş dünyası internet üzerine taşınmış oldu. Açık ofis sistemine geçilmesiyle de diz üstü bilgisayarını alan insanlar yeni nesil kahvehanelerde, kitap kafelerde işlerini internet aracılığıyla kahve eşliğinde dünyaya açılarak yapıyorlar. Zaman zaman kitap sohbetleri de bazı kitap kafelerde devam ediyor.

Kahvenin zihinsel yeteneğinin keşfedilmesinden bu yana, masa başında oturarak zihinsel iş yapan, bilim insanlarının, entelektüellerin, tüccarların ve öğrencilerin tercihi kahve, hayatımızda ki en önemli yerini aldı.

“Bugünkü kahve kültürünün ve Starbucks kahvehane zincirinin merkezi olan Seattle kentinin aynı zamanda dünyanın en büyük yazılım ve internet firmalarından bazılarının üssü olması şaşırtıcı değil mi? Kahvenin yenilikçilikle, akılla ve ağ oluşturmayla -artı bir tutam devrimci coşkuyla- ilişkinin uzun bir geçmişi vardır.”





Kahve zihin açar, enerji verir.

Kırk yıl hatırı vardır.

Köpüğü bol, tadı yerinde olsun

Afiyet olsun

Hüma



Bu yazı Martı Dergisi'nde yayınlanmıştır.
































Devamını Oku »

9 NİSAN

0 yorum
TEYZELER GÜNÜ

Çocuğu anaokuluna giden tüm anne ve babalar bilirler. Anaokulunda çocuklara anneleri ve babaları için el emeği işler yaptırırlar, anneler ve babalar günü hediyesi olarak. 

Ben hep sevmişimdir bu hamurdan yapılan yaka süslerini, makarna ve boncuk karışımı kolyeleri, taraftar anahtarlıklarını, kitap ayraçlarını, üzerinde el izi bulunan bez çantaları…

Evin dışında da kullanırım, kimsenin ne diyeceğini umursamadan. Çocuklarımın benim gözlerimde ki mutluluğu görüp, onların emeklerinin değerli olduğunu hissettirmek ve onların gözlerindeki mutluluğu görmeyi hiçbir şeye değişmem.

Bundan yaklaşık 8 yıl önce bir Anneler Günü zamanıydı. Ailenin büyükleri ile birlikte yemeğe çıkıyorduk. Benim tutkal hamurundan yapılma yaka süsüm ve el izi boyamalı bez çantam var. Ablam ufak oğlumun marifetlerini çok beğendi, övgü yağdırıyor.
Teyzesi çok içten bir şekilde “Bana da yapar mısın?” dediğinde hiç düşünmeden verdiği cevap, "Sana da Teyzeler gününde yaparım" …
Doğal olarak biz şaşkın gözlerle Teyzeler gününün hangi gün olduğunu sorduğumuzda ise -bizim bunu bilmiyor olmamıza şaşırarak- tabi ki doksan dokuzuncu gün diye cevapladı.

İşte bütün hikâye böyle başladı. O günden beri, her yıl minik etkinliklerle kutladığımız 9 Nisan, bizim için Teyzeler Günü...

Şanslıyım yaratıcılıkta sınır tanımayan bir ailede büyüdüm. Anneannem, annem ve ablam sayesinde öğrendiğim; yaratmak, vermek, almak, mutlu olmak, mutlu etmek kavramlarıyla yaratıcılığın arasındaki ilişkiyi, hayat boyu kullandım.

Anaokullarında öğretilmeye çalışılan el emeği değerlidir kazanımı, yıllar geçtikçe, çocuklar büyüdükçe, anne veya babasına ya da aileden birine kendi el emeğiyle üretmenin tadına varamadan -vardırılamadan demek daha doğru- kapitalist sistemdeki dönüp duran çarkın içinde eriyip gidiyor.

Çocuklarımız evde gördüklerini uyguluyorlarmış, söylenilenleri değil! Buna da bizzat şahit oldum hatalarımdan ders alarak.

Her daim çocuk mutluluğu yaşamak için içinizdeki çocuğu beslediğiniz günler dilerim.

Her an enerjisiyle, yaratıcılığıyla çocuklarımın oyun arkadaşı, yolculuk arkadaşı, moda danışmanı, yeri geldiğinde ablaları yeri geldiğinde anneleri olan güzel yürekli kadın canım kardeşim, karındaşım, ablam, Baobap ağacım Teyzeler Günün kutlu olsun.

Sevgiyle kalın
Hüma


Devamını Oku »

ŞAKA BİTTİ!

0 yorum
CORONA GÜNLÜKLERİ 8 /





1 Nisan 2020 Çarşamba

Vaka sayısı 15.679

Ölüm sayısı 277

Şaka yapan sayısı 0

Fantastik bilim kurgu film karesi içinde birer oyuncuyuz hepimiz. Dünyada olup biten her şey birbirinin aynı, sadece ülke isimleri ve rakamlar değişiyor. İnsan hayatı, her akşam ekran başında seyrettiğimiz tablolardan ve sayılardan ibaret artık.

Bazılarımız sosyal medya üzerinden paylaştığı tekinsiz bilgilerle, etraftaki korku ve endişeyi yükseltiyor. Bazılarımız ise biraz da gülelim neşe olsun bu sıkıntılı günlere diye karikatürler ve korona virüsünü tiye alan videolar paylaşıp ortalığı sakinleştirmeye çalışıyor.

Makineye bağlı olan, hayatla mücadele veren bir sürü insan da tüm olan bitenden habersiz, sessiz sedasız bu dünyadan göçüp giderken geriye bir rakam olarak kalıyor.



Bütün dünya aynı anda tüm insanlık aynı şeyle savaşıyor. Bu sanki dünya dışı bir varlık hatta bir uzaylı. Bilim insanlarının tüm uğraşı ise onu tanımlayabilmek.


Covid-19 dünya üzerinde gezdiği her insanda, mutasyona uğrayarak farklı özellikler gösterip yaşamına devam ederken, insanlık yüzyıllar öncesine geri döndü. Sanayi durdu, ticaret durdu, barınma ve yemek bulma temel ihtiyaç haline geldi.

Elinde pasaportun varmış, bankada paran varmış... Kutular dolusu mücevherin, dolaplar dolusu giysilerin, gökdelenin tepesinde helikopterin, dünyanın birkaç yerinde havuzlu villan varmış. Şu anda hiçbiri hiçbir işe yaramıyor. Bu memleketi beğenmedim ülke değiştireceğim gibi bir seçeneğimiz yok. Tüm dünyadaki insanlar öyle ya da böyle şu anda eşit ve savaş verdikleri şey aynı. Aynı acıyı hep birlikte yaşıyoruz.

Daha önce mahvettiğimiz bu dünyadan kaçışımız yok, Venüs'e ya da Mars'a gitmek isteyen olursa o ayrı, biz mâni olmayalım...

Doğa uyanışta

Covid-19 yüzünden insanlar evlerine kapandıkça, bu yer küre üzerindeki sirkülasyon azaldıkça doğanın sesini duymaya başlıyoruz.

Ne binlerce ton ağırlıktaki trenlerin hızla akıp giderken raylar üzerinde bıraktığı metalin tiz sesini; ne de dere, tepe, orman demeden asfaltlanan yollarda vızır vızır giden araçların motor sesini duyuyoruz.

Zaman zaman kuşların göç yolları ile çakışan gökyüzündeki milyonlarca uçağın sesini ise hiç duymuyoruz.


İnsanlığın endüstriyel üretim ve beraberinde getirdiği haraketliliğin bir virüs sayesinde durması, yer kabuğunun titreşimlerinin büyük oranda azalmasına sebep oldu.

Doğa bahar uyanışı içerisinde, bu hep böyleydi ama biz duymuyorduk. Şimdi biz susunca doğanın sesini duymaya başlayacağız. Doğanın kendini nasıl yenilediğine şahit olacağız.

Bugüne kadar güldük eğlendik, artık şaka bitti!

Covit-19 bize, insanlığa mesaj yolluyor. İnsana ve doğaya daha fazla önem verin. Bilime önem verin. Doğanın sesine kulak verin, toprakla bir olun diyor.

Doğa şakayı sevmez…

Şu an çok zor günler yaşıyoruz. Umudu yitirmeden farkındalıkla, doğayla bir olma zamanı.

Nazım'ın da dediği gibi “Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak. Unutma; aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak.”

Sevgiyle, sağlıkla…

Hüma



Akşam Haberleri

*Türkiye, corona virüsten en çok etkilenen ülkeler arasında yer alan İtalya ve İspanya'ya sağlık malzemeleri gönderdi.

*Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus,corona nedeniyle meydana gelen ölüm oranının yüzde 3.4 olduğunu duyurdu. ABD Başkanı Donald Trump ise bu oranı abartılı bulduğunu ifade ederek ölüm oranının yüzde 1’lerde olduğunu iddia etmişti.

*Türkiye’de ilk corona virüs tanısını koyan ve Corona virüs tedavisi gören İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Dahiliye Profesörü Cemil Taşçıoğlu hayatını kaybetti. 





Devamını Oku »

SINIFTA KALDI!

0 yorum

CORONA GÜNLÜKLERİ 7/ 





29 Mart 2020 Pazar

Vaka sayısı 9.217
Ölüm sayısı 131
Göktaşı yağmuru bekleyenlerin sayısı dünya nüfusuyla aynı.

Bu yaşadığımız dünya bir okulsa eğer, her daim okul birincisi, kendini her fırsatta sınıf başkanı ilan eden öğrenci, Amerika sınıfta kaldı.

İspanya sınıfta kaldı,

İtalya sınıfta kaldı,

Fransa sınıfta kaldı.

Her zaman Avrupalı öğrencilere sahip çıkan öğrenci birliğinin tutunacak dalı kalmadı.

Okulun ne yapsa popülerliğe ulaşamayan öğrencisi Çin’in yarısı, zeki ve vicdanlı çıktı, öğrenci birliğine üye olmamasına rağmen İtalya’ya yardım etti. Diğer yarısı fırsatçı çıktı, İspanya’ya sahte test, Hollanda’ya yeterli standardı taşımayan malzeme sattı.

Kara gün dostu olan Türkiye ilk önce Çin’nin imdadına yetişti, sonrasında öğrenci birliğine aday olduğunda ona oy vermeyen İspanya ve İtalya’ya da yardım elini uzattı. Hem Asya hem de Avrupalı olduğunu ispatladı.

Rusya’nın sınıf geçme notu belirlenemedi en ketum öğrenci seçildi. Kol kırılır yen içinde kalır. Buna rağmen sınıf geçmenin ilacını bulduğunu açıklayarak en çalışkan öğrenci unvanını almaya aday oldu.

Hindistan okulun en zorba öğrencisi seçildi. Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.

Almanya, cesur ve en çalışkan öğrenci seçilmek için yakalanma korkusu olmadan İtalya ve Fransa’ya kopya verdi. Kendi sınıfı içinde sonradan gelen öğrencilere aynı özeni göstermedi ama.

Pandemiydi, çekirge istilasıydı, göktaşıydı derken dünya büyük bir sınav veriyor. Görünen o ki her ne olursa olsun bu sınavdan Dünya başarıyla çıkacak, kendini yenileyecek, doğa dengelenecek ama insanlık sınıfta kalacak…

Umutları yitirmeden, bütünün hayrı için birlikte ama bir bütünmüş gibi sevgiyle kalalım

Hüma


Akşam Haberleri / Haftalık Dünya haberlerinden derleme...

*Türkiye’nin, Koca Yusuf askeri kargo uçağıyla Vuhan kentine tıbbi ekipman göndermesi, ülke basınının manşetlerine yansıdı. Çinliler, “Türkiye bu olayda kara gün dostu olduğunu gösterdi” yorumunu yaptı. (2 Şubat 2020)

*Rusya, 146 milyonluk nüfusuna ve Çin ile olan geniş sınır bağlantısına rağmen ülkesinde 500'e bile yaklaşmayan sayıda corona virüs vakası barındırıyor. Rusya'nın bunu nasıl başardığı merak edilen konu olurken gerçek vaka sayılarının da saklandığı yönünde iddialar yer alıyor. (23 Mart 2020)

*Sokağa çıkma yasağını delen Hint vatandaşlarına polis sert müdahale etti… Bazı güvenlik güçleri sopalarla sokağa çıkan vatandaşı dövdü. (25 Mart 2020)

*Hollanda, yeni tip corona virüsün (covid-19) yayılmasını önlemek amacıyla Çin’den ithal ettiği 1,3 milyon maskenin 600 bininin yeterli standartları taşımadığı gerekçesiyle toplatılmasına karar verdi. (28 Mart 2020)

*Rusya Federal Biyomedikal Ajansı (FMBA), corona virüsü tedavi edecek ilacın geliştirildiğini duyurdu. FMBA, sıtmaya karşı kullanılan Meflokin bazlı yeni ilacı tanıttı. (28 Mart 2020)

*Coronavirüs salgını nedeniyle büyük sıkıntılar yaşayan Fransa’nın imdadına Almanya yetişti. Alman ordusuna ait askeri uçaklar İtalya’dan sonra Fransa’dan salgını yakalanan hastaları Almanya’ya taşıdı. (29 Mart 2020)

*Avusturalya, yeni tip corona virüs (Covid-19) hastalarının özel bir monitör sistemiyle evlerinde tedavi olmalarını öngören pilot proje için kolları sıvadı.
Yerel "The Age" gazetesinin haberine göre, "sanal hastane" olarak adlandırılan projeyle yoğun bakım servisi dışında tedavi gören covid-19 hastaları, evlerine yerleştirilecek özel bir sistemle takip edilecek. (29 Mart 2020)

 

*Türkiye, corona virüsten en çok etkilenen ülkeler arasında yer alan İtalya ve İspanya'ya sağlık malzemeleri gönderdi. (01.04.2020)

Devamını Oku »

BİLGİYİ ANLAMAK MI ANLAMAMAK MI?

0 yorum

CORONA GÜNLÜKLERİ 6 /





27 Mart 2020 Cuma

Vaka sayısı 5.698
Ölüm sayısı 92
Panik atak geçirenlerin sayısı milyonlar

“Hayatta hiçbir şey korkmak için değildir, her şey anlaşılmak içindir. Şimdi daha fazlasını anlama zamanı, böylece daha az korkabiliriz.” 
Marie Curie

İçinde bulunduğumuz durumu anlamaya çalışıyorum. Her gün araştırmalar sonucu virüs ile ilgili detaylı bilgiler televizyonlarda yayınlanıyor. Covid-19’un hangi yüzeyde kaç saat kaldığı, hava nemli ve soğuk ise havada asılı kalma süresi, bu durumlarda neler yapmamız gerektiği, korunma yöntemleri, ne yemeli ne içmeliyiz gibi yeni bir sürü bilgiyi hafızamıza kazıyoruz. Bir de sosyal medyada dönüp duran yazılı ve sesli mesajlar var.

“Arkadaşlar şimdi çok yakın doktor tanıdığımızdan aldığım bilgiye göre… “

“Lütfen yayalım…”

“Paylaşın, corona virüs hakkında çok önemli … “ gibi cümlelerle başlayan sürekli dönüp duran içerikler.

Bütün gün televizyon kanallarındaki konuk doktorları izleyip, sosyal medyada dönen mesajları okuyunca Televizyon Üniversitesinden mezun olup WhatsApp Üniversitesinde Yüksek Lisansımı tamamlamış bulunuyorum. Yakında beni İnstagram’ın canlı yayınlarına uzman konuk olarak davet edecekler.

Anlayınca daha az mı korkuyoruz? 
Neyi ne kadar anladığımızın da önemi büyük burada. Bilgi kirliliğinden sıyrılıp, gelen kaynakları kontrol ederek bilgiyi süzgeçten geçirdiğimizde aldığımız bilgiyi hayata geçirmemiz bizi ilerletir.

"Genel bir kural olarak, yaşamdaki en başarılı insan en iyi bilgiye sahip olandır."
Benjamin Disraeli

Ellerimizi mikroptan arındırdığımız kadar, zihnimizi de çarpık bilgiden arındırdığımız günler dilerim. En iyi, en temiz bilgiye sahip olmak dileğiyle...

Sevgiyle kalın
Hüma




NOT: Benjamin Disraeli ;19. yüzyıl'da birçok kez Birleşik Krallık başbakanı olmuş devlet adamı.


Akşam Haberleri; 

YÖK Başkanı Yekta Saraç, bahar döneminde yüz yüze eğitim yapılmayacağı duyurarak, ''Bu sene bahar dönemini sadece uzaktan eğitim kapsamında yapma kararı aldık'' dedi. Ayrıca Saraç, YKS'nin 25-26 Temmuz'da gerçekleşeceğini duyurdu.

New York eyaleti de ABD içinde 37 bin 738 vaka ve 385 can kaybı ile salgının en fazla etkisini gösterdiği bölge olarak başı çekiyor.

Corona viriüsü çerçevesinde alınan tedbirlerden bazıları
*Ücretli çalışanlardan esnaf ve sanatkarlara kadar her kesimi kapsayan istihdamın korunmasını merkeze alan pek çok ekonomik tedbir hayata geçirildi. Bu kapsamda ilk etapta 100 milyar liranın üzerinde bir ekonomik destek programı hazırlandı.

*Meclis’de bu programın hayata geçmesi için gereken mevzuat değişikliği yapıldı.
*En düşük emekli maaşı 1500 liraya çıkarıldı.

*Emeklilerin Ramazan Bayramı ikramiyesinin ödeme tarihi de nisan başına çekildi.

*İstihdamı korumak amacıyla kısa çalışma ödeneğinin şartları kolaylaştırıldı. Aynı amaçla telafi çalışma süresi azaltıldı. 2 milyon dar gelirli haneye 1000'er lira nakit desteği veriliyor.

*Şehirlerarası seyahatler bundan böyle valilik iznine bağlanmıştır.

*Kamuda olduğu gibi özel sektörde de minimum personelle esnek çalışma sistemine geçilecektir.

*Toplu taşıma araçlarında seyrek oturma düzeni uygulanacaktır.

*Askerlerimiz 14 gün karantina kuralına uygun şekilde kontrollü olarak celp ve terhis uygulamasına tabi tutulacaktır.

*Yurt dışı uçuşlar tamamen sona erdirilmiştir.


Devamını Oku »

ZAMAN YOK, ZAMAN ÇOK...

0 yorum
CORONA GÜNLÜKLERİ 5 /



25 Mart 2020 Çarşamba
Vaka sayısı 2.433
Ölüm sayısı 59

Okulların ve evden çalışma imkânı olanların, online çalışması evde internet sıkıntısı yaratmaya başladı. Bizde de her evde olduğu gibi zaman zaman istem dışı çakışmalar oluyor. Bağlantısı donan hemen diğerine söylenmeye başlıyor.

Tüm dersler, okul ve dershane dahil her şey internetten, görüntülü. Çoğu özel şirket ofislerini kapattı, internet üzerinden görüşmelerle evden devam ediyorlar. Tanımadığım kadınlar ve adamlar bizim evin salonunda, matematik öğretmeni dört çocukla arka odalardan birinde, yirmi iki çocukla bir Türkçe öğretmeni ise diğer odada.

Artık mazeret yok, uyanamadım servisi kaçırdım, yolda trafik vardı geç kaldım yahut taksi bulamadım, otobüs gelmedi, lastik patladı yardım bekliyorum yok...

En fazla uyuya kalmışım dersin, pijamalarla katılırsın derse ve ya toplantıya ya da internet kotamı doldurdum dersin…

Evdekilerin sorunu internetin yavaşlaması, benim sorunum kendimi yavaşlatma çabalarımın başarısızlığı.

Eylül 2019 da benim için yeniden gündeme gelen bel fıtığı ağrısını, fizik tedavi ve ilaçlarla atlattığımı sanırken yeniden sinyal vermeye başlamasını “yavaşla” mesajı olarak algılıyorum.

“Fıtığın, daha önce ameliyat olduğum yerden sekiz yıl sonra tekrar etmesi normal mi?” demiştim doktoruma. “Sizin hayatı nasıl yaşadığınızla bağlantılı” demişti.

İçim koşar benim. Yardım isterim, karşımdaki azıcık yavaş hareket etsin dayanamam hemen atlar kendim yaparım. Bu corona karantina günleri sayesinde hayatı yavaşlatmayı öğreniyorum. Yavaş yavaş acele ediyorum.

İki hafta öncesini düşünüyorum da bir şey yapmak için ne kadar çok zaman harcıyormuşuz. Okul, ev, dershane, antrenman ve iş arası kat edilen yol…

Basit bir hesapla büyük oğlumun okul ve dershane için sadece ulaşıma harcadığı zaman, bir haftada 12,5 saat. Okulda verilen matematik ders saati haftada 8 saat, İngilizce 4 saat… 

Hızla akıp giden zaman içinde, oradan oraya koşarken sıkışıp kalmışız.

Zaman çok, zaman yok…

Boş zaman dediğin nedir ki?

Ne yapmamız gerektiğine başkalarının karar verdiği zaman dışında kalan mı?

Sahi, zamanımızı biz yönetemiyor muyuz?

Duman Adamlar duysalardı hemen o “boş” zamanlarımız için Zaman Tasarruf Şirketi’nde bir tasarruf hesabı açarlardı.

“Oysa zaman yaşamın kendisiydi. Ve yaşamın yeri yürekti. İnsanlar zamandan tasarruf ettikçe, zaman azalıyordu.”  der Michael Ende, Momo adlı kitapta.

Sorun neydi? Zamanı tasarruf etmek mi yoksa zamanı iyi kullanmak mı?

Bugün artık bu pandemi ile insanlık kendi zamanının yönetimini ele alıyor. Zaman; yavaşlama, durup düşünme, fark etme ve farkındalıkla değişim, dönüşüm zamanı. Şimdi kaybettiğimizi düşündüğümüz tüm zamanları kendimiz için, toplum için farkındalıkla, sanatın ve yaratıcılığın gücüyle dönüştürme zamanı.

Sevgiyle kalın

Hüma



Akşam Haberleri;
Dünya genelinde corona virüs (Covid-19) salgınında can kaybı 21 bini geçti.
İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in oğlu 71 yaşındaki Galler Prensi Charles'ın corona virüse yakalandığı duyuruldu. 

Can kaybının bini geçtiği, vaka sayısının da 70 bine yaklaştığı ABD'de, iki eyalette daha "Büyük Felaket" ilan edildi.

İtalya’da toplam vaka sayısı 74.386
Toplam ölü sayısı 7.503

İspanya’da toplam vaka sayısı 49.515
Toplam ölü sayısı 3.434
Ülkede olağanüstü hâl 11 Nisan'a kadar uzatıldı.

Son yaşanan gelişmelerden sonra Çin, kayıtlara geçen 3 bin 287 ölümlü vakayla virüsün en çok can aldığı üçüncü ülke oldu.

İran’da vaka sayısı 27. 017
Toplam ölü sayısı 2.077

Fransa’da vaka sayısı
Toplam ölü sayısı 331

İsviçre’de toplam vaka sayısı 10.897
Toplam ölü sayısı 153

Devamını Oku »

ONLİNE EĞİTİM

0 yorum
CORONA GÜNLÜKLERİ 4 /



23 Mart 2020 Pazartesi

Vaka sayısı 1.529
Ölüm sayısı 37
Moodle sistemi çöken okulların sayısı artışta

Bugün okulların online eğitime başladığı gün. Zaten bir haftadır lise son sınıfta olan oğlumun online dersleri devam ediyordu. Şimdi sıra evin küçüğünde, 7.sınıf öğrencisinde.

Bugüne kadar yollarda harcadıkları vakitleri düşününce, dersten on dakika önce yataktan kalkıp online ders için bilgisayarın başına geçmek muhteşem bir şey.

Anlaşılan yeni rutinler kazanma vakti geldi. Eskilerinden vaz geçmek biz yetişkinler için zor olacağa benziyor ama gençler adapte oldular bile.

Birde ikinci baharını yaşayan gençler var, onları da online yaşama alıştırmaya başlamak için biraz geç kaldık ama zararın neresinden dönersek kârdır.

Sabah annemle konuştum. 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı geldiği için birtakım tedbirler almamız gerekecek zira başka şehirlerde yaşıyoruz.

Bu yılın başında annem ile babamın hesaplarının olduğu banka şubesindeki müşteri temsilcisi internet bankacılığı açmış ama onlar kullanmıyorlardı. Onu aktif hale getirerek, otomatik ödeme talimatı ile fatura ödemelerini yapmayı planladık.

Ben bilgisayar başındayım annemden müşteri numarasını istiyorum bir de şifreyi. Annem deftere yazmıştım diyor ama bana verdiği bilgilerle ben giriş yapamıyorum. Uzun uğraşlardan sonra anlıyoruz ki babamın müşteri numarası, annemin şifresi ile giriş yapmaya çalışıyormuşuz.

Öğleden sonra babamın internet hesabına girmeye çalışıyorum bu sefer hazırlıklıyım babamın müşteri numarasını biliyorum. Babamla tam işleme başlıyoruz annemin sesi duyuluyor arkadan, sabah benzer işlemler yapıldığı için kendisi tecrübeli babama yol gösteriyor.

Ben hemen devreye giriyorum “Anne senin online eğitim sabahtandı, başarıyla tamamladın, şimdi sıra babamda!”

Sonunda işlemleri bitirdim otomatik ödemeye aldım faturaları.

“Anne” dedim, “Merakımdan soruyorum, bunca zaman niye otomatik ödemeye aldırmadınız gidip elden yatırıyorsunuz?”

Cevap çok manidardı.

“Şehre inmiş oluyoruz, gitmişken dolaşıyoruz, bankamız ve fatura ödediğimiz yerler lezzetini sevdiğimiz köfteciye çok yakın. Babanla orada köfte yiyoruz, deniz kenarında çay bahçesinde oturuyoruz sonra eve dönüyoruz. Bize değişiklik oluyor.”

Bildiğin günü birlik tur düzenlemişler kendilerine “Faturaları Ödeme Turu”

Kaldı ki, annem Türk Sanat Müziği korosunda, haftada üç gün provaları var, ayda bir yerel televizyonda canlı programa çıkıyorlar. Babam oturdukları ilçenin belediyesinde Kent Konseyinde başkanlık yapıyor, yeni projeler geliştiriyorlar. Arkadaş gurupları var, baharda çevre köyleri geziyorlar.

71 ve 75 yaşındaki bu iki insanın enerjisine hayranım, hâlâ daha kendilerini oyalayacak ek bir şeyler aramalarına şaşkınım.

Haberlerde izlediğim bankları kaldıran, dikenli telle çeviren belediyeleri gördüğümde ilk önce hak vermiştim biraz da gülmüştüm.

Ama şimdi düşünüyorum da insan yaş aldıkça hayat içindeki koşturması azalıyor, temas ettiği insan sayısı azalıyor. Yıllar içinde iş ve çocuklardan başka meşgalesi olmayanlar, yaş ilerlediğinde daha çok ilgiye ihtiyaç duyuyorlar.

Andrey Tarkovski’nin bir sözü geliyor aklıma “Kendinizi, kendinizle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin.”

Ben onların yaşına geldiğimde nasıl olurum diye düşünmeden edemiyorum. Akşamüzeri çocuklarla birlikte anneanne ve dedeleriyle görüntülü konuşuyoruz. Konuşurken telefonu nasıl tutarlarsa hem ses hem de görüntü kalitesi en iyi olur bilgisiyle akşam online eğitimini de torunlardan alıyorlar.

Zor zamanlardan geçiyoruz. Hayatımızdaki insanların değerini anladığımız, sevgi ve emekle, fedakarlıkla tüm insanlık olarak bunun üstesinden geleceğimiz bir durumun içerisindeyiz. 

Hepimiz için yeni yaşam tarzlarının oluştuğu yeni ritüelleri hayatımıza sokma zamanı. Şanslıyız teknoloji elimizin altında. Belki de yeni bir çağ başlıyor zorunlu online çağı…

Bireysel eğitimler, toplumsal gelişimi sağlar. Çoluk-çocuk, genç-yaşlı online eğitime devam.

Sevgiyle, sabırla, hoşgörüyle evde kalmaya devam.

Hüma Oktay

Bu yazı Martı Dergisi'nde yayınlanmıştır.



Akşam Haberleri;

“Corona virüsün en çok görüldüğü ülke 81 bin vaka ile Çin. Çin'de yeni vaka bildirimi sayısında uzun zamandır önemli bir artış yaşanmıyor.

Çin'i, yaklaşık 64 bin vaka ile İtalya takip ediyor.

ABD, yeni vaka bildirimleri ile 46 bin 450 hastaya ulaştı.

İngiltere’de toplam coronavirüs vakası 6 bin 650’ye, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 335’e ulaştı.”


“Kolombiya Ulusal Gıda ve İlaç İzleme Enstitüsünden (İNVİMA) yapılan açıklamada, Kovid-19 tanılarının daha hızlı tespit edilmesi için Türkiye'den pazar günü 26 bin testin ülkeye ulaştığını duyurdu.”

“Dünya genelinde vaka sayısını 307 bini aştığı virüste iyileşen vaka sayısı ise 92 bini geçti. Yani virüs bulaştıktan sonra tedavisi başlatılan neredeyse üç hastadan biri iyileşmiş durumda. Ancak yeni vaka sayısının artmasıyla birlikte farklı ülkelerden peş peşe ölüm haberleri de gelmeye devam ediyor. Virüsün Avrupa’daki merkezi olan İtalya 4 bin 825 can kaybı ile dünyada en fazla ölümün yaşandığı ülke oldu.”



Devamını Oku »

AMUDA KALKAN TENCERELER

0 yorum






CORONA GÜNLÜKLERİ 3 /



22 Mart 2020 Pazar

Vaka sayısı 1.236,
Ölüm sayısı 30,
Yasağa rağmen sokağa çıkan 65 yaş üstü insan sayısı milyonları buldu.


Bu sabah salonda koltukta oturan eşime dedim ki “Serpme kahvaltıya gidelim! Çok güzel waffle yapan bir yer biliyorum.”

Düne kadar evde oturun diye onları zapt etmeye çalışan ben, bugün kalkmış hadi gidelim diyorum. Onun yüzündeki şaşkın bakışları gördükçe oyunumu keyifle sürdürdüm.

“Hadi ama çok yakın. Salon kapısını göstererek “Bak bu kapıdan çıkacağız hemen sola dönüp yandaki kapıdan içeri gireceğiz Hüma Hanımın Mutfağı” dedim. Eşimin yüzündeki şaşkın ifade yerini endişeye bıraktı. Bu kadın yavaş yavaş deliriyor olabilir miydi?

Kim bilir belki de Mine Söğüt’ün dediği gibi “Deli olmayan kadın yoktur, henüz yeteri kadar delirtilmemiş kadın vardır.”

Birlikte mutfağa girip kahvaltı hazırladık. Akşamdan çalıştırdığım bulaşık makinesindeki temizleri yerlerine yerleştirmişler. Mutfağa benden başka birilerinin de girip bir şeyler yapması oldum olası hoşuma gitmiştir. Bazen aradığımı bulamıyorum bazen de mutfak eşyaları amuda kalkmış oluyor ama olsun ben yine de mutluyum.

Günün tek öğününde de olsa çocuklarla birlikte sofraya oturabilmek bana iyi geldi. Uzun zamandan beri ilk defa dördümüz kahvaltı yaptık. Hafta sonları bile olsa dershaneler, kurslar, çocukların spor aktiviteleri derken dört kişilik çekirdek aile bir araya gelemiyorduk. Bir de şunu fark ettim. Çocuklar çok büyümüş mutfak masamızı genişletmek gerekecek yan yana oturunca sığamıyoruz. 

Bu dönem bize yeni alışkanlıklar, yeni farkındalıklar kazandıracak belli oldu.

Gün içinde online dersler devam etti. Küçük oğlanın okul bu cumartesi pazar deneme dersleri yaptı, artık pazartesiden itibaren gerçek dersler başlıyor. 

Bugün elimdekilerin kıymetini daha iyi anladım. Kendim ve ailem için şükür ederken her gün dışarıda çalışmak zorunda olan emekçiler için dua ettim. 

Hastanelerde çok yoğun çalışan sağlık personelini de düşününce hâlâ daha umursamaz bir şekilde sokakta dolaşan onca kalabalık, beni daha da endişelendiriyor.

Bireyden bütüne doğru düşününce zincirin halkaları gibiyiz. Varsın tencereler amuda kalksın,  bütünün hayrı için bireysel sorumluluklarımızı yerine getirelim.

Sevgiyle kalın
Hüma

Akşam Haberleri;

Çin’de coronavirüs (covid-19) salgınında hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bin 261’e çıktı.

İtalya'da ise ölü sayısı 4825'e ulaştı.
İran'da 1685, 
İspanya'da 1753, 
Fransa'da 562, 
İngiltere'de 243, 
Güney Kore'de ise 104 kişi hayatını kaybetti.

Dünyada toplamda 13,674 kişi virüsten hayatını kaybetti.




Devamını Oku »