Akra'da Bulunan Elyazması

0 yorum
Neden endişe içinde yaşıyoruz?

"Aşırı tedbir, hem ruhu mahveder hem de yüreği, çünkü yaşamak cesaret gerektirir. Cesaret ise içinde daima sevgi taşır."

Böylece endişeyi kendinden uzak tutabilirsin. Endişe asla tamamen ortadan kaybolmayacaktır. Ama yaşamın bize öğrettiği en önemli şey, bizleri kendine köle etmeyi amaçlayan şeylerin efendisi olabileceğimizi idrak etmemizdir.

1945 yılının Aralık ayında kendilerine dinlenecek yer arayan iki kardeş, Yukarı Mısır'da, Hamra Dom bölgesindeki bir mağarada papirüslerle dolu bir testi bulurlar. Kanun gereği yetkilileri uyarmak yerine papirüsleri birer birer antika pazarında satmaya başlarlar.  Anneleri ise kötü güçlerden korkarak bir kısmını yakar, bir kısmınıda papaza verir. Papazda Kahire'deki Kıpti Müzesi'ne satar.
Diğer elyazmaları çeşitli yollarla el değiştirerek sonunda Müzede toplanır. Fakat 1974 yılında İngiliz arkeolog, Nec Hemmadi yakınlarında diğer bir elyazması bulur. Eser Kahire Müzesi'nde incelenir ve kısa sürede anlaşılırki bu elyazmasının Dünyada 155 nüshası dolaşmaktatır. Bu metinde Mısır topraklarının dışında Akra şehrinde yazılmıştır. Arkeolog Sir Walter Wilkinson'un elyazmalarını İngiletere'ye getirir. Arkeoloğun oğlu aracılığıyla yazarın bu elyazmalarından haberi olur.
Paulo Coelho akıcı anlatımıyla bu elyazmalarını bizlerle paylaştı. "Akra'da Bulunan Elyazmaları"

Yazan: Paulo Coelho
Çeviri: Emrah İmre
Yayınevi: Can Yayınları
Kitabı satınalmak isteyenler buradan ulaşabilirler.



Devamını Oku »

Nükte Yergi ve Fıkralarıyla Atatürk

0 yorum

Anılar, hayatımızın yaşanmaya değer olduğunu hatırlatırlar bize. Hele birde dünyaya meydan okuyan bir liderin anıları sizin anılarınıza karışmışsa...


Niyazi Ahmet Banoğlu'nun yazdığı Nükte Yergi ve Fıkralarıyla Atatürk adlı kitap Atatürk ile birlikte mesai yapmış bir çok insanın anısını barındırıyor. İçlerinden birini, Cevat Abbas Gürer'in şahit olduğu  bir anıyı paylaşmak istiyorum.


Atatürk Ve Annesi

Atatürk, her ziyaretinde annesinin elini  büyük bir saygıyla öperdi. O büyük adam, anasının karşısında adeta küçülür, Mustafa olurdu.

Çankaya'da Atatürk yine her zamanki gibi annesinin elini öptü. Zübeyde Hanım elini uzatırken, gözlerinde toplanan sevgiyle onu kucaklayarak bağrına bastı. Türk Milletine eşsiz bir kurtarıcı, büyük bir kahraman vermiş olmanın gururuyla mağrur bir tavır alması beklenirdi. Ama öyle olmadı, kolları arasından sıyrılıp uzaklaşmaya çalışan oğlunun ellerine sarıldı.

Atatürk:
- Ne yapıyorsun anne? diyerek elini öptürmek istemedi.
Zübeyde Hanım, sakin ve ciddi bir sesle:
- Ben senin ananım, benim elimi öpmekle, bana karşı olan görevini yapıyorsun. Fakat sen vatanı ve milleti kurtaran bir devlet başkanısın. Ben de bu aziz milletin bir ferdiyim ve tebasıyım. Elini öpebilirim. Yanıtını verdi.

Zübeyde Hanım, bu hareketiyle, oğlunun mevkiinin sonsuz bir saygıya layık olduğunu, çevresindekilere göstermek istemişti.

Büyük Türk anası Zübeyde Hanım'ı ne zaman hatırlasam, gözlerim yaşarır. Onun buna benzer davranışlarını hatırlar ve derin bir saygı duyarım.

Niyazi Ahmet Banoğlu /  Nükte Yergi ve Fıkralarıyla Atatürk / sayfa 56
Kitabın satış noktalarına buradan ulaşabilirsiniz


Devamını Oku »

14 OCAK

0 yorum

14 Ocak Zübeyde Hanım 'ın ölüm yıldönümü... Bizlere Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lider dünyaya getirdiği için, kendisine sonsuz şükranlarımızı borç biliriz. 

Bazı insanlar vardır, bir insanın hayatına değer katarlar bazıları vardır, bir ulusun geleceğine yön vererek hayatları yaşanmaya değer kılarlar.

Niyazi Ahmet Banoğlu'nun yazdığı Nükte Yergi ve Fıkralarıyla Atatürk adlı kitabından, Cevat Abbas Gürer'in şahit olduğu  bir anıyı paylaşmak istiyorum.

Atatürk Ve Annesi

Atatürk, her ziyaretinde annesinin elini  büyük bir saygıyla öperdi. O büyük adam, anasının karşısında adeta küçülür, Mustafa olurdu.

Çankaya'da Atatürk yine her zamanki gibi annesinin elini öptü. Zübeyde Hanım elini uzatırken, gözlerinde toplanan sevgiyle onu kucaklayarak bağrına bastı. Türk Milletine eşsiz bir kurtarıcı, büyük bir kahraman vermiş olmanın gururuyla mağrur bir tavır alması beklenirdi. Ama öyle olmadı, kolları arasından sıyrılıp uzaklaşmaya çalışan oğlunun ellerine sarıldı.

Atatürk:
- Ne yapıyorsun anne? diyerek elini öptürmek istemedi.
Zübeyde Hanım, sakin ve ciddi bir sesle:
- Ben senin ananım, benim elimi öpmekle, bana karşı olan görevini yapıyorsun. Fakat sen vatanı ve milleti kurtaran bir devlet başkanısın. Ben de bu aziz milletin bir ferdiyim ve tebasıyım. Elini öpebilirim. Yanıtını verdi.

Zübeyde Hanım, bu hareketiyle, oğlunun mevkiinin sonsuz bir saygıya layık olduğunu, çevresindekilere göstermek istemişti.

Büyük Türk anası Zübeyde Hanım'ı ne zaman hatırlasam, gözlerim yaşarır. Onun buna benzer davranışlarını hatırlar ve derin bir saygı duyarım.

Niyazi Ahmet Banoğlu /  Nükte Yergi ve Fıkralarıyla Atatürk / sayfa 56




Devamını Oku »

Çılgın Bilim!

0 yorum
EĞLEN BİLİM  İTÜ BİLİM MERKEZİ "ÇILGIN BİLİM" KIŞ OKULLARI İÇİN KAYITLAR BAŞLADI!

Eğlen Bilim olarak çocukların bulunduğu her yerde onları bilimin eğlenceli yüzüyle tanıştırmak ve buradan aldıkları keyif yardımıyla bilime daha çok ilgi duymalarını sağlamak için, birbirinden ilginç ve eğlenceli, görsel düzeyi yüksek etkinlikler dört yıldan beri tasarlıyor ve sunuyor.


27 Ocak 2014 – 7 Şubat 2014 sömestr tatili süresince hafta içi her gün sabah 10:00-16:00 saatleri arasında Eğlen-Bilim ekibi ile İTÜ Bilim Merkezi’nin birlikte gerçekleştireceği 4-6 yaş ve 7-11 yaş arası katılımcılara yönelik olarak iki ayrı kategoride düzenlenecek olan, sertifikalı “Çılgın Bilim Atölyesi” yeni dönemde de konusunda uzman eğitmenleri ile atölyelerine devam etmektedir.

Bu atölyelerde hayal gücü pratik ile, eğlenmek öğrenmekle birleşiyor! Fizik ve kimyanın en ilginç deneylerinden, fırlayan ve patlayan roketlere, ilk robotumun yapımından, mutfak bilimine kadar birçok ilgi çekici konuda deneyler yapmak isteyen herkes için!
Ayrıntılı bilgi için burayı tıklayınız 

Devamını Oku »

Maddenin halleri içinde zarafetle dans eden cam

0 yorum

Bu gün “Bir nefeste cama hayat vermeye” gidiyorum. 

Günü koşarak yaşamaktan yorulduğum bir gündü. Arkama baktıkça peşimden koşan dev Akrep ve Yelkovanı görür gibi oluyordum. Derin bir nefes aldım, “bu gün hiç yapmadığım birşey yapacağım” diye içimden geçirdim. 

Hep sağda solda duydukça not alırdım vaktim olursa bunu da bir gün yaparım diye. İşte o gün geldi. Daha doğrusu ben yarattım o günü. Bu gün “Bir nefeste cama hayat vermeye” gidiyordum. 

Beykoz Cam ocağındaki atölye çalışmalarına katılmak için yola çıktık. İnternet sitesindeki krokide üç ayrı yoldan detaylı tarif edilmesine rağmen ben hala bocalıyordum ki babam sağolsun! Yol boyunca bana mihmandarlık yaptı. Annem küçük oğlumu arkada oyaladı. 

Uzun süre yeşillikler arasında yol aldıktan sonra ulaştığımızda girişte bizi köpekler karşıladı. Ama çok dost canlısıydılar. Arabadan inerken huzur ortamına geldim diye düşündüm. Hindistan’a meditasyona gitmeye gerek yok. Bu bahçedede saatlerce oturabilirim ben.

İçeride her yaş gurubuna göre atölye çalışmaları var, Hepsini ayrı ayrı gezdik. 

Sıcak Cam Üfleme Atölyesi. Bana göre en zor olanı buydu, ciddi nefes istiyor. Ama çocuklara yönelik yapılanında eğitmenler yardım ediyorlar. Borunun ucunda ki sıcak camı yere düşürmeden üflemeyi belli ararlıklarla sürdürmen gerekiyor. 

Dilerseniz atölyede çalışanları rahatsız etmeden seyredebileceğiniz bir platform var. Sıcak camın fırından çıkışını, üfleyerek şekil alışını, camın soğuk suda sabitlendiğini, tekrar fırına, üflemeye, suya daldı çıktı derken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Hele birde atölyede aynı anda çalışan 3 kişi varsa seyretmek daha da keyifli hale geliyor. 



Daha sonra Füzyon Atölyesi’ne geçtik. Dümdüz, kare şeklinde bir camı alıyorsunuz, rengarenk cam parçalarını önünüze konuyorlar. Kendi tabağının desenini kendin yap. Küçük yaş gurubu için en eğlenceli atölye burası. Renkli camlarla hayal gücü birleşirse ne olur? 

Bu atölyede yaptığımız etkinliği orada bırakıyoruz. Cam tapak ile cam parçaların birbirlerine kaynaşmaları için fırınlanması gerekiyor. Bu işlemi daha sonraya bırakıp, etkinliğinizi adresinize gönderiyorlar. 

Boncuk Yapım Atölyesi, günübirlik misafirde kabul ediyor ama genelde haftalık ve aylık atölye çalışmalarının yapıldığı bir mekan. 

Çıkışta yapılan çalışmaların sergilendiği satış mağazası var. Büyük küçük tüm cam objeler çok etkileyiciydi. Tekrar tekrar incelemek istedim. Her baktığımda farklı bir detay görüyordum. Bir köşede sergilenen yassı şişeleri görünce aklıma arabanın bagajındaki soda şişeleri geldi. 

Camın geri dönüşüm özelliğinden dolayı onları normal çöpe atmam hep biriktiririm. Marketlerin yanında bulunan Cam için geridönüşüm kumbaralarına atarım. Ama uzun zamandaır fırsat olmamıştı ve hazır cam ocağına gelirken onlara kullanılabilir cam götüreyim diye arabanın bagajına atmıştım. Şişeleri verirken içlerinde rengini çok sevdiğim mavi şişeri göstererek onlarıda yassı hale getirip getiremiyeceklerini sordum. 

Yetkili bayan bunun riski olduğunu ayrıntılı anlattı. Yüksek ısılı fırına giren cam şişelerin genleşerek bazıları patlıyabiliyormuş. “Olsun dedim yeteri kadar şişe var. Ben 3 tane yassı şişe istiyorum gerisi sizin olsun” Etkinlik eserlerimizi ve yassı şişelerimizi daha sonra almak için vedalaştık. 

Çok keyifli bir gündü benim içinde oğlum içinde. Gün boyu camın dönüşümünü, adeta sanatkar ellerde hayat bulmasını seyrettik. Bizde kendi sanat eserlerimizi yaratma şansı yakaladık. 

Yemyeşil bahçesi, cıvıl cıvıl kuş sesleri insana huzur veriyor. Atölyelerin camları yere kadar. Bence atölyede çalışan sanatkarlar, eserlerini yaratırken doğadan ilham alıyorlar. 

Hangi yaşta olursanız olun, duygularınızı açığa çıkarmak ve hayal dünyanızda gezinmek için mutlaka uğranması gereken bir mekan, Beykoz Cam Ocağı.  

Atölyeler hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.


Devamını Oku »

Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları SU

0 yorum
Şaman, Dünyanın ilk çevrecisi ve organik şifacısıdır.

Buket Uzuner'in, Anadoluda yaşayan her kültürü derinden etkilemiş kadim Kamanlık (Şamanizm) geleneğinin dört unsuru olan SU, TOPRAK, HAVA, ATEŞ'ten ilham alarak yazdığı yeni romanı Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları dörtlemesinin ilk kitabı SU ...

Gazeteci Defne Kaman'nın bir yaz akşamı arkasında hiç iz bırakmadan kaybolması ve onu arayan Komiser Ümit ile arkadaşı Sahaf Semahat'ın tuhaf olaylar ve esrarengiz sembollerle başlayan nefes nefese yaşanan macerasını konu alıyor.

Hani bir yudumda bir bardak suyu içeriz ya, kana kana... İşte bu romanıda öyle okudum, su gibi...

Komser Ümit ve Umay Nine ile birlikte aradım Defne'yi. Kendimi farklılıkların hoş görüsünde, bağışlayıcı olma, doğallık içinde bulurken. Kadın cinayetlerine, ayrımcılığa, töre, örf-adet, gelenek-görenek arasında sıkışmış  insanların çaresizliğine şahit oldum.
Kah Kadıköy Rıhtım da gezdim. Kah vapurda oturdum. Kutadgu Bilig (Mutluluğun Kitabı) 'ından şifreler çözdüm. Kamanlık'tan evrensel olmayı, hoşgörüyü, affedici olmayı öğrendim. Yunusları sevdim.
Soluk soluğa okuyacağınız bu romandan öğreneceğimiz çok şeyler olduğunu gördüm. Şimdi dört gözle ikinci kitabı bekliyorum...

Yazar : Buket Uzuner
Yayınevi : Everest 
Kitap satış adresine buradan ulaşabilirsiniz

Devamını Oku »

Kayıp Gül

0 yorum
Kendini özel hissetmek için ihtiyacın olan tek şey, kendinsin.


"Efsaneye göre... Bir gün Artemis, bambaşka bir ikizi olduğunu öğrenir annesinden. Onu aramak için evini terk eder, bir okyanus aşar ve bir gül bahçesine girer. Bahçede kendisine tatlı bir ölüm sunması istenir ondan. Yine efsaneye göre, ikizini bulabilmesi için önce gülleri duyması gerekmektedir."  

"Daha iyiye, iyiyi terk etme cesaretine sahip olanlar ulaşır yalnızca."

Kayıp bir ikizin izinden, San Francisco'dan İstanbul'a, güllerin ve düşlerin dünyasına uzanan gizemli bir yolculuk...

Yazan: Serdar Özkan
Yayınevi: Timaş

Kitap satış adresine buradan ulaşabilirsiniz

Devamını Oku »

Bahçeşehir Koleji Bilim Müzesi

0 yorum
Eğlenceli Bilim Atölyeleri

Bahçeşehir Koleji  Bahçeşehir ve Ümraniye Kampüsündeki  Bilim Müzesi Atölye Çalışmaları yeni öğrencilerini ağırlamaya abaşladı.

Bilimin temel prensiplerini, teknolojik gelişmeleri, bilim ve teknolojinin günlük yaşam üzerindeki etkilerini anlatmayı amaçlayan Bahçeşehir Koleji Bilim Müzesi, birbirinden farklı ve eğlenceli atölye çalışmalarıyla 4 - 12 yaş arasındaki çocuk ve gençleri bir araya getiriyor. 

Müzede her yaşa uygun öğrenme istasyonları, gök evi ve gözlemevi bulunuyor. Yaş grubuna göre öğrenciler, fen ve matematik derslerinde gördükleri konuları, Bilim Müzesi’ndeki öğrenme istasyonlarında ve aktif deney laboratuvarlarında uygulayarak kalıcı bir şekilde öğreniyorlar.  Müzede her ay öğrencilerin bilime olan merakını sürekli kılmak için çeşitli atölyeler, deney gösterileri ve sahnede bilim aktiviteleri gerçekleştiriliyor.

11 Ocak - 29 Mart tarihleri arasında yapılacak atölye çalışmaları çocuklara eğlenceli bilimin kapılarını açıyor.

Bahçeşehir Koleji  Bahçeşehir  Kampüsündeki  Bilim Müzesi Atölye Çalışmaları biletleri burada
Bahçeşehir Koleji  Ümraniye  Kampüsündeki  Bilim Müzesi Atölye Çalışmaları biletleri burada
 

Devamını Oku »

Yarı yıl tatilinde sinemalar

0 yorum
Karlar Ülkesi 

Vizyon tarihi 17 Ocak 2014
Krallık, Karlar Kraliçesi (Snow Queen)'nin laneti sonrasında ebediyen sürecek bir kış mevsimine mahkum edilmiştir. Bu krallıkta yaşamakta olan maceracı ve iyi kalpli Anna, Karlar Kraliçesi'ni bulup laneti sona erdirmesini sağlayarak, şehrinde yaşayan insanları eski güzel günlerine döndürmeye karar verir. Masalsı bir yolculuğu çıkan Anna'nın yol arkadaşı ise usta bir dağcı olan Kristoff'tur. Başarıya ulaşmaları için Karlar Kraliçesi'ni görüp tanıyabilmeleri gerekmektedir. Görünürde basit olan bu plan, izbe dağdaki yolculuk ilerledikçe zorlaşmaya başlar. Mitolojik yaratıklar ve ürkütücü büyüler eşliğinde süren yolculuğun her dönemecinde ayrı bir tehlike ortaya çıkar. Yolculuğun asıl zor yanı ise zamanla yarışıyor oldukları gerçeğidir.

Disney yapımı animasyon filmin yönetmenliğini Chris Buck ve Jennifer Lee yürütürken, başkarakterleri seslendiren isimler Kristen Bell ve Jonathan Groff.

Film Fragmanı ve seanslar hakkında bilgiye buradan ulaşabilirsiniz 

Köfte Yağmuru 2
Vizyon tarihi 24 Ocak 2014
Flint Lockwood, suyu yiyeceğe dönüştüren bir makine icat etmişti. Flint’in amacı insanları mutlu etmekti ancak işler kontrolden çıkınca filmin sonunda Flint makinesini imha etmek zorunda kalmıştı. Cody Cameron ve Kris Pearn ikilisinin yönettiği KÖFTE YAĞMURU 2’deyse Flint, durdurduğunu sandığı icadının evrimsel bir işlev bozukluna neden olarak halen çalışmakta olduğunu öğrenir. Flint ve arkadaşlarının bu sefer dünyayı, makinesinin yarattığı hayvan-yiyecek karışımı mutant yaratıklardan kurtarması gerekmektedir.

Film Fragmanı ve seanslar hakkında bilgiye buradan ulaşabilirsiniz


Lego Filim 
Vizyon tarihi 7 Şubat 2014

3D formatında ve bilgisayar animasyonu olarak hazırlanacak macerada; sıradan, kurallara her zaman uyan, ortalama bir LEGO minifigürü olan Emmet adlı karakterin, yanlışlıkla dünyayı kurtaracak en sıra dışı kişi olarak tanınması konu ediliyor.
Film Fragmanı ve seanslar hakkında bilgiye buradan ulaşabilirsiniz

Devamını Oku »

Nihal’in Sofrası'nda ki Kısır

1 yorum
Maharetli eller deriz, kimyası tutar insanın sanki. 

Herkesin özel yaptığı özendiği yemekler vardır. Artık kişinin adıyla özdeşleşir. Maharetli eller deriz, kimyası tutar insanın sanki.
Nihal’in yaptığı Mardin usulu kısır da onlardan biri. Biraz acıyla aranız iyiyse, tadı damağınızda kalacağına eminim

Kısır’ın tarifini okurken bilinenden çok farklı bulabilirsiniz. Nihal’in Sofrası’nı da çok özel kılan bu farklı tarifler.
Malzemeler

-1 Büyük kuru soğan

-2 su bardağı bulgur

-2 kaşık biber salçası

-3 kaşık domates salçası

-2 diş sarmısak

-2 veya 3 kaşık pul biber

-1 limon suyu

-3 kaşık nar ekşisi

-1 çaybardağına yakın zeytinyağı

-1 demet maydanoz (ince doğranmış)

Yapılışı:

Bulguru tepsinin bir yanına alıp 1 çay bardağı soğuk suyla nemlendiriyoruz. 5 dakika kadar dinlendiriyoruz. Daha sonra soğan, salça, sarımsak, pulbiberide ilave ederek elimizle birleştirip yoğuruyoruz. Yoğurma sırasında ara ara su alıp sıkı hale gelene kadar yoğurmaya devam ediyoruz. (Yaklaşık 10-15 dakika kadar) 
Ince doğranmış maydanozları, limon suyunu, 1 çaybardağı kadar zeytinyağı ve 3 kaşık nar ekşisinide ilave ederek karıştırıyoruz. Kısırımız artık servise hazır. 

Afyet olsun.

Devamını Oku »

Kırmızı Pazartesi

0 yorum
Gabriel Garcia Marquez'in 1982 Nobel Edebiyat Ödülü alan Romanı "Kırmızı Pazartesi"

Sorgulama / mülakat tekniği ile yazılmış bu kısa romanda, işleneceğini herkesin bildiği ancak engel olmak için kimsenin birşeyler yapmadığı bir cinayetin öyküsü anlatılmaktadır.

Usta yazar çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını kendi sözcükleriyle ve eşsiz anlatımıyla aktarıyor.

Roman'ın ilk cümlesi ile yazar kimin ne zaman öldürüleceğini açıklasada sonun baştan belli olması, kitabın sürükleyiciliğinden birşey kaybettirmiyor.

Yazan: Gabriel Garcia Marquez
Çevirmen: Faik Baysal

Devamını Oku »