WASHINGTON


Yalnızca fil ve ben vardık, saniyeler içinde müze kalabalıklaştı… 




Nefesimi tutmuş şaşkın şaşkın yukarı doğru uzanan devasa file bakıyorum. Heyecanla karışık mutluluktan ağzım kulaklarımda. Birlikte müzeye girdiğim aile bireyleri ve diğer ziyaretçiler yanımda mı değil mi umursamadan, salonun ortasında sadece devasa fil ve ben varız.

Kısa süren şaşkınlıkla karışık heyecanım, yerini yavaş yavaş hayranlığa bırakırken, öğretmenleriyle birlikte 15-20 çocuğun yanımdan geçmekte olduğunu gördüğüm an mantığım devreye girdi.

Küçük oğluma kalabalık yerlere girerken fosforlu, canlı renlerde tişörtler giydirim ki uzaktan da takip etmem kolay olsun. -Tipik kontrollü anne modeli- Bu gün ona çok canlı bir yeşil renkte tişört giydirmiştim. Gayet huzurluydum, takiii yanımdan geçen öğrenci gurubu çocukların tişörtlerinin rengini görene kadar…

Yalnızca fil ve ben vardık, saniyeler içinde müze kalabalıklaştı…

Bu gün Washington’da Doğa Tarih Müzesini geziyoruz. Ben, sergilenen herşeyin altındaki mini bilgi yazılarını tercüme yapacağımı sanırken, oğlum gördüğü her hayvanı tanıyıp onun hakkında bildiği tüm incelikleri bana aktarırken buldum kendimi.

Ornitorenkler, lemurlar, aslan denizanasının zehirli oluşu, Gerçek Balina (right whale) ile Mavi Balina arasındaki benzerlikler derken annesi tarafından müzeye getirilmiş çocuk gibi dinledim onu.

Böceklerin olduğu bölümden bir türlü ayrılamadık. Canlı cansız bir çok böcek türü var. Kara dul, tarantula, dev çekirge ….

Benim ilgimi çeken ise baş döndüren güzellikte irili ufaklı, rengarenk kelebekler. Elinize, omzunuza konmak için adeta havada dans ediyorlar. Kelebeklerin olduğu camlı bölüm için ciddi sıra beklemem gerekse de her anına değer doğrusu…

Başınızın üzerinde uçuşan kelebekler, düşünsenize sizce de muhteşem değil mi?
Böcekler dünyasından, mumyalara, dinozorlara, oradan okyanus canlılarına, doğal taşlar, mücevherler derken tüm günümüzü aldı bu gezi.


Ertesi günü Hava ve Uzay Müzesini gezerken, bu kez küçük oğlum için turuncu renkte tişört seçtim -sanırsın kontrol bende-.

“Ya bir kerede tutsun şu renk
be kardeşim! ”


Önümüzden bir gurup yaz okulu öğrencisi tutuncu tişörtlü çocuk geçti. Birbirmizi kaybedersek nerede nasıl buluşalım planını yaptıktan sonra müzeyi gezmeye devam ettik. Ben, bilgi dağarcığımın daha çok hava kısmında kaldığını anladım. Benim için havacılık tarihinin unutulmaz isimleri Wright Kardeşler ve Atlas Okyanusu'nu uçakla tek başına geçen ilk kadın pilot Amelia Earhart.

Oğullarım için uzay, gezegenler, uydular, atmosferin dışına çıkan tüm araçlar, uzay mekiği, gönderilen uydular, Woyager II , Marsa giden ama dönemeyen araçlar Criocity…


Hepsi hakkında detay bilgi anlatabiliyorlar ve ben dinliyorum. Uzay mekiğinde nasıl yemek yenir, ne yenir, nasıl banyo yapılır öğrenmiş bulunuyorum.

Bir de müzenin içinde uzay ve havacılık konulu 25-30 dakikalık kısa filmlerin izlendiği IMAX 3D sinema ve hediyelik eşya satan mini mağzalar var.
İşte size müzeden ayrılmamak için bir sebep daha… 

“Çocuğum bu ne?”

“Astronot dondurması”

“Nasıl yani? ”

“Kurutulmuş dondurma! Sen hiç yemedin mi?”



Başka ülkelerde, farklı deneyimler yaşamak, neyle karşılaşacağını bilememek zaman zaman ürkütse de yolda olmak, yeni şeyler deneyimlemek fikri halen daha çekiciliğini korumaya devam ediyor benim için.

Washington Milli Park (National Mall) alanında bulunan bir çok müze var. Her güne bir müze gezisi dersek 10 gün oralardan ayrılamayız. Biz ortak ilgi alanlarımıza göre bir kaç müze ve anıt seçtik. Özellikle ‘Müzede Bir Gece’ filminden aklımızda kalan Doğa Tarih Müzesi, Uzay ve Havacılık Müzesi ve Lincoln Anıtı, listemizin başındaydı.

Amerikan Kongre Binası ve en son Beyaz Saray önünde de bir hatıra fotoğrafı ile –korumalara rağmen- gezimizi sonlandırdık. Otelimiz merkeze yakın Arlington bölgesinde olduğu için hem şehir merkezini hemde şehrin gürültüsünden uzak sakin yerleri de keşfetmiş olduk.

Yolculuk başlarken kilometreyi mile, santigrat dereceyi fahrenayta çevirmek zor gelse de, kaldırımdan daha yola inmeden arabaların yüz metre ötede durup benim yola inmemi karşıya geçmemi beklemelerini çok sevdim. 38 derece sıcağa rağmen bir günde 14 km yol yürümüş olmak bile yüzümdeki tebessümü silemedi.

Gezilecek yerler daha bitmedi, Georgetown Üniversitesi, Sheridan Circle Parkta Atatürk anıtı derken kalbim Washinton’da kaldı.

Bir sonraki durağımız Niagara Şelaleri için yola çıktık. Sahi kaç mil yolumuz var?


Haziran 2018

0 yorum :