NEW YORK




Merdivenlerden inerken, her basamağında daha da ağarlaşan, insanın genzini yakan o keskin koku ve bunaltıcı sıcak hava adımlarımı yavaşlatıyor, düşüncelerimi sıklaştırıyordu ki “Acaba geri dönsek mi?” hissi içinde tereddüt ederken ben, oğlum heyecanla atıldı.

“Yaşasın fare göreceğiz! Biliyor musun anne? New York metrosundaki fare sayısı New York şehrinde yaşayanlardan daha fazlaymış!”

Bir sonraki sahneyi tahmin edersiniz, sıcağa rağmen şehri yürüyerek bazen de trafiğe rağmen taksiye binerek gezdik. Bilin bakalım en çok kim üzüldü? Tabiki fareleri göremeyen 11 yaşındaki oğlum!



Amerika gezimizin Niyagara’dan sonraki durağı New York.

Kiraladığımız arabayı teslim ettiğimize göre artık km –mil hesabı yapmayacağız demektir.

İlk gideceğimiz yer çocukların da ortak seçimi 2004 yapımı “Yarından Sonra” (The Day After Tomorrow ) filminin çekildiği –ayrıca daha bir çok filme konu olmuş- New York Halk Kütüphanesi (New York Public Library)

İçeriyi gezerken filmin sahnelerini gözümüzde canlandırarak, bu salonda şu sahne çekilmişti, koridordaki sahne için burayı kullanmışlar, şurada da bu sahne çekilmişti derken ilk defa bir kütüphaneyi müze gezer gibi gezdiğimizi farkettim.

Neyse ki New york Halk kütüphanesi buna alışık. Gün içerisinde ağırladığı turist sayısı kütüphaneyi kullanmak isteyenlerden daha fazlaymış…

New York’un belli başlı en güzel yerlerini hep filmlerde gördüğümüz için aklımızda kalan film karelerinden yola çıkarak gezimize devam ettik. Her gittiğim yeri sanki daha önce görmüşüm orada bulunmuşum hissi ile gezdim.


Ah bu filmler! Uzakları yakın, görünmezi görünür yaptı bize…

Hiç aklımızdan çıkmayan Müzede Bir Gece filminin mekanı Doğa Tarih Müzesi (American Museum of Natural History) ve dünyanın en büyük tren garı binası ünvanını almış taaa buharlı lokomotiflerin sefer yaptığı dönemden bu yana çeşitli filmlerde gözüken, insanların buluşma noktası Tren İstasyonunu (Grant Central Terminal), Central Park, Liberty adasındaki Özgürlük Anıtı, bir zamanların en yüksek binası Empire State, yıkılan ikiz kuleler ve daha nice gezilecek yer film karelerinden çıkıp gerçek halleriyle gözüktüler bize.



Tabi bazen hayal kırıklıkları da oldu haliyle. Daha geniş olarak hayal ettiğim Times Meydanı, bu dar haliyle, çok ışıklı haraketli tabelalarıyla, etrafta sürekli telefonları ile fotoğraf çeken omuz omuza insan kalabılığıyla, trafiğin yavaş akmasını bir yana bıraktım, kontağı kapatmış bekleyen arabalarla filmlerin aksine bir görüntü sergilemesi kimi hayal kırıklığına uğratmazdı ki?

Hele Çin Mahallesindeki yemek kokuları! Film karelerine sığmayan, yansımayan daha niceleri…



Bir şey daha anladım bazı şehirler daha az kalabalık olduğu mevsim dışı zamanlarda gezilmeliymiş. New York’ta kaldığımız 6 gün boyunca sokaklarda sıcaktan pişip, dükkanlarda üşümekten öte donduğumuz; her gittiğimiz yerde insan kalabalığını aşmaya çalışma çabamıza bakılırsa anlaşılan Temmuz’un ilk haftası New York için yanlış zamanmış…

Belki borsa için uygun zamandır!
New York borsasına doğru yol alırken ünlü Boğa heykelinin de (Charging Bull) fotoğrafını çekelim dedik. Ne mümkün!

Çevresini sarmış insan kalabığını aşmak yetmiyor, bir de yeni modaymış bu, Boğanın arkasında uzun bir kuyruk oluşturmuş insan kalabalığı var. Sırası gelen boğanın kuyruğunun altına geçip elini değdiriyor ve fotoğraf çektiriyor.

Boğa heykeli heykel olalı böyle zulüm görmedi.

Heykeltraş Arturo Di Modica ‘nın 2 yılda sabırla yaptığı bronz boğa heykeli 1986 yılında Wall Street’in çökmesine karşı bir güç gösterisi olarak yapılmış olsa da şimdilerde önünde duran Korkusuz Kız heykeli sayesinde güç kaybediyor gibi gözüküyor. Korkusuz kız ve Boğa heykelininin birlikte çekilmiş bir fotoğrafını anca internetten bulabildim, yoksa ikisini bir arada yalnız yakalamak mümküm değil. (Federica Valabrega adweek.com)



Kalabalık ve sıcağın dışında gezimizin iyi yanlarıda oldu tabi ki. Yorulduğumuzda oturabileceğimiz yeşil alan sayısı fazlaydı. İçinden her geçişimizde başka bir etkinliğe rastladığımız bazen yoga, bazen dans, bazen de çimlerde güneşlenen insanların olduğu, tertemiz tuvaletleri ile Bryant Park benim favorilerim arasında yerini aldı. Çevredeki her parkın bir web sitesinin olduğunu ve etkinlik takvimlerini buradan yayınladıklarını son gün keşfettim maalesef. Çölün ortasındaki vaha gibiydi…



Sokaklarda ve dükkanlarda şifresiz internet sayesinde birbirimizden ayrılsak da haberleşmemiz kesilmedi. 4 Temmuz kutlamalarında atılan havai fişek gösterilerini yakinen izleme şansımız oldu. Central Park girişlerinde bisiklet kiralama yerlerinin olması parkı keyifle gezmemizi sağladı. Sincaplara hiç bu kadar yakın olmamıştık!

Grant Central Terminal‘in en ücra köşelerine kadar girip gezebileceğimiz rehberli turlarının olduğunu öğrendik.

Uzun soluklu seyahatlerde, çocuklarla gezmenin avantaj ve dezavantajlarını deneyimlemiş olduk. Bu ayrı bir yazı konusu olur. Detayları bende saklı kalsın…

New York ‘da başlayan Washington  - Niagaradan sonra New York’ta biten yaklaşık 15 günlük gezimiz boyunca araba ile toplamda 1.800 km yol gitmenin, yaya olarak günde 10-14 km yürümenin yorgunluğu üzerimizde, her seyahat sonrası olduğu gibi “evim evim güzel evim” diyerek geri döndük.
Eve dönüş yolunda kendime not :
Bir dahaki seyahat rotasını, havası 23-25 C derece olan yerlere göre ayarla ve süreyi kısa tut!


Temmuz 2018






0 yorum :