GÖKKUŞAĞI RENGİNDE BLOKLAR


Hayatım rengarenk 

Kırmızı, mavi, turuncu… Ahşap blokları üst üstte diziyorum öyle oyun olsun diye değil, sevgiyle, sabırla, özenle… Yeşil, mor, sarı, turkuaz… Metrobüsteki teyze, okuldaki öğretmen, mahalledeki arkadaş, marketteki yaşlı adam, her seferinde biri - bazen yeni karşılaştığım, bazen tanıdığım çok yakınım- dizdiğim bloklara bir yenisini ekliyor yada bir fiske vuruyor…

Her devrilen blok yeniden yerine konuyor ama, bazen ağır hasar almış, tamir edilse de izi kalmış olarak, bazen de hasarsız ama daha güçlenerek…

Şimdi ben diyebilir miyim ki bu blokları sadece ben dizdim? Mahallemdeki bakkalın da, okulda ki öğretmenin de katkısı büyük, kimisi yeni bir blok koydu kimisi var olanı devirdi…

Mavi, yeşil, kırmızı, turuncu, pembe, sarı, mor… Dürüstlük, hoşgörü, sorumluluk, saygı/ öz saygı, empati, sabır, alçak gönüllülük, vicdan, adalet, nezaket, anlayış, sevgi...

İlk dizmeye başladığım bloklarım mavinin tonlarıydı. Kırmızı, sarı hatta pembe mümkün değil zinhar olmaz. Toplum koyu renkleri uygun görmüş oğlan çocuğuna. Biz anne babalar çocuklarımıza her ne kadar iyi birer İNSAN olma özelliklerini benimsetmeye çalışsakta, sağdan soldan ERKEK yada KADIN olma özellikleri itina ile öne çıkarılıyor.

Okuldan eve geldiğinde “anne erkekler nasıl ip atlar?” diye soran 9 yaşındaki oğluma ip atlamanın cinsiyeti olmadığını anlatmam epey zamanımı almıştı.

“Ama öğretmenim dedi ‘kız gibi atlama’ diye!…”

Oğullarım büyürken “kız gibi niye ağlıyorsun?” ithamı ile her karşılaştıklarında, duyguları ifade etmenin, acılardan kaçmak değil acıların içinden geçmek olduğunu tekrar tekrar hatırlatmam gerekti. Ama çevreden gelen fısıltılar…

Kız gibi ağlama!

Erkek gibi güçlü ol!

Bloklar üst üste sıralanırken bir bakmışım boyuma gelmiş. Zaman su gibi akıp geçiyor. Daha dün çocuktular dediklerimiz bu gün birer yetişkin olma yolunda ilerliyorlar.

Hayat, ahşap bloklarla yaptığımız yap bozu andıran bir oyun gibi… Yıkılmasın, sallansa da çabuk toparlansın istiyorsak temeli sağlamlaştıralım.

Dizilen blokların aslında cinsiyetsiz olduğunu–Kadın ya da Erkek- her insanın temelinin aynı olduğunu farkeden bireyler olduğumuz sürece, çocuklarımızı, gelecekteki toplumu iyileştirmek, güzelleştirmek bizlerin elinde.

Mavi, yeşil, kırmızı, turuncu, pembe, sarı, mor… Dürüstlük, hoşgörü, sorumluluk, saygı/ öz saygı, nezaket, empati, sabır, alçak gönüllülük, anlayış, vicdan, adalet ve  sevgi, sevgi, sevgi...

Dünyayı sevgi kurtaracak…

Sevgiyle kalın daima…

Hüma Oktay
Bu yazı Martı Dergisi'nde yayınlanmıştır. 

0 yorum :