BİR TANIŞMA HİKAYESİ



Anne, yazar gerçekten pilot muymuş? 
...

Hikayede geçen olay gerçekten de gerçek miymiş? 

...

Küçük oğlumla birlikte okuyoruz kitabı, daha yedi yaşında.

Zaman zaman hikayeden uzaklaşıyor, kafasında soru işaretleri var farkındayım. Ben ise adeta hikayenin içinde dans ediyorum. Bir yandan da şaşkınım daha önce bir kaç kez okumama rağmen beni niye bu kadar etkilemedi diye. Zamanı mı değildi yoksa ruhuma iyi gelecek bir çevirmen mi bulamamıştım… Kim bilir?

“İnsan ancak yüreğiyle görür. Aslolan göze görünmez.”

Satır aralarında gezindikçe çocuklara yazıldığını sandığım bu kitabın aslında büyüklere yazılmış olduğunu anlıyorum. Ben oğluma okurken Küçük Prens’i, onun aracılığıyla kendime okuyormuşum meğer!

“Büyükler hiçbir şeyi kendi başlarına anlayamazlar; dolayısıyla sürekli olarak onlara açıklamalar yapmak çocuklar için yorucu bir iş oluyor.”

Meraklı sorular giderek artmaya başlayınca Antoine de Saint-Exupéry’i hakkında daha detaylı bilgi edinmek için birlikte araştırma yaptık. Yazarın gerçek hayatta da pilot olması ve uçağının bir çöle düşmesi oğluma ilginç geldi.

Bana ilginç gelen ise bu kitabın yer yüzündeki tüm dillere ve lehçelere çevrilmiş olmasıydı.

O an düşündüm, dünyanın her hangi bir kıtasında bir ülkede, bir kentte hatta bir köyde bile olabilir, benimle aynı hikayeyi okuyan birileri var…

“Onlardan birinde ben yaşıyorum ve gülüyorum diye, geceleyin gökyüzüne baktığında, senin için bütün yıldızlar gülüyor olacak. Yalnızca senin gülmeyi bilen yıldızların olacak!”

Daha önce bir kitabın 5-6 dile çevrilerek başka ülkelerde de okunması fikrine hayran kaldığım olmuştu lakin 420 dil ve lehçe ile tek bir yerde kalmayarak tüm evrende var olma düşüncesi beni büyüledi doğrusu.

Eskiden, seyehatlerimde gittiğim ülkenin, şehrin özelliğini yansıtan kitapçıları ve kütüphanelerini gezerdim. Nerden bilebilirdim ki yıllar sonra dilini bilmediğim ama içeriğini bildiğim bir kitabı arıyor olabileceğimi?

Çok şanslıyım…

Benimle aynı heyecanı paylaşan dostlarım, arkadaşlarım sayesinde, hiç görmediğim ülkelerden, Japonya’dan, Çin’den Malezya’dan, Kore’den, İran’dan ve Sırbıstan’dan birer birer Küçük Prens’ler kitaplığımda yerlerini almaya başladılar.

 


“Herkes gerçek bir arkadaşa sahip olamaz. Arkadaşımı unutursam, rakamlardan başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen büyükler gibi olurum.”


Kısacık bir zamanda muhteşem bir kitabın koleksiyoneri olarak buldum kendimi. Şu anda 48 adet Küçük Prens kitabım var. Bunlardan, çevirmen ve yayınevi farkıyla 11 tanesi Türkçe.

Küçük Prens sayesinde yeni edindiğim dostlarımın sayısı, koleksiyonumdaki kitap sayısından daha hızlı artış gösterdi.

Her yeni kitap, her yeni dil benim için yenilikler demek, hayatımdaki yeni dostlar demek.

Hatta Küçük Prens Müze girişimi aracılığıyla gerçekleşen “Küçük Prens’in Dil Serüveni” söyleşisi sayesinde bu evrende yalnız olmadığımı, benim gibi gökyüzünden yıldızlar toplayan bir sürü insanın olduğunu öğrendim.

“Gülünü büyütmek için harcadığın zaman, onu senin için önemli kılıyor,” dedi tilki.

Herkesin Küçük Prensle bir tanışma hikayesi var. Bu hikaye her ne kadar farklı dillerde de olsa; duygu, anlam, verilen mesajlar ve hissedilen duygular ortak.

Farklıyız lakin ortak bir noktada buluşuyoruz.

Umarım yaşamı sevmeyi, bu dünyada kendimize, başkalarına ve bu evrene karşı sorumluluklarımız olduğu gerçeğini unutmadan; dünyaya, doğaya ve geleceğin yıldızları çocuklara sahip çıkmayı bir an olsun yüreğimizden ve aklımızdan çıkarmayız.

Tıpkı Küçük Prens’in yaptığı gibi…

Sevgiyle kalın

Hüma Oktay


Kısa bir kaç not:
*Eskişehir Anadolu Lisesi’nde, Küçük Prens severlerin maddi, manevi destekleriyle “Küçük Prens Kitap Müzesi” yakında açılıyor.
*Küçük Prens kitabının, çevrilen dil ve lehçeler hakkında daha detay bilgiye koleksiyonerlerden Yıldıray Lise'nin yazılarından ulaşabilirsiniz.

Mutluluk paylaşınca çoğalırmış…

Sevgiyle Kalın
Hüma 
Ocak 2020

Bu yazı Martı Dergisi'nde yayınlandı.








0 yorum :