Gitme Zamanı...


Çok kalabalık, her kafadan bir ses çıkıyor, gürültülü. Herkese laf yetiştiriyorum. Konudan konuya, mekandan mekana atlıyorum. Bir bakıyorum kendimle kavga halindeyim, bir bakıyorum karşımdakiyle.

Kalabalıktan kaçıyorum ama kalabalık kafamın içinde benimle her yere geliyor.

Yoruldum... Benimkisi zihin yorgunluğu. Bu gün sabahtan beri evde yalnızım, sadece kafamın içindeki kalabalık ve ben. Kendi sesimi bile duymadım. Sadece zihnimden geçiyor kelimeler. Ama öyle sakin sakin değil ardından atlı kovalıyormuş gibi…

Kendim soruyorum, cevaplıyorum. Cevabı beğenmiyor reddediyorum, savunmaya geçiyorum. 

Bugün, aklından düşünceler geçen kadınım ben…
Kütüphanemden bir kitap alıp rastgele bir sayfa açıyorum bana iyi gelsin diye.
Sorular var cevaplanmadan önce düşündüren. Sorular var, saniyesinde cevapları karşıma çıkan.
Cevapların arasında sıkışıp kaldığımızda, tüm oklar aynı yönü gösterdiğinde farklılıkları görmek, yeni yollar bulmak adına “Gitme Zamanı” gelmiş demektir.

Aret Vartanyan’ın kaleme aldığı “Gitme Zamanı” elimde, şimdi dudaklarından sözcükler dökülen kadınım…

“Gerçekten hayattan ne beklediğin değil, nasıl bir hayatı şekillendirmek istediğinin cevabını ara.”

Düşünmeden edemiyor insan, sorguluyor bu hayatı ve hayattan beklentisini. Ama hiç düşünmüyor nasıl bir hayatı şekillendirmek istediğini.

Nereden geliyorsun?

Kimsin?

Nesin?

Nereye gidiyorsun?

Bir yanda günlük yaşamın içinde insanın kendisini, çevresini, yaşantısını sorgulaması… Bir yanda görünmeyenin ötesi, gizemli, kadim bilgileri bu güne taşıyan mistik bir yolculuk… Diğer yanda aşkın, kavgaların, ihanetin anlatıldığı bir yaşam…. Her başlangıç bir son…

Bir yanda görünen dünya, diğer yanda ötesi …

“Kendinden, özünden uzaklaşarak yok olmak yerine, varoluşuna saygı duyarak, cesaretle, vazgeçmeden yüreğinde taşıdıklarını yaşayanlar, nasıl görünürse görünsün, ne söylenirse söylensin, her “zaman”da kazanan olacaklardır.”

Yüreğinde sevgiye kocaman yer açmış bir kadınım…



0 yorum :