Kaplumbağ Terbiyecisi

"İki Karpuz Bir Koltuğa Sığmaz"

Osman Hamdi Bey’in Romanı, Emre Caner’in kaleminden “Kaplumbağ Terbiyecisi”

Öğrenmeye ve öğretmeye hevesli Osman Hamdi Bey’in başarı dolu hayat hikayesi.  1842- 1910 yılları arasında Osman Hamdi Bey’in hayatı ve onunla beraber, Osmanlı döneminde yaşanan ayaklanmalar, güçlünün gücünü sakınmadan kullandığı iktidar savaşları, ihanetler, devletler arası çıkar çatışmaları kısacası bir devletin ayakta kalma savaşı da anlatılıyor.

Osman Hamdi’nin yaşamı boyunca öğrenmeye hevesli biri olması onun başarısının sırlarından yalnızca biri. O ülkesinde yaptığı yeniliklerle bir döneme damgasını vurmuş bir aydın, eğitimci ve bir çok konuda öncüydü. Onun modern fikirleri; atölyesinde yaptığı yağlıboya tablolarına ve karakalem çalışmalarına kadar yansımıştı.

“Batılılaştırmaya çalıştırdığı muhafazakar bir toplumda eğitici rolü oynamak gerçekten de iğneyle kuyu kazmaya benziyordu.“

Osman Hamdi Bey’in yaşamında ki başarılarını kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. Ayrıntılar kitapta …

Paris’te Hukuk Fakültesinde başalayan eğitim hayatı Güzel Sanatlar akademisi Resim Bölümünde şekillendi.  Bağdat Vilayeti Yabancı işler Müdürlüğü sırasında batının ve doğunun sentezini yapma fırsatı yakaladı.  Arkeolojiyi merak ederek araştırmalara başladı. Okuduğu kitaplar ve bölgedeki eserler onu bu konuda daha çok şey öğrenmeye teşvik etti.  Yaşamının daha ilk yıllarında Paris’te medeniyeti, Bağdat’ta kendini tanıma fırsatı buldu. 
“Yazmak da tıpkı resim yapmak gibiydi. İkisinde de bomboş bir kağıdı sadece kendi kafasından geçenlerle dolduruyordu insan” 

Fransız tiyatro geleneğinine uygun piyesler kaleme aldı. İlk sahnelenen oyun “İki karpuz bir koltuğa sığmaz” Osmanlı sahnesinde oynandı. “Uçurtma” isimli, Fransızca yazdığı oyun Beyoğlu’ndaki Fransız tiyatrosu’nda oynandı.

Hariciye Nazırlığı Protokol Müdür Muavini ve 6. Bölge Belediye Müdürlüğü görevlerinde bulundu. (Galata –Pera – Beyoğlu bölgesi)

İlk Müze kurucusu ve müdürü, ilk Arkeolog ve Güzel sanatlar Akademisi müdürü. Ülkemizdeki tarihi eserlerin yabancı arkeologlar tarafından yurt dışına kaçırılmasını engellemek için yeni nizamnameler (yasalar) hazırladı.
Müzeyi planlarken; "Müzenin sadece eski eserleri ziyaretçilere teşhir eden bir bina anlamına gelmediğini, hayalindeki müzeyi gezenlerin kendi kökleriyle önyargısız ilişkiler kurmasını ve medeniyetin geçirdiği aşamaları gözlemleyip içinde bulundukları zamanı daha iyi kavramalarını istiyordu"

"Bir ülkenin gelişmişliği müzeleriyle ölçülür" 


Osman Hamdi, 30 yıl Müze Müdürlüğü ve Güzel Sanatlar Akademisi Müdürlüğü yaptı. Ve bu süre zarfında; 

Fransız hükümeti tarafından Legion d’honneur nişanına layık görüldü. 
Atina Arkeoloji Enstitüsü’nün verdiği Şeref üyeliği ünvanı aldı.
Londra Kraliyet Sanat Akademisi üyeliğine layık görüldü.

Leibzig Üniversitesi fahri felsefe doktoru ve sanat uzmanı payesi aldı.

Ve  Oxford Üniversitesi Osman Hamdi Bey’e fahri doktora unvanı verdi.

Müzecilikteki 25. Yılı dolayısıyla Berlin, Paris ve Viyana’dan nişanlar, madalyalar ve takdirnameler aldı. Yerli ve yabancı basında övgü dolu haberler yayınlandı.

Üstelik Müzede sergilenen eserlerin hepsi imparatorluğun kendi topraklarından bulunup getirilmişti. Avrupa müzelerinde olduğu gibi dünyanın dört bir tarafından şaibeli yollarla elde edilmiş eserler yoktu İstanbul’da.

Osman Hamdi Bey'in Eskihisar'da 26 yıl boyunca en güzel eserlerini yaptığı evi bugün müze olarak gezilebiliyor. Adres ve iletişim bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.
Ayrıca kitabın özetini fotoğraflarla, yazarın kendi kaleminden okumak isteyenler buradan ulaşabilirler.

Eskihisar Osman Hamdi
1842- 24 Şubat 1910

Emre Caner'in yazarlığa başlama hikayesini Yasemin Sungurla Kitap İle Sohbet söyleşisinde buradan izleyebilirizsiniz.





0 yorum :