Sarı Çizmeli Mehmetağa

Bir Çift Ayakkabı... 

Bir çift ayakkabı deyip geçmeyin, kırmızısı var, mavisi var. Palyaço ayakkabısı var, dama atılanı var, Sarı çizmesi var, astronot ayakkabısı var.

Her biri birbirinden ilginç, bir o kadarda gerçek hikayeler. Sunay Akın’ın anlatımıyla hayat bulmuş 37 çift ayakkabı. 
Bu ayakkabılardan sizin için seçtiklerim;

Sarı Çizmeli Mehmet Ağa

İstanbul’da, 1839 yılına kadar, ayağa giyilen ayakkabıların renkleriyle , evlerin dış görünümü arasında bir bağ olduğunu bilen kaç kişi vardır?

Abdülmecit dönemine kadar sarı ayakkabı giymek yalnızca Müslümanlara tanınmış bir hak iken , 1839 da Mustafa Reşid Paşa’nın hazırladığı Tanzimat Fermanı’ndan sonra, ayakkabılardaki bu ayrıcalık kaldırılır. “çizme yada sarı pabuç giyme hakkı yalnız Türklerindi, Ermeniler kırmızı, Rumlar mavi,Yahudiler siyah pabuç giyerlerdi. Evler bile bu ayrıma tabi tutulurdu , çok canlı renklere boyanan Türk evleri diğerlerinden hemen ayrılırdı.

Sultan III. Selim’in tahtta olduğu 1786 yılında, İstanbul’da gayrimüslimlere siyah ve kırmızı renk ayakkabı yapan 60 adet gayrimüslim ayakkabı ustası vardı. Bunlar , Müsliman ayakkabı ustalarıyla yaptıkları anlaşma gereği, birbirlerinin müşterilerine hitap edecek renklerde ayakkabı yapamazlardı ve bu kurala uymayan cezalandırılırdı.

Kapıkulu Ocağı’ndaki yüksek rütbeli subaylar, imtiyaz simgesi olarak sarı çizme giyebiliyorlardı. 1839 fermanıyla bu ayrıcalık sona ermiştir ermesine ama. “sarı çizmeli Mehmet Ağa” sözü, verdiğimiz bu bilgi unutulmuş olsa da, o dönemden miras olarak günümüze kadar gelmiştir.

Pabucu Dama Atılmak

Osmanlı devrinde esnaflar, Ahilik geleneğinden gelen bir düzen içerisinde çalışırlardı. Her meslek grubunun başında bir kethüda vardı ve çalışma düzeninden, dürüstlükten, kaliteden o sorumlu olurdu. Kethüdanın yardımcısı konumundaki yiğitbaşı denilen görevli denetleme işini yaparak, hile yapanları tespit ederdi.

Yiğitbaşı, bir ustanın yaptığ ayakkabıda hile olduğuna kanaat getirirse, o usta bu mesleğin ve öteki mesleklerin ileri gelenlerinin önünde kethüda tarafından uyarılır ve aldığı paranın müşteriye iadesi sağlanırdı. Hatalı olan ayakkabı da bird aha kullanılmaması için dama atılırdı. Böylesi bir durum ayakkabı yapımcıllarının en korkulu rüyasıydı. Çünkü meslekteki tüm itibarını kaybettiği gibi müşterisi de azalırdı. Bu uygulama günümüzde yapılmasa da, “pabucu dama atılmak” deyimi Türkçede yaşamaya devam etmektedir!

Kitabı satınalmak isteyenler buradan ulaşabilirler.

0 yorum :