Amstel Irmağının kıyısında bir balıkçı köyü...

Her mevsim kendine aşık eden, özgür ruhlu şehir… Amsterdam

12. yüzyılda Amstel ırmağının kıyısında bir balıkçı köyü olarak kurulan Amsterdam, bugün Hollanda 'nın kişi sayısı bakımından en büyük, kültürel ve parasal yönden de en önemli kentidir.

Amsterdam, çoğunlukla 17. yüzyıldan kalma yapılarıyla, Avrupa 'daki en köklü kent dokularından birini barındırır. Kentin eski bölümü iç içe geçmiş ay biçimindeki kanallardan oluşur. Bu kanalların iki yakasında tarihî binalarla doludur.
Şehir içinde bulunan kanallar arasında yapılan kanal turları, her mevsim ayrı bir güzelliği yansıtır. Bazı kanalların üzerinde tekne evler bulunur. Bunlar genellikle eski tekneler ya da baştan ev olarak tasarlanmış teknelerdir. İlk olarak 60'lı 70'li yıllardaki konut sıkıntısının sonucu olarak ortaya çıkan tekne evler, bugünlerde yalnızca zorunluluktan değil, daha çok bir yaşam tarzı yeğlemesi olarak öne çıkmaktadır.

Amsterdam sahip olduğu doğal güzelliğin yanında, özgür ruhlu eğlence ve kültür anlayışı ile de ön plandadır. Özellikle, Amsterdam'da bulunan Dam Meydanı çok ünlüdür ve dünyanın birçok yerinden ziyaretçi akınına uğramaktadır.

Amsterdam ‘a 2 gün gibi kısa bir zaman dilimi ayırabilirseniz gezebileceğiniz başlıca yerler;

Van Gogh Museum ; Malesef resimlerinde kendi bunalımını yansıtmış ama en ünlü resimleri "Sunflowers", "The Bedroom", "Almond blossom" bu resimlerin üzerinde olduğu hediyelik eşyalardan alabilirsiniz.

Heineken Museum ;
Eski bir bira fabrikası, biranın nasıl yapıldığını hangi maddelerin katıldığı anlatılıyor, atlar var içeride. Bira yapımı sırasındaki arpa artığı hayvanlara veriliyor. Birde 5 boyutlu bir film izletiyorlar, sanki sen birasın, kazanlarda kaynayıp, sulansırılıp, şişelenip ve en sonunda da paketlenip kasalara konuyorsun. Dağıtıma çıkıyor biri açıp içene kadar gittiği yolu sende gidiyorsun hem görsel olarak hemde fiziksel olarak. (ayaktasınız rampada sallanıyorsunuz) En sonunda film bitince biranın tadına bakıyorsunuz.

Madame Tussauds Museum ;

Giriş ücreti diğer müzelere göre pahalı,  şehrin içinde "tours-tickets" masaları var oralardan bilet
alırsanız daha uygun fiyatlı, içeri girdiğinizde eğer korkmak istemiyorsanız; soldan yukarı çıkan (dikkat yazılı, çocuk ve hamilelerin gittiği) merdivenden çıkın, eğer diğer taraftan karanlık yerden girerseniz insanlar kostüm giymiş ve üzerinize dokunarak sizi korkutuyorlar.

Madam Tussauds Museum dan çıkınca sola Kalverstraat caddesinin sonunda kanal yanında Kalvertoren de Lale pazarı var. (Flower Market) Her zaman taze çiçekler mevcut.

Red Light District : Burası gecesiyle ve gündüzüyle ayrı ayrı gezilebilecek bir mekan. Cadde boyunca bolca Coffe shop ve sex shop var.

Sex Museum : Nieuwendijk caddesi üzerinde Tren istasyonu yakınlarında bulunan bu müze iki katlı eski çağlardan bu güne kadar gelen filmler, fotoğraflar konu ediliyor.

Meraklısı için not: Amsterdam Hava alanından merkeze gitmek için biz trene binmeyi tercih ettik. Hem fiyatı uygun hemde kısa zamanda merkezde oluyorsunuz. Tren istasyonundan dışarıya çıkar çıkmaz yolun karşısında Tourist İnformation Office var. Bir harita alıp birde otele ulaşmak için hangi tramvaya bineceğimizi öğrendik.

Amsterdam düz bir mekan ve heryerde bisiklet kiralama yerleri mevcut. Çok efor sarfetmeden istediğiniz yere gitme özgürlüğüne sahipsiniz. Trafik de yok. Hava güzelse neden olmasın?

Amsterdam‘ı bir baharda birde karlar altındayken görmeli. Her ikisinde de kanal turu sonunda şehir kendine aşık ediyor.

Kışın meydanlara buz pisti kuruluyor yan tarafındaki minik dükkanlarda da sıcak şarap ve sosisli sandviç satışı yapılıyor.








0 yorum :